Neden olmasın?
Orjan
bu yıl 43 yaşına girdi. İlk yapılan evlerde 33-34 senedir yaşanıyor. Ağırlıklı
kullanım herkesin kendi evini yapma serbestliği ile birlikte 1990’lardan
itibaren başladı. Yedi yıl sonra Orjan artık yarım asrı geride bırakmış olacak.
Nerden bakarsak bakalım önemli bir zamanı birlikte geçirdik. Bizim gibi eski
üyeler yaşayan babalarıyla buraya geldiler. Yeni doğan çocuklarını burada büyüttüler, şimdi torunları da erişkin
delikanlılar. Neredeyse dört kuşaktır buradayız.
Zaman
geçiyor, pek çok şey değişiyor. Bir zamanlar en önemli meselemiz yönetimin
Ankara’dan Orjan’a gelmesiydi. Oldu ama çabuk unuttuk. Subasmanların yapılması
zorunlu olmasaydı bir sonraki aşamaya geçemeyecektik. Onu da yapabildik ama bu defa konutların
yapılması devasa bir sorun olarak gözümüzde büyüyordu. Önce kooperatif olarak
yapmayı denedik. Olmadı, çok kötü sonuç alındı, yeniden darboğaza girdik.
O
zincirden plana uygun olmak kaydıyla herkesin kendi evini yapma kararı bizi
kurtardı. 1987’den itibaren inanılmaz bir konut sıçraması görüldü. İnsanlar
evlerini yapıp oturmaya, yazları gelmeye başladılar. Orjan büyük bir hamle
yapmıştı. O günlerde
genel kurullarda hararetle konuşulan bir konu hatırıma geldikçe gülümserim. Bahçelere
toprak getirilmesi işinin ihale edilip edilmeyeceği tartışılıyordu. Bir
mühendis yaptığı hesabı bizim anlayabileceğimiz şekilde şöyle özetlemişti: “300
metre yükseklikte, bir kilometre çapında orta büyüklükte bir tepenin orjan’a
taşınması gerek!”
Zaman geçiyor, yaşadıkça önümüzdeki işler dalga dalga üzerimize geliyordu. Köprü yapılması, su şebekesinin inşası ve su deposu ihtiyacımızın giderilmesini de böyle bir değişim aralığında başarmıştık. Çok sayıda bir taraftan evlerini yaptı, ödemelerini aksatmadı ve neticede bütün bunlar aşılmış oldu. Dev gibi sorunlar birer birer bitiyordu. Toprak konusu da zaman içinde ve doğal olarak halloldu. Evini yapan, bahçesini yaptı, gerekli olan toprağı da kendisi bulup getirdi.
Ama
ardından gelen kanalizasyon yatırımı adeta hepsini yuttu geçti. Bir anda fark
etmiştik ki, böyle 10 bin kişinin yaşayacağı bir sitede fosseptik çukurları
gayet ilkel bir sistemdi ve işe yaramayacaktı. Yine iş başa düşmüştü ve o zamanın
şartlarında büyük meblağlarla oldukça güçlü bir kanalizasyon sistemi inşa
edildi.
Çalıştırıldığı
ilk günü hala hatırlarım. O zamana kadar en büyük dert saydığımız taban
suyu ve işe yaramayan drenaj kanalları birdenbire gündemimizden düşüvermişti.
Çünkü kanalizasyon büzleri geçirgen olduğundan orjan’dan şarıl şarıl taban suyu
aktı gitti dereye. Bu defa da boşa çıkan drenaj kanallarından nasıl
kurtulabileceğimizi düşünmeye başlamıştık. Yapıyor bitiriyorduk ama yeni
yeni konular ekleniyordu gündemimize.
İçinde
yaşanılan bir yerleşim yerinin kendine özgü ihtiyaçları vardı ve karşılanması
gerekiyordu. Meselâ şu ana kadar yıllardır keyifle içtiğimiz tatlı suyun miktarını
arttırmak için 3-4 tane daha kuyu açmamız gerekti. Yollarımızın, oto
parklarımızın taş parke yapılması, kaldırımlarımızın betonlanması işine
girildi. Orjan'da 5 yıl boyunca taş parke imalatı yapıldığını kaç kişi bilir
acaba?
İnsanlar
etrafın yeşillendirilmesini istiyordu; fidanlar dikildi çiçekler ekildi. Market
istiyordu, ptt, polis noktası istiyordu, açıldı. Eğlenmek istiyordu; gazino,
cafe, büfe işletmelerimiz oldu. Çok güzel bir cami yapıldı elbirliğiyle. Spor alanlarımız, sağlık ocağımız oldu zamanla. Önce Belediye otobüsü, sonra da dolmuşlar çalışmaya başladı Orjan-Burhaniye arasında. Dört ayrı bölgede plajlarımız oldu. Eskiden bir de ahşap iskelemiz vardı, sonra herşeyin plastiğe dönüştüğü gibi o da tarihe karıştı. Yerine iki plastik geçici iskele, iki de duba konuldu.
Bu arada yıllar
geçtikçe Orjan’ın ilk sahipleri de değişti. Ölenler oluyordu, satıp gidenler
oluyordu. Her genel kurulda farklı insanlarla karşılaştık. Zaten eskiden beri
en önemli derdimiz olan etkin ve verimli genel kurul yapamamak daha da bariz
hale geldi. Yönetimin aklına koyduğu kararlar kalabalığın imkan verdiği
zafiyetten de yararlanılarak türlü genel kurul hileleriyle geçer oldu. Artık
insanlar bir tek şeyi merak ediyordu: aidat ne kadar olacak?
Bu arada zamanın çarkları durmuyor yeni yeni gündemlerle işliyor, dönüyordu. Beton iskele yapılması o günlerin hediyesidir. Deniz kirliliği sorunları o günlerden artarak gelen bir mirastır. Yazları evlerine gelenler her yıl daha yeşil, daha canlı, daha gelişmiş bir orjan istiyorlardı. Şimdi artık marketlerimiz, cafelerimiz, pide fırınımız, Sahil yolu olarak çalışan minübüsümüz, ayrıca Edremite gidip gelen bir belediye otobüsümüz, haftada bir pazarımız bile var. Orjan cafe adında çok şirin mi şirin bir yeme içme mekânımız var.
Şimdi düşünüyorum da 2000’in ortalarından başlayarak bir 10 yıl boyunca Orjan’ın en güzel günlerini yaşadık birlikte. Ne yazık ki hiçbir şey aynı kalmıyor, eskiyor, yıpranıyor, farklı şeylerle hayat devam ediyor. Önce sahil yolu yapıldı Büyükşehir tarafından. Yıllardır dilimizden düşmeyen deniz kirliliği de Baski yatırımlarıyla sona ermek üzere. Burhaniye belediyesinin hukuksuz olarak aldığı atık su bedelleri de yasal zeminde Büyükşehir Baski'ye geçmiş bulunuyor. Ayrıca Orjan'da yenilenmesi gereken kanalizasyon sistemi için üç alternatifli keşif hazırlıyorlar. Doğal gaz hattı bize kadar ulaştı. Belki iki yıl içinde evlerde kullanılmaya başlayacak. Bu arada da Denetko-İmko-Haberkent ve Orjan Mahalle olma yolunda ilerliyor. Bütün bunlar ne demek?
Bütün bu süreç yaklaşmakta olan geleceğin ayak sesleri. Birlikte hareket etmemiz gereken stratejik kuruluşlar, "Orjan sitesi"ne hizmet için elini uzatmış durumda. Bu el havada mı kalacak? Hala "yazı yazdık, gösteri yaptık, protesto ettik" mi diyeceğiz?
Olacak olan oluyor. Şantiye
elektriğinden normal tüketim sistemine geçmek ancak 5 yıl patinaj yapıldıktan
sonra önemli bir harcama yapılarak gerçekleşti. Halbuki akıl için yol birdi,
bir an evvel karar alınıp tedaş’a devretmek gerekiyordu. Sonunda oldu ama şu
anda o günleri hatırlayan, ders alan kaç kişidir bilemiyorum. Ha bir de bonusu
oldu bu sistemin orjan’a. 3-4 yıl süren tartışmalardan sonra arta kalan parayla
bir yüzme havuzu kompleksi yapılmış oldu sonunda.
40
küsur yılı arkada bırakmış bir yazlıkçı sitesi olarak bugün herkesin birbiriyle
saygı ve sevgi çerçevesinde, kaliteli, keyifli, huzur ve güvenlik içinde yaşamak
istediği bir yer Orjan. Bir tatil beldesi görünümü ve beklentileri hakim şu
anda. Her şeyin çok güzel olacağına, birlikte başaracaklarına inanmak
istiyorlar. Geleceğe umutla bakabilmek için yine devasa talepleri var
yönetimden.
Daha
güvenli, huzurlu ve temiz bir sitede yaşamak istiyorlar. Ortak aklın kullanılarak,
daha hoşgörülü, katılımcı ve şeffaf bir yönetim anlayışı bekliyorlar. Öncelikle
güvenliğin sağlanması, alt yapının iyileştirilmesi, hayvan haklarına saygı ve
çevre kirliliğinin giderilmesi talepleri yükseliyor. 15-20 gün tatil, bir ya da
üç aylık kısa bir yaz sezonunda dinlenmek, mutlu olmak iyi vakit geçirmek
istiyorlar.
Fakat,
değişim rüzgarı yine bizi rahat bırakmıyor. Pek çok iyi gelişme var, yanında da
pek çok kötü işaret. Kooperatif ömrünü ikinci 20 yıl için suni olarak uzattı,
ama onun da zamanı gelmek üzere; Ne olacak? Farkında mısınız kendimize artık
kooperatif diyenimiz çok az. Çoğunluk “site” demeyi doğal bir refleksle
yapıyor. Talepler de kooperatif amaçlarını aşmış vaziyette. Ne zaman bu
stratejik adımı atıp normale gireceğiz? Bugün karar alsak bile, bir yandan tasfiye,
öbür yandan yeni site yönetim sisteminin oturması nereden baksanız 5 yıl alır.
Her
adımın bir bedeli olur, ancak korkunun ecele faydası yok. Olması gerekenin bir
an evvel olması en doğrusu değil mi? Çünkü tek derdimiz de bu değil. Sitemiz ortalama
40 yaşında. Su sistemimiz ve kanalizasyon şebekemiz eskidi, yenilenmesi
gerekiyor. Yollar, kaldırımlar bozuldu. Plan dışına çıkılarak 40 yamalı hale
gelen evlerimiz, bahçelerimiz sorun olmaya başladı. Doğal gaz kapıda, belki önümüzdeki
5 yıl her taraf delik deşik olacak. Evlerimiz maalesef sulu bir zemin üzerine
dolgu toprakla inşa edildi. Önemli bir kısmında rutubet var. Demirlerde, demir su
borularında ve elektrik tesisatlarında çürümeler var. Su, doğalgaz, kanalizasyon
bağlantıları dahil evlerimizin alt yapısı ciddi şekilde elden geçirilmeyi bekliyor.
Geciken her iş bizi daha masraf ödemek mecburiyetinde bırakacak.
Son yıllarda suyumuzun tadı bozuldu. Çoğu aile artık onu içme suyu olarak kullanmıyor. Kullanım suyu olarak bile zaman zaman yetersiz kalıyor. Altımızda neler oluyor uzmanların konusu ama sanki orada da yolun sonuna geldik gibi. Bu yıl kuraklığın da etkisiyle belki daha fazla hissedeceğiz kıymetini. Daha ne kadar idare eder onu da bilemiyorum. Gelecek için düşünülmesi gereken bir mesele daha. Evlerimiz
birbirine bitişik vaziyette. Allah göstermesin bir yangın halinde sonuç ne
olur? Deprem kuşağı üzerindeyiz. Meydana gelebilecek 7 üzeri bir depremin vereceği
zararı düşünmek bile istemiyorum.
Amacım
insanları korkutmak değil. Ancak geleceği de görebilmemiz gerekiyor. Popülist
söylemler hoştur ama bizi hayal kırıklığına uğratabilir. Önümüzde zamanın
dayattığı önemli kararlar, büyük işler var. Kaçınılmaz yatırımları ertelemek
geleceğimizi boğmak demek. Site yönetimine geçmeyi başarmamız gerekiyor. O
zaman Büyük şehir, belediye ve genel olarak kamu idaresi ile birlikte hareket
etmek daha kolay olur. Kolay olmayacaktır biliyorum. Zor günlerin arefesindeyiz,
onun da farkındayım.
Ama, Orjan bu güne kadar çok şeyi başardı. Bunları da yapabiliriz. Bir vizyonumuz olmalı ve ona inanmalıyız. Neden olmasın?
Kalemine sağlık sayın Yılmaz Yalçın..
YanıtlaSil