Bu hafta
Susurluğun ‘GZFT.07-TURİZM’ sektörü alanında güçlü/zayıf
yönleri ile karşı karşıya olduğu fırsat/tehditlerden yola çıkarak amaç ve
stratejilerimiz istikametinde bazı hedefler belirlemeye çalışacağız. Daha önce bu alanda yapılan tarama ve durum analizi çalışmasında bugün değilse bile orta vadede Susurluğun
gelişmesine katkı sağlayacak ‘Güçlü yönler’;
‘GY.07.1-Alternatif turizm imkânları’, ‘GY.07.2-Keşfedilmeye hazır zengin
sosyo-kültürel yapı ve değerler’, ‘GY.07.3-Termal turizm için Jeotermal
potansiyel’ ve ’GY.07.4- Geleneksel mola ve dinlenme tesisleri tecrübesi’ ’GY.07.5-Ayranıyla
meşhur, tost ve ayran için coğrafi konuma sahip olması’ olarak görülmüştü. Önümüze gelecek çevresel ‘Fırsatlar’ da: ‘FRS.07.1-Alternatif
turizm talebinin giderek artması’ ve ‘FRS.07.2-‘Jeotermal yatırım
potansiyeli’’ olarak değerlendirilmişti. Yapılan tarama çalışması ve katkılar sonucu sektörde
tespit edilen ‘Zayıf yanlar’ımız ise; ’ZY.07.1-Nitelikli turizm tesislerine sahip
olmama’ ve ’ZY.07.2-Deniz
turizmi imkânının bulunmaması’ olarak belirlenmişti. Diğer yandan ilimizde turizm alanında daha çok Erdek, Edremit, Burhaniye
gibi ‘THD.07.1-sahil
ilçelerinin öne çıkmış olması’ ve tarihi geçiş yoluna alternatif olarak ‘THD.07.2-İstanbul İzmir otoyolunun
ilçe merkezi dışından geçmesi’ de bizim için birer ‘tehdit’ mahiyetinde hususlar olarak tespit edilmişti.
Güçlü
yönlerimiz kuşkusuz bugün halen mevcut olduğu kadar orta vadede de varlığını
sürdürebilecek, Susurluğun gelişmesini olumlu etkileyecek avantajlar. TR22
kodlu Çanakkale-Balıkesir Güney Marmara Bölgesi; pek çok alternatif turizm
çeşidiyle ülke genelinde ön plana çıkan bir turizm koridoru, kültür turizmi
gelişim bölgeleri ile sağlık ve termal turizm alanı olarak tanımlanmış. Ege ve
Marmara Denizinde kıyı turizmi oldukça canlı. Öte yandan aynı bölge; içinde
jeotermal kaynakları, tarihi ve kültürel değerleri bir arada barındıran yüksek
turizm potansiyeline sahip bir merkez. Bu bağlamda turizm çeşitliliği ile
birlikte ’Alternatif turizm imkânları’açısından
da oldukça zengin. Susurluk ilçesi İstanbul, Bursa, İzmir hattı üzerinde yer
almakla birlikte, halen içinden turizm merkezlerine akan yerli ve yabancı
turistler için bir durak yeri değil geçiş güzergâhı olarak varlığını
sürdürüyor. Herhangi bir antik kent, müze ve ören yeri bulunmuyor. İnanç ya da
kültür turizminde değerlendirilebilecek varlığımız da yok. Buna karşılık doğa
turizmi, termal sağlık turizmi, yöresel ürünler pazarı ve sportif turizm gibi
alanlarda el değmemiş güçlü yönlerimiz var. Bu bağlamda ‘dağ ve doğa yürüyüşü,
akarsu ve piknik turizmi, motor kros, rahvan at ve yağlı güreş müsabakaları ile
sportif olta balıkçılığı ve av turizmi’ gibi pek çok alternatif turizm
faaliyeti için uygun bir konumdayız.
Göçer
Yörüklerle birlikte, yoğun Balkan ve Kafkas göçlerine de yurt olan bölgemizin
kültürel çeşitliliği oldukça dikkat çekici. Zira ilçemizde yerli manavlardan,
muhacir ve romanlara kadar geniş bir kültürel dokunun izleri bulunuyor. Bu
açıdan ’Keşfedilmeye hazır zengin sosyo-kültürel yapı ve değerler’
söz konusu. Son dönemde deniz, kum ve güneş turizmine
alternatif arayışları ve farklı turizm çeşitlerine yönelme gözlendiği için
bölgemizin sahip olduğu doğal kültür ve değerler de bu alana ilgi duyan pek çok
ziyaretçi için keşfedilmeyi bekliyor. Sadece bunun için atadan nineden yadigâr
el işleri, köyden köye değişen farklı özelliklere sahip düğün adetlerimiz,
yöreye özgü konuşma biçimimiz, sebze ve meyvelerimiz, et-süt ve süt ürünleri
yelpazemizin meraklısı için bilgiye ve görgüye açılması gerekiyor. Ayrıca
ilçede Çataldağ’da Aygır Çeşmesi, Bıçkı Deresi, Farafat orman içi yerleri gibi
gezilebilecek yerler, Çaylak, Yahyaköy Yandım Çavuş ve Günaydın Göleti çevresi
gibi de görülmeye değer mesire yerlerimiz var.
Bölgemiz
jeotermal kaynaklar bakımından da ülkemizin önde gelen yörelerinden biri. Özellikle
sıcaklık ve debi açısından zengin termal kaynaklara sahip bir bölgedeyiz. Bu
manada Balya, Bigadiç, Edremit, Gönen, Manyas, Sındırgı ile birlikte Susurluk
ilçemizde de güçlü bir ‘termal turizm’ potansiyeli mevcut. Termal kaynaklarımız
doğal çıkışlı olup içindeki eriyik mineral, tuz ve element yönünden zenginler.
Termal Turizm; mineral içeren sıcak su banyosu, çamur banyosu ve içmeler gibi
çeşitli kullanım şekillerini içeriyor. Bununla beraber fizik tedavi ve
rehabilitasyon, idman, psikoterapi ve diyet gibi destekleyici tedavilerin
birleştirilmesi ile yapılan uygulamaları da kapsıyor. Hatta bu
kaynakların eğlenme ve rekreasyon amaçlı kullanımı da söz konusu. Bu
bağlamda ilçemiz ’Termal turizm için Jeotermal potansiyel’ açısından güçlü bir rezerve sahip. Bu potansiyel hem
sağlık turizmi hem de dinlenme amaçlı olarak değerlendirilmeyi bekliyor.
Kuşkusuz bunun için öncelikle tanıtım, eğitim ve alt yapıdaki bazı
olumsuzlukların giderilmesi şart. Eğer bu alanda uygun stratejik hamleler
yapılabilirse, onlar da Susurluğun kalkınmasını çeşitlendirecek birer kaldıraca
dönüşebilirler.
Susurluk
tarihinden bu yana içinden boylu boyunca yolgeçen bir yerleşim yeri. Doğal
olarak da geçmişe dayanan köklü bir ’Geleneksel mola ve
dinlenme tesisleri tecrübesi’ ne sahip. Yıllar boyu birçok irili ufaklı
mola ve dinlenme tesisi oldu. Değişen ekonomik ve sosyal dönemler bu
tesislerin çoğalıp azalmasına, duruma göre kapanmasına, değişmesine ve
farklılaşmasına şahit oldu. Bütün bunlar sektöre hem girişimcilik açısından,
hem de yetişmiş eleman yönüyle güçlü bir deneyim kazandırdı. Şu anda otoyolun
bu alanda Susurluğa olumsuz etkisi olacağı düşünülüyor. Ancak, gereken değişim,
yenilenme ve uyum sağlandığı takdirde bu avantajımızın orta vadede de devam
edeceğini varsaymak mümkün.
İstanbul'u Edremit Körfezi'ne, İzmir ve diğer Ege illerine bağlayan güzergâh üzerinde bulunan Susurluk'taki tesislerde mola verenlerin ilk tercihlerinden olan Susurluk Tostu ve Ayranı, yurt içinde olduğu kadar yurt dışından gelen birçok turist tarafından da biliniyor. Ünü sınırları aşan bu ürünlerin tescillenmesiyle ilgili coğrafi işaret alınması için ilk başvuru Ticaret Odasınca Şubat 2013'te yapılmış. Kasım 2017’de de ‘Susurluk Tostu’ ile ‘Susurluk Ayranı’na coğrafi işaret alınmış. Böylece ’Ayranıyla meşhur Susurluk, tost ve ayranı için coğrafi konuma sahip’ olurken bu ürünlerin bundan sonra her yerde aynı kalitede yapılması da güvence altına alınmış. Yani ayran yağı alınmamış yoğurttan, tuz ve su kullanılarak yapılacağı için daima köpürecek ve taze olacak. Susurluk Tostu da daha çok bölgemiz ürünü tava ekmeğinden yapılacak ve az tuzlu kelle peyniri ya da bilinen adıyla Mihalıç peyniri kullanılacak. Diğer kaşar türü kolay eriyen peynir kullanan üreticiler yaptıkları tosta, Susurluk Tostu diyemeyecek. Artık Malatya'nın kayısısı, Aydın'ın inciri, Ayvalık'ın zeytini gibi artık Susurluk Tostu ve Susurluk Ayranı da coğrafi işaretler listesine girmiş durumda. Kuşkusuz bu tescil, ayran ve tostumuzun kalitesinin devamını sağladığı gibi bu ürünlerin satış garantisi de olacak. Belirlenen standartların dışında üretim yapan tesis ve iş yerleri Susurluk Tostu veya Susurluk Ayranı adını kullanamayacaklar.
O halde ‘AMAÇ.1-BÖLGESİNDE YÜKSELEN, ÖNE ÇIKAN GELİŞMİŞ BİR SUSURLUK’ için ‘StrA.1.3-Cazibe merkezi olma’ şeklindeki Stratejik amacımız doğrultusunda ‘Str.1.3.2-Konum, doğal kaynak ve çevre imkânlarını değerlendirmek’ stratejisi izleyeceğiz. Odaklanmamız gereken şey bu fırsatlardan azami ölçüde yararlanabilmek. Bu bağlamda ilk hedefimiz; ‘HDF.1.3.2.17-İlçemizde alternatif turizm alanlarını belirlemek’, ikincisi ise ‘HDF.1.3.2.18-Bu alanların duyurulmasını ve tanıtımını sağlamak’ olmalı. Ayrıca velev ki yolcu bile olsa ilçemize gelecek her turist için ‘HDF.1.3.2.19-Rehberlik yapacak gençler yetiştirmek’ gelecek için son derece değerli bir öngörü olur. Bu arada Susurluk’ta öncelikle mümkün olan ‘HDF.1.3.2.20-Meraklısını doğa yürüyüşü, av ve çiftlik turizmi, yöresel ürün ve tadlarla buluşturmak’ gibi etkinlikler ihmal edilmemeli. Bu arada yatırım yapacaklar ve kurulacak tesisler için ilçemizde ‘HDF.1.3.2.21-Turizm yatırım danışma ve destek hizmeti vermek’ da önemli. Gelecekte yoğun ve stresli büyük kent yaşamından kaçışları daha fazla göreceğiz. Bu bağlamda daha bugünden şehir hayatından kaçarak köye yerleşenlerin sayısı bir hayli artmış vaziyette. Kentte bunalan modern birey için doğaya kaçış, yalın köy hayatı, organik tarım, sükûnet ve inziva özlemi giderek büyüyor. Bir yandan da harika doğası olan köylerimiz ise boşalmaya devam ediyor. Köylerin terkedilmiş, metruk ve mahzun halleri yüreklerimizi burkmakta. O zaman hem bu olumsuz gidişi durdurmak hem de “alternatif hayat” trend fırsatını değerlendirmek üzere ilk etapta ‘HDF.1.3.2.22-Büyükşehirlerde oturan Susurluklu emeklileri köylerinde yaşamaya çağırmak’ la başlayabiliriz. Sonrasında uygun olan köyler için doğaya özlem duyan uygun kişilere ‘HDF.1.3.2.23-Organik üretim yapmak üzere köyde yaşama çağrısı yapmak’ neden mümkün olmasın ki? Böylece hem cazibe merkezi olma stratejik amacımıza hem de konum, doğal kaynak ve çevre imkânlarını değerlendirmek stratejimize uygun olarak alternatif turizm kaynaklarımızı geliştirmiş olabiliriz.
Yukarıda belirtildiği üzere ‘‘GZFT.07-TURİZM’ başlığı altında karşımıza çıkması muhtemel ‘THD.07.1-sahil ilçelerinin öne çıkmış olması’ ile ‘THD.07.2-İstanbul İzmir otoyolunun ilçe merkezi dışından geçmesi’ gibi vakıalar orta vadede bizim için birer ‘tehdit’ durumunda olabilirler. Örneğin deniz avantajları sebebiyle ilimizde turizm alanında daha çok Erdek, Edremit, Burhaniye gibi sahil ilçeleri öne çıkmış bulunuyor. Bu bizim için bugün olduğu kadar gelecekte de bir dezavantaj olacak. Susurluğun yol üstü konumu ancak oralara giden tatilcilere birer ayran ve tost ikram edebilmekten öteye geçemiyor. Bunun üzerine bir de otoyolun şehir dışından geçmesi mola ve alışveriş tesisleri sektörümüzü iyice zora sokmuş durumda. Geçmişte adımızın bir dönem ‘Fırt’ olarak geçiyor olması değiştirilemez bir kader mi Susurluk için? Elbette hayır! Uygun bir strateji ve netice alıcı hedeflerle bu tehditleri etkisiz kılabiliriz. Ancak zayıf yönlerimizi telafi etmeye harcadığımız gayret kadar bu gibi çevresel tehditlerle de mücadele etmeden netice alamayız. Kuşkusuz bir deniz sahilimiz olmaması turizm açısından bizi şanssız kılıyor. Aynı şekilde yeni otoyol nedeniyle daha az tatilci Susurluk’tan geçmeyi tercih edecek, bu belli, ama ne kadar? Kuşkusuz yolcuların tatilcilerin bakışı ve tercihleri üzerinde bir araştırma olabilir. Susurluk geçişleriyle ilgili trafik verileri ele alınarak risk değerlendirmesi yapılabilir. Ancak deniz getiremeyeceğimize, otoyolu kapatamayacağımıza göre gerçekleri kabullenmemiz gerekiyor. Buna karşılık ümitsizliğe kapılmamalı, dezavantajlı durumumuzu avantaja dönüştürecek çözümlere odaklanabilmeliyiz. Öyle görünüyor ki bunun da yolu farklı ve kendimize özgü bir turizm yaklaşımımız olmasına bağlı. İnanıyorum ki; dış çevreden yönelen fırsat ve tehditler ile mevcut güçlü ve zayıf taraflarımızın gözden geçirilmesi bunun ipuçlarını bize veriyor. Yeter ki ilçemiz ile ilgili öncelikleri belirleyip bunlar üzerinde yoğunlaşarak stratejik çıkış noktaları arayalım. Bu çalışmalar 2023 sonrası dönem için önümüzün görülebilmesi ve maksimum kazanç istikametinde gerçekçi bir plan yapılabilmesi açısından da çok önemli. Bu çalışma sayesinde öncelikler ve hedefler konusunda mesafe almamız mümkün olabilecek. En azından ortak bir bilinç oluşturulması ve plan yapacaklara belli bir zemin sağlama görevini yerine getirmiş olacağız.
Bu anlamda meselâ; ‘AMAÇ.2-KALKINMAYI BAŞARMIŞ ÜRETKEN BİR SUSURLUK’ arzu ediyorsak bazı çevresel tehditlere karşı ‘StrA.2.4-Özgün, ileri ve Güçlü olmak’ stratejik amacımızın ‘Str.2.4.3-Güçlenme’ stratejisini izleyebiliriz. Bu ne anlama gelir? Şöyle düşünelim Susurluk her alanda kalkınmayı başarırsa eskisi kadar gelip geçen yolculara bağımlı olur muyuz? Deniz seçeneği dışında farklı şekilde tatil yapma, gezme görme arzusu ve arayışı içinde olan pek çok insan var. Onlara alternatif imkânlar sunabilirsek bambaşka bir alanda çok daha güçlü ve avantajlı olabiliriz. Madem kalkınma ve gelişme adına da olsa en büyük zenginliğimiz olan doğamızın bozulmasına, çevremizin kirlenmesine, hava ve suyumuzun zehirlenmesine razı değiliz. O halde neden bu zenginliğimizi değerlendirmiyoruz? Bu manada ‘HDF.2.4.3.08-Konumumuzu ve bozulmamış doğal güzelliklerimizi öne çıkaran projeler üretmek’ öncelikli hedefimiz olmalı. İkinci olarak ‘HDF.2.4.3.09-Geleneksel Sportif etkinliklerimizi ulusal çapta düzenlemek’ hedefi bir turizm faaliyeti olarak öne çıkarılabilir. Böylece yöresel düzeyde ve zayıf kalan Rahvan at yarışları, Katrancı Mehmet Pehlivan güreşleri ve Motocros yarışmaları gibi organizasyonlar yeni bir formatla gücümüze güç katacaktır. Ayrıca ‘HDF.2.4.3.10-Oto yoldan çıkıp misafirimiz olanları hizmetimizle cezbedip ödüllendirmek’ hedefi başarılabilirse kesinlikle bizi eskisinden daha güçlü yapar. Fakat bu hedefler için dayandığımız ortak cevher sahip olduğumuz değerlerdir. Çevre duyarlığı ilkemizden ayrılmamaksa bu hedeflerimizin olmazsa olmazıdır. Böylece hem değerlerimiz ve doğal güzelliklerimiz değerlendirilmiş, hem de korunup gelişmesi güvence altına alınmış olur. Aynı zamanda bu hedefler gelişmek istediğimiz turizm sektöründe de olabilecek tehdit ve riskleri bertaraf edecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder