7 Haziran 2022 Salı

07 Haziran 2022 Pazartesi 15:00 İİTİAksaray'da.................................76 Haziranı

76 Haziranı

1976 yılının yazı her anlamda sıcak, ama çok sıcak günlerle başladı. Halkın "anarşik" dediği olaylar devam ediyor, siyaset kazanı ise durmaksızın kaynıyordu. 

Bu arada Haziran sınavlarımızın gölgesi de üzerimize düşmüştü. 

Ders çalışmalarımız daha çok arkadaşlarla grup olarak yapılıyordu. Mekanımız; bazen bir yurt odası, bazen birimizin öğrenci evi, çokça da etraftaki çay bahçeleriydi. 

Aşağıdaki anı da böyle bir günden. 

Gönül helecanlarımızın hem ne kadar canlı ve hem de ne kadar kırılgan olduğunu gösteriyor.

24 Haziran 1976 Perşembe

Fındıkzade

 

Bugün okulun yan tarafındaki "Huzur" çay bahçesinde bir kız gördüm. Arkadaşıyla oturuyordu. Ne arkadaşı, ne yiyip içtiğini hatırlıyorum. Sadece o güzel yüz, masum gözler ve incecik silüet aklımda.

Ben ısrarla baktım, o ise kaçamak bakışlarla karşılık verdi. Sonra masadan kalktılar. Cevdetten rica ettim, belki bir-birbuçuk saat peşlerini takip ettik. Birçok yere girip çıktıktan sonra Hacer halamın evine yakın bir yerde 5 katlı bir apartmana girdi. Evi burası olmalıydı.

Ne yapacağımı bilemedim. Kafamdan bir türlü çıkmıyor. Halbuki benim önemsediğim değerlere ne kadar uzak…Ne oluyor bana? Şu anda bu kadar kısa zamanda "sevmek" çok komik olmuyor mu? Yoksa aşık olmak böyle bir şey mi? Tatmadım, bilmiyorum.

Allahım yardım et!...

Cumartesi, Pazar ders çalıştım. Ama gecenin bir saatinde gönlüme düşen duygularımı kağıda dökmekten de geri durmadım. Bu bir yalnızlık sitemi, hasrete yazılmış bir şiirdi. 

27 Haziran 1976 Pazar

Saraç İshak

HASRETE ŞİİR


Benim bildiğim

Sen şarkılarda söylenir

Dillerde gezinirdin

Sevdalıyken başkalarına

Gölgesiyken benden uzak şeylerin

Neden? İşi ne?

Kulaklarımda çınlayıp

Yaşlı gözlerimde nemlenen

Hecelerinin…

 

Hasret şarkıları şimdi bir başka

Bir başka geçmekte şimdi geceler

İnsanlar bile hepsi değişti

Sesler aynıyken, tekrarlanırken heceler

Şimdi bir hal oldu değişti sanki

Sessiz yaz akşamlarının dili, nefesi

Puslu, nemli sabahların acısı başka

Denizler karanlık, ufuklar sensiz

Oynaşan dalgaların anlamı ne acaba?

 

Oralarda mesafeleri aşarak

Enginde giden gemilerde kim var?

Rüzgârda hafifçe salınan yaprak

Üstünde titreşen çiğdemde ne var?

Sanırım geliverecek, göreceğim aniden

Az sonra dönülecek o köşede kim var?

Bir müjde mi yüklü esen meltemler

Nedir bu halim, nedir bu heyecan

Bir haber mi var postacı söyle?

 

Heyhat!..

Ne gelen var, ne ses, ne nefes

Sade bir yalnızlık, bir de hayalin

Sisler içinde, uzaklardan bakıyor

Gözyaşlarım mı onu öyle gizleyen?

Ne kadar silsem de netleşmiyor

Ta içimde duymaktayım şimdi

Çekmekteyim azar azar

Hasretin çilesini…

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder