24 Mart 2025 Pazartesi

24 Mart 2025 ORJAN ÇALIŞTAYI; .....................SORU 22 CEVABI, HEDEFLER, STRATEJİLER VE 7 YILLIK YOL HARİTASI

 

22 NUMARALI ÇALIŞTAY SORUSUNUN CEVABI

 

SORU 22:

KOOPERATİF ORTAKLIĞI İLE SİTE YÖNETİMİ KAT MALİKLİĞİ SATÜSÜ NEDEN FARKLIDIR? KOOPERATİF ORTAĞI KOOPERATİFTEN NE ZAMAN VE NASIL AYRILIR? BÖYLE BİR DURUMDA O KİŞİNİN SİTE YÖNETİMİ İÇİNDE KAT MALİKİ OLARAK HAKLARI VE SORUMLULUKLARI NELERDİR?

 

CEVAP:

MEVCUT DURUM ANALİZİ, DEĞERLENDİRME, TESPİT VE SORUNLAR:

BİR KONUT YAPI KOOPERATİFİ ORTAKLIĞI İLE SİTE YÖNETİMİ KAT MALİKLİĞİ SATÜSÜ NEDEN FARKLIDIR? Çünkü; biri KOOPERATİF ORTAĞI diğeri KAT MALİĞİDİR. Biri 1163 sayılı Kooperatifler Yasasına, diğeri 634 sayılı Kat Mülkiyeti yasasına dayanır. Dolayısıyla da farklı kanunlara ve hukuka tabidirler. Birinin usul ve esasları kooperatif anasözleşmesinde, diğerinin ise Yönetim Planında düzenlenmiştir. Birinde esas olan “sermayedir” ve amacı “konut yapmaktır” diğerinde esas olan “Konut mülkiyeti” ve “toplu yaşam” gerekleridir. Birinde ortaklığa giriş çıkış açıktır, diğerinde sahip olunan konuta ve ortak alanlara bağlı bir statü söz konusudur.

Konut yapı kooperatifleri nihayetinde amacını tamamlayıp sahneden çekilir. Ortaklık statüsü de onunla birlikte sona ermiş olur. Kat malikliği ise sahip olunan bağımsız bölüm, ortak tesis ve alanlarda SİTE YÖNETİMİ şeklinde devam eder. Kat malikliğini sona erdiren şey gayrimenkulün yaşanamayacak şekilde harap olması, yok olması, satışı yada devir halleridir.    

Günümüzde bir kat mülkiyeti daireniz/bağımsız bölümünüz varsa, o yaşam alanınızı çevreleyen araziye sahip olmazsınız. Bir kat mülkiyeti sahibi yalnızca, bireysel bir varlık olarak vergilendirilen birimin kendisine ve bazen de topluluğun ortak alanlarının bir yüzdesine sahiptir. Bu nedenle Kat mülkiyeti ile kooperatif arasındaki temel fark, mülkiyetin ayrıntılarında yatmaktadır: Bir kooperatife sahipseniz, birimin kendisine sahip olmazsınız. Bunun yerine, kooperatif şirketinde bir hisseye sahip olursunuz. Bu hisse, yaşam alanınız üzerinde size tek hak verir, ancak size onun mülkiyetini vermez. Ancak bir kooperatif genellikle olası alıcıları seçme konusunda daha katıdır ve kendi biriminizin yönetimi konusunda daha fazla söz sahibidir.

Bu nedenle, bina/toplu yapı bir bütün olarak vergilendirildiğinden, emlak vergileri kooperatif üyeliği kapsamında karşılanabilir. Öte yandan Kooperatif üyeleri, konutları ve tüm ortak alanları koruyan, günlük yönetim görevlerini üstlenen yöneticiliğe aylık bir ücret öderler. Kat malikleri de bakımı yapılan havuz, spor alanları, yönetim binası, işletmeler gibi ortak tesisler ile ortak alanların temizlik, çevre düzenleme vb. hizmetlerini yönetim görevlerini üstlenen YÖNETİCİLİK vasıtasıyla sağlayabilirler. Bu, kat mülkiyeti yaşamının temel avantajlarından biridir ve bu imkânları sürdürmenin hiçbir zorluğu yoktur. Bunun için kat mülkiyeti sahipleri, bütçelerle belirlenen ve genel kurulca belirlenen aidat ve diğer ödemeleri yaparlar.

Kooperatif, insan ihtiyaçlarını karşılıklı yardımlaşma yoluyla giderilmesini sağlamak ve ortakların çıkarlarını korumak amacıyla oluşturulan ekonomik nitelikli, şirket benzeri bir kuruluştur. Örneğin Konut Yapı Kooperatifleri bir grup insanın uygun fiyatlı ev ihtiyaçlarının karşılanması gibi ortak bir amacı karşılıklı yardım ve dayanışma suretiyle en az maliyetle gerçekleştirmek üzere kurulur ve 1163 sayılı kanun çerçevesinde anasözleşmelerinde belirtilen amaç ve faaliyetlerde bulunurlar. Bu yöntem özellikle faiz ödeme yükümlülüğü olmadığı, üyelerinin katkılarıyla finanse edildiği, yapı işlerinin birinci elden takibinin mümkün olduğu ve yönetildiği için tercih edilir.

1163 sayılı kanunun 1nci maddesine göre; Kooperatifler, bir ticari şirkete benzer “tüzel kişiliğe” sahiptirler ve “ortakların sermayesi (aidatları)” ile kurulur. Ortaklar, ödedikleri sermaye kadar kooperatifin “menkul (bankalardaki para, hisse senetleri, vb.) ve gayrı menkul (arsalar, işletmeler, ortak yerler, vb.) mal varlıklarına ortaktırlar.”   (GT)

Kooperatif ortaklarının bireysel olarak Genel kurul kararları aleyhine dava açma hakkı, Seçme seçilme hakkı, Serbest çıkış hakkı, Hak arama ve dilekçe hakkı, Payın devri hakkı, Olumlu gelir gider farklarından pay alma hakkı, Ticari defterleri inceleme hakkı, Denetçilerin dikkatini çekme hakkı ve Tasfiye artığından pay alma hakkı bulunmaktadır.

Sınırlı Sorumlu Orjan Turizm ve Konut  Yapı Kooperatifi 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 3.maddesi uyarınca hazırlanan “Orjan Yapı Kooperatifi Ana Sözleşmesi” uyarınca faaliyet gösteriyor. Anasözleşmenin AMAÇ VE FAALİYET KONULARI başlıklı 6.maddesi de bunu “Kooperatifin amacı ortaklarının konut ihtiyaçlarını karşılamaktır” şeklinde belirtmiş.

Aynı ana sözleşmenin ÜÇÜNCÜ BÖLÜMÜ 10.maddeden 22.maddeye kadar “ORTAKLIK İŞLEMLERİ” başlığıyla düzenlenmiş. İlk sırada ORTAKLIK ŞARTLARI (Madde 10) var. 11.maddesi ORTAKLIĞA KABUL şartlarını sıralamış. Takip eden 12.madde ORTAK SAYISININ “genel kurulca belirleneceğini” belirtiyor. Bu bağlamda Orjanın ortak sayısı 1803 olarak sabitlemiş durumda. Dolayısıyla da Yönetim kurulu aynı madde gereği, “genel kurulca kararlaştırılan sayının (1803) üzerinde ortak kaydedemez”.

Anasözleşmenin ORTAKLIK İŞLEMLERİ diğer maddelerle devam ediyor. Bunlar ORTAKLIKTAN ÇIKMA (Madde 13), ORTAKLIKTAN ÇIKARMA (Madde 14), ORTAKLIĞI SONA ERENLERLE HESAPLAŞMA (Madde 15), ÖLEN ORTAĞIN DURUMU (Madde 16), ORTAKLIĞIN DEVRİ (Madde 17), ORTAKLIĞA TEKRAR GİRME (Madde 18), ORTAKLIK SENEDİ (Madde 19), ORTAKLARIN ŞAHSİ SORUMLULUKLARI (Madde 20) ve ORTAKLIK PAYI DIŞINDAKİ ÖDEMELER (Madde 21) şeklinde.

Bu kapsamda ORTAKLIĞIN DEVRİNİ düzenleyen 17.maddede “Ortaklık, yazılı olarak yönetim kuruluna bildirmek suretiyle 10. maddedeki ortaklık şartlarını taşıyan kişilere devredilebilir. Yönetim kurulu, bu şekilde ortaklığı devralan kişiyi ortaklığa kabulden kaçınamaz hükmü bulunuyor. 20.maddede bu hükmü tamamlayan “Kooperatife giren her ortak, girişinden önce doğmuş olan kooperatif borçlarından dolayı diğer ortaklar gibi sorumlu olur” ifadesi var.

Kooperatiflerde ortakların sorumluluğu, gerek ortakların gerek kooperatifin gerekse de kooperatif alacaklılarının korunması bakımından önemlidir. Çünkü 1163 sayılı kanunun 28.maddesinde düzenlendiği üzere, anasözleşmede aksine hüküm olmadıkça kooperatif, alacaklılarına karşı sadece malvarlığıyla sorumludur. (KOOPERATİF ORTAĞININ HAK VE YÜKÜMLÜLÜKLERİ Remziye DEMİR) Yani kooperatif tüzel kişilik olarak S.S yani sınırlı sorumludur.

Kanunda Ortakların Hak ve Ödevleri başlıklı üçüncü bölümde, ilk olarak ortaklık senedi düzenlenmiştir. 18.madde uyarınca her ortağın üyelik haklarının, ada yazılı ortaklık senedi ile temsil edilmesi zorunludur. Kooperatif ortaklığı, bir ortağın kooperatifte sahip olduğu ortaklık statüsü anlamına gelir. Parayla ifade olunamayan, ortağın ekonomik kişiliğini ifade eden bu statü, ortağa birtakım hak ve yükümlülükler yükler. Ortaklık payının sahibi olan kişi bütün bu hak ve yükümlülükleri tamamen yüklenmiş addedilir.Bu sebepledir ki, kooperatife ortak olmak isteyen gerçek ve tüzelkişiler, kooperatif anasözleşmesi hükümlerini bütün hak ve ödevleriyle birlikte kabul ettiklerini belirten bir yazı ile kooperatif yönetim kuruluna başvururlar.

Yargıtay içtihatlarında da Şekillendiği üzere, bir ortağın çıkma/çıkarılma kararı kesinleşmeden kooperatife yeni bir ortak alınamaz. Böylelikle özellikle haksız çıkarmalardan kaynaklanan olumsuzluklar büyük ölçüde engellenmiş olmaktadır. Karar kesinleşene kadar önceki ortağın tüm hak ve yükümlülükleri aynen devam eder. Yeni ortak alınsa dahi, çıkarılan ortağın öncelik hakkı vardır. Ayrıca kooperatif hukukunda ortaklara, diğer ortağın kooperatiften çıkarılması için bir dava hakkı bulunmamaktadır.

“Bu kanunda aksine açıklama olmayan hususlarda Türk Ticaret Kanunundaki Anonim şirketlere ait hükümler uygulanır” şeklindeki Koop.Kan. m. 98 yollaması ile kooperatif ortaklarına azınlık haklarının da tanındığını ifade edebiliriz. Koop. Kan’da, TTK 452’de olduğu gibi müktesep ve vazgeçilmez hakları doğrudan düzenlememekle birlikte, çeşitli hükümlerde bunlara yer vermiştir. Söz gelimi, genel kurula katılma, oy hakkı, iptal davası açmak hakkı vazgeçilemez haklardandır. (KOOPERATİF ORTAĞININ HAK VE YÜKÜMLÜLÜKLERİ Remziye DEMİR)

Yapı Kooperatiflerinde, ferdileşmeye geçinceye kadar, yani ortaklara tapuların verilmesine kadar, yapılan işlemlerde Kooperatifler Kanunu hükümleri uygulanır. Tapu kayıtları Kooperatif üzerinde olmak üzere anataşınmazda kat irtifakı kurulmuş ise ve inşaat tamamlanıp üyeler içine girmiş ise, o takdirde burada KMK md.17/3’e göre Kat Mülkiyeti hukuku geçerli olacak ve KMK hükümleri uygulanacaktır.

Burada dikkat edilecek şey, tapuların kimin üzerine kayıtlı olduğudur. Eğer tapu kaydında tüm bağımsız bölümler kat irtifakı olarak Kooperatifin üzerine kayıtlı ise, genel kurula ve seçime gerek kalmaksızın o anataşınmazda Yönetici doğrudan kooperatiftir. Kooperatif yönetimi, kendisinde bulunan bu yönetim gücünü bir veya birkaç kişiye  (yönetim kuruluna)  devredebilir. Görev bu kişi veya kişilere ait ise de sorumluluk yine kooperatifindir.

İnşaatın tamamlanması nedeniyle kat mülkiyeti kurulup tapuların dağıtılmasından sonra ise KMK md.17/3’e göre artık bu sitede KMK hükümleri uygulanacak demektir. Yapı kooperatifi yöneticileri bir yandan tasfiye (/yada tür değişikliği) işlemlerini yürütürken; öte yandan da bağımsız bölümlerde oturan kat malikleri de, genel kurullarını yaparak Kat Mülkiyeti Kanununun hükümlerini uygulamaya başlarlar. (gokalphukuk Av. Ömer Şerafettin Gökalp)

https://gokalphukuk.com.tr/b/yapi-kooperatiflerinin-kat-mulkiyetine-donusmesine-dair-hukuki-bilgiler-8302

Konut yapı kooperatiflerinin satın aldıkları arsaları üzerine yaptırdıkları konutların mülkiyeti kooperatif tüzel kişiliğine aittir. Kişiler, kooperatife ortak olmakla sadece pay sahipliği hakkını kazanırken ortakların paylarının karşılığı olan taşınmazların mülkiyeti ise kooperatiftedir. Bununla birlikte mezkûr kooperatifin konutları tamamladıktan sonra, bunların mülkiyetini ortaklara devretmesi gerekir. İşte FERDİLEŞTİRME münasebeti bu noktada gündeme gelir.

Kısaca ferdileştirme, konutların tamamlanarak yapı kullanma izninin alınması ve Tapu Kütüğünde kooperatif adına kayıtlı bulunan bağımsız bölümlerin mülkiyetinin ortaklara devredilerek, tapularının verilmesidir. Yapı kooperatifi ortakları, ferdileşmeye geçilmiş ancak ferdileşme sağlanamamışsa kooperatif tarafından yapılan konutların ortaklar adına tapuya tescili talep edilebilir. Ancak bunun için ortağın kooperatife bir borcunun bulunmaması gerekmektedir. (KOOPERATİF ORTAĞININ HAK VE YÜKÜMLÜLÜKLERİ Remziye DEMİR)

Meseleye “BİR KOOPERATİF ORTAĞININ SİTE YÖNETİMİ İÇİNDE KAT MALİKİ OLARAK HAKLARI VE SORUMLULUKLARI NELERDİR” diye baktığımızda doğal olarak cevabı hem kooperatif mevzuatında hem de Kat Mülkiyeti hukukunda aramamız gerekiyor. Tapuları verilerek Kat Maliki sıfatını kazanan bağımsız bölüm sahipleri ile devam eden Kooperatif ortaklığı arasında tabi oldukları farklı kanun hükümlerinden dolayı ayrı ayrı değerlendirilmeleri gerekir.

Misal olarak “Kooperatif ortağı; “ortaklıktan ayrıldığında” konutunu satmamış ve içinde ikamet ediyorsa “Kat Maliki” sıfatı devam eder ve katılım payı haricinde rutin aidatını öder. “Konutunu sattığı halde ortaklığını devretmemişse” genel kurul üyeliği devam eder, sadece kooperatifin toplantılarına katılabilir ve katılım payını öder. “Konutunu kiraya verdiğinde” sadece katılım payını öder, aidatı kiracısı öder.” (GT)

Kat irtifakından ve Ferdi mülkiyet işlemlerinden sonra tapunun kooperatif ortağı olmayan şahıslara devredilmesi halinde bu devir kooperatife bildirilmemiş ve malik ortak olmak talebini kooperatife iletmemiş ise, yeni malikin ortak sıfatını kazanması hukuken mümkün değildir.

Artık eski malik kooperatif ortaklığını yeni malike devretmediğinden eski malik kooperatif ortağı kalmaya devam edecek ancak bu ortaklıkta kendisine ait bir evi olmayacaktır. Yeni malik ise kooperatif olarak yönetilen tüzel kişiliğe ortak olmayacak ancak gayrimenkul sahibi olmaya devam edecektir. Bu nedenle bu ortaktan ortaklık aidatı adı altına kooperatif ödeme alamaz yada şahsı kooperatife ortak olmaya zorunlu bırakamaz. (Av. Gamze Dülger) https://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=22202

Bir başka açıdan konuya “BİR TOPLU YAPI (SİTE) OLARAK ORJANIN 634 SAYILI KAT MÜLKİYETİ YASASINDAN KAYNAKLI HAKLARI, SORUMLULUKLARI” olarak da bakabiliriz. Zira SİTE YÖNETİMİ öncelikle Kat Mülkiyeti hukukuna dayalı olarak kurulur. O da “anagayrimenkulde KAT MÜLKİYETİNİN VE KAT İRTİFAKININ KURULMASI” ile başlıyor. Bu husus, 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun İKİNCİ BÖLÜM A) Genel kural: Madde 10’da; “Kat mülkiyeti ve kat irtifakı resmi senetle ve tapu siciline tescil ile doğar” hükmü ile belirtilmiş.

Süreç başladıktan sonra da akla gelebilecek bütün soruların cevabını 634 sayılı kanun ve Kat Mülkiyeti hukukunda aramak gerekiyor. Bu sorulardan birisi de HAKLAR ve SORUMLULUKLARDIR. Kanunun “Kat Maliklerinin ve Kat İrtifakı Sahiplerinin Hakları” başlıklı ÜÇÜNCÜ BÖLÜMÜNDE yer alan 15-17 maddeler işte öncelikle bu sorunun HAKLAR kısmını açıklıyor.

Söz konusu bölümün 15.maddesi “A) Kat maliklerinin hakları: I - Bağımsız bölüm üzerinde” şeklinde düzenlenmiş: “Kat malikleri kendilerine ait bağımsız bölümler üzerinde, bu kanunun ilgili hükümleri saklı kalmak şartiyle, Medeni Kanunun maliklere tanıdığı bütün hak ve yetkilere sahiptirler” diyor. 16.maddesi ise Kat maliklerinin “II - Ortak yerler üzerindeki” haklarını açıklıyor ve; “Kat malikleri anagayrimenkulün bütün ortak yerlerine, arsa payları oranında, ortak mülkiyet hükümlerine göre malik olurlar. Kat malikleri ortak yerlerde kullanma hakkına sahiptirler; bu hakkın genel kömürlük, garaj, teras, çamaşırhane ve çamaşır kurutma alanları gibi yerlerdeki ölçüsü, aksine sözleşme olmadıkça, her kat malikine ait arsa payı ile oranlıdır” hükmünü içeriyor.

Genel olarak KAT MÜLKİYETİNİN BERABERİNDE GETİRDİĞİ HAKLAR; “Malik olunan bağımsız bölüm üzerindeki mülkiyet hakkı”, “Ortak kullanım alanları üzerindeki hakları” ve “Yönetimsel işlere ve yönetimi denetlemeye katılma hakkı olarak özetlenebilir.”  (Av.Sinan Eroğlu)

17.madde “B) Kat irtifakı sahibinin hakları” için 13/4/1983 tarihinde yapılan 2814 sayılı kanun değişikliği ile (7.md) düzenlenmiş: “Kat irtifakı sahipleri, ortak arsa üzerinde yapılacak yapının, sözleşmede yazılı süre içinde başlaması ve tamamlanması için kendilerine düşen borçların yerine getirilmesini, karşılıklı olarak isteme ve dava etme hakkına sahiptirler. Kat irtifakı sahipleri yapının tamamlanması için kendi aralarından veya dışarıdan bir veya birkaç kişiyi yönetici olarak tayin edebilirler. Kat mülkiyeti yöneticisinin görev, yetki ve sorumluluklarına dair hükümler, bu yönetici hakkında da uygulanır. Kat irtifakı kurulmuş gayrimenkullerde yapı fiilen tamamlanmış ve bağımsız bölümlerin üçte ikisi fiilen kullanılmaya başlanmışsa, kat mülkiyetine geçilmemiş olsa dahi ANAGAYRİMENKULÜN YÖNETİMİNDE KAT MÜLKİYETİ HÜKÜMLERİ UYGULANIR.

634 sayılı kanunun DÖRDÜNCÜ BÖLÜMÜNDE “Kat Maliklerinin ve Kat İrtifakı Sahiplerinin BORÇLARI açıklanıyor. 18-25.maddeler “A) KAT MALİKLERİNİN BORÇLARI” ile ilgili.  İlk baştaki 18.madde söz konusu borçlar konusunda I-Genel kuralı” ortaya koymaktadır. “Kat malikleri, gerek bağımsız bölümlerini, gerek eklentileri ve ortak yerleri kullanırken doğruluk kaidelerine uymak, özellikle birbirini rahatsız etmemek, birbirinin haklarını çiğnememek ve yönetim planı hükümlerine uymakla, karşılıklı olarak yükümlüdürler. Bu kanunda kat maliklerinin borçlarına dair olan hükümler, bağımsız bölümlerdeki kiracılara ve oturma (Sükna) hakkı sahiplerine veya bu bölümlerden herhangi bir suretle devamlı olarak faydalananlara da uygulanır; bu borçları yerine getirmeyenler kat malikleriyle birlikte, müteselsil olarak sorumlu olur.”

Takip eden 19.madde “II - Anagayrimenkulün bakımı, korunması ve zarardan sorumluluk” başlığını taşıyor. 20.madde III - Anagayrimenkulün genel giderlerine katılma” ile ilgili, 21.madde “IV - Sigorta anlaşması”, 22.madde “V - Ortak giderlerin teminatı”, 23.madde “VI - Müsaade mecburiyeti”, 24.madde “VII - Yasak işler” ve 25.madde de “VIII - Kat mülkiyetinin devri mecburiyeti” konusunda.

26.madde ise “B) KAT İRTİFAKI SAHİPLERİNİN BORÇLARI” ile ilgili. Kat irtifakı sahipleri bu hakka konu olan ortak arsa üzerinde, ileride kat mülkiyetine çevrilmek üzere yapılacak yapının sözleşmeye ve plana göre tamamlanması için kendilerine düşen borçları vaktinde yerine getirmek ve yapı işini, doğruluk kaideleri uyarınca kolaylaştırmakla, karşılıklı olarak yükümlüdürler. (Değişik ikinci fıkra: 14/11/2007-5711/13 md.) Kat irtifakı sahiplerinden biri kendine düşen borçları, noter aracılığıyla yapılan ihtara rağmen, bu ihtar tarihinden başlayarak iki ay içinde yerine getirmezse diğerlerinin yazılı istemi üzerine hâkim, onun arsa payının ve kat irtifakının hükme en yakın tarihteki değeri karşılığında, öteki paydaşlara, arsa payları oranında devrine karar verir. Kat irtifakı sahiplerinden birinin kusuru yüzünden, yapının kanuni süre içinde yapılamaması sebebiyle kat irtifakı düşerse, kusurlu taraf diğerlerinin bu yüzden uğradıkları zararı tazminle yükümlüdür.”

Kat mülkiyetinin kurulması ile birlikte malik kişi pek çok hakka sahip olur. Fakat kat mülkiyetinin yapısı ve doğası gereği bir ortak alanın paylaşılması beraberinde yerine getirilmesi gereken bazı ödevleri ve üstlenilecek bazı sorumlulukları getirir. Bu yükümlülükler, 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu ve hukuki düzenlemeler ışığında; “Özen, koruma ve saygı yükümlülüğü”, “Ana gayrimenkulün bakımı, onarımı ve ortak masraflara katlanma sorumluluğu”,  ve “Zarardan sorumluluk ve müsaade mecburiyeti”: şeklinde özetlenebilir.”  (Av.Sinan Eroğlu)

Kat malikinin yükümlülüğü oldukça ciddi bir konu. 634 Sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 25. maddesi ‘’Kat maliklerinden biri bu kanuna göre kendisine düşen borçları ve yükümleri yerine getirmemek suretiyle diğer kat maliklerinin haklarını, onlar için çekilmez hale gelecek derecede ihlal ederse, onlar, o kat malikinin müstakil bölümü üzerindeki mülkiyet hakkının kendilerine devredilmesini hakimden isteyebilirler’ şeklinde. “Buradan da anlaşılacağı üzere yükümlülüklerini yerine getirmeyen, sorumluluklarına aykırı davranan kat malikinin mülkiyet sahibi olduğu bağımsız bölüm, bu davranışların ısrarlı şekilde devam etmesi halinde diğer maliklere devredilebilecektir.” (Av.Sinan Eroğlu)

Kat Malikliği konusunu “YÖNETİM PLANINDA HAKLAR ve SORUMLULUKLAR” bahsini gözden geçirmeden kapatamayız. Çünkü HAKLAR ve SORUMLULUKLAR 1985 yılında tescil edilmiş ve 40 yıldır kooperatif arşivinin temel belgeleri arasında bulunan YÖNETİM PLANINDA da yer alıyor. Nitekim 7 ile 12.maddeler arasındaki  B” başlıklı bölüm “KAT MALİKLERİNİN HAKLARI VE BORÇLARINI” içeriyor.

YÖNETİM PLANININ 7.maddesi “Kat malikleri kat mülkiyeti kanununun ve yönetim planındaki hükümler saklı kalmak üzere kendilerine ait bağımsız bölümler üzerinde Medeni Kanunun maliklere tanıdığı bütün hak ve yetkilere sahiptirler. Ancak kendi bağımsız bölümlerinde ana taşınmaz mala, zarar verecek veya sitenin görünüşünü bozacak her türlü tadilat, onarım, tesisler, yapmaları kesinlikle yasaktır diyor. 8.madde Kat malikleri ortak yerlerin bakım ve temizliğine, korunmasına itina göstermeye ve sitenin güzelliğine gölge düşürecek her türlü hareketlerden, uğraşılardan kaçınmaya mecburdurlar. Bütün kat maliklerinin imzası alınmadıkça bu yönetim planı ile konulan yasaklara tüm kat malikleri uymak zorunluluğundadırlar hükmünü getirmiş.

9. Maddede Kat malikleri kendi bağımsız bölümleri ve bu yönetim planı ile kendilerine gösterilen bahçe ve ortak yerleri kullanırken hüsniyet kurallarına uymak zorundadır genel kuralı yer alıyor. Bu maddenin hemen altında “ÖZELLİKLE AŞAĞIDAKİ YAZILI HUSUSLARI YAPAMAZLAR” başlığı ile (a) dan (l) ye kadar 13 alt fıkrada bu hususlar tek tek sayılmış. Böylece o günün şartlarında Orjanda uygulanacak “KURALLAR” yazılı hale getirilip yönetim planına konulmuş.

Bu kurallar; halı, kilim vs. silkemekten, kedi, köpek ve tavuk gibi vesaire hayvan beslemeye,  patlayıcı ve pis kokulu maddeler bulundurmaktan, site sakinlerini rahatsız edici gürültü yapmaya. Çevrenin sinek, sivrisinek ve diğer zararlılara karşı ilaçlanmasından, araçların gelişi güzel park edilemeyeceğine kadar pek çok detay hususu içermekte.

Devamında YÖNETİM PLANININ “C-SİGORTA İŞLERİ (13-14 mad.),” ve ”Ç-GENEL GİDERLERE KATILMA (15-16-17-18-19 mad.) bölümleri var. Buna göre; “Kat malikleri ana gayri menkulün ortak giderlerine aşağıdaki tespite göre katılırlar” denilerek “a) Arsa payı ne olursa olsun kapıcı veya bekçi ücreti otomat, sitenin bakımı gibi sabit giderlere ödeyecekleri meblağı yönetici veya yönetim kurulu karar verecektir” genel kuralını getirmiş. (15.madde)

Bir sonraki madde Kat maliklerinden hiç biri kendi ortak yerler üzerindeki kullanma hakkından vazgeçmek veya bunlardan yararlanmaya lüzum ve ihtiyaç duymadığını ileri sürerek veyahut ta meskeninde oturmadığını ileri sürmek suretiyle gider veya avans payını ödemekten kaçınamazdiyor. (16.madde) “Bağımsız bölüm kiraya verilmişse; avanstan veya ortak, giderlerden kendisine düşen payı, noterlikçe veya imzası karşılığında yapılan ihtara rağmen, bir hafta içinde ödemeyen kat maliklerinin borcu kira alacağına mahsuben kiracıdan alınıp, bu yolla dahi alınamazsa kat mülkiyeti kanununun ilgili maddeleri uyarınca yönetici tarafından icraca tahsil edilir” hükmü oldukça ciddi bir yaptırım. (17.madde)

18.madde Bütün ortak yerlerin bakım, onarım ve yenileme giderlerine mal sahipleri iştirak etmek zorundadırlarkuralıyla başlıyor. Hemen ardındanTuristik ve sosyal tesisler ile günü birlik tesisler ve çarşı yerindeki dükkânların yapım işininplana uygun olarak yapılacağı ve “bakım ile kiraya verilme işlerinin de yönetim kurulunca tespit edilecek şekilde yapılacağıöngörülüyor.

19.madde Kat malikleri kurulu en yüksek karar ve yönetim organıdır. Arsa payı ne olursa olsun ana gayrimenkuldeki bütün bağımsız bölüm malikleri kat malikleri kurulunun birer tabii üyesidir” ifadesiyle Kat malikleri kuruluna giriş yapılmış. Çünkü devamında gelen ve 20 den 27’ye kadar olan maddeler D-KAT MALİKLERİ KURULU” bölümünü oluşturuyor. Bu bölümün akabinde 27 den 38’e kadar olan maddeler “E-YÖNETİCİ VE DENETÇİLERİN” görev, yetki ve sorumluluklarıyla ilgili. 

YÖNETİM PLANININ 38.nci ve son maddesi tam bir “TAAHHÜTNAME” niteliğinde: “…Kooperatifimizin genel kurullarında alınacak bütün kararlara uyacağımı ve bu kararların yükleyeceği bütün vecibeleri yerine getireceğime mülkiyetimin devri halinde kooperatif yönetim kurulunun muafakatını alacağımı şartsız taahhüt ederim” .Bu haklar, borçlar (sorumluluklar) ve kurallar 40 yıldır var. Unutulmuş olabilir ama bu belgeyi BİR TAAHHÜTNAME OLARAK ve Orjan ortağı sıfatıyla hepimiz imzalamıştık.

Aradan geçen yıllar sonra gayet tabidir ki en başta TOPLU YAPIYA İLİŞKİN ÖZEL HÜKÜMLERE uyum olmak üzere mevcut yönetim planının günün şartlarına güncellenmesi lazım. Bu güncelleme çalışması basit ama uygulamada problem olabilecek, Site yönetiminin karşılaşacağı bazı sıkıntılara da çözüm getirebilir.

Meselâ, “Üyelik devretmede borçsuzluk” ilkesi bunlardan biridir. Nasıl ki bir taşınmaz satışında belediyeden borçsuzluk belgesi isteniyorsa, kooperatif ya da site yönetimi de satış yada devirlerde borçsuzluk belgesi istemelidir. Böyle bir kural olmazsa kooperatif/yada site yönetimi alacak tahsilinde sıkıntı yaşar. Bu yüzden site yönetimine ve işletme kooperatifine geçilmeden bu konuyla ilgili mevzuat güncellemesi (Yönetim Planı ve Anasözleşmede) yapılması uygun olur. (AÖY)

Doğabilecek sorunlardan birisi de “KOOPERATİF ORTAĞI KOOPERATİFTEN NE ZAMAN VE NASIL AYRILIR?“ sorusunda dile getirilmiş. Zira kooperatif ortaklığı; ortağın çıkması (ayrılması, istifası) ya da kooperatifin çıkarma kararı vermesi ile sona ermektedir. Bu bağlamda Kanunun 10’uncu maddesine göre her ortağın kooperatiften  çıkma hakkı vardır. Ortaklıktan ayrılan ortağın, kooperatifteki menkul ve gayrımenkul mallarındaki hissesi kendisine nakit olarak iade edilir (Md.17).“ (GT)

Kooperatif bir tüzel kişiliktir ve açık kapı ilkesi uyarınca ancak isteyen ortak olabilir yani ortak olmak zorunda değildir. Kooperatifin imal ettiği taşınmazlar yönünden; ferdileşmeye geçişle birlikte KOOPERATİF ORTAKLIĞI ile TAŞINMAZ MÜLKİYETİ birbirinden ayrılır. Yani kooperatif ortağı evini başka birine sattığında alan kişi istese de kendiliğinden kooperatife ortak olamaz. Sadece evi almış olur, ama kooperatif ortağı olamaz.

Ancak, evini satan ortak yönünden kooperatif ortaklığı devam eder. Taşınmazı alan kişi, kendiliğinden kooperatif ortağı olmayacağı gibi, kooperatif tarafından da hiç bir şekilde ortak olmaya zorlanamaz. Ancak; kooperatifin taşınmaza verdiği bir hizmet var ise, kooperatif bu hizmet nedeniyle taşınmaz malikinden payına düşen gider katılım payını talep edebilir. (Av. Nurten Kozan) https://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=22202

Açık kapı ilkesi kooperatifin gönüllü bir birlik olmasının sonucudur. Kooperatifin amacı doğrultusunda hizmetlerinden yararlanabilecek ve kooperatif ortaklığının sorumluluklarını kabul eden herkese kooperatifler, cinsiyet ve sosyal, ırksal, siyasal, dinsel ve her neviden ayrım gözetmeksizin açıktır. Açık kapı ilkesi hem ortaklar hem de kooperatif yönünden geçerlidir.

Bununla birlikte anılan ilke keyfiliğe yer bırakmaz yani her isteyen istediği gibi kooperatife girip çıkamaz. Sermayenin korunması ilkesi, açık kapı ilkesinin hem uzantısı hem de tamamlayıcısı niteliğindedir. Kooperatif kapısı nasıl ki girmek isteyene açıksa çıkmak isteyene de kapatılamaz. Bununla birlikte çıkmanın kooperatife zarar vermemesi gerekir. Dolayısıyla ortağın çıkma hakkı ile kooperatif menfaatlerini dengeleme hususunda sermayenin korunması ilkesine ihtiyaç duyulmuştur. (KOOPERATİF ORTAĞININ HAK VE YÜKÜMLÜLÜKLERİ Remziye DEMİR)

“Ferdileşen yapı kooperatiflerinin işletme kooperatifine dönüşmesi sonucunda karşımızda "kat malikleri birliği ile "kooperatif tüzel kişiliği ortakları topluluğu" olarak birbirinden tamamen farklı iki topluluk bulunacaktır. Bu işletme kooperatifi ortakları ile kat malikleri birliği aynı kişilerden oluşmayabilir. Çünkü, kooperatif yönetimine muhalif kalan kat malikleri kooperatiflerde geçerli "açık kapı ilkesince" ortaklıktan ayrılabilecektir. Ya da kooperatif ortağı kooperatif malvarlığında kalan bağımsız bölümlerden tasfiye payı almaya hak kazanırken, ferdileşme sonrası bağımsız bölümünü satarak da mülkiyetini devredebilir. Buna karşılık kooperatif mülkiyetinde kalan bağımsız bölümlerin işletilmesinden elde edilen gelirin kat maliklerinin aidatlarından mahsup edilmesi gayesi ile kooperatif ile kat malikleri birliği arasında halef selef ilişkisi yaratılmaya çalışılması kat malikleri birliği ile kooperatif ortakları topluluğu aynı kişilerden oluşmadığı müddetçe hatalı olacaktır.

Kooperatif uygulamalarında sıklıkla rastladığımız bu hatalı sonuçların doğmaması adına kooperatif tüzel kişiliklerinin İZLEMESİ GEREKEN HUKUKİ PROSEDÜR bellidir. İlk olarak ferdileşme sürecini tamamlamış yapı kooperatiflerinin yukarıda yer verdiğimiz Koop.K.m.81 ile Tip Anasözleşmenin 85. maddelerinin "FERDİLEŞME SONRASI DAĞILMIŞ SAYILMA" hükümleri gereği altı aylık hak düşürücü süre içerisinde içinde anasözleşmesinde değişiklik yaparak işletme kooperatifi haline dönüşmesi gerekecektir. Aksi takdirde kooperatif aleyhine ortakları tarafından tasfiye artığına ilişkin alacak davası açılması olası ve de haklı olacaktır.

Anasözleşme değişikliği ile yapı kooperatifinin işletme kooperatifine dönüştürülmesi halinde ise ferdileşme sonrası kat irtifakı/kat mülkiyeti hak sahiplerinin bu işletme kooperatifine üye olmak zorunda bırakılması kural olarak mümkün değildir. Zira kooperatiflerde "açık kapı ilkesi" gereği hiç kimse kooperatife üye olmaya zorlanamayacağı gibi üye olarak kalmaya da mahkûm bırakılamaz.

İşte bu noktada işletme kooperatifine üye olmama zorunluluğu karşısında ilk ferdileşme öncesi alınması gereken tedbir; kooperatif yetkili organı olan genel kurulda KOOP.K M.15/II HÜKMÜNCE "Ortaklık sıfatının kazanılması, Anasözleşme ile bir taşınmaz malın mülkiyetine bağlı hakların kullanılmasına veya bir teşebbüsün işletilmesine bağlanabilir. Bu gibi hallerde taşınmaz malın mülkiyetinin veya işletmenin üçüncü şahıslara devir veya temliki ile ortaklık sıfatının bir hak olarak yeni malike veya işletmeyi alana geçebileceğini anasözleşme hüküm altına alabilir.

Taşınmaz mala ait bu şekil iktisabın üçüncü şahıslara karşı muteber olması “tapu siciline bu yoldan meşruhat verilmesine bağlıdır” hükmünden yararlanmak olacaktır. Bu yolda karar alınması sonucu tapu siciline verilecek meşruhat iradi olarak getirilmiş eşyaya bağlı borç niteliği ile "şerh" olarak anlaşılmalıdır.” (Prof. Dr. E. Saba ÖZMEN, Av. Sezgi Cihan ERNAS)

Kooperatif ortaklığı ile Kat Malikliği statüsü ancak ihtilaf hallerinde ve dava konusu olduğunda karşı karşıya gelirler. Kat irtifakı kurulması ve 17.madde gereği Kat Mülkiyeti hukukunun geçerli olduğu andan itibaren bu durum somutlaşır. Fakat özellikle kooperatifin ferdileşme işlemlerini tamamlayamaması ve site yönetimine geçiş sürecinin gecikmesi durumunda sorun daha da problemli hale gelir. Çünkü işin içine sadece bireysel ihtilaflar değil, yönetimle ilgili çarpıklıklar da dahil olmuştur. Bu dönem bir tür “alacakaranlık kuşağı” gibidir. Oyunun yeniden kurulduğu, herşeyin yerli yerine oturtulması gerektiği ama hemen yapılamadığı bir zaman aralığıdır. “İki arada bir derede” denilebilecek sorunlar yaşanır. 

Ferdileşme tamamlandıktan sonra bulutlar dağılmış, yapılması gerekenler artık görünür olmuştur. Kooperatif ya tasfiye sürecine girecek yada tür değişikliği yoluyla İşletme Kooperatifine dönüşecektir. Orjan özelinde tasfiye değil de dönüşüm seçeneğini öngördüğümüze göre “Konut Yapı Kooperatifi Ortaklığı” bu sefer “İşletme Kooperatifi ortaklığına” evrilmiş olacaktır. Bu tarafta da Kat Malikleri Kurulu toplanıp site yönetimini kurduklarında “Kat Malikliği” statüsü de zaten var olmaya devam edecektir. Dolayısıyla iki farklı statünün kaçınılmaz olarak kendi hukukları çerçevesinde ama birlikte yaşamaya devam etmesi söz konusudur. O yüzden sorun olabilecek noktaları daha baştan öngörerek hem İşletme Kooperatifi anasözleşmesinde hem de Site Yönetim Planında karşılıklı düzenlemeler yoluyla uyum sağlanması mümkün olabilir.

Çünkü orjanda Kooperatif ortakları = Kat Malikleri eşitliğinin hiçbir şekilde bozulmaması ve devam etmesi gerekiyor. Bu yüzden örneğin kooperatif genel kurulunda "Ortaklık sıfatının kazanılması” anasözleşme ile bir taşınmaz malın (343/1, 343/2 ve 313/2 parsellerin) mülkiyetine bağlı hakların kullanılmasına veya bir (Yönetim merkezi, ticari alan, havuz, 414, marketler vb) tesislerin işletilmesine bağlanabilir. Bu gibi hallerde taşınmaz malın mülkiyetinin veya işletmenin üçüncü şahıslara devir veya temliki ile ortaklık sıfatının bir hak olarak yeni malike veya işletmeyi alana geçebileceği anasözleşmede hüküm altına alınabilir.

BU DURUMDA HANGİ “SORUNLARLA” KARŞI KARŞIYAYIZ:

Srn 22.01:  Kooperatif ortaklığı ile Kat Malikliği statüsüyle ilgili hukuki anlaşmazlıklarda başvuru mercii,

 

Srn 22.02: İşletme Kooperatifi ortaklığından ayrılma durumunda ortaya çıkabilecek Kooperatif ortaklığı-Kat Malikliği farklılığının aşılması,

 

KISA, ORTA VE UZUN VADELİ HEDEFLER:  

Bir önceki aşamada yapılan durum analizi, değerlendirme, tespitlerden yola çıkılarak karşı karşıya olduğumuz sorunlara çözüm olmak üzere; Yakın (2025), orta (2026-2029) ve uzun vadede (2030-2037) “HEDEFLERIMIZ” neler olmalı?

Hdf 22.01: Srn 22.01 numaralı soruna çözüm olmak üzere: 2025-2026 arası iki yıllık dönemde yaz aylarında yapılacak BİLGİLENDİRME TOPLANTILARINDA bu konuların da açıklığa kavuşturulması,  

 

Hdf 22.02:   Srn 22.02 numaralı soruna çözüm olmak üzere: 2025 yılı Haziranından 2029 yılı Haziranına kadarki 5 yıllık dönemde gerek YÖNETİM PLANINDA gerekse İŞLETME VE YÖNETİM KOOPERATİFİ anasözleşmesinde lazım gelen düzenlemelerin yapılması,

 

HEDEFLERE ULAŞTIRACAK STRATEJİLER:

Çalıştay sonunda düzenlenecek SONUÇ RAPORUNDA yer almak üzere belirlenen hedeflere ulaştıracak STRATEJİLER neler olabilir? Nasıl bir yol haritası öneriyorsunuz?

Haziran 2026 olağan genel kuruluna kadar;

Str 22.2026.01: Srn 22.01 numaralı soruna çözüm olmak ve Hdf 22.01 hedefini gerçekleştirmek üzere: Kooperatif Ortaklığı açısından mevzuatımıza göre Kooperatif TACİR olduğundan faaliyetlerine dair ihtilaflarda ticaret mahkemeleri görevlidir. Bu nedenle Kooperatif ortağı ve kooperatif arasındaki uyuşmazlıklar da ticari dava niteliğinde olduğundan bu uyuşmazlıklarda görevli mahkemeler ticaret mahkemeleridir. Kooperatifler kanununun 98. Maddesi de bu hususu “bu kanunda aksine açıklama olmayan hususlarda Türk ticaret Kanunundaki anonim şirketlere ait hükümler uygulanır” şeklinde ifade etmiş. Kaldı ki hemen akabinde gelen “davaların niteliği ve muhakeme usulü” başlıklı 99.maddesi konuyu “bu kanunda düzenlenen hususlardan doğan hukuk davaları, tarafların Tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın ticari dava sayılır. Bu davalarda basit muhakeme usulü uygulanır” hükmüyle noktalamış. Meseleye Kat Malikliği açısından baktığımızda Kat mülkiyeti kanununun “Görevli mahkeme” başlıklı Ek Madde 1 – (Ek: 13/4/1983-2814/15 md.) kapsamında “Bu Kanunun uygulanmasından doğacak her türlü anlaşmazlık sulh mahkemelerinde çözümlenir.” Bu çerçevede 33.madde uyarınca “kat maliklerinden her birinin tek başına dava açma hakkına sahiptir. Bunun için diğer kat maliklerinden onay almalarına da gerek yoktur”. Kat mülkiyeti davaları yalnızca mülkiyete sahip kişilerce değil zarara uğrayan kiracılar ve diğer sınırlı hak sahipleri tarafından kat mülkiyeti dava dilekçesi örneği ile taşınmazın bulunduğu yerdeki sulh hukuk mahkemesine açılabilmektedir. Meselâ doğabilecek sorunlardan biri; nasıl ki bir taşınmaz satışında belediyeden borçsuzluk belgesi isteniyorsa, kooperatif ya da site yönetimi de satış yada devirlerde borçsuzluk belgesi istemelidir. “Üyelik devretmede borçsuzluk” ilkesi bu alanda uygulamada çıkabilecek sorunlara çözüm olabilir. Böyle bir kural olmazsa kooperatif/yada site yönetimi alacak tahsilinde sıkıntı yaşar. Bu yüzden site yönetimine ve işletme kooperatifine geçilmeden bu konuyla ilgili mevzuat güncellemesi (Yönetim Planı ve Anasözleşmede) yapılması uygun olur. (AÖY) Bu güncelleme çalışması basit ama uygulamada problem olabilecek, Site yönetiminin karşılaşacağı bazı sıkıntılara da çözüm getirebilir. Bu sebeple stratejimiz 2025-2026 arası iki yıllık dönemde yaz aylarında yapılacak Site Yönetimi ve Yönetim Planı ile ilgili BİLGİLENDİRME TOPLANTILARINDA bu konuların da açıklanması ve bu konularla ilgili icap eden düzenlemelerin yeni yönetim planı güncelleme çalışmasında ihmal edilmemesidir. 

Haziran 2029 seçimli genel kuruluna kadar;

Str 22.2029.01: Srn 22.02 numaralı soruna çözüm olmak ve Hdf 22.02 hedefini gerçekleştirmek üzere: Ferdileşmenin tamamlanması ve kooperatifin işletme kooperatifine dönüşmesi sonucunda "kat malikleri ile "kooperatif ortakları" şeklinde birbirinden tamamen farklı iki topluluk ortaya çıkacaktır. Üstelik bunlar aynı kişilerden oluşmayabilir. Çünkü, bazı kat malikleri kooperatif ortaklığından ayrılabilir.  Ferdileşme sonrası bağımsız bölümünü satarak mülkiyetini devredebilir. Bu sebeple kat malikleri ile kooperatif ortaklarının aynı kişiler olmaması bazı sorunlara yol açacaktır. Ancak gelecekte iki farklı statünün kaçınılmaz olarak kendi hukukları çerçevesinde ama birlikte yaşamaya devam etmesi söz konusudur. O yüzden sorun olabilecek noktaları daha baştan öngörerek hem İşletme Kooperatifi anasözleşmesinde hem de Site Yönetim Planında karşılıklı düzenlemeler yoluyla uyum sağlanması mümkün olabilir. Çünkü orjanda KOOPERATİF ORTAKLARI = KAT MALİKLERİ EŞİTLİĞİNİN hiçbir şekilde bozulmaması ve devam etmesi gerekiyor. Kooperatif uygulamalarında sıklıkla rastlanan bu durumların doğmaması adına kooperatif tüzel kişiliklerinin İZLEMESİ GEREKEN HUKUKİ PROSEDÜR bellidir. İlk olarak ferdileşme sürecini tamamlamış bir yapı kooperatifi olarak Koop.K.m.81 ile Tip Anasözleşmenin 85. maddelerinin "FERDİLEŞME SONRASI DAĞILMIŞ SAYILMA" hükümleri gereği altı aylık hak düşürücü süre içerisinde içinde anasözleşmede değişiklik yaparak işletme kooperatifi haline dönüşmesi gerekecektir. Aksi takdirde kooperatif aleyhine ortakları tarafından tasfiye artığına ilişkin alacak davası açılması muhtemel ve de haklı olacaktır. Ancak anasözleşme değişikliği ile yapı kooperatifinin işletme kooperatifine dönüştürülmesi halinde ise ferdileşme sonrası kat irtifakı/kat mülkiyeti hak sahiplerinin bu işletme kooperatifine ortak olmak zorunda bırakılması kural olarak mümkün değildir. Zira kooperatiflerde "açık kapı ilkesi" gereği hiç kimse kooperatife üye olmaya zorlanamayacağı gibi üye olarak kalmaya da mahkûm bırakılamaz. İşte bu noktada daha ferdileşme öncesi alınması gereken tedbir; kooperatif yetkili organı olan genel kurulda KOOP.K M.15/II HÜKMÜNCE "Ortaklık sıfatının kazanılması, Anasözleşme ile bir taşınmaz malın mülkiyetine bağlı hakların kullanılmasına veya bir teşebbüsün işletilmesine bağlanabilir. Bunun için taşınmaz malın mülkiyetinin veya işletmenin üçüncü şahıslara devir veya temliki ile ortaklık sıfatının bir hak olarak yeni malike geçebileceği anasözleşmede hüküm altına alınması gerekiyor. Bu bağlamda stratejimiz 2025-2029 arası 5 yıllık dönemde ilk olarak 2026 yılı kooperatif genel kurulunda "Ortaklık sıfatının kazanılması” anasözleşme ile bir taşınmaz malın (343/1, 343/2 ve 313/2 parsellerin) mülkiyetine bağlı hakların kullanılmasına veya bir (Yönetim merkezi, ticari alan, havuz, 414, marketler vb) tesislerin işletilmesine bağlanmalı ve bu konu kurulacak İŞLETME VE YÖNETİM KOOPERATİFİ anasözleşmesinde de yer almalıdır. Ancak Taşınmaz mala ait bu şekil iktisabın üçüncü şahıslara karşı muteber olması tapu siciline bu yoldan meşruhat verilmesine bağlıdır” hükmünden yararlanmak olacaktır. Bu yolda karar alınması sonucu tapu siciline verilecek meşruhat iradi olarak getirilmiş eşyaya bağlı borç niteliği ile "şerh" olarak anlaşılmalıdır.”Böylece bu gibi hallerde taşınmaz malın mülkiyetinin veya işletmenin üçüncü şahıslara devir veya temliki ile ortaklık sıfatının bir hak olarak yeni malike veya işletmeyi alana geçebileceğini anasözleşme hüküm altına alabilir. Öte yandan bu değişikliğin Yönetim Planı güncellenmesi sürecinde de dikkate alınması yararlı olacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder