El-Kayyûm/Şuara Sûresi
Bugün üç ayların 66, ramazanın 7.nci günü. Corona günlerinin
de 403.ncüsünü geride bıraktık. Allah'ın izniyle üç ayların başlangıcından bu
yana her gün bir “esma”yı
anma gayretimi Ramazan ayı boyunca da sürdürüyorum.
Ayrıca namazda ve sonrasında okunan dua ve zikirleri de
öğrenerek bu süreci
manevi açıdan değerlendirmeye çalışıyorum.
Sırada Esma ül Hüsna’nın altmışaltıncısı “El-Kayyûm" var.
Ayrıca bu bölümde içinde Hz. Musa'nın ve peygamberimize telkin edilen bir
duanın bulunduğu Kur'an ı Kerimin "Şuara sûresi"ile
ilerliyoruz.
EL-KAYYÛM: القيّوم Sözlükte “doğrulup ayakta durmak, devam ve sebat etmek, bir işin idaresini
üzerine almak, gözetip korumak” anlamındaki kıyâm kökünden mübalağa ifade eden
bir sıfat olup “her şeyin varlığı kendisine bağlı olan, kâinatı idare eden”
demekmiş.
Kıyâm kökünün ifade ettiği
mânaların ilki maddî ve yaratılmışlık unsurları taşıdığından Allah’a nisbet
edilmemekte, diğerleri ise ulûhiyyet makamına yakışacak bir muhteva
çerçevesinde kayyûm ismi içinde mütalaa edilmekte. Aynı kökten türeyen kāim
sıfatı iki yerde, makām ve kayyûm da üçer âyette Allah’a izâfe edilmiş.
Müfessirlerin çoğunluğuna göre
Âl-i İmrân sûresinde (3/18) Allah’ın birliğini vurgulayan âyetteki kāim
kelimesi, “her fiil ve buyruğunda adaleti ayakta tutup hikmeti gerçekleştiren”
mânasıyla [1]Allah’ı
nitelemekte. Ra‘d sûresindeki âyette (13/33) yer alan ve “her canlının fiil ve
davranışını sanki tepesinde duruyormuş gibi tesbit edip canlının varlığını
sürdüren” anlamına gelen kāim de tevhid ilkesini pekiştirmekte.
“Rabbin huzuruna çıkmak,
huzurunda durmak” mânasındaki makam kelimesi ise buna hazırlanmanın bilincini
taşıyanlara dünya ve âhiret mutluluğunun sağlanacağını ifade eden
kompozisyonlar içinde geçmekte (İbrâhîm 14/14; Tâhâ 20/111; er-Rahmân 55/46).
Kayyûm ismi iki âyette
(el-Bakara 2/255; Âl-i İmrân 3/2) “Allah kendisinden başka tanrı bulunmayan,
hay ve kayyûm olandır” meâlindeki kelime-i tevhidin sonunda yer almış, bir
âyette de kıyametin tasviri sırasında hay ismiyle birlikte lafza-i celâl yerine
kullanılmış (Tâhâ 20/111).
Kayyûm, doksan dokuz isme yer veren Tirmizî ve İbn Mâce listesine alınmış [2],
ayrıca, “Kendisinden başka tanrı bulunmayan, hay ve kayyûm olan Allah’tan
bağışlanmayı talep eder, O’na arz-ı halde bulunurum” diyen kimsenin savaştan
kaçma derecesinde büyük günah işlemiş olsa bile affedileceğini bildiren hadiste
kelime-i tevhid biçimindeki yaygın kullanılış şekliyle tekrar edilmiş [3]. [4]
'O' yarattıklarının işini çeviren,
her şeyi bütün
varlıkları ayakta tutan ve görüp
gözeten,
her işleneni bilen, evveli olmayan, kainatı yöneten, her şeyin varlığı kendisine bağlanan, bir an
bile onları bilgi ve ilgisi dışında tutmayan en yüce
varlıktır” demek.
ŞUARÂ SÛRESI: سُورَةُ
الشُّعَرَاءِ Mekke'de
47.nci sırada nâzil olan
Şuarâ sûresi 227 âyet. Mushaf sıralamasında 26.ncı. Ancak 224, 225, 226, 227. âyetleri yani
dört âyet Medine'de nâzil olmuş. Şuarâ, şairler anlamına geliyor. 224. âyetinde
şairlerden sözedildiği için, sûre bu ismi almış. Zira muhaliflerin Kur'an'a
karşı ileri sürdükleri iddialarından biri de, onun bir şair eseri olduğu idi.
İşte Kur'an, Hz. Peygamber yolu ile daha önceki peygamberlerin irşadlarının
özde birleştiğini ve Kur'an'ın bir şair eseri olmadığını ispat ederek, bu
iddiayı çürütüp reddediyor.
Surenin 69.ayetinde; "Resulüm! Onlara İbrahim’in haberini
de naklet!" deniyor. Sonra da "Hani o,
babasına ve kavmine: “Neye tapıyorsunuz?”demişti. (70) "Dediler ki:
“Putlara tapıyoruz ve onlara tapmaya devam edeceğiz.”(71) "Dedi ki: “Duâ ettiğiniz zaman sizi
işitiyorlar mı?” (72) “Yahut size fayda veya zarar
verebiliyorlar mı?” (73) "Dediler ki: “Hayır, amma biz atalarımızın da böyle yaptıklarını gördük.”
(74) "Dedi ki: “Nelere taptıklarınızı görüyor musunuz?”(75) “Hem
siz hem de önceki atalarınız.”
(76) “İyi bilin ki, onlar benim düşmanımdır. Dostum ancak âlemlerin Rabbidir.”
(77)
Devam eden ayetlerde İbrahim Rabbini bazı sıfatlarla
anıp tarif ediyor: “Beni yaratan ve bana yol gösteren O’dur.”(78) “Bana
yediren, bana içiren O’dur.”
(79) “Hastalandığım zaman bana şifa veren O’dur.” (80) “Beni öldürecek, sonra beni
diriltecek O’dur.” (81) “Hesap gününde kusurlarımı bağışlayacağını umduğum da O’dur.”
(82)
Daha sonra peşpeşe gelen 3 ayette Hz. İbrahim Rabbine
Kur'anda nakledilen şu sözlerle dua ediyor:
İBRAHİM ALEYHİSSELÂM'IN DUÂSI
Bismillâhirrahmânirrahîm, “Rabbi heb lî hukmen ve elhıknî bis sâlihîn.(83) Vec’al lî lisâne sıdkın fîl âhırîn.(84) Vec’alnî min veraseti cennetin naîm.(85)" (Şuara Sûresi: 83-85. Âyetler)
“Ey Rabbim! Bana bir hikmet bahşet ve beni salih kimseler arasına kat. (83)
Sonra gelecekler arasında beni doğrulukla anılanlardan kıl. (84) Beni Naîm cennetinin varislerinden eyle.(85)”
"Ey Rabbim! Bana
bir hikmet bahşet ve beni salih kimseler arasına kat." ﴾83﴿[5] "Sonra gelecekler
arasında beni doğrulukla anılanlardan kıl." ﴾84﴿ "Beni Naîm cennetinin varislerinden eyle. (85) [6]"
“﴾83﴿ Rabbim! Bana hikmet ver ve beni iyiler arasına kat. ﴾84﴿ Arkadan gelecekler içinde iyilikle anılmayı bana nasip eyle! ﴾85﴿ Beni, naîm cennetine girenlerden eyle!” [7]
“(83) İbrahim şöyle dua etti: “Rabb’im! Bana hüküm/irade gücü ihsan et. Ve beni Salihlerin arasına kat. (84) Sonrakiler arasında doğru bir lisanla anılmayı bana nasip et. (85) Beni na’im cennetlerine vâris olanlardan eyle.” [8]
86.ncı ayette Hz. İbrahim özel olarak babası için dua
ediyor:
وَاغْفِرْ لِأَبِي إِنَّهُ كَانَ مِنَ الضَّالِّينَ
Bismillâhirrahmânirrahîm,“(86) "Vagfir li ebî innehu kâne mined dâllîn.”
“Ve babamı
mağfiret et, bağışla, çünkü o
dalâlette kalanlardan oldu.”
Devam eden ayetlerde kendisi için duasına devam ediyor:
Bismillâhirrahmânirrahîm, "(87) Ve lâ tuhzinî yevme yûb’asûn.(88) Yevme lâ yenfau mâlun ve lâ benûn.(89) İllâ men etâllâhe bi kalbin selîm." (Şuara Sûresi, 87-89. Âyetler)
“İnsanların yeniden diriltileceği gün beni
mahzun etme! Oğulların ve malın fayda vermediği gün beni utandırma. Meğer ki
Allah’a tamamen selâmete ermiş temiz bir kalp ile gelenler ola.”
"(Kulların) diriltilecekleri gün beni utandırma!" ﴾87﴿ "O gün ki ne mal fayda verir ne oğullar!" ﴾88﴿ "Allah'a arınmış bir kalp ile gelen başka." ﴾89﴿[9]
“﴾87-89﴿ İnsanların diriltileceği gün ve Allah’a temiz bir kalple gelenler dışında malın da çocukların da fayda vermeyeceği gün beni mahcup etme!” [10]
“(87) Bütün insanların diriltilecekleri gün beni mahcup
etme. (88-89) O gün, Allah’a kalb-i selim ile gelenlerden başkasına malı da
oğulları da fayda vermeyecektir.”[11]
Nihayet Cenab ı Allah 90. ayette: "O gün cennet takvâ
sahiplerine yaklaştırılır" ve 91.
ayette "Cehennem de azgınlara gösterilir"
diyor.
LÛT ALEYHİSSELÂM'IN DUÂSI
Şuara suresinde ayrıca Lût (as)ın da bir duası yer
alıyor. Surede diğer peygamberlerden ve kavimlerinin helakinden bahsedildikten sonra
160.ncı ayetten itibaren Lût (as) dan da bahsediliyor. Lût (as) kavminde
elçilik görevini yapmasına rağmen onların azgınlıklarından nefret ediyor ve
Rabb’ine şöyle dua ediyor:
Bismillâhirrahmânirrahîm,"Rabbi! Neccinî ve ehlî mimmâ ya'melûn." (Şu'arâ, 26/169)
"Rabbim! Beni ve âilemi
bunların yaptıklarından kurtar!"
(169)“Rabbim! Beni
ve ailemi, bunların yapmakta olduklarının vebalinden kurtar” diye dua etti.” [12]
"Ey Rabbim! Beni ve ailemi onların yaptıkları çirkin işten kurtar." ﴾169﴿ [13]
“Rabb’im, beni ve ailemi bunların yaptıkları pis işten koru” diye dua etti.”[14]
Ancak kavmi laf söz dinlemiyor ve helak oluyorlar. Allah bu olayı “(170-171) Bunun üzerine geride kalanlar arasındaki yaşlı kadın müstesna, onu ve bütün ailesini kurtardık” ayetiyle bize bildiriyor.
[1] (Mâtürîdî,
vr. 73b; Şevkânî, I, 295)
[2] (İbn
Mâce, “Duʿâʾ”, 10; Tirmizî, “Daʿavât”, 82)
[3] (Ebû
Dâvûd, “Vitir”, 26; Tirmizî, “Daʿavât”, 17)
[5]
Kaynak <https://kuran.diyanet.gov.tr/mushaf/kuran-meal-2/suara-suresi-26/ayet-83/diyanet-isleri-baskanligi-meali-1>
[6]
Kaynak <https://kuran.diyanet.gov.tr/mushaf/kuran-meal-2/suara-suresi-26/ayet-84/diyanet-isleri-baskanligi-meali-1>
[8] Beyânu’l-Hak,
Prof.Dr.Zeki Duman, 1.cilt sayfa 495
[9]
Kaynak <https://kuran.diyanet.gov.tr/mushaf/kuran-meal-2/suara-suresi-26/ayet-84/diyanet-isleri-baskanligi-meali-1>
[11] Beyânu’l-Hak,
Prof.Dr.Zeki Duman, 1.cilt sayfa 495
[13] Kaynak <https://kuran.diyanet.gov.tr/mushaf/kuran-meal-2/suara-suresi-26/ayet-169/diyanet-isleri-baskanligi-meali-1>
[14] Beyânu’l-Hak,
Prof.Dr.Zeki Duman, 1.cilt sayfa 501
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder