Bürokratik görgüsüzlükler (II)
Dedikodu
kötü bir davranış. Böyle biliriz. Hanımlara yakıştırılır genellikle. Çünkü
onların muhabbeti kadınların ilgi alanlarıyla ilgilidir. Erkekler için boş
lakırtı sayılırlar.
Erkekler
dedikodu yapmaz mı ? Bal gibi yaparlar. Ancak işle, bürokrasiyle, hükümet ve
siyasetle ilgili konuştukları için bu muhabbetin bir dedikodu ve gıybet
olduğunu düşünmezler bile.
Bu davranışın kadınların 'biz dedikodu
yapmıyoruz ki, olan şeyleri konuşuyoruz' savunmasından farklı bir tarafı
yoktur. Çünkü onlar da 'güncel olayları' konuşmaktadırlar, bilgi ve
tecrübelerini paylaşmaktadırlar.
Kim hangi göreve gelmiş, falanca neden
görevden alınmış, fişmekanca hangi fırıldakları çevirirmiş, nerede neler olmuş
hepsi paylaşılıp haberdar olunması gereken şeylerdir.
Bunlar konuşulmazsa bir bürokrat nasıl
etrafından haberdar olmadan iş görebilir ki ? Kendisi için nerede nasıl bir
fırsat var takip edemez. Bir grubun içinde olma, çevresiyle dirsek temasını
sürdürme ihtiyacını gideremez. En önemlisi bu tür muhabbetlerin verdiği zevki,
tadı kaçırabilir.
Stresli iş ortamında diğerleriyle
müşterek dertler, istek ve fikirlerin paylaşılması moral verir bürokrata.
Maalesef bunun bir hastalık olduğunu asla kabul etmezler. Ama bu alışkanlık en azından bir görgüsüzlüktür.
Maalesef bunun bir hastalık olduğunu asla kabul etmezler. Ama bu alışkanlık en azından bir görgüsüzlüktür.
Öncelikle her telefon konuşması karşımızdakine
saygının gereği özenle, dikkatle ve incelikle yapılmalıdır. Ses tonunu etkili
kullanmak, nazik ve kibar olmak gerekir.
Görüşmeye 'Günaydın', iyi günler, iyi
akşamlar diyerek başlamalıdır. Açan kişinin 'Buyrun ben …..' veya 'Buyrun burası…..' demesi inceliktir.
Şayet açıklanmamışsa arayanın önce kendisini tanıtması, sonrasında karşısındaki
kişinin kim olduğunu beklemesi adettendir. Karşı taraf kendini tanıtmamışsa
'Kiminle görüşüyorum efendim' gibi nazik kelimeler kullanılması iyi olur.
Yanlış numara çevrildiği farkedildiğinde
'özür' dilemekten kaçınmamalıdır. Telefonu kim açmışsa onun kapatması esastır.
Şayet üst makamdan biriyle konuşulmuşsa o üst kapatmadan telefon
kapatılmaz.
Üst ve eş düzeydeki konuşmaların sonunda
'saygı' sunulması bir gelenektir. Üst makamlara kendi sekreteriniz aracılığı
ile telefon edilmez. Nihayetinde takdimi muhatap üst makam sekreteri yapacak ve
uygunsa bağlayacaktır.
Üst makam telefonla konuşurken odasına
girilmez. Şayet siz telefonla konuşurken, bir üstünüz odaya girerse, 'bir
dakika' deyip telefondakinden izin isteyerek ayağa kalkmalı ve üstünüzün emrini
alıp sonrasında konuşmaya devam edilmelidir. Yine üstünüz varken size bir
telefon gelmişse, kendisinden izin alarak konuşulmalıdır. Gerekirse 'ben sizi
az sonra arayacağım' diyerek konuşmayı bitirmek faydalı olacaktır.
Gizlilik dereceli konuların telefonda
konuşulması doğru değildir. Telefon görüşmeleri için elinizin altında not
alacak gerekli malzeme mutlaka bulundurulmalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder