2023
yılında Cumhuriyetimizin 100. Yılını kutlayacağız. Genç bir cumhuriyet için
önemli bir menzil bu. Bir asırlık süre içinde pek çok şeyi geride bıraktık. Bu
arada yaşadığımız dünya ve ülkemiz de çok değişti. Şüphesiz gelişip
serpildiğini, hatta olgunlaştığını söyleyebileceğimiz, iftihar edebileceğimiz
pek çok güzelliklerimiz var.
Ancak,
bunun yanında çok sayıda değerimizin yitip gittiğini de gördük, görüyoruz
maalesef. Değişip de hoşnut olmadığımız bir çok yönümüz var. Halen değişmekte
olduğunu izlediğimiz geçmişe ait temel değerlerimizin eriyip gitmesinin
toplumumuzda, kültürümüzde nasıl bir etkiye yol açacağını günün sıcaklığı
içinde kestiremiyoruz.
Öte
yandan rakamlar, istatistikler bunca badireye rağmen büyüdüğümüzü gösteriyor.
Bir yüzyıl içinde hem bir kalkınma sürecini, hem de bir sürü iç cedelleşmeyi
birlikte yaşadık. Demokrasimizin gelişmesi de sancılı oldu, hak ve hukuk
mücadelesinin evrimi de. Bağımsızlığımız, birlik ve bütünlüğümüz zaman zaman
tehlikeye düştü. Darbelerle düştük kalktık. Sık sık savaş ve terör
dayatmalarıyla önümüz kesilmek istendi. Halen de bu alanda fırtınalı bir
denizde yol alıyor gibiyiz.
Her şeye rağmen çok şükür ki ülkemiz sanayide,
özellikle de savunma sanayiinde, ihracatta, yüksek teknoloji alanlarında
oldukça mesafe aldı. Ekonomide, alt yapı
yatırımlarında, sosyal alanlarda geldiğimiz nokta küçümsenemez. Ancak;
güvenlik, refah, sosyal kalkınma ve kültür hayatımız noktasında halen
yaşadığımız pek çok zorlu süreç olduğu da ortada. Bu hal, gelecek ikinci yüzyıl
için önümüzde daha pek çok zorlu menzil olduğunu gösteriyor. Bu nedenle 2023
hedefleri gibi, sembolik olarak bile olsa 2053 ve 2071 hedeflerini şimdiden
öngörmek gerektiğini düşünüyorum.
2003
senesinde Türkiye’nin milli geliri yaklaşık üç yüz milyar dolardı. Beş sene
sonra 2008’e gelindiğinde sekiz yüz milyar dolar oldu. İşte bu noktadan sonra
nedense başımıza gelmedik kalmadı. Aradan on bir sene geçti, bütün saldırılara,
kriz tetiklemelerine rağmen milli gelirimiz halâ 800 milyar dolayında. Sağlıklı
büyüme, spekülatif olmayan güçlü bir döviz girişinin sürdürülemediği bir
ekonomide üç dört senede milli geliri sekiz yüz milyar dolardan iki trilyon
dolara çıkarabilmek ancak yeni bir ‘Türk gibi’ hamlesiyle başarılabilir.
Siyasi
liderliğin ülkenin önüne bu kadar iddialı hedefler koyması, koyabilmesi elbette
çok önemli. Bunlar bir ülke için vizyon sayılabilecek değerde öngörüler.
Yapılanlar ve yapılmakta olanlar 2023’e giden yolda meşaleler gibi sıralanmış
durumdalar. Başta İstanbul ve Ankara olmak üzere büyük şehirlerimizde yükselen
büyük camiler, külliyeler de bu manzaraya eşlik ediyorlar. Bu fotoğrafı görmek,
elimizdekinin kıymetini takdir etmek, değerlerimizi yitirmeden geleceği umutla
hayal edebilmemiz lazım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder