26 Ocak 2021 Salı

27 Ocak 2021 Çarşamba 10:30 SİTE YÖNETİMİ.....................................Orjan Ne olacak? Ne olmayacak?

Orjan Ne olacak? Ne olmayacak?

7 yıl sonra Orjan’ın ‘50. Yılını’ göreceğiz. Elbette 2028’de zihnimizdeki endişelerin, belirsizliklerin dağılmasını, bahtımızın açık hale gelmesini istiyor ve diliyoruz. Ancak, bunlar kendiliğinden olmayacak. Bugünden yarına hemen olabilecek şeyler de değil. Bir yol çatırığındayız, hangi yöne gidersek gidelim yolculuk çetin ve engebeli. Kaybedilen fırsatlar ve zaman aleyhimize işlemiş. Mevcut olumsuzluklar ayağımıza dolanmış görünüyor. 

Hiç olmazsa şimdi doğru, isabetli ve etkin kararlar alabilelim. Şunu unutmamalıyız önemli bir meseleyi ya da yatırımı gündeme koymanın hazırlığı en az bir yıl, karar vermek iki yıl, uygulamaya geçmek ise üç yıl alır. Bizim genel kurullarımızda bu konuda oldukça kötü bir sicilimiz var. Üye sayımız fazla, homojenlik yok ve uzun bir gündem listesini etkin bir şekilde görüşüp karar verebilmek maalesef mümkün olmuyor, olamıyor. 

Kuşkusuz güvenlik konusunda, sosyal yaşamımızda, üst yapı düzenlemelerinde ve alt yapımızda gittikçe çoğalan aksaklıklar var. Yönetimden bir site yönetimi bekliyoruz ve taleplerimizin karşılanması genellikle mümkün olmuyor. Özellikle “yönetim” anlayışı ile ilgili olarak gün geçtikçe çoğalan şikayetler başka rahatsızlıklara da yol açıyor. Örneğin komşuluk ilişkilerimiz bundan olumsuz etkileniyor, eleştiri ortamının seviyesi düşüyor ve gerginlik artıyor. Bu ortam aynı zamanda yönetimin de motivasyon ve istikrarını bozmakta.  

Böyle bir atmosferde ne ciddi altyapı yatırımlarına, ne de üst yapı iyileştirmelerine yeterince odaklanmak mümkün değil. Özellikle gençlere, çocuklara ve aileye yönelik uzun nefesli ve tatmin edici hizmetlerde yol alınamıyor. Mesela sokak hayvanları gibi hepimizin hassas olduğu bir konuda bile birbirini anlamayan dinlemeyen kakofonik bir durum var.

Şayet pandemi nedeniyle ötelenen genel kurulun yaklaştığı bir ortamda artık bu gidişatı değiştirmek istiyorsak öncelikle durup ta kendimize “Neredeyiz, nereye gitmeliyiz?” sorusunu yöneltmemiz gerekiyor. Bu noktada özellikle de Orjan’ın gelecekte neye benzeyeceği, ne olacağı ne olmayacağı konusunda bir yakınlaşmaya ihtiyaç var.

Görünen o ki Orjan artık bir kooperatif olma vasfını çoktan aşmış durumda. Artık bir “site”den bahsediyoruz. Herkes biliyor ki yapı kooperatifi olma misyonu sona ereli yıllar oldu. Kooperatif yasaya göre tüzük amaçları dışına çıkarak site yönetimiymiş gibi hareket ediyor. Öte yandan adındaki turizm kavramının da içini tam olarak doldurabilmiş değiliz. Durumumuz ne yandan bakarsanız bakın çarpık. Oysa gelecek gün gibi açık: Orjan bir site ve onun gerektirdiği bir yönetime doğru gidiyor. İstesek de istemesek de bu böyle.

Çünkü Orjan’ın ve çevresindeki sitelerin konumu artık bir “yazlık” yeri olmaktan çok “meskun mahal” yani Mahalleye doğru evrilmiş durumda. Zaten bu istikamette bazı girişim, talep ve oluşumlar da görüyor, duyuyoruz. Etrafımızdaki alt yapı faaliyetleri, yapılaşma kıpırtıları ve sosyal gelişmeleri de dikkate alacak olursak değişimin o yönde olduğunu açıkça görebiliriz. Ayrıca sosyal medya platformlarındaki talep ve tartışmaların adı konulmasa da içeriği böyle. Haliyle üye beklentileri doğal bir gelişme çizgisi içinde “site yönetimi” özellikli konulara yoğunlaşınca da kooperatif birçok konuda yetersiz kalıyor.

Etrafımıza bir bakalım. İşleyen aktif bir havaalanına yakınız. Çanakkale-Balıkesir-İzmir karayoluna kıyımızdan geçen sahil yoluyla ulaşabiliyoruz. Konumumuz Altınoluktan Artur’a kadar körfez yoğunlaşmasının bir parçası. Yakınındaki Akçay, Zeytinli, Ören, Öğretmenevleri ve İskele mahallesinin gelişim süreci eninde sonunda bizi de kendine benzetecek. Doğal gazın gelmesi, deniz kirliliğinin sona ermesi ve yıl boyunca kalanların sayısının giderek artması burayı bir yazlık olmaktan çıkaracak.

Hatta bugün şikayet ettiğimiz sorunlar çözüldükçe bu süreç daha da hızlanacak. Neden? Çünkü insanlar böyle bir konumda yaz tatilinden daha fazla yaşamak isteyecekler. Alım satım hızlanacak ve Orjan’ın üye yapısı giderek daha fazla kozmopolitleşecek. Değişik şehirlerden, farklı gelir gruplarından, hayat tarzları birbirine benzemeyen, tanış olmayan kimseler bir araya gelecek. Bu homojen olmayan barınma biçimi; büyük şehirlerdeki site yaşamına benzeyecek. Talepler beklentiler de o yönde olacak tabi ki.

Çok yakında elektronik tanıma sistemli kapımızın, tel örgülü duvarlarımızın, “yabancılar giriyor” şikayetlerimizin de bir anlamı kalmayacak. Çünkü gidiş bir site yönetimine doğru. Eninde sonunda bu olacak. Geciktiğimiz her yıl bize katlamalı maliyetler olarak dönebilir. Zaman da bir maliyet sonuçta. Geçiş sürecinin en az beş yıl alabileceğini hesap edersek ıskaladığımız her genel kurul Orjan’ın geleceğe uyumunu daha da zorlaştıracak demektir. 

Bu öngörümün isabeti karşımıza çıkacak dev rakamlı; kanalizasyon sistemi inşaatı, su şebekesinin yenilenmesi ve tümüyle bozulan üst yapının (Yollar, oto parklar, kaldırımlar) elden geçirilmesi maliyetleriyle karşı karşıya geldiğimizde daha iyi anlaşılacaktır. Üstüne yan ve orta refüjler, yeşil alanlar, spor tesisleri, yüzme havuzu ve eski gazino alanıyla ilgi masraflar da ilave ilave gelecek elbette.

Üyelerin talepleri olan diğer sosyo kültürel beklenti ve hizmetleri saymadım bile. Misal; sokak hayvanlarıyla ilgili Orjan yönetimin olumsuz cevabını hatırlayınız. Ya da ayyuka çıkan güvenlik şikayetlerinin neden bir türlü çözülemediğini. Sorun bir anlayış farkı mı sanıyorsunuz? Kısmen belki, ama temel neden site yönetiminden talep edilmesi normal ve karşılanabilecek hizmetlerin bir yapı kooperatifinden istenmesi olabilir mi?  

Hatırlayınız başlangıçta konut yapımında herkesin plana uyması temel kural değil miydi? Hatta bir kontrol mühendisimiz bile vardı bir vakitler? 40 yıl sonra durum ne? Herkesin kendi bildiğince evini yapıp ettiği, sonra da devletle birebir muhatap olup yaptıklarını yasallaştırdığı bir zamana geldik. Yapı kooperatifi nerede burada?

Madem öyle, konut malikleri olarak kendi adalarımızı da yönetebiliriz. 634 sayılı Kat Malikleri Kanununa göre bir yönetim planı hazırlanır, oluşan site yönetimi mekanizması çok daha demokratik biçimde kademeli olarak gereken kararları alıp uygulayabilir. Böylece kooperatif üyesi olarak değil de konut malikleri olarak önce kendi adalarımızdan başlayarak sitemizin yönetimine daha etkin katılabiliriz.

Genel alanların hizmetleri ve büyük alt yapı yatırımları da olması gerektiği gibi belediyeye, Baskiye, doğal gaz idaresine, elektrik dağıtım şirketine, DSİ’ye ve Büyükşehir gibi kamu kuruluşlarına kalır. Ya da onlarla iletişim ve işbirliği yaparak çözebiliriz. Şu anda tıpkı elektrik sisteminin devrinde olduğu gibi bu hamleyi yapmakta geciktiğimiz her yıl alt yapı ve üst yapı yenilenmesi maliyetleriyle katlamalı olarak karşı karşıya kalacağız.

Hala aymayanlara haber veriyorum: Kanalizasyon işinde, su şebekesinin yenilenmesinde, yollar, otoparklar ve kaldırımlar konusunda ne kadar gecikirsek o kadar yükümüzü arttırmış oluruz. Şu anda karar versek; en iyi şartlarda Baski bile yapsa bize fatura edecektir. Ancak elektrik sisteminin devrinde olduğu gibi bari sonunda yapılacak sistemi tümüyle devretmeyi başarabilsek.

Özetle Orjan’ın geleceği sözde değil gerçek anlamda 634 sayılı Kat Malikleri Kanununa göre bir site olmaktır. Birinci gündem maddemiz de bu dönüşümü başarabilmek.

Ben de kalemimle, tecrübem ve yüreğimle böyle bir yürüyüşe hazırım. Bu yürüyüşte suni ayrılıklara, laf üretmeye, sadece eleştiriye ve sen ben kavgasına yer yok, olmamalı. En başta bu hareketin önderlerine, yönetime aday olanlara böyle bir vazife düşüyor. Bırakın birileri alıştığı minval vıdı vıdı etmeye devam etsin. Siz inançla yola çıkmaya, ayrıştırmaya değil birleştirmeye gayret ediniz. Birileri aramızı ayırmak istese de siz aksine toparlayıcı olunuz, istikametinizi de bozmayınız. Bunun için kalbinizde husumet bulunmamalı. O duyguyu silip atmalısınız kalbinizden ve dilinizden.

Hep birlikte Orjan’ın geleceğine doğru yönelelim. Biliniz ki hiç bir ‘alacakaranlık’ kalıcı değildir. Bakın! bir şeyler yapmaya niyet edenler için şafak sökmekte bile. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder