Daha neler göreceğiz
Coronavirüs salgını ülkemizde 523.ncü gününde. Dünyada Virüsün ortaya çıkmasının üzerinden de 602 gün geçti. Corona güncel tablosuna göre 17 Ağustos itibariyle bugün Türkiye'de 21.692 yeni vaka, 183 vefat kayıtlara geçmiş. Ayrıca bugüne kadarki tüm vakalar 6.118.478'e, vefatlarsa 53.507'ye ulaşmış vaziyette.
Tüm dünyada ise vaka sayısı 209 milyonu (209.122.368) geçmiş durumda. Son 24 saatte doğrulanmış yeni vaka 450.439 görünüyor. Bu arada virüs sebebiyle yaşanan can kaybı da 4,5 milyona (4.390.417) yaklaşmış bulunuyor. Bir günde yaşanan can kaybı ise 7.267 olmuş. İyileşenler 187.476.040'ı bulmuş ancak 17.255.911 kişi halen tedavi altında imiş. Bunlardan 107.476'sının yoğun bakımda olduğu açıklanmış.
Rakamlar hem dünyada hem de ülkemizde durumun ciddiyetini koruduğunu gösteriyor. Meselâ ülkemizde bugünkü tabloda vaka sayısı yeniden 21 bini geçerken, vefat sayıları ürkütücü boyutlarda. Daha önce 19 Nisan 2020'de 117, 23 Aralık 2020'de 259 ve 30 Nisan 2021'de ise 394 zirvelerini görmüştük. Şayet bu seferki yükseliş durdurulamazsa daha yüzlerce insanımızı kaybedeceğiz demektir.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Twitter'dan yaptığı açıklamada aşı mesajını yineleyerek, "Kontrollü hareket etmez, tedbirlere uymazsak aşı ile bağışıklık elde edene kadar kayıplarımız olacak. Tedbirli olup aşımızı hemen olmalıyız" ifadelerini kullanmış. Virüsle mücadelede aşı olmak en etkili yol.
Bugünkü aşı tablosuna göre; 18 yaş üstü nüfusta birinci doz aşı uygulananların oranı yüzde 72,04 ikinci doz aşı uygulananların oranı ise yüzde 54,42 olarak görünüyor. Türkiye'de bugüne kadar yapılan aşı sayısı 44.716.585'i birinci doz, 33.779.933'ü ikinci doz ve 7.018.463'ü üçüncü doz olmak üzere toplam 85.564.637'ye yükselmiş. Son 24 saatte yapılan aşı yine 1 milyonun üstünde (1.017.227).
En az bir doz aşı uygulananların oranının en yüksek olduğu 10 il sırasıyla Muğla, Çanakkale, Edirne, Kırklareli, Balıkesir, Amasya, Aydın, Tekirdağ, Eskişehir ve Yalova oldu. En az bir doz aşı yapılanların oranının en az olduğu iller ise Şanlıurfa, Mardin, Bitlis, Muş, Diyarbakır, Gümüşhane, Batman, Bingöl, Iğdır ve Bayburt olmuş. Öte yandan sarı kategoride yer alan Mersin, Çorum ve Ardahan %75 aşılama oranını geçerek mavi kategoriye geçmiş. Turuncu kategoride bulunan Şırnak ise sarı kategoride gözüküyor.
Ülkemizdeki orman yangınları kontrol altına alınırken dünyada yangın haberleri gündemden düşmüyor. ABD'nin California eyaletinde bir aydır devam eden ve "Dixie" adı verilen yangında yaklaşık 210 bin hektar ormanlık alan kül olmuş durumda. Son dakika haberlerine göre, sıcaklar ve orman yangınlarıyla boğuşan Yunanistan’da, çeşitli yerlerde çıkan yangınlar giderek kontrolden çıkmaya başladı. Yunanistan'da başkent bölgesine ulaşan yangınlar nedeniyle ülke felaketin eşiğinde. Fransa’nın Var bölgesinde Maures Masifi'nde çıkan orman yangını nedeniyle binlerce kişi tahliye edilirken 'sakın evinize dönmeyin' uyarısı yapılmış.
Bu arada en son dün Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), Karadeniz'deki sel nedeniyle ölenlerin sayısının 78'e yükseldiğini duyurmuş. Yapılan açıklamada, Kastamonu'da 62, Sinop'ta 15, Bartın'da ise 1 kişinin hayatını kaybettiği, 8 kişinin tedavilerine hastanelerde devam edildiği vurgulanmış. Ayrıca sel afeti sonrası Bartın'ın Ulus ilçesinden 341, Kastamonu'dan 1480, Sinop'un Ayancık ilçesi ve mahallelerinden ise 560 afetzedenin tahliye edildiği açıklanmış.
Bugün 1999'da meydana gelen büyük Adapazarı-İzmit-Gölcük depreminin yıl dönümüydü. Her yıl yapıldığı gibi yine bu acı olay üzerine yazılıyor konuşuluyor. Özellikle de bölgede en ufak bir depremde hemen hatırlanıveren büyük İstanbul depremi hakkında pek çok spekülasyon var. Beklenen bu büyük afet ne zaman, nasıl gerçekleşecek bilmiyoruz. Bununla ilgili önlemlerin ne kadar işe yarayacağını da maalesef ancak deprem olduğunda görebileceğiz. Rabbim korusun, ne diyelim.
Dünya bu günlerde bir başka depremi yaşıyor. Taliban Afaganistan'da başkent Kabil dahil her yeri ele geçirmiş durumda. Terörist kabul edilen milisler nasıl oldu da böyle devlet olabildiler? ABD'nin çekilme kararının ardında hangi hesaplar, hangi gizli anlaşmalar var? Taliban'ı silahlandıran, destekleyenler kim? İran'ın, Rusya'nın, Çin'in buradaki rolleri ne? En önemlisi Taliban uluslararası arenada nasıl bir devlet olacak? İslam adına neler yapacaklar? Oradan tetiklenen göç dalgası nasıl göğüslenecek? Sorular çok…Önümüzdeki zamanlar pek çok bilinmeze, pek çok depreme gebe.
Hesabı kim ödeyecek?
Coronavirüs salgını ülkemizde 524.ncü gününde. Dünyada Virüsün ortaya çıkmasının üzerinden de 603 gün geçti. Her gün yayınlanan corona güncel tablolarına göre 28 Temmuzdan (22.291) bu yana ülkemizdeki vakalar 20-27 bin aralığında seyrediyor.
Bazen 18 bine kadar (16 Ağustos; 18.163) düştü, bazen de 27 bini geçti (11 Ağustos; 27.356) ama genellikle 21-22 bin civarında odaklanmış durumda. İşte 12 Ağustostan beri 22.261'dan düşe düşe 16 ağustosta 18.163'e kadar düştükten sonra yeniden dün itibariyle 21.692'ye yerleşti.
Vefatlarda durum vahim. Kurban bayramı sonrası yeniden 20 binlerin üstüne çıkan vakalara bağlı olarak bir aylık bir aradan sonra yeniden 200'e doğru yükselme eğiliminde. Hep geleceği öngörmeye çalışırız ama bugünün dünün geleceği olduğunu hep unuturuz.
Hatırlayalım; en son
Kurban bayramının 1.nci günü 46 olan vefatlar, bayramın son günü 60'a, bir
hafta sonra (28 Temmuz) da 76'ya çıkmıştı. 1 Ağustosta 96'ya ulaşıp, 3 gün
sonra 126'yı buldu. Neticede işte 11 Ağustostan (128) itibaren sürekli artarak
(138, 157, 145, 154, 165) en son dün 17 Ağustosta 183'e kadar yükseldi.
Hastanelerde yoğun bakım tedavisi görenler nedeniyle bir süre daha bu seviyelerde olacağını bekliyorum. İnşallah Eylülün başında bu yükseliş durdurulabilsin. Aksi halde hem artan vakalar hem de yükselen vefat sayıları okulların açılışını olumsuz etkileyebilir.
Geleceği Allah'tan başka kimse bilemez. Ancak elimizdeki verilere bakarak tahmin yürütebiliriz. Bu anlamda sık duyduğumuz bir cümleyi hatırlatmak isterim: "Gelecek te elbet bir gün gelecek!" Hatta içinde bulunduğumuz bugünün geçmiş günlerin geleceği olduğunu da unutmamak lazım. Bir yıl önce kapanma zamanlarında henüz daha aşı yokken: "Ne olacak bu işin sonu. Salgın ne zaman bitecek?" demiyor muyduk?
İşte aradan bir buçuk yıla yakın bir zaman geçti. Dünyada 80'e yakın aşı çalışması var, en azından ilk 5'i ile bugüne kadar milyarlarca doz aşı yapıldı. Ama hala belirsizlikler aşılamadı. Delta varyantının ortaya çıkardığı kabarmalara bakarak: "Acaba yeni varyantlar, yeni dalgalar olabilir mi?" endişesindeyiz. Henüz ortada bir ilaç yok. Bu virüs için tam olarak kaç defa aşı olacağız bu bile belli değil. Sonbahar geliyor, insanlar tatil beldelerinden büyükşehirlere dönecekler. Artan vakalar durdurulamazsa Eylülde okullar nasıl açılacak? Açılabilecek mi?
Hasılı yaz aylarını da bu salgını sonlandıramamış olarak tüketmek üzereyiz. Temmuzda yeni normale girerken neredeyse salgın bitti havasındaydık. Ama kazın ayağının öyle olmadığı kısa sürede anlaşıldı. Adeta lokantanın camında: "Yiyin için torununuz ödesin!" ilanı görmüş gibi çarşıya pazara, avm'lere, yeme içme yerlerine doluştuk. Bayram dedik tedbir filan unuttuk. Salgın bitmiş hesabıyla tıkabasa yedik içtik. Tabi ki sonunda bir fatura geldi karşımıza. Şaşırdık, "Hani torunumuz ödeyecekti?" dedik itiraz ederek. Gülerek şöyle dediler; "Evet bu yediklerinizi torununuz ödeyecek, doğru. Ama bu hesap dedenizin hesabı!" dediler.
İşte böyle. Yaz aylarını biz de öylesine harcamış olduk. Tabi bunun bir bedeli olacaktı, oldu da. Gelecek pat diye karşımıza çıktı. Şimdi göz göre göre bizim hatalarımızı çocuklarımız, torunlarımız ödeyecek. Sonbaharın zaten insan ruhunu karartan bir psikolojisi vardır. Üstüne üstlük ağırlaşan salgın nedeniyle kış aylarında yeniden kapanmalar yaşamak hiç de keyifli olmayacak.
Bir ders de dünyanın uzak bir köşesinden. Bizim İstanbul depremi diye beklediğimiz 7,2'lik depremi şimdilik Karayip Denizi'nde bir ada ülkesi olan Haiti yaşadı. Haiti Cumhuriyeti, Amerika'ya yakın Küba'nın doğusunda yer alan Hispaniola adasının batı kısmında yer alan nüfusu 10 milyon civarında küçük bir ülke. Aday Dominik Cumhuriyeti ile paylaşıyor.
Son gelen haberlere göre Haiti açıklarında cumartesi günü meydana gelen 7,2 büyüklüğündeki depremde ölenlerin sayısı 1941'e yükselmiş, yaralı sayısı ise 9 bin 900'ü aşmış durumda. Yetkililer, şiddetli sarsıntı nedeniyle şimdiye kadar 60 binden fazla evin yıkıldığını, 76 bin ev ile çok sayıda kamu binasının hasar gördüğünü belirterek, enkaz altında arama kurtarma çalışmalarının devam ettiğini bildirmişler. Büyük yıkım ve sarsıntıya maruz kalan ülke yönetimi, uluslararası yardım çağrısında bulunuyor.
Dünyada meydana gelen salgın, afet ve felaketler bir biri ardınca insanoğlunun suratında patlıyor. İstisnasız herkes bu tür afetlerle karşılaşabileceğini biliyor, ama galiba uzak bir "gelecekte" olabileceğini varsaydığı için hemen her ülke böyle zamanlara apansız ve tedbirsiz yakalanıyorlar. Tıpkı torunlarının ödeyeceği sofrayı silip süpürdükten sonra dedesinden gelen faturayı görünce şaşırıp kalıvermesi gibi. Oysa bu tür olaylardan alınacak basit ve önemli bir ders var: "O gelecek bir gün geliverecek!"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder