16 Şubat 2022 Çarşamba

16 Şubat 2022 Çarşamba 21:00 ORJAN POSTASI................................Yol ağzında düşünmek

Yol ağzında düşünmek

Şurası bir gerçek; Orjan kaçınılmaz değişime gebe. Bir yol ağzına yaklaşıyoruz. O yol ağzı ki bir yandan konut kooperatifi olmaktan çıkıp çoktan olmamız gereken hale, yani site yönetimine geçeceğiz. Öbür yandan da kooperatifimizi küçülterek, bir işletme kooperatifine dönüştürmüş olacağız. Biri zorunlu, diğeri Orjan’ın durumuna en uygun tercih.

Varsayalım ki şu an o yol ağzındayız. “NE YAPMAMIZ, HANGİ YÖNE GİTMEMİZ GEREKİYOR?” Bu soru artık her an, hatta en ummadığımız zamanda birdenbire karşımıza çıkabilir. Biz bambaşka gündemler içinde, daha iyi yaşama peşinde uğraşırken o gün adeta bir duvara çarpmış gibi oluruz. Daha önceden hazırlıklı değilsek inanın bu olacak! O şok ve kargaşa içinde de kendimizi toparlayıp yolumuzu bulmamız bir hayli zor. Tabi ki kime denk gelirse ona patlayacak katlamalı maliyetlerden söz etmiyorum bile.  

O yüzden “geleceği inşa etmek bugünden başlar!” diyorum. Geç kalmış olsak da, ihmal ya da müteredditlikten sebep bugüne kadar gereğini yapamamış olsak da artık bir şekilde başlamalı. Bugün yarından erken sayılır. Yarın çok daha geç olabilir. Ama adım atmak için o yol ağzını da, sonrasını da iyi bilmek gerekiyor.

Öncelikle kanun maddelerine boğulmadan şunu anlamalıyız: “Konut kooperatifleri ilel-ebed kurulmazlar. Nihayetinde amaç ortaklarına konut yapmaktır. İş bittiğinde de dağılması/ veya şekil değiştirmesi gerekir. Bunun için tanınan süre de öyle yıllarca değil sadece 1 (bir) yıldır. Konutlar bitip iskân raporu alındığında işlemeye başlar. Konutların üçte ikisi fiilen kullanılıyorsa artık site yönetimine geçme bir tercih değil, zorunluluktur!”   

Peki, Orjan’da ne oldu? Konutlar tamamlanıp 9 tanesi hariç %99,5’u fiilen kullanıldığı halde yaklaşık 20-25 yıldır hem 1163 sayılı kooperatifler yasasına, hem de 634 sayılı Kat mülkiyeti kanununa aykırı olarak bu süreci erteleyip duruyoruz. Bilerek erteleme, ayak direme açık bir suç, ancak ORJAN’DA YAŞAYANLARIN KAÇI BÖYLE BİR DURUMDA OLDUĞUMUZU BİLİYOR?

Elimizdeki kat irtifakı tapularının arsa tapusu ile kat mülkiyeti tapusu arasında geçici bir ara form olduğundan kaç kişinin haberi var? Arsa üzerindeki inşaata yönelik mülkiyet hakkı” belgesi sahibiyiz. Ancak bu geçici belgenin proje tamamlanıp konutlar bittiğinde kat mülkiyeti tapusuna dönüşmesi şart. Bu işlem de iskân raporunun alınmasını izleyen bir yıl içinde yapılması lazım. BİLGİMİZ VAR MI?

Oturduğumuz 131m2 lik bina alanı için 277 m2’lik bir tür “hisseli tapu” sahibiyiz. Neden? Çünkü; Orjan arazisinin konut alanı durumundaki 500 bin m2’lik ana gayrimenkulün ortak alanlarında (cadde, sokak, parklar, çarşı, 414, gazino, yönetim merkezi, havuz, spor alanları, cami, sağlık ocağı vb) hepimizin hissesi var. Ayrıca ortaklar olarak, kooperatif mülkiyetinde olan Turizm ve Günübirlik tesis yerlerinde de dolaylı olarak hissedarız. YÖNETİMLERCE BU KONULARDA BİLGİLENDİRİLDİĞİNİZİ HİÇ HATIRLIYOR MUSUNUZ?

Haydi kanalizasyonu neden bizim yaptırdığımızı biliyoruz diyelim. Çünkü yıllarca bu tür yatırımları cebimizden yapmaya alıştık. Peki başka bir seçenek var mıydı? Elbette vardı ama “Geçti Bor’un pazarı, sür eşeğini Niğde’ye” demiş atalarımız. Onu daha önce düşünecektik. Hiçbir şey için son değil, şimdi de düşünülmesi gereken şeyler var elbette. Meselâ kanalizasyon sistemini bittiğinde Baski’ye devretmek gibi.

Neden mi?

Elektrik sistemini neden devrettiğimizi hatırlıyor musunuz? Neden, ekstradan ciddi bir yatırım yaparak sistemi baştan aşağı yenilemiş ve öyle devretmiştik? Böylece hem yüksek şantiye elektriği ödemekten, hem de sistemin bundan sonraki bütün bakım, onarım, yenileme ve işletme masraflarından kurtulmadık mı? BU OLAY DA MI BİZE BİR ŞEYLER ÖĞRETMEDİ?

Gelelim doğalgaz konusuna. Gaz altyapısını yapan ilgili firmanın “Siz özel mülksünüz, verin parayı yapalım” demesinden de mi bir şey anlamadık? Cadde ve sokaklarımızı imarlı yollar haline getirseydik böyle diyebilecek miydi? İşte o zaman devlet “hık, mık” etmeden, evlerimizin önüne kadar doğal gazı çekmiş olacaktı. BUNDAN DA MI DERS ALMAYACAĞIZ?

Bitmedi, dahası da var: 1980’li yıllarda hazırlanıp, “Gelecekte Orjan bununla yönetilecek” denilen yönetim planı üzerinde düşünen, uygulayan ya da güncelleyen var mı? Yok. Bırakın uygulamayı, bir kenara konup bilhassa unutulması sağlanmış. Çünkü, üzerinden yıllar geçmiş, güncellenmeden şimdi uygulanmaya kalkılsa adeta kıyamet kopar da ondan. Bunları daha önceki yazılarımda maddeler halinde etraflıca açıkladığım için bir kez daha tekrar etmeyeceğim.

SONUÇ OLARAK ENİNDE SONUNDA SİTE YÖNETİMİNE GEÇECEĞİZ. Kooperatif olarak kalmayı sürdürmenin, kanunlara karşı direnmenin, hatta görmüyor-duymuyor-bilmiyor olmanın hiçbir yararı yok. Peki, “Kooperatifi ne yapacağız?”, “Hisselerimiz olan yerlerden vaz mı geçeceğiz?”, “Burası yol geçen hanı mı olacak?” ve “iki başlı yönetim olur mu?” gibi pek çok sorunun zihninizden geçtiğini görür gibiyim. Ama “korkunun ecele faydası yok” bilirsiniz. Korkularla, tereddütlerle yol yürünmez. Bunlarla yüzleşmek ve ne yapabileceğimizi vaktinden evvel düşünüp ona göre hareket etmek mecburiyetindeyiz.

Öyle bir yol ağzındayız ki yol önce: “Kooperatif olarak devam etmek” ya da “Site yönetimine geçmek” şeklinde ikiye ayrılıyor:

Sola dönersek kooperatif olarak kanunlara aykırı bir yürüyüşü sürdürmüş olacağız. Ya Bakanlık denetimi sonucunda, ya da bir mahkeme kararıyla Buraya kadar! Kooperatif dağılmış sayıldı. Tasfiyesi için kayyım tayin edilmiştir” duvarına çarpmazsak bu yol 60 yılın bitimi 2038’e kadar gider. O zaman 20 yıl daha süre mi isteyeceğiz. Hangi mazeretle? Buna izin verilir mi sanıyorsunuz? Mümkün değil, o zaman ne olacak? Geri dönmek zorunda kalırsak, geçen 16 yılı nasıl telafi edeceğiz?

“Görünen köy kılavuz istemez” denilmiş hazır yol ağzındayken “Mecburi istikamet” yönünü tercih etmeliyiz. Bu yol site yönetimine çıkar ama adım atmadan önce son bir soru daha sorabiliriz: “Orjan Kooperatifi ne olacak?” Orada da iki seçenek var: “Biri dağılma/tasfiye” diğeri ise “şekil değiştirme”. Hissedarı olduğumuz gayrimenkuller, ticari mal ve faaliyetler sebebiyle dağılma pek mümkün görünmüyor.

Diğer yolda, kat mülkiyeti konusu evler ve devlete bırakılacaklar dışındaki gelir getirici tüm ortak varlık ve faaliyetlerin işletilebilmesi için mevzuatımıza göre uygun bir oluşum gerek. Orjan için de bunun adı; “İşletme Kooperatifi”. Böylece, hem kooperatif yasal yoldan farklı bir şekle dönüşecek, hem de hissedarı olduğumuz mal ve faaliyetler sahipsiz kalmayacak.

Sonuç olarak mecburi istikamet “SİTE YÖNETİMİ”ne geçişle birlikte yavru bir “İŞLETME KOOPERATİFİ”miz daha olacak ve yolumuza öyle devam edeceğiz. Bu asla iki başlılık yaratmaz. Asıl kütle site yapısı. Orjan Sitesini yönetecek olan o. İşletme kooperatifi ise ondan çok daha küçük, amacı ve faaliyeti ticari olan profesyonel bir müessese. Onun üzerinden hissedarı olduğumuz mallar ve faaliyet alanlarının ortağı olmayı sürdürebileceğiz.

Ancak iş sırf bu adımla bitmediği gibi, gerçekleşmesi de kolay değil. İki önemli düzenleme, iki de güncelleme yapılması gerekiyor. Bunlardan biri “Tapu ile ilgili işlemler ve ferdi mülkiyete geçiş”, diğeri de “Yeni imar planı” düzenlemesi. Güncellemelerden ilki “Yönetim Planı”, diğeri de “İşletme Kooperatifi ana sözleşmesi” ile alakalı.  

Bu noktada 1163 sayılı kanunda yapılan son değişiklik sebebiyle 2023 sonuna kadar anasözleşme değişikliği yapma ve yeni düzenlemelere uyum sağlama sürecini unutmamamız lazım. Bu yüzden bir an evvel “konut kooperatifi olarak devam mı edeceğiz, dağılacak mıyız, yoksa başka bir şekle dönüşecek miyiz?” sorusunun cevabını vermek zorundayız. İki yıl sonra dağılmak durumunda kalacak bir kooperatif için yapılacak her düzenleme emek ve zaman israfı olur.  

Tabi ki bütün bu işlerde seçilmiş Orjan Yönetim Kurulu ve Genel Kurulun kilit önemi var. Öncelikle bu süreci doğal olarak yönetimin görev addetmesi, inanç ve kararlılıkla sürdürmesi gerekiyor. Bir tür “kurucu” misyonu üstlenecek. Hazırlıkları yürütecek ve stratejik karar önerilerini genel kurul gündemine koyacak.

Öte yandan Orjan Genel Kurulunun oluşumundaki bütün güçlüklere, toplantı verimsizliğine ve 2/3 karar gerektiren çoğunluk sorununa rağmen alınması gereken kararları cesaretle alması şart. Belki iki-üç yıl biri normal, diğeri olağanüstü yılda iki genel kurul yapılması icap edebilir.

Bütün bunlar “YOL AĞZINDA” önceden düşünülmesi gereken hususlar. Geçirilecek hiç boş zamanımız yok. Kesinlikle “yumurta kapıya geldiğinde” olacak işler değil. Elbette uzman kişilerden yararlanılması, insanların süreç hakkında bilgilendirilmesi, anlamaların sağlanması, inanılması, teknik olarak ciddi hazırlıklar yapılması ve çıkabilecek tüm olumsuzluklara karşı dirençli olunması gerekiyor.

Neden, işe bu günden başlamalı; yarın, gelecek yıl, üç yıl sonra yükümüz daha da ağır olacak dediğimi şimdi ANLAYABİLİYOR MUSUNUZ?

Gelecek hafta bu konuya devam edeceğiz. Sağlıkla ve esenlikte kalın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder