1976 yılının yazı her anlamda sıcak, ama çok sıcak günlerle başladı. Halkın "anarşik" dediği olaylar devam ediyor, siyaset kazanı ise durmaksızın kaynıyordu.
Bu arada Haziran sınavlarımızın gölgesi de üzerimize düşmüştü.
Ders çalışmalarımız daha çok arkadaşlarla grup olarak yapılıyordu. Mekanımız; bazen bir yurt odası, bazen birimizin öğrenci evi, çokça da etraftaki çay bahçeleriydi.
Aşağıdaki anı da böyle bir günden.
Gönül helecanlarımızın hem ne kadar canlı ve hem de ne kadar kırılgan olduğunu gösteriyor.
24 Haziran 1976
Perşembe
Fındıkzade
Bugün
okulun yan tarafındaki "Huzur" çay bahçesinde bir kız gördüm.
Arkadaşıyla oturuyordu. Ne arkadaşı, ne yiyip içtiğini hatırlıyorum. Sadece o
güzel yüz, masum gözler ve incecik silüet aklımda.
Ben
ısrarla baktım, o ise kaçamak bakışlarla karşılık verdi. Sonra masadan
kalktılar. Cevdetten rica ettim, belki bir-birbuçuk saat peşlerini takip ettik.
Birçok yere girip çıktıktan sonra Hacer halamın evine yakın bir yerde 5 katlı
bir apartmana girdi. Evi burası olmalıydı.
Ne
yapacağımı bilemedim. Kafamdan bir türlü çıkmıyor. Halbuki benim önemsediğim
değerlere ne kadar uzak…Ne oluyor bana? Şu anda bu kadar kısa zamanda
"sevmek" çok komik olmuyor mu? Yoksa aşık olmak böyle bir şey mi?
Tatmadım, bilmiyorum.
Allahım
yardım et!...
Cumartesi, Pazar ders çalıştım. Ama gecenin bir saatinde gönlüme düşen duygularımı kağıda dökmekten de geri durmadım. Bu bir yalnızlık sitemi, hasrete yazılmış bir şiirdi.
27 Haziran 1976 Pazar
Saraç İshak
HASRETE ŞİİR
Benim bildiğim
Sen şarkılarda
söylenir
Dillerde gezinirdin
Sevdalıyken
başkalarına
Gölgesiyken benden
uzak şeylerin
Neden? İşi ne?
Kulaklarımda çınlayıp
Yaşlı gözlerimde
nemlenen
Hecelerinin…
Hasret şarkıları
şimdi bir başka
Bir başka geçmekte
şimdi geceler
İnsanlar bile hepsi
değişti
Sesler aynıyken,
tekrarlanırken heceler
Şimdi bir hal oldu
değişti sanki
Sessiz yaz
akşamlarının dili, nefesi
Puslu, nemli
sabahların acısı başka
Denizler karanlık,
ufuklar sensiz
Oynaşan dalgaların anlamı
ne acaba?
Oralarda mesafeleri
aşarak
Enginde giden
gemilerde kim var?
Rüzgârda hafifçe
salınan yaprak
Üstünde titreşen
çiğdemde ne var?
Sanırım geliverecek,
göreceğim aniden
Az sonra dönülecek o
köşede kim var?
Bir müjde mi yüklü
esen meltemler
Nedir bu halim, nedir
bu heyecan
Bir haber mi var
postacı söyle?
Heyhat!..
Ne gelen var, ne ses,
ne nefes
Sade bir yalnızlık,
bir de hayalin
Sisler içinde,
uzaklardan bakıyor
Gözyaşlarım mı onu
öyle gizleyen?
Ne kadar silsem de
netleşmiyor
Ta içimde duymaktayım
şimdi
Çekmekteyim azar azar
Hasretin çilesini…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder