1975 baharı
5.3.1975, Çarşamba
Şu anda okulun tam karşısına isabet eden küçük kahvedeyim. Bir saat kadar önce memleketten geldim. Yurt daha uyanmamıştı bile. Eşyalarımı yerleştirdikten sonra erken olmasına rağmen gömleğimi, pantolonumu değiştirerek okula yollandım. Kahvede birkaç emekliden başka kimse yoktu. Dışarda boş bir masaya oturdum. Gelirken simit almıştım, bir çay söyledim, duble olsun diyerek.
Okulda daha bir hareket yok. Defterimi çıkarıp yazmaya başladım. Bu küçük kahve bizim için kantinden daha sıcak geliyor. Özellikle böyle baharın içimizi ısıtan ılık günlerinde. Kantinin sigara dumanıyla ve öğrenci gruplarıyla tıka basa dolu loş mekanından çok daha iyi.
Dışardaki bu birkaç masa biraz sonra benim gibi öğrencilerle dolar taşar gün boyu. Burası arkadaşlarımızla bir tür buluşma mekanı aynı zamanda. Okulda bir durum var mı yok mu, hangi hocanın dersi var, bugün ne yapıyoruz sorularımızın cevabını konuşuruz. Birbirimizle şakalaşır, çaylarımızı yudumlarken da bir taraftan kitaplarımıza göz atar, ders notlarımızı takas ederiz.
Etraf sakin. Geçtiğimiz birkaç ayı düşünüyorum. Ocak ayında İstanbul üniversitesinin işgaliyle başlayan gerginlik tabiatıyla bütün okullara sirayet etti. İstanbul gergin bir ortam yaşadı bu birkaç ay. Öğrenci olayları arttı. Doğal olarak herkes kendini güvenli hissedebileceği gruplara sığındı. Bu da ideolojik gruplaşmaları daha da hızlandırdı.
Biz de daha önce kağıt üstünde mevcut derneği canlandırmaya çalıştık. Aksaray Yüksek okul derneği olarak sık sık toplandık. Hatta her hafta Çarşamba günü önce toplantı sonra da karate çalışması yapar olduk.
Ocak ayının son günlerinde İstanbul'daki bütün okullarda başlayan boykot ve işgalleri de konuştuk. Okulda olup bitenleri değerlendirdik. Nihayet akşam okula gitmeye ve boykotu fiilen kırmaya karar verdik. Akşam saat beşte dernek olarak topluca kahvede buluştuk. Ben, İbrahim ve Yakup okulun karşı kaldırımında biraz bekleyip ters bir durum olmadığına kanaat getirdikten sonra hep beraber sınıflara çıktık.
Kapıda bir hademe ve birkaç polis kimlik kontrolü yapmaktaydı. Önce ikinci sınıfa girdik, kimseler yoktu. Birinci sınıfta hep birlikte ders dinlemeye karar verdik. Kürsüde Mal teknolojisi hocası Muammer Kocaoğlu vardı. Oturup onu dinledik. Herhangi bir olumsuzluk yaşanmadı. Böylece fiilen boykot sona ermiş oldu.
Şubat ayında eskiye göre zamanımın daha fazlasını ders çalışmaya ayırdım. MTTB'deki kültür müdürlüğünden ayrılmam iyi oldu. Şikayetçi olduğum tek şey fazla uyumaktı. Bunun fena bir şey olduğunu bildiğim halde yine de sabahları o tatlı rehavetten kurtulamıyordum. Havalar da soğumuştu.
Mali durumum berbattı. Gittikçe de kötüleşiyordu. Alacaklarımı alabilsem mesele kalmayacaktı. Ama çoğu arkadaş şubat tatili sebebiyle ortadan kaybolmuştu. Ben de borçlu olduklarıma görünmemeye çalışıyordum. Şubatın 17 sindeki imtihandan sonra ben de memlekete gidecektim. Umudum o zamana kadar idare edebilmekti.
Derslerime asıldım. 11 Şubatta Muhasebe, 17 Şubatta Medeni Hukuk imtihanı olduk. Bu arada Akademiye bağlı beş derneğin yayın organı olan Kültür dergisi tamamen Aksaray derneğinin üzerine yıkılmış durumdaydı. Bu nedenle derginin yazı, matbaa ve tevzi işleriyle de uğraşmak zorunda kalmıştık. Hidayet bu işi üzerine almıştı ama derginin merkezi MTTB Kültür müdürlüğü odası olduğu için günlerimizin belli bir zamanı orada geçiyordu.
Günler birbirini kovaladı. Kış soğuğu bastırmış ama içi gittikçe ısınan İstanbul'da okulun bu dönemini de kazasız belasız geride bırakmıştık.
Memlekete adeta uçarak gitmiştim. Ama ailemle geçirdiğim iki hafta da çabucak geçivermişti işte. Yeniden kürkçü dükkanındaydım.
Etrafıma bakıyorum. Küçük masada 7 kişiyiz. Ben, Yakup, Kaya, Mehmet, İbrahim, Hidayet ve Tayyip. Okulun önü ve sokak hareketli. Birazdan dersler başlayacak.
Tayyip her zaman gelmiyor. Zaten akşam okuluna kayıtlı. Ama dernek üyemiz. Özellikle imtihan zamanlarında onu daha çok görüyoruz. Bazen de MTTB'deki toplantılarımıza katılıyor. MSP gençlik kollarındaymış. Bu yüzden oldukça sosyal ve de iyi giyiniyor.
Bir keresinde arkadaşlar hep birlikte çay içip muhabbet ederken laf okuldan sonra ne yapacağımıza gelmişti. Herkes bir şeyler söyledi. Kimi ticaret, kimi memuriyet, kimi de bilmiyorum dedi. Ben de nereden geldiyse aklıma "Müdür" olacağım demiştim. Sıra ona geldiğinde ise gülerek hepimizi şaşırtan bir cevap vermişti: "Ben siyaset yapacağım." Olur mu canım, siyaset meslek midir ki yapılsın dedik çoğumuz. Güldük hatta.
O sadece gülümsemeye devam etmişti. Kendine çok güvenliydi. Bayağı da kararlı görünmüştü gözüme. Kim bilir, gelecek bize neler gösterecek. Yaşayarak göreceğiz…

...Akşam,...saat
9 civarı. Eskiden Medrese şimdi bir talebe yurdu olan,
Fatih camiini ön ve arka taraftan sarmış bir
müştemilatın Akdeniz cephesinin 3 numaralı bloğunun okuma odası.
Okuduğuma
göre burayı yaptıran Fatih bile kendi medresesinde oda
sahibi olabilmek için çetin bir imtihana girmek zorunda kalmış.
Oda
oldukça yüksek bir kubbe ile örtülü ve bir çok florasan
ampul ile oldukça aydınlık durumda. Ayrıca sıcak da. İçerde 4-5 tane masa var. Kapıdan girince tam
karşıdaki birinde kapıya dönük bir genç. Önündeki kalın deftere bir şeyler
yazıyor.
Gencin önündeki defter mavi kaplı.
Oldukça kalın, beyaz, çizgisiz bir defter ve dolma kalem. Yazıyor…Bir hatıra
defteri mi ? Belki de, belki de değil. Hatıra defteri eğer dertleşilen bir
şeyse o da öyle.
Şimdi mavi lacivert kışlık ceketini
çıkardı. Arkaya, sandalyesinin üzerine attı. Üzerinde kırmızı beyaz çizgili
kısakollu bir gömlek var.
Kimdir bu genç ? İstanbul'da, bu odada
ne yapıyor ? Yazdıkları nedir ? Niçin yazıyor ?
İsmi: Yılmaz, Yaşı: 19, Boyu: 1,65. Bir
talebe. İktisat ve Ticaret Yüksek okulunda okuyor. Ama daha çok mektep
dışındaki sosyal ve kültürel faaliyetlerin bir talebesi. Bellki de hayatın…
Okul onun için bir iki saat çalışmayla
götürülecek dersler ve nasıl olsa alınacak bir diploma. Acaba öyle mi ?
………..
Cumartesi günü MTTB'de İstanbul İktisadi
Ticari İlimler Akademisi ve bağlı okullar toplantısı yaptık. Oldukça iyiydi.
Organizeyi ben yaptığım için toplantıyı da ben idare ettim. Hemen hemen bütün
okullardan temsilci vardı.
Geçen toplantıya gelmemiş arkadaşlar
çoğunlukta olduğundan toplantılarımızın gayesini tekrar anlattım.
Bana
bakışlarından tasdik ettiklerini anlıyordum. Bütün arkadaşlar okullarda
organizeli faaliyetleri istiyor ve destekliyorlardı.
Toplantı sonunda her okuldan birer
temsilci tespit edip bundan sonra yapılacak faaliyetlere geleceklerine dair söz
aldık ve dağıldık.
Bu faaliyetler neler olabilir ? Mesela seminerler düzenlemek,
çevremizdeki kültürel faaliyetleri takip edip katılmak, kendi aramızda bir konu
hakkında hazırlanıp sunmak, belli bir kitabı belli bir zaman içinde okumak,
geziler tertip etmek vb. gibi.
Şimdi sene sonuna kadar bir program
teklifi hazırlayıp, Çarşamba günkü toplantıda arkadaşlara dağıtmış olmalıyım.
Nisan ayının ilk haftasını geride
bıraktığımız şu günlerde havalar o kadar tatlı gidiyor ki, insan ne kadar
dolaşsa yine de ilkbahara doyamıyor.
Bu arada kendime yazlık bir elbise
aldım. Çok yakıştığını söylüyorlar. İnşallah uzun müddet kullanabilirim. Tabi
ben dikkatli ve özenli davranırsam.
Bugün her nasılsa 'Maliye' dersinden
30-35 sayfa kadar ders çalıştım. Şu iki ayı layıkıyla değerlendirip Haziran
imtihanlarına hazırlanmam gerekiyor. Mayıs ayında yapacağımız toplu ders
çalışmalar inşallah derslerdeki başarımızı yükseltir.
Son iki aylık süreçte İstanbul'da bir
dargın bir barışık günler yaşıyoruz. Öğrenci olayları rutin bir şekilde devam
ediyor. Şükür ki bizdeki boykot devam etmedi. Bazen gerginlik olsa da okulumuz
diğer okullara nazaran daha sakin ve güvenli sayılır.
Ankara'daki siyasi çalkalanmalar da
şimdilik duruldu gibi. Çünkü, 21 Şubat'ta AP, MSP, CGP ve MHP seçim ittifakı
için anlaştılar. Bir ay sonra Milliyetçi Cephe olarak adlandırılan koalisyon
için protokol çalışmaları başladı.
Geçen hafta 1 Nisan günü Cumhurbaşkanı
Korutürk, Demirel ile yeni bakanları Çankaya'da kabul etti. İki gün evvel de
hükümet programı Millet Meclisi ve Cumhuriyet Senatosu'nda Demirel tarafından
okundu.
Böylece aşağı yukarı bir yıl süren
hükümet bunalımı sona erdi. İnşallah milletimiz ve memleketimiz için hayırlı
olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder