Bu hafta
Susurluğun ‘GZFT.08-SANAYİ’ sektörü alanında güçlü
yönleri ile karşı karşıya olduğu fırsatlardan yola çıkarak amaç ve
stratejilerimiz istikametinde bazı hedefler belirlemeye çalışacağız. Daha önce bu alanda yapılan tarama ve durum analizi çalışmasında bugün olduğu gibi orta vadede de Susurluğun
gelişmesine katkı sağlayacak ‘Güçlü yönler’;
‘GY.08.1-Şeker fabrikası’, ‘GY.08.2-Yörsan’, ‘GY.08.3-Entegre et tesisleri’,’GY.08.4-Beyaz
et tesisleri’, ‘GY.08.5-Gıda sanayinin gelişmiş olması ve Konserve tesisleri’, ‘GY.08.6-Ahşap
sandalye, masa imalatı’ve’GY.08.8-İstanbul sanayisinden ilçemize kayacak olanlar
için alternatif OSB potansiyeli’ olarak
görülmüştü. Önümüze gelecek çevresel ‘Fırsatlar’ da: ‘FRS.08.1-İstanbul
sanayisinin desantralizasyonu’ ve ‘FRS.08.2-İstanbul
sanayiinin giderek bizim bölgemize doğru kayması’ olarak belirlenmişti. Konunun hacmi ve yer darlığı sebebiyle bu hafta sadece güçlü yönler ve fırsatların
değerlendirilmesi üzerinde duracağız. Böylece güçlü yönlerin daha da
güçlendirilmesi, fırsatlardan yararlanılması için yönelebileceğimiz bazı hedefler
ortaya çıkmış olacak.
‘SANAYİ’ alanında bugün mevcut olan ve orta vadede de Susurluğun
gelişmesine katkı sağlayacağı varsayılan ‘Güçlü yönler’ ; ’Şeker fabrikası’, ‘Yörsan’, ‘Entegre
et tesisleri’ , ‘Beyaz et tesisleri ‘,’Gıda sanayinin gelişmiş olması ve
Konserve tesisleri’,’Ahşap sandalye, masa imalatı’ ve ‘İstanbul sanayisinden ilçemize kayacak
olanlar için alternatif OSB potansiyeli’ olarak tespit edilmişti.
Sanayide
diğerlerine oranla daha çok gelişme gösteren Balıkesir merkez ve ilçeleri
Susurluk, Bandırma ile birlikte, Çanakkale’nin ilçeleri Biga ve Çan Güney
Marmara Bölgesinin özellikle kuzeyinde uzanan sanayi aksını oluşturuyor.
Bilhassa Bandırma büyük ölçekli sanayi tesislerine sahip. Ayrıca TCDD ve BAGFAŞ
limanları ile demir yolu bağlantısının sağladığı avantajla bölgenin merkezi
durumunda. Sanayinin hal-i hazırda Bandırma-Biga-Çan-Çanakkale aksı ile daha
zayıf düzeyde ise Susurluk-Balıkesir-Edremit akslarında geliştiği görülüyor.
Ancak orta vadede bu gelişmenin asıl olarak Bandırma-Susurluk-Balıkesir-Bursa
yönünde kuvvetli olacağı düşünülüyor. Susurluk 128 yıl önce 1892'de bucak, 94
yıl önce de 1926'da ilçe yapılmış. Şeker fabrikası kurulalı 65 yıl, Yörsan
açılalı 36 yıl olmuş. Şeker Fabrikası ve Yörsan hem Susurluk ilçemizin hem de
bölgenin köklü ve önemli sanayii kuruluşlarından. İlçede ayrıca özel sektöre
ait ayçiçek yağı, dondurulmuş gıda, salça ve konserve fabrikaları da bulunuyor.
İlçemizin sanayi açısından gelişmiş sayılması işte bu daha çok tarımsal üretime
dayalı fabrika ve işletmelerimiz nedeniyle. Bunların da şeker, süt ve süt
mamulleri, konserve, nebati yağ, yumurta, beyaz-kırmızı et, süt ve süt
mamulleri ile diğer tarımsal ürünlere dayalı tesisler olduğunu biliyoruz. Bu
kapsamda ilçemizde Şeker fabrikası dışında diğer tarıma dayalı sanayi tesisi
olarak; 1 ayçiçek yağı fabrikası (Tunalı Yağ), 7 adet süt ve süt işleme tesisi
(Yörsan, Özceylan Gıda, Aydoğan Süt Ürünleri, Dağıstanlı Süt Ürünleri-Peynir
paketleme, İlhanlar Mandıra İşletmesi, Emirbey Süt Ürünleri, Mizey Gıda), 3
adet meyve-sebze işleme tesisi, (Assan Gıda, Oraklar Gıda Fide, Ahi Güven
Gıda), 2 adet entegre et tesisi (Aydoğan Et, Dört Mevsim Et), 1 adet tavuk et
işleme tesisi (Has Tavuk), 1 adet Kesimhane (Medist Hayvancılık İth. İhr.
A.Ş.), 8 adet sakatat işleme tesisi, 1 adet yem üretim tesisi, 1 adet plastik
esaslı madde ve 1 adet kültür mantarı üretim tesisi (Ran Mantarcılık)
bulunuyor. Bu fabrika ve tesisler halen sanayide Susurluğun sahip olduğu güçlü
yönler.
Sanayimizin ilk amiral gemisi ’Şeker Fabrikası’nı ele alalım. Zaten bitkisel ve hayvansal üretimin yoğunluğu nedeniyle tarıma dayalı sanayinin gelişmekte olduğu bir bölge burası. Ülkemizin öncü şeker fabrikalarından olan Susurluk şeker fabrikası ilçemizde ve bölgemizde yapılan pancar üretimine dayalı olarak faaliyet gösteriyor. Başlangıçta 1800 ton/gün kapasite ile çalışan fabrikada halen 7000 ton/gün pancar işlenmekte. 2018-2019 Yılı Üretim yılı itibariyle 70 gün süren kampanya döneminde Susurluk ve Eskişehir yörelerinde 108 köyde bin 648 çiftçiye 61 bin 110 dekar alanda 500 bin ton pancar ekimi yaptırılmıştı. İşlenen bu miktar pancardan yaklaşık 120 bin ton pancar posası, 45 bin ton kristal şeker, 25 bin ton melas elde ediliyor. Geçen yıl itibarıyla fabrika bölgeye yaklaşık 400 milyon lira katma değer sağladığı gibi 779 kişiye de istihdam sağlıyor. Temeli dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar tarafından 1954 yılında atılan Susurluk Şeker Fabrikası bundan bir yıl sonra dönemin Başbakanı Adnan Menderes tarafından açılmıştı. O günden bu yana 65 yıldır fabrikada İşlenen pancardan öncelikle iyi kalite kristal toz şeker ve kesme şeker üretiliyor. Ayrıca, küspe ve melas gibi farklı ürünler de çıkıyor. Şeker, büyük ölçüde ülke içinde tüketilen ağzımızın değişmez tadı, halkımızın en temel gıda maddelerinden biri. Ayrıca gıda sanayiinde ve tatlı vb. üretiminde de çok önemli bir girdi. Öte yandan çıkan yaş küspe bölgenin hayvancılık faaliyetleri için olmazsa olmazlardan. Son yıllarda özelleştirilip özelleştirilmeyeceği, ya da üretimine son verilip verilmeyeceği yoğun tartışmalara neden oldu. Ancak, hükümetin desteğiyle özelleştirilme listesinden çıkarıldı ve polar oranı %12 ile sabitlenerek pancar ekicisine güçlü bir güvence verildi. Orta vadede Şeker fabrikamızın kapanma riski yok. Bölgede polar oranı düşük olmasına rağmen, çiftçinin ürettiği pancar alınacak, yetmediği takdirde yakın çevreden pancar getirtilerek fabrikanın üretimi sürecek. Bu şu anlama geliyor; Şeker fabrikası orta vadede sadece Susurluk için değil bölge için de güçlü bir sosyo ekonomik faktör olmaya devam edecek.
Süt işleme fabrikalarının bölgedeki varlığı kuşkusuz bir diğer güçlü yönümüz. Ürün pazarlaması da yine bu işletmeler tarafından ülke içinde ve ülke dışına yapılmakta. Bölgemizde Türkiye’nin önde gelen markası olan ’Yörsan’ ve bunun yanında irili-ufaklı pek çok süt işleme tesisi bulunuyor. Bunlar Yörsan A.Ş., Sütaş A.Ş., Ülker A.Ş., Mis Süt A.Ş., Özceylan A.Ş. Kay-Süt gibi büyük ölçekli tesisler ile bazı ufak çaplı mandıralar. Yörsan fabrikası bunlar arasında hem yöremiz hem de ilçemiz açısından önemli bir tesis. 107 bin 415 metrekare alanda günlük 1 milyon 200 bin litre süt işleme kapasitesine sahip tesislerde uluslararası standartlarda ve hijyenik üretim şartlarında üretim gerçekleştiriliyor. Bu fabrika aynı zamanda Orta Doğu ve Balkanların en büyük süt entegre tesisi. Ancak satıldığından bu yana zor günler geçiren Yörsan son bir yıl içinde önce konkordato, ardından da iflasını açıkladı. Satın alan yabancı sermaye uluslararası büyük bir kuruluştu. Ancak global çapta başka işlerindeki kötü yönetimi ve bankalara olan borçları sonucu Yörsan süt üreticilerine ve tedarikçilerine ödeme yapamaz hale gelmişti. Şimdilik mahkemenin atadığı kayyumluk müessesesiyle bu ara süreci atlatmaya çalışıyor. Ülkemizin en büyük 500 sanayi kuruluşu listesinde yer alan bu tesis hem bölgedeki süt üreticileri, nakliyeciler ve esnaf için hem de çalışan işçiler açısından çok önemli. İlçemiz ekonomisinin öne çıkan amiral gemilerinden biri. Gerek sağladığı istihdam, gerek ürettiği katma değerle şehrimizin can damarlarından. Kuşkusuz neler yapılabilir noktasında hala süren çalışmalar var. Umarız bir anlaşmaya varılır ve düzgün bir yatırımcı eliyle yeniden güçlü bir şekilde faaliyetine devam eder. Yörsan’ın çalışması ve her yönüyle şehrimize katma değer sağlamaya devam etmesi gerekiyor. Bu Susurluk için stratejik bir konu. Onun bu topraklardan aldığını bu topraklara verme misyonu kararmamalı. Her hal-u kârda daha güçlü bir şekilde Susurluğun sosyo ekonomik kalkınmasına katkıda bulunmaya devam etmeli. Hatta orta ve uzun vadede daha da büyüyüp; Banvit’in Bandırma’ya, Vestel’in Manisa’ya yaptığı gibi Susurluğun gelişmesine katkı sunmasını bekliyoruz. Bizim için Yörsan hiçbir zaman yabancı sermaye olmadı. Bu şehrin idari yönetimi, sivil toplum kuruluşları, işçisi, köylüsü, çiftçisi, süt üreticisi ve esnafı Yörsan’a sahip çıkacaktır. Çünkü Yörsan markası, tıpkı Şeker Fabrikası gibi Susurluk’la özdeşleşmiş, onun güçlü bir diğer yönü olarak birbirlerinin kaderi olmuşlardır.
Öte yandan ’Ahşap sandalye, masa imalatı’ geçmişten bu güne Susurluğumuzun önemli bir değeri ve güçlü yönü. Özellikle 50’li 60’lı 70’li yıllarda ağaç sandalye, masa, at arabası vb. ürünler konusunda ilçemiz haklı bir şöhrete sahipti. Şu anda da halen yeni sanayi sitesinde bu ürünlerle uğraşan; Özenç sandalye, Cms sandalye, Habeş sandalye, Palmiye koçak sandalye, Güler Sandalye ve Ada Sandalye gibi işletmelerimiz ilçemizin geçmişten gelen bu güçlü yönünü geleceğe taşıma gayreti içindeler. Özellikle son dönemde sahil kasabalarında, çay bahçelerinde, yeme içme mekânlarında yeniden ahşap malzemeye dönüş gözleniyor. Nostalji de olsa nihayetinde sağlıklı, ortopedik ve dayanıklı olması sebebiyle bu sektörün orta vadede güçlenerek varlığını sürdüreceğini tahmin etmek zor değil. İnsan emeği ve ustalık gerektiren bu alanda yetenekli gençler desteklenir ve kazanılabilirse bu ürünlerin yine ülkede aranan bir marka olması şaşırtıcı olmaz. Ahşap Sandalyecilik akıllı stratejilerle yine Susurluğun başlıca gelir kaynaklarından biri olabilir.
Kuşkusuz güçlü yönlerin daha güçlü hale getirilmesi ‘AMAÇ.1-BÖLGESİNDE YÜKSELEN, ÖNE ÇIKAN GELİŞMİŞ BİR SUSURLUK’ ve ‘StrA.1.1-Sosyal ve ekonomik kalkınma’ Stratejik amacımız için önemli. Nitekim bu maksatla ‘Str.1.1.1-Güçlü yanları ve fırsatları kullanma’ stratejisi izlenmesi gerektiğini biliyoruz. Bu sebeple Susurluğun mevcut fabrika ve tesisleri için ilk etapta: ‘HDF.1.1.1.29-Şeker fabrikasının yıl boyu çalışmasına yönelik alternatif çözüm önerilerini değerlendirmek’, ‘HDF.1.1.1.30-Tesisimiz Yörsan’ın yeniden üretime geçmesi için yeni yatırımcısına destek ve katkıda bulunmak’, ‘HDF.1.1.1.31-Entegre et tesislerimizi yeni yatırımlarla ürün çeşidi, kapasite ve ulusal pazar paylarını arttırmaları için yönlendirmek’,’HDF.1.1.1.32-Beyaz et tesislerimizi üretim miktarı, ürün kalitesi ve marka değerini yükseltmeleri için teşvik etmek’ ve ‘HDF.1.1.1.33-Gıda sanayimizi çeşitlendirmek, ürünlerimizin dış pazarlara açılmasını sağlamak üzere desteklemek’ gibi hedefler düşünülebilir. Ahşap sandalye, masa imalatı konusunda ‘HDF.1.1.1.34-Susurluğa özgü, markalı ahşap ürün tasarımları gerçekleştirmek’,’HDF.1.1.1.35-Üretimde Küçük sanayi-Meslek lisesi işbirliğini sağlamak’ ve’HDF.1.1.1.36-Ahşap ürünlerde Susurluğu yeniden zirveye taşımak’ akla gelen ilk hedefler. Kuşkusuz bu hedefler güçlü yönlerimizi daha da güçlendirecek çabalar. Neticede orta vadede ‘Sosyal ve ekonomik kalkınma’mızı olumlu etkileyecek çok çok önemli hususlar. Aynı zamanda bu hamleler yöre insanımız için gelecekte yeni kazanç ve istihdam kapıları anlamına geliyor. Bölgesinde yükselen, öne çıkan gelişmiş bir Susurluk istiyorsak dayanacağımız güçlü bir sanayi altyapımız olmalı. Bunun için de öncelikle kendi tesis ve ürünlerimizin güçlendirilmesini başarmak olmak üzere, OSB fırsatını da kesinlikle ıskalamamamız gerekiyor. Susurluk için henüz hiçbir şey bitmedi, bitmeyecek. Gelişmek için değişmek, değişmek için de niyet ve çaba gerekiyor. Aklımızı ve yüreğimizi birleştirebilir, dikenli yollarda sonuna kadar yürümeyi göze alabilirsek her zaman güçlü çıkış yolları bulabiliriz. Bilmeliyiz ki “Yola çıkıp varmamak, yoldan çıkıp ta varmak mümkün değildir”. Son olarak yine böyle bir söz: “Her arayan bulamayabilir ama bulanlar arayanlardır”.
‘GZFT.08-SANAYİ’ sektörüyle ilgili önümüzdeki süreçte ilçemize dış çevreden yönelmiş ‘Fırsatlar’ : ‘FRS.08.1-İstanbul sanayisinin desantralizasyonu’ ve ‘FRS.08.2-İstanbul sanayiinin giderek bizim bölgemize doğru kayması’ olarak öngörülmüştü. Bunlar Susurluğun gelişmesini kolaylaştıracak, hızlandıracak ve destekleyecek birer birer dış fırsat.
Büyük sanayi merkezleri günümüzde hızlı nüfus artışı ve çarpık kentleşme gibi nedenlerle yoğun bir baskı altında. Sürekli büyüme; bölge içi ve bölgeler arasında artan ölçüde nüfus ve sosyo-ekonomik gelişmişlik farklarına neden oluyor. Bu durum aşırı büyüyen merkezlerin doğal ve ekonomik kaynaklara dayalı olan sürdürülebilir kalkınmasını da tehlikeye sokmakta. Günümüzde giderek daha önem kazanan çevre sorunları da bu ‘desantralizasyon’u zorluyor. Bu yüzden İstanbul gibi geçmişte belli merkezlerde yoğunlaşmış bulunan sanayiinin yakın çevrede daha az yoğunluklu bölgelere taşınması gündemde. Özellikle İstanbul karayolu ağında ve kent merkezinde giderek artan trafik yoğunluğunun sanayinin yeniden dağılım politikaları ile ne ölçüde hafifletilebileceği üzerinde plan ve projeler var. Bu duruma bulunan çözüm stratejilerinden birisi İstanbul sanayisinin yer değiştirmesi üzerine gelişmekte. Nitekim bu fırsatı değerlendiren Güney Marmara Kalkınma ajansı aşırı büyüyen merkezlerin çevresindeki alanlara yayılması suretiyle merkezdeki yoğunluğu hafifletilip kaynakların devamlılığının sağlanması konusuna Bölge Planı’nda yer vermiş bulunuyor. Gerçekten de bu bağlamda Çanakkale ve Balıkesir’i içine alan TR22 Düzey 2 Bölgesi, coğrafi konumu, merkezlere yakınlığı ve sahip olduğu gelişme potansiyelleri bakımından aşırı büyüyen bu merkezlere alternatif olarak görülüyor. 2010- 2013 Güney Marmara Bölge Planı Mekânsal Gelişim Şemasında Bölgenin hangi alanlarının ne tür işlevler için uygun olduğu gösterilmiş. Bu doğrultuda Güney Marmara Bölgesi’nin kuzeyi sanayi, güneydoğusu madencilik alanları için uygun iken bölge genelinde tarımsal topraklar söz konusu. Bölgenin mekânsal gelişmesinin bu yönde devam edeceği varsayılarak ‘İstanbul’dan taşınması gündemde olan sanayi’ için Balıkesir Merkez, Bandırma ve Biga uygun mekânlar olarak değerlendirilmiş. Zira bu noktalar gerek ulaşım kolaylığı gerekse hâlihazırda var olan sanayileşmeden dolayı desantralizasyon için cazip görünüyor. İlçemizin İstanbul, Bursa ve İzmir gibi büyük sanayi merkezleri arasında bulunması, güçlü ulaşım ağları içinde bulunmamız, söz konusu alternatif alanlara ve Bandırma limanına yakınlığımız bize de bu açıdan ikincil bir avantaj sağlıyor. Sadece biraz daha yüksek ve etkili bir sesle “Biz de varız!” dememiz gerektiğini düşünüyorum. Sanayinin hâlihazırda Bandırma- Biga-Çan-Çanakkale aksı ile daha zayıf düzeyde Susurluk-Balıkesir-Edremit akslarında geliştiği, ancak bu gelişmenin asıl olarak Bandırma-Susurluk-Balıkesir-Bursa yönünde kuvvetli olduğu izleniyor. Bursa-Gebze-İstanbul otoyolu ve Lojistik Köyü projelerinin etkisiyle önümüzdeki yıllarda bu gelişme daha da hızlanacak. Ancak sanayi gelişme akslarında yeni tesislerin dağınık, gelişigüzel ve sürdürülebilir olmayan bir şekilde yer seçmeleri yerine, daha ziyade OSB’lere yönlendirilmesi politikası da var. Bu nedenle OSB’lerin sağladığı uygun ortam ve maliyet avantajları göz önüne alınarak taşınması düşünülen sanayi için bu merkezlerin öncelikli alanlar olarak dikkate alınması söz konusu. Bu açıdan Ömerköy’de kurulması için başvurusu yapılan karma OSB’si çok kıymetli ve kaçırılmaması gereken bir fırsat.
Güney
Marmara TR22 Düzey 2 Bölgesi olarak kodlanmış Balıkesir ve Çanakkale illeri
aslında kültürel ve doğal zenginlikleriyle tam bir ‘yaşanacak bölge’ vizyonuna
sahip. Diğer yandan gerek coğrafi konum, büyük sanayi merkezlerine
yakınlık ve gerekse de sahip olunan gelişme potansiyelleri bakımından da aşırı
büyüyen merkezlere alternatif oluşturuyor. Bu bağlamda ’İstanbul
sanayisinden ilçemize kayacak olanlar için alternatif OSB potansiyeli’ ve “İstanbul
sanayiinin giderek bizim bölgemize doğru kayması’ Susurluk
için şimdiden güçlü bir yön ve aynı zamanda da kıymetli bir fırsat olarak
ortaya çıkmış durumda. İstanbul Sanayisinin Bölgemize taşınmak için
aradığı en önemli unsurlardan birinin ulaşım ve lojistik alt yapı imkânı
olduğunu biliyoruz. Gebze-Orhangazi-İzmir ve
Kınalı-Tekirdağ-Çanakkale-Balıkesir Otoyolları ile Bursa-Bandırma-İzmir hızlı
tren projesinin tamamlanmasının bu anlamda bölgeye önemli bir güç kattığı ve
katacağı çok açık. Ayrıca İstanbul-İzmir arası karayolu ve Ankara-Bursa-İzmir
arası demiryolu ulaşımları bölgeyi giderek bir transit merkezi konumuna
getiriyor. İlçemizi de içine alan bu merkez orta vadede Bandırma’daki limanlar
yoluyla da dış dünya ile kesintisiz bir bağlantı içinde olacak. Ayrıca
İstanbul, Bursa ve İzmir gibi üç büyük kente olan yakınlığın bize büyük bir
avantaj sağladığını da görebilmek lazım. Bütün bunlar kendisine yer arayan
İstanbul sanayisinin dinamizmi için son derece cazip ve stratejik unsurlar.
Bölgede Balıkesir merkezde iki, Bandırma, Çanakkale, Biga ve M.K.Paşa’da birer
adet olmak üzere faaliyette olan altı adet; bunun yanı sıra Bölgede henüz
faaliyete geçmemiş olan Gönen Deri ile Burhaniye Zeytincilik Organize Sanayi
Bölgesi mevcut. Sanayi parsellerinin yüzde 80’e yakını tahsis edilmiş
olup, OSB’lerde üretimde olan firma sayısı 143. Bölge OSB’leri ulaşılabilirlik
açısından oldukça iyi konumlarda. Söz konusu OSB’lerde altyapı çalışmalarının
çoğu tamamlanmış olup, atık su ve doğalgaz kullanımı konusunda bazı eksiklikler
var. Bölge OSB’lerinde 250’den fazla çalışanı olan 2 işletme bulunuyor.
İşletmelerin ciroları da göz önüne alındığında OSB’deki işletmelerin çoğunun
KOBİ olduğu görülüyor. GMKA TR22 Güney Marmara Organize Sanayi Bölgeleri
Araştırmasına göre Balıkesir OSB’lerinde en çok faaliyet gösteren iş kollarının
gıda ve yem 28%, makine ve teçhizat 12%, deri, plastik ve kimya 8% olduğu
tespit edilmiş. Buna göre söz konusu işletmelerin yarısı gıda, yem ve makine
teçhizat sektörlerinde faaliyet gösteriyor. Günde ortalama 10 saat üretim
yapılıyor, yüzde 60’ında vardiya uygulaması var ve personel sayısı ağırlıklı
olarak 11 ile 25 kişi.
Sanayi üretiminin OSB çatısı altında yapılmasının faydası çok. Ancak OSB kurmak da bir o kadar zor. Öncelikle OSB’ler OSB Yer Seçim Yönetmeliği çerçevesinde belirlenen uygun alanların İlin Valisinin teklifi ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın oluru ile tüzel kişilik kazanıyor. Bu noktada İldeki diğer OSB’lerin varlığı ve doluluk oranı mevzuat itibariyle yeni bir OSB kurulmasına engel teşkil edebilir. Bu noktada en başta Susurluğun niyet ve kararlılığı ile; Siyaset, Valilik, Belediye, Ticaret Odaları ve STK’ların elbirliği ederek devreye girmesi şart. Başlangıçta en önemlisi yer seçimi, daha doğrusu doğru yeri seçmek. Bunun için ilk OSB yapılanmasının Sanayi ve Ticaret Odaları desteğinde Kent Konseyi çatısı altında oluşturulması yararlı olur. Kuşkusuz bu konuda karayolu, otoban, liman, demiryolu, lojistik alanlar, havalimanı, yakındaki kentsel alan gibi noktalar yatırımcı için önemli faktörler. Bildiğimiz kadarıyla İlçemiz Ömerköy sınırları içerisinde OSB kurulumu ile ilgili bazı çalışmalar yapılmış. Başvuru dosyası Valilik kanalıyla Sanayi Bakanlığına ulaşmış durumda. Google harita uygulamalarından görülebileceği gibi Ömerköy’den geçen yeni otoban ile mevcut karayolu arasında kalan bölümde büyük ölçekli Mera parselleri (170 ha civarında) var. Yanındaki tarımsal alanlar ile birlikte alanın yaklaşık 450 ha büyüklüğe ulaşabileceği anlaşılıyor. Bu parsellerin büyük bir kısmının hazinesi mülkiyetinde olması çok ama çok önemli. Çünkü OSB Tüzel Kişilik kazandıktan sonra emlak vergisi değeri üzerinden sadece OSB Tüzel Kişiliklerine Devlet tarafından satışı yapılabiliyor. Taşınmaz Mera olsa bile tahsis amacı değişikliği yapılarak önce Mera vasfı kaldırılıp sonrasında da satış gerçekleşiyor. Böylece çok uygun fiyatlarla OSB lehine parseller tescil edilmekte. Bu şekilde yatırımcılara uygun fiyat ile tahsis/satış OSB’nin ihtiyaç duyduğu ilk yatırım bütçesi desteğini de sağlamak anlamına geliyor. Kurulacak olan OSB’nin niteliği çok önemli. Bu anlamda karma OSB her zaman daha avantajlı. Çünkü karma OSB’lerde imar planı aşamasında ada bazında ihtisaslaşan üretim adaları mümkün. Yani örneğin; OSB’nin güney kısmında Gıda üretim tesisleri planlanırken, belli bölgesinde masa-sandalye üretimine yönelik imar adaları, bazı yerlerinde de yüksek katma değerli teknolojik üretim adaları oluşturulabilir. Böylelikle altyapı verimli kullanılır, sanayi kuruluşları arasında simbiyoz etkisi bile oluşabilir. ‘Simbiyoz’ kelimesi genellikle, iki veya daha fazla türün karşılıklı fayda durumunda olduğu; madde, enerji veya bilgi alışverişinin olduğu doğal ilişki için kullanılıyor. Bu ilişki endüstriyel alanda, emisyon ve enerji kullanımının azaltılması, yeni gelir akışı gibi faydalar sağlıyor. Endüstriyel Simbiyoz, endüstriyel işletmelerin karşılıklı fayda sağlayacakları ortaklıklar kurması olarak tanımlanabilir. Bu ortak kullanım sadece atıkları değil, enerji, lojistik, insan gücü, yatırım, su gibi diğer kaynakları da kapsıyor. Haritadan da görülebilen yer Susurluk OSB için oldukça uygun. Ülkemizdeki OSB’ler 35 ha ile 2500 ha arasında çeşitli büyüklerde. Aslında ne kadar büyük olursa o kadar iyi. Çünkü yatırımcılardan parsel büyüklükleri ile orantılı aidat alınıyor. Böylece yönetim aidatı önemli miktarlara ulaşabiliyor ve OSB’nin bütçesi çerçevesinde gerekli ihtiyaçlara kullanılabiliyor. Bu nedenle büyüklüğü 400 ha altında olan OSB’ler çarkı çevirme noktasında zorlanabiliyorlar. Bu yüzden başta Hazine parselleri olmak üzere özel mülkiyet elindeki parselleri de OSB içerisine almakta fayda var. OSB’lerde kurulumdan sonraki ilk işler; imar planı, parselasyon planı, altyapı tesisleri ve merkezi atıksu arıtma tesisinin yapılması. OSB’nin büyümesi ve güçlenmesi ile birlikte Mesleki Teknik Öğretim Kurumu, İtfaiye, Sosyal ve Spor Tesisleri, Kreş ve diğer kamusal hizmet tesisleri ile banka vb. ünitelere de ihtiyaç duyulur. Sadece sanayi yatırımları değil bu tesisleri yapmak da hem zaman hem de ciddi bütçe gerektiren işler. Nitekim ülkemizde henüz altyapı, yol ve arıtma tesisini yapamadığı için üretim faaliyeti başlanamayan yaklaşık 70 tane OSB bulunuyor. Ciddi bir destek ve finansmana ihtiyaç duyulan bu dikenli yolda kaynağın en büyüğü arazileri küçük bedeller ile alıp yatırımcıya satış yapmakla sağlanabilir. Satış bedelleri belirlenirken de ildeki diğer OSB’ler ile rekabet edebilecek daha uygun fiyatlar seçmek önemli. İlk sanayi tesisi gelene kadar yapılması gereken altyapı işleri için Büyükşehir desteğine kesinlikle muhtacız. Bu arada Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının ihtiyaç duyulan tüm altyapı-üstyapı tesisleri başta olmak üzere özel mülkiyet elindeki parsellerin OSB tarafından kamulaştırılması için kredi verdiğini bir kenara not edelim. Böylece projelerin Bakanlık yatırım programına alınması ile birlikte 3 yıl geri ödemesiz, yıllık %3 faizle 10 yılda geri ödemeli kredi kullanarak (bazı parselleri ipotek vermek gerekiyor) ilk etapta ihtiyaç duyulan bütçe oluşturulabiliyor. Burada önemli olan çok iyi bir planlama ve hızlı iş görerek geri ödemesiz olan 3 yıllık süreçte mümkün olduğunca fazla yatırımcı gelmesini sağlamak. OSB’nin yatırımcı sayısı arttıkça onların ihtiyacı olan elektrik, doğalgaz, proses suyu gibi hizmetlerin dağıtım lisansı alınarak karşılanması gelir kapılarını da arttırmış oluyor. Ancak bugün itibariyle burada bir hususu önemle vurgulamakta ve belirtmekte yarar var. Bu Stratejik Plan önerisi 2023 yılı sonrası için yapılıyor. O nedenle 2021 ve 2022 yılları için söylediği bir şey yok. Bu dönem Susurluk halkının, idaresinin ve siyasetinin görev alanı. Stratejik plan onlara bir vizyon öngörüyor; benimser ve inanırlarsa ‘yeşilelma yolu’ndan yürürler. Zaman ve mevzi kazanırlar. “Ayağa kalk Susurluk! Kalk ve yürümeye başla. Gelecek ellerinde!”çağrımıza uymuş olurlar. Bu arada açtığımız yoldan yürüyerek Stratejik Planlarını kesinleştirmiş ve 2023’e öngörülen fotoğraf içinde ulaşmış olurlar. Kısaca OSB’sin kuruluş aşaması bitmiş, altyapı işlerinin yürütüldüğü bir noktada Stratejik plan yapılmış ve uygulamaya girmiş olur.
Büyük sanayi merkezleri günümüzde hızlı nüfus artışı ve çarpık kentleşme gibi nedenlerle yoğun bir baskı altında. Sürekli büyüme; bölge içi ve bölgeler arasında artan ölçüde nüfus ve sosyo-ekonomik gelişmişlik farklarına neden oluyor. Bu durum aşırı büyüyen merkezlerin doğal ve ekonomik kaynaklara dayalı olan sürdürülebilir kalkınmasını da tehlikeye sokmakta. Günümüzde giderek daha önem kazanan çevre sorunları da bu ‘desantralizasyon’u zorluyor. Bu yüzden İstanbul gibi geçmişte belli merkezlerde yoğunlaşmış bulunan sanayiinin yakın çevrede daha az yoğunluklu bölgelere taşınması gündemde. Özellikle İstanbul karayolu ağında ve kent merkezinde giderek artan trafik yoğunluğunun sanayinin yeniden dağılım politikaları ile ne ölçüde hafifletilebileceği üzerinde plan ve projeler var. Bu duruma bulunan çözüm stratejilerinden birisi İstanbul sanayisinin yer değiştirmesi üzerine gelişmekte. Nitekim bu fırsatı değerlendiren Güney Marmara Kalkınma ajansı aşırı büyüyen merkezlerin çevresindeki alanlara yayılması suretiyle merkezdeki yoğunluğu hafifletilip kaynakların devamlılığının sağlanması konusuna Bölge Planı’nda yer vermiş bulunuyor. Gerçekten de bu bağlamda Çanakkale ve Balıkesir’i içine alan TR22 Düzey 2 Bölgesi, coğrafi konumu, merkezlere yakınlığı ve sahip olduğu gelişme potansiyelleri bakımından aşırı büyüyen bu merkezlere alternatif olarak görülüyor. 2010- 2013 Güney Marmara Bölge Planı Mekânsal Gelişim Şemasında Bölgenin hangi alanlarının ne tür işlevler için uygun olduğu gösterilmiş. Bu doğrultuda Güney Marmara Bölgesi’nin kuzeyi sanayi, güneydoğusu madencilik alanları için uygun iken bölge genelinde tarımsal topraklar söz konusu. Bölgenin mekânsal gelişmesinin bu yönde devam edeceği varsayılarak ‘İstanbul’dan taşınması gündemde olan sanayi’ için Balıkesir Merkez, Bandırma ve Biga uygun mekânlar olarak değerlendirilmiş. Zira bu noktalar gerek ulaşım kolaylığı gerekse hâlihazırda var olan sanayileşmeden dolayı desantralizasyon için cazip görünüyor. İlçemizin İstanbul, Bursa ve İzmir gibi büyük sanayi merkezleri arasında bulunması, güçlü ulaşım ağları içinde bulunmamız, söz konusu alternatif alanlara ve Bandırma limanına yakınlığımız bize de bu açıdan ikincil bir avantaj sağlıyor. Sadece biraz daha yüksek ve etkili bir sesle “Biz de varız!” dememiz gerektiğini düşünüyorum. Sanayinin hâlihazırda Bandırma- Biga-Çan-Çanakkale aksı ile daha zayıf düzeyde Susurluk-Balıkesir-Edremit akslarında geliştiği, ancak bu gelişmenin asıl olarak Bandırma-Susurluk-Balıkesir-Bursa yönünde kuvvetli olduğu izleniyor. Bursa-Gebze-İstanbul otoyolu ve Lojistik Köyü projelerinin etkisiyle önümüzdeki yıllarda bu gelişme daha da hızlanacak. Ancak sanayi gelişme akslarında yeni tesislerin dağınık, gelişigüzel ve sürdürülebilir olmayan bir şekilde yer seçmeleri yerine, daha ziyade OSB’lere yönlendirilmesi politikası da var. Bu nedenle OSB’lerin sağladığı uygun ortam ve maliyet avantajları göz önüne alınarak taşınması düşünülen sanayi için bu merkezlerin öncelikli alanlar olarak dikkate alınması söz konusu. Bu açıdan Ömerköy’de kurulması için başvurusu yapılan karma OSB’si çok kıymetli ve kaçırılmaması gereken bir fırsat.
Mademki ‘AMAÇ.1-BÖLGESİNDE YÜKSELEN, ÖNE ÇIKAN GELİŞMİŞ BİR SUSURLUK’ istiyoruz ve mademki bu konuda ‘StrA.1.2-İstihdamı arttırma’ şeklinde bir Stratejik amacımız var o halde ‘Str.1.2.1-Üretim tesislerini çoğaltma’ stratejisi izleyeceğiz demektir. Odaklanmamız gereken şey ise gayet doğal olarak çevreden esen fırsat rüzgârlarından azami ölçüde yararlanabilmek. Bu açıdan İstanbul sanayisinden ilçemize kayacak olanlar için alternatif OSB potansiyeli Susurluğun geleceği için oldukça stratejik bir konu. Bu kez işin sıkı tutulması, özünden sapılıp sulandırılmaması ve adım adım sonuca ulaştırılması gerekiyor. Bir hayalin gerçeğe dönüşmesi gibi, gelecek nesillere ulaştırılacak bir amiral gemisi gibi konunun vizyon ve dava edinilmesinden söz ediyorum. O halde ilk hedef: ‘HDF.1.2.1.08-OSB girişimini sahiplenmek, siyasi ve altyapı desteğini sağlamak’, ikincisi ‘HDF.1.2.1.09-OSB’ne her aşamada aktif destek olmayı ve katkıda bulunmayı sürdürmek’, üçüncüsü de ‘HDF.1.2.1.10-Karma OSB yaklaşımıyla Susurluk için en uygun yatırımların gelmesinde seçici olmak’ olmalı. Bu arada İstanbul sanayisinin desantralizasyonu; yani sanayinin istanbul’da yoğunlaşmasının artık istenmemesi, bir merkezkaç hareket oluşturuyor. Bizim için yelkenlerimizi şişirip değerlendirmemiz gereken bir rüzgâr bu. Nereye gidecekler? İstanbul’dan, iç ve dış pazar bağlantılarından uzak olmak istemeyeceklerine göre ya Trakya’ya, ya da Güney Marmara’ya yönelecekler. Trakya dolu, Güney Marmara bölgemizde bile uygun alanlar sınırlı. İlçemiz de bu sınırlı alanlardan biri. Nitekim fabrika ve üretim tesislerinin Bursa ve Bandırma’dan giderek bize doğru kaydığını da yıllar itibariyle gözlemleyebiliyoruz. O halde ilk hedefimiz; ‘HDF.1.3.2.24-İstanbul sanayisinden ilçemize kayacak olanlar için en uygun alternatif olduğumuzun bilinciyle bu avantajımızı sürekli gündemde tutmak’, ikincisi ise ‘HDF.1.3.2.25-İlçemize gelebilecek sanayi yatırım tercihlerini olumsuz etkileyebilecek engelleri önceden görüp gidermek’ olmalı. Elbette en uygun alternatif olduğumuzun bilincinde olmalı ve bu avantajımızı hem kendimiz hem de yatırımcılar için sürekli gündemde tutmalıyız. Ancak yetmez; gelecek olanlar karşılarına çıkacak engellerden hoşlanmaz. Kendilerine zaman, para ve emek kaybettirecek olumsuzluklar varsa da gelmez. Bu yüzden sanayi yatırım tercihlerini olumsuz etkileyebilecek engelleri ortadan kaldırmak, eksiklikleri gidermek ve kolaylık sağlamak gerekir. Böylece Susurluğun geleceği demek olan fırsatları kaçırmamış, tercihin ilçemizden yana kullanılmasını yönlendirmiş oluruz. Bu açıdan yatırım yapacaklar ve kurulacak tesisler için ilçemizde Ticaret Odası tarafından bir yatırım danışma ve destek hizmeti vermek oldukça önemli. Zira gelecekte daha yoğun ve pahalı olacak olan büyük kentten kaçışları oldukça sık göreceğiz. yyalcin3@gmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder