17 Ağustos 2020 Pazartesi

18 Ağustos 2020 Salı 23:30 CORONA GÜNLERİ..............................."Our boys"lar hareketlendi

Şu anda Corona virüsün ülkemizde yeniden kıpırdadığı günler yaşıyoruz. Bayramlar geçti, yaz tatili de artık bitti sayılır. Eylül ayı sonbahar. Şurda ne kaldı ki okul dönemi yaklaşıyor. Salgın olmasaydı normalde bir ay sonra açılırdı. Şimdi 21'ine ertelendi. Bir haftalık gecikme çok önemli sayılmaz. Ama okulların açılmasını küçüklerin okula başlaması, ana sınıfları ve kreşlerle birlikte düşündüğümüzde her yıl yeterince sancılı olur zaten. Bu sene üstümüzde salgın heyulasının gölgesi de olacak.  Öğretmenler için durum daha da belirsiz. Adeta "kırk katır mı kırk satır mı" ayırımındalar. Sağlık çalışanları için bu sonbahar kışta yeniden zorlu bir maraton görünüyor. Çalışan insanlarsa şu ara küçük çocuklarını ne yapacaklarını kara kara düşünüyorlar. Geçtiğimiz süreç onlar için epey meşakkatli geçti zaten.
Dikkat: 'Virüs' var!

Şu anda Corona virüsün ülkemizde yeniden kıpırdadığı günler yaşıyoruz. Bayramlar geçti, yaz tatili de artık bitti sayılır. Eylül ayı sonbahar. Şurda ne kaldı ki okul dönemi yaklaşıyor. Salgın olmasaydı normalde bir ay sonra açılırdı. Şimdi 21'ine ertelendi. Bir haftalık gecikme çok önemli sayılmaz. Ama okulların açılmasını küçüklerin okula başlaması, ana sınıfları ve kreşlerle birlikte düşündüğümüzde her yıl yeterince sancılı olur zaten. Bu sene üstümüzde salgın heyulasının gölgesi de olacak.

Öğretmenler için durum daha da belirsiz. Adeta "kırk katır mı kırk satır mı" ayırımındalar. Sağlık çalışanları için bu sonbahar kışta yeniden zorlu bir maraton görünüyor. Çalışan insanlarsa şu ara küçük çocuklarını ne yapacaklarını kara kara düşünüyorlar. Geçtiğimiz süreç onlar için epey meşakkatli geçti zaten. 


Düşünecek o kadar çok şey var ki: Hasta olur muyum? Sonbahar demek grip demek, ne yapmalı? Yeni dönemde her şey nasıl yerine oturacak, işler nasıl eski düzenine girecek? Salgın ne zaman biter? Çocuklara ne olacak? vs. vs.. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi etrafta "dedikoducu virüsler" de cirit atıyor. "Ya öyleymiş….Duydun mu….böyleymiş..., Ambulanslar vızır vızırmış….,Hastaneler coronayla dolmuş…,Açıklamıyorlarmış…Bütün o sayılar yalanmış…,Ben bu corona güncel tablosu verilerine inanmıyorum zaten…,Kurgulanmış olarak önceden belirlenmiş…,Testlerin güvenilirliği de zaten ayrı bir konuymuş…Yani öyle diyorlar...,Zannediyorum...,Gözlemlerime dayanarak çıkarımda bulundum..., mış mış ta mış mış..."

 

İnsanlar dedikoduyu severler bilirim. Ordan burdan cak cak konuşmayı, bol bol geyik muhabbetini anlayabilirim. Anlayamadığım, hatta kaldıramadığım şey; sağlık gibi ciddi ve herkesi ilgilendiren bir konuda bu kadar zanla, bilgisizlikle ve sorumsuzca uluorta konuşulabilmesi. Sosyal medya da bu dedikoducular için bir başka "mış mış…" alanı. Aslını faslını bilmeden, doğru olup olmadığı konusunda en ufak bir delili olmadan yapılan paylaşımlar adeta virüs saçıyorlar etrafa. En az Corona virüsü taşıyıp da sağa sola fütursuzca bulaştıranlar kadar düşüncesiz ve sorumsuz insanlar. Ne yaptıklarını azıcık düşünebilseler; zerre kadar faydalı olmadıkları gibi şerre alet olduklarını anlayabilirlerdi.

 

Düşünmüyorlar ki olağanüstü bir olay karşısında yapılacak en doğru şey "salim akılla" hareket edebilmektir. Sadece devlete, yetkili sorumlu kurum ve kişilere kulak vermektir. Biri bir haber getirdiğinde onu tahkik etmeden, doğrulatmadan sazana gelmemektir. Çünkü bu zamanda "fasık" da çok, "fitne fücur" da. Allah korusun ya bir savaş çıksa ne beklenir ki bunlardan. İçimizdeki beşinci kol "our boys"lar gibi çalışıyorlar. Bilerek yapıyorlarsa ülkesine, milletine hainlik ediyorlar, yok bilmeden yapıyorlarsa salgın gibi bir konuda şaibeli şeylere bulaşmış olmak kadar ahmaklık olur mu?


Kendini bilmezin biri çıkmış:"Bunlar yalancı!" diyor. Hem de bunu bir delile dayanmadan, doğrusunu bilmeden sadece zanna dayanarak yapıyor. "Etrafından gördüklerine ve bizzat korona acil servisinde yaşadıklarına bakarak böyle bir çıkarımda bulunmuş." Sen neyi gördün, neyi yaşadın ki ülke geneline dair pervasızca bir "çıkarımda" bulunabiliyorsun? 


Birisine "yalancı" demenin son derece ciddi bir kul hakkı olduğunu çıkarımlayamıyor musun? " "Ramazan bayramında herkes evdeyken bile hasta sayısı hiç değişmemiş, ölenler de geçen sene normal grip sayılarıyla aynı" imiş. Kurduğu alakayı, mantığı görebiliyor musunuz? Sanırsın bütün veriler elinde, onları karşılaştırabiliyor ve doğruyu da şıppadanak çıkarımlayabiliyor(!). Bizim "Our boys" devletinin yalan söylediğine emin. O kadar emin ki "Neden yalan söyledikleri konusunda mutlaka devletin bir çıkarı vardır" diyor. 


Ardından da ilave ediyor: "Ben devletçiyim. Maalesef bu adamlara güvenim kalmadı." Merak ediyorum sen ne zaman bu taraftaydın da, şimdi karşıya geçtin ki? Evvel de böyleydin, şimdi de. Fark şu; önceden gazetelerinle, televizyonlarınla, bilumum "our boys" larınla meydandaydın, şimdi deliğinden tıslayarak akıtıyorsun kalbindeki zehiri. Seni tanıyorum, ne yapsan nafile başarılı olamayacaksınız! Yolunuz bir defa yol değil. Hala da doğruyu anlamaya niyetiniz yok. Haydi git başımdan. İnançsızlık, haset ve odun taşıdığın fitne kazanlarının içinde kaynamaya devam et.


Ben bu devlette 35 yıl görev yaptım. Yalan söyleyen, hakikati farklı gösteren çok yetkili sorumlu gördüm. Ama devleti toptan yalancı hiç görmedim. Yalanı dolanı insanlar yapar, sorumluluğu da onlara aittir. Böyle toptancı komplo teorilerine de ben inanmıyorum. Arkasında ya bilmemezlik ya da kasıt var. Farz edelim ki Sağlık Bakanlığı sayılarla oynuyor, amaçlarına göre yayınlıyor. Olmaz ya oldu diyelim. Devlet dediğin yüzlerce binlerce insandan oluşuyor. İlla ki bir yerinden sızar, mızrak çuvala sığmaz ki. Ondan sonra onun doğru bile olsa hangi söylemine itibar edilecek. Böyle bir riski dünyanın hiç bir ülkesinde hiç bir siyaset adamı göze alamaz. 


Devletin bazı konularda suskun kaldığı, farklı şeyleri gündemde tuttuğu ve işlediği doğrudur. Bu bile pek çok bakanlık ve kurullarda üzerinde konuşulmuş taktik ve politikalardır. Sağlık konusunda, hele de böyle bir salgın üzerinde yalan üzerine taktik, politika imkansız üzere imkansızdır. Böyleyken bu tezviratlar neden çıkıyor? Siyasi fikirlerimiz farklı olabilir, bunlar eleştirilir de ama devlet hepimizin devleti. Salgın gibi hayati konularda inançsızlık, uluorta ileri geri konuşmak, dedikodu etmek rakiplerimize değil hepimize zarar verir. Zaman fitne ateşine odun atmanın zamanı değil. Şayet inanıyorsak zannın çoğunun da günah olduğunu bilmemiz lazım. Bu "Our boys"lar bir an evvel kendilerini gözden geçirseler iyi olur. Sonra güvendikleri dağlara da kar yağabilir, üşürler.


80 ihtilalinde o dönem ABD konsolosu olan Paul Henze darbeyi Başkan jimmy carter'a "our boys did it" (bizim çocuklar işi becerdi) diye bildirmiş. Bu itiraf bir vakitler CNN Türk televizyonu'ndaki manşet programında kendi sesinden yayınlanmıştı. 3 Kasım’da seçimlere gidecek olan ABD’de Donald Trump’a rakip olan Demokrat Parti adayı Joe Biden de, muhalefet partilerinin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yenilmesi için muhalif liderlerin desteklenmesi gerektiğini zırvaladı.     Dünyanın her yerinde keyfine göre parmak oynatan bu süper güç, başka ülkelerin yangın yerine dönmesine hep sesli sessiz güldü. Kendi ülkelerindeki siyahileri insan yerine koymayan, bir varil petrol için ülkeleri işgal etmekten geri durmayan ve seçilmiş iktidarları darbe yoluyla devirmekten çekinmeyen sözde demokrasi ülkesi ABD'nin "Bizimkiler" dediği adamların neler karıştırdığını çok yakından bilenlerdeniz.Salgınla 'şaka' olmaz!


80 ihtilalinde o dönem ABD konsolosu olan Paul Henze darbeyi Başkan jimmy carter'a "our boys did it" (bizim çocuklar işi becerdi) diye bildirmiş. Bu itiraf bir vakitler CNN Türk televizyonu'ndaki manşet programında kendi sesinden yayınlanmıştı. 3 Kasım’da seçimlere gidecek olan ABD’de Donald Trump’a rakip olan Demokrat Parti adayı Joe Biden de, muhalefet partilerinin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yenilmesi için muhalif liderlerin desteklenmesi gerektiğini zırvaladı.

 

Dünyanın her yerinde keyfine göre parmak oynatan bu süper güç, başka ülkelerin yangın yerine dönmesine hep sesli sessiz güldü. Kendi ülkelerindeki siyahileri insan yerine koymayan, bir varil petrol için ülkeleri işgal etmekten geri durmayan ve seçilmiş iktidarları darbe yoluyla devirmekten çekinmeyen sözde demokrasi ülkesi ABD'nin "Bizimkiler" dediği adamların neler karıştırdığını çok yakından bilenlerdeniz. 15 Temmuz darbe girişimi ve arkasından yaşadıklarımız daha çok sıcak. Malumu ilana lüzum yok o "Bizimkilerden (our boys) biri" hala Pensilvanya'da bir malikanede yaşıyor.

 

Dikkat ediniz "Büyük şeytan"ın bütün ülkelerde tohumları var. Parayla elde edilmiş, güçle cezbedilmiş, localarla kafeslenmiş, algı operasyonlarıyla beyni ve kalbi mankurtlanmış pek çok insan onların emellerine hizmet ediyor. Sade siyaset alanında değil, ekonomide, sosyal hayatta hatta dini konularda bile cirit atıyorlar. Hangi konular gündemdeyse, ya da  gündeme alınmışsa o alanda kuklacının iplerini oynatmasıyla birlikte harekete geçiyorlar.

 

En büyük silahları yalan ve fitne. Sürekli yalan haber yayarak insanların kafasını bulandırmak için uğraşıyorlar. Mesela şu aralar salgınla ilgili yalan rüzgarları üfürmekle meşguller. Aslında devletimiz elinden geleni yapıyor. Güncel verileri de her gün aksatmadan paylaşıyor. İyiyse iyi başarıyoruz diyor, kötüyse kötü durum vahim diyor. Sağlık sistemimiz pek çok ülkeden daha ilerde. Her şey ortada, hepimiz takip ediyoruz. Ama birileri sürekli felaket haberleri yaymakla meşgul. Bakıyorsunuz, aklı başında insanlar bile bunları paylaşarak yalana, tezgaha alet oluyorlar.

 

Salgın gibi ciddi bir konuda bile ortalığı velveleye verenler, bunu siyaset malzemesi yapmaktan da çekinmiyorlar. Oyunu görüyorsunuz tabi ki canınız sıkılıyor. Bir görmüyorsunuz, iki susuyorsunuz, üç duymuyorsunuz ama nereye kadar? Böyle zamanlarda apaçık asparagas olan bu tezviratlara cevap vermek bile fitneye alet olmak gibi geliyor insana. Ancak terslemedikçe de bu yüzsüzlük daha da azıyor. Ortalığı boş bulanlar meydanda at koşturuyorlar.

 

Bunların hangi yalanına inanalım ki? Hani "Coronayı getiren" umrecilerdi? Bu yalanı pervasızca dile dolayanlar akıllarınca dini hassasiyetleri de toplum nezdinde yaralamak istiyorlardı. Tuhaf olan şu ki, o söylemi kullananlar şimdi yazlıklarının balkonlarında başka masallar anlatmakla, "öcü geliyor"  uydurmalarıyla meşguller. Hiç birinin vicdanına günümüzün "Korona sabıkalıları"nın şehirlerarası seyahat yasağı kalkınca büyük şehirlerinden memleketlerine virüs taşıyanlar, sahillerde bana bir şey olmaz diyerek vur patlasın çal oynasın diyenler dokunmuyor.

 

Halkı cahil bulan, maske takmıyor diye suçlayanlar acaba kendileri maske takıyorlar mı? Plajlarda, otellerde, barlarda sosyal mesafeye uyuyorlar mı?  Hayır herkese akıl vermek onların hakkı ve yetkisidir. Zaten korona da alt tabaka içindir. Kendilerine yasak uygulanamaz. Koronanın ilk haftalarında "Nerede bu devlet... Maske bulamıyoruz" diye kıyamet koparanlar da bunlar değil miydi? 

 

Suçüstü yakalanınca da "amma da ciddiye alıyorsun arkadaş!" öyle mi? Evet ben, ülkemin birlik beraberliği söz konusu ise ciddiyim. Hem de çok ciddiyim. 17-25 Aralıkta "hırsız" senaryosu yazanları, "ayakkabı kutusu" çığırtkanlığı yapanları şimdi de "Ay ben bu verilere katiyyen inanmıyorum, yalan söylüyorlar!" tezviratıyla izliyorum. 15 Temmuzda göz göre göre darbe teşebbüsünde bulunup ta yakalananların "valla billa benim bir şeyden haberim yok, geçiyordum uğradım" dediklerinin şahidiyim. Bunca olup bitene, bütün melanetleri ortaya dökülmesine rağmen hala "nedamet belirtisi" görmediğim "our boys"ları artık çok iyi tanıyorum. Bu yüzden ciddiyim, hem de çok ciddiyim.

 

Salgın can alıyor, günlerimize aylarımıza mal oluyor. Bu işin şakası olur mu? Sağlıkla ilgili konularda böyle çirkef bir siyaset yapılır mı? Kazanmayı bu yollarla mı düşünüyorsunuz? Aklınızı başınıza alın.  Bu millet, ilelebet bir oldu, beraber oldu. Gelecekte de bir olarak, beraber olarak, bütün ihanetlere, fitnelere, fitnecilere, hainlere karşı sapa sağlam duracaktır. Bay Biden'in Our boyslarına tavsiyem: ekmeğini yediğiniz, suyunu içtiğiniz bu ülkeyi hiçbir zaman alt etmeyi "beceremeyeceksiniz!" Sözde demokratlara, aklını fikrini zikrini Başkan Erdoğan'ın indirilmesine takmış çenesi düşüklere rağmen yine de sandığa inanan ve başaran inşallah biz olacağız.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder