8 Mart 2021 Pazartesi

09 Mart 2021 10:00 Salı CORONA GÜNLERİ........................................EL-Bâsıt/Tebbet-EL-Hâfıd/Ihlâs

EL-Bâsıt/Tebbet

Bugün üç ayların 24.ncüsü, Corona günlerinin de 361.ncisi. İnşallah üç aylar boyunca her gün bir “esma”yı anarak ve namazda okunan kısa zammı sure, dua ve zikirleri öğrenerek bu manevi süreci değerlendirmeye devam ediyorum.

Sırada Esma ül Hüsna’nın yirmidördüncüsü “El- Bâsıt” var. Yine namazda KIYAM halinde KIRAAT edilen, okunan zammı surelerden Mushaf sırasına göre 111.ncisi olan “Tebbet" sûresiyle ilerliyoruz.

Ama önce CORONA NOTLARI’mızı paylaşalım:

Kabine toplantısı sonrası mavi, sarı, turuncu, kırmızı iller açıklanmıştı. Böylece 13 hafta süren kısıtlamalar bu hafta sonu itibariyle bölgelere göre yeniden ayarlanmış oldu. Cumartesi yasağı bütün illerde kaldırıldı. Okullar yüzyüze eğitime başladı, lokanta ve kafeler açıldı. Ancak kırmızı kategorideki en yüksek riskli illerde kısıtlamalar ve Pazar günleri sokağa çıkış yasağı devam ediyor.

Ancak 8 Mart verileri gösterdi ki vaka sayılarında yeniden bir yükseliş var. İllerdeki vaka sayılarına göre risk haritasında değişiklik olabilir. İllerin risk durumu değiştiğinde uygulanan kısıtlamalarda değişiklik gösterecek. Bu kapsamda Türkiye Risk haritası 15 Mart'ta yenilenecek. Bu sebeple açıklanacak bir sonraki tablo hangi illerde yasakların yeniden sıkılaştırılacağını da ortaya koyacak.

Sağlık Bakanlığı, koronavirüs için son gelişmeleri ve günlük tabloyu açıkladı. Tabloda, vaka sayısının artış gösterdiği görülürken, ağır hasta sayısı 1239 oldu. Tabloya göre, son 24 saatte 139 bin 429 Kovid-19 testi yapıldı, 13 bin 215 kişinin testi pozitif çıktı, 64 kişi hayatını kaybetti.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca sosyal medya hesabından vaka sayısı en çok artan ve en çok düşen illeri de açıkladı. Son hafta 100.000 nüfusta vaka görünme oranı en çok artan illerimiz: Sinop, Kilis, Samsun, Amasya ve Edirne. En çok azalan illerimiz ise: Ordu, Bolu, Trabzon, Nevşehir ve Karaman.

Koca, 8 Mart haftasına ait il bazında Kovid-19 vaka sayılarına yer vererek, "Son basın toplantımızda illerimizdeki vaka sayısını paylaşacağımızı belirtmiştim. Bundan sonra her hafta başında 7 günün vaka sayısını ilan edeceğiz. Yerinde karar dönemindeyiz. Birlikte tedbirlere uyarak tüm illerimizi mavi kategoriye sokalım" ifadesini kullandı.

EL-BÂSIT: الباسط “Yaymak, genişletmek, uzatmak” anlamındaki bast kökünden sıfat kuruluşunda bir isim olup Allah’a nisbet edildiğinde “rızkı genişleten, lutuf ve keremini esirgemeyen; ruhları bedenlerine yayan” mânalarına geliyormuş.

Bâsıt “fâil” vezninde Allah’ın bir sıfatı olarak Kur’ân-ı Kerîm’de geçmemekle birlikte “bast” kavramı, daha çok fiil kalıplarıyla olmak üzere on beş âyette Allah’a nisbet edilmiş. Bunların çoğunda “rızkı (daraltan ve) genişleten”, bir kısmında da “insanların ilmî ve bedenî imkânlarını geliştiren” mânası hâkim.

Yine bast kökünden gelen mebsûtatân kelimesi, “Onun iki eli açıktır, dilediği gibi harcar” (el-Mâide 5/64) meâlindeki âyette Allah’ın cömertliğini ifade eden bir deyim içinde kullanılmış. Bast bir âyette de Allah’ın semadaki bulutları dilediği gibi yayıp sermesi mânasında geçmekte (er-Rûm 30/48). Bast rızıkla ilgili olarak kullanıldığı on bir âyette, rızkı genişletip yaymanın karşıtı olan, “daraltıp kısma, belli bir ölçüde tutma” anlamındaki kabz ve kadr kelimelerinin türevleriyle birlikte zikredilmiş.

Böylece rızık bolluğu veya darlığının sürekli, sabit ve mutlak bir kanun olmadığı, gerek canlılar arasında gerekse bir canlının hayatının çeşitli dönemleri arasında ilâhî iradeye bağlı olarak geçim sıkıntısı veya rahatlığının farklılıklar taşıyabileceği ifade edilmiş. Dolayısıyla Allah’ın kābız ile bâsıt isimleri arasındaki âhenge de işarette bulunulmuş.

Bu âhenk sebebiyledir ki hâfıd ve râfi‘ (alçaltan ve yücelten) gibi kābız ve bâsıt isimlerinin aslî mânaları ile tek başına Allah’a nisbet edilemeyeceği, birbirini dengeleyecek şekilde daima beraberce zikredilmesinin gerektiği kabul edilmiş (Bağdâdî, vr. 67a). Bâsıt muhtelif hadislerde hem bu şekliyle (meselâ bk. Tirmizî, “Daʿavât”, 82; İbn Mâce, “Duʿâʾ”, 10), hem de Kur’ân-ı Kerîm’deki şekil ve mânaları ile kullanılmış. [1]

'O' dilediğine bolluk veren, açan genişletendir. Rızkı açan, genişleten, ruhları bedenlere yayan, dilediğinın rızıklarını bollaştıran" anlamına geliyor.

TEBBET SÛRESI: سورة تبّت 5 âyet. “Tebbet”, kurusun, kahrolsun demekmiş.Sûre adını ilk âyetinde geçen ve bu bağlamda “elleri kurusun!” şeklinde beddua anlamı taşıyan tebbet kelimesinden almış. Ayrıca “Mesed, Leheb, Ebû Leheb” adlarıyla da anılmakta.

Tebbet Sûresi Mushaftaki sıralamada yüz on birinci, iniş sırasına göre altıncı sûre. Mekke döneminde Fâtiha suresinden sonra, Tekvîr suresinden önce inmiş. Tebbet suresinde Hz. Peygamber’in amcası olup ona karşı düşmanca davranışlar sergileyen Ebû Leheb ve karısı eleştirilmekte, onlar gibi servet ve gücüne güvenenlerin acı sonu bildirilmekte.[2]

Rivayete göre Allah Teâlâ Kur’an’da, “En yakın akrabanı uyar” meâlindeki âyetle (eş-Şuarâ 26/214) kendisine yakınlarını uyarıp İslâm’a çağırmasını emredince (bk. Şuarâ 26/214) Hz. Peygamber bir sabah vakti Safâ Tepesi’ne çıkmış, orada bulunan Kureyş kabilesi mensuplarını yanına çağırarak onlara İslâm’ı tebliğ etmiş. iddetli bir azap öncesinde gönderilmiş uyarıcı bir elçi olduğunu bildirmiştir. Kureyş mensupları etrafında toplanınca, “Size şu dağın arkasından bir düşman süvari birliğinin gelmekte olduğunu söylesem bana inanır mısınız?” diye sormuş, onlar da, “Daha önce senin herhangi bir yalanını duymadık” demiştir.

Ancak Resûlullah’ın amcası Ebû Leheb bu olaya kızarak, “Kuruyup yok olasıca! Bizi bunun için mi çağırdın?” diyerek uzaklaşmış. Bu olayın ardından, Ebû Leheb’in kullandığı “tebb” kavramıyla başlayan bu sûre nâzil olmuştur (Müsned, I, 281, 307; Buhârî, “Tefsîr”, 111; Tirmizî, “Tefsîr”, 111;Taberî, XXX, 217-218). [3]


"Tebbet yedâ ebî lehebin ve tebb. Mâ ağnâ ‘anhu mâluhû ve mâ keseb. Seyaslâ nâran zâte leheb. Vemraetuhû hammâlete’l-hatab. Fî cîdihâ hablun min mesed."

"Ebû Leheb'in elleri kurusun. Zaten kurudu. Ona ne malı fayda verdi, ne de kazandığı. O, bir alevli ateşe girecektir, Boynunda bükülmüş hurma liflerinden bir ip olduğu halde sırtında odun taşıyarak karısı da (o ateşe girecektir)." [4]

"Ebû Leheb’in elleri kurusun! Kurudu zaten. Ona ne malı fayda verdi ne de kazandığı başka şeyler. O, alev alev yanan ateşe atılacak! Dedikodu yapıp söz taşıyan karısı da. Boynunda da ipten bükülmüş bir halat bulunacak." [5]

"Elleri kurusun Ebu Leheb'in! Kurudu da nitekim…Ne malı fayda verdi ona ne de kazandıkları…Bizzat o ve omuzundaki hurma lifinden yapılmış ipiyle odun hamallığı yapan karısı yakında alevli bir ateşe gireceklerdir." [6] 



[6] Beyânu’l-Hak, Prof.Dr.Zeki Duman, 1.cilt sayfa 86

EL-Hâfıd/Ihlâs

Bugün üç ayların 25.ncisi, Corona günlerinin de 362.ncisi. İnşallah üç aylar boyunca her gün bir “esma”yı anarak ve namazda okunan kısa zammı sure, dua ve zikirleri öğrenerek bu manevi süreci değerlendirmeye devam ediyorum.

Sırada Esma ül Hüsna’nın yirmibeşincisi “El- Hâfıd” var. Yine namazda KIYAM halinde KIRAAT edilen, okunan zammı surelerden Mushaf sırasına göre 112.ncisi olan “İhlas" sûresiyle ilerliyoruz.

Ama önce CORONA NOTLARI’mızı paylaşalım:

Dünya genelinde yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınında vaka sayısı 116 milyon 600 bini, hayatını kaybedenlerin sayısı 2 milyon 589 bini, iyileşenlerin sayısı 92 milyon 488 bini geçti. Vaka sayısı ABD'de 28 milyon 993 bine, Hindistan'da 11 milyon 210 bine, Brezilya'da 10 milyon 938 bine ve Rusya'da 4 milyon 263 bine ulaştı.

Latin Amerika ülkelerinde yeni tip koronavirüs (Kovid-19) vakaları ve virüse bağlı can kayıpları artmaya devam ediyor. ABD ve Hindistan'ın ardından dünyada en çok vakanın görüldüğü Brezilya'da Sağlık Bakanlığının verilerine göre, son 24 saatte 1555 kişinin hayatını kaybetmesiyle virüs nedeniyle ölenlerin sayısı 264 bin 325’e, 69 bin 609 yeni vakanın tespit edilmesiyle toplam vaka sayısı 10 milyon 938 bin 836’ya yükseldi.

Arjantin Sağlık Bakanlığının verilerine göre, son 24 saatte 86 kişinin hayatını kaybetmesiyle Kovid-19'a bağlı toplam can kaybı sayısı 52 bin 870’e, 4 bin 680 kişide virüs tespit edilmesiyle toplam vaka sayısı 2 milyon 146 bin 714’e çıktı. Yaklaşık 45 milyon nüfuslu Arjantin'de iyileşenlerin sayısı 1 milyon 940 bin 317 olarak açıklandı. Arjantin, "dünyada en fazla vaka görülen 12. ülke" konumunda bulunuyor.

Meksika Sağlık Bakanlığının verilerine göre, son 24 saatte 779 kişi hayatını kaybetti, 6 bin 561 yeni vaka tespit edildi. Ülkede Kovid-19'a bağlı can kaybı sayısı 190 bin 357’ye, toplam vaka sayısı da 2 milyon 125 bin 866’ya, iyileşenlerin sayısı da 1 milyon 666 bin 658’e çıktı. Nüfusu 126 milyonu aşan Meksika, Kovid-19 verilerinin derlendiği "Worldometers" internet sitesine göre, "dünyada en çok vakanın görüldüğü 13. ülke" konumunda bulunuyor.

EL-HÂFID: الخافض  Sözlükte “aşağıya indirmek, alçaltmak, değerini azaltmak” anlamına gelen hafd masdarından sıfat olup “aşağıya indiren, alçaltan, değerini azaltan” demekmiş. Hafd kavramı Kur’ân-ı Kerîm’de dört yerde geçiyormuş. Bunların ikisinde Hz. Peygamber’e hitaben müminlere merhamet kanatlarını indirmesi (el-Hicr 15/88; eş-Şuarâ 26/215), birinde de mümin kişiye hitaben anne ve babaya alçak gönüllülükle merhamet kanatlarını germesi (el-İsrâ 17/24) emrediliyor. Kıyametin kopuşunu tasvir eden diğer bir âyette ise (el-Vâkıa 56/3) kıyametin hem alçaltıcı hem de yükseltici olduğu (hâfıda, râfia) ifade edilmekte.

Hâfıd ismi Tirmizî (“Daʿavât”, 82) ve İbn Mâce’nin (“Duʿâʾ”, 10) esmâ-i hüsnâ listelerinde geçtiği gibi hafd kavramı çeşitli hadislerde Allah’a nisbet edilmiş. [1]

'O' yukarıdan aşağıya indiren, Allah’ın, emirlerini dinlemeyen, başkalarını beğenmeyen, büyüklenip hak ve hukuk tanımaz zorbaları rezil, perişan eden, alçaltan, haddini bilmeyene haddini bildiren, büyüklenenleri alçaltıp zillete düşüren, kafirleri, asileri, facirleri, kibirlileri, mütekebbirleri, kötüleri, inkârcıları ve zalimleri alçaltan, din düşmanlarını rahmetinden uzaklaştırıp ahirette zelil eden ve cezalandıran" demek.

İHLÂS SÛRESI: سورة الإخلاص 4 ayet. Çok sayıdaki adları arasında, İslâm dininin temel ilkesi olan tevhid inancının veciz bir ifadesi olduğu için verildiği anlaşılan İhlâs ve aynı zamanda sûrenin ilk âyeti olan “Kul hüvallāhü ahad” en çok kullanılanları. Sûre özellikle Türk sözlü kültüründe “Kul hüvallah”, bunun da kısaltılmışı olan “Kul hü” şeklinde, ayrıca “İhlâs-ı şerif” diye de anılıyor. İhlâs, samimi olmak, dine içtenlikle bağlanmak demek.

Mushaf tertîbine göre 112, iniş sırasına göre ise 22. sûre. Nâs sûresinden sonra, Necm sûresinden önce Mekke’de inmiş. Surenin kaynaklarda tespit edilen yirmiden fazla ismi varmış. Yaygın isimlerinden biri (Kul hüvellahü ehad)dır. Ayrıca (Samed), (Tevhîd), (Esâs), (Tecrîd), (Necât), (Velâyet), (Mukaşkışe), (Muavvize) isimleriyle de anılıyor.

Mekke’de indiğini söyleyenler Mekkeli müşriklerin Hz. Peygamber’e gelerek “Bize rabbinin soyunu anlat” dediklerini, bunun üzerine bu sûrenin indiğini bildiren rivayetleri delil getiriyorlar (Müsned, V, 133-134). Medine’de indiğini söyleyenler ise yahudilerle hıristiyanların Hz. Peygamber’e yönelttikleri Allah hakkındaki sorulara bir cevap olmak üzere Cebrâil’in Hz. Peygamber’e gelip “Kul hüvellahü ehad” sûresini okuduğunu bildiren rivayetleri delil göstermişler (Taberî, XXX, 221-222; Râzî, XXXII, 175). Ancak sûrenin üslûp ve içeriği Mekke döneminde indiği izlenimini vermekte.[2]

Sûreye, Allah’ın birliği inancını öz olarak ifade ettiği için “tevhid”, aynı inancın İslâm’da temel akîdeyi oluşturması sebebiyle “esâs”, sûrede hiçbir şeyin Allah’a benzetilemeyeceği, O’nun her şeyden başka ve üstün olduğu anlatıldığı için “tecrîd”, Allah’a burada anlatıldığı şekilde inananlar bu sayede kurtuluşa erecekleri için “necât”, kişi bu sûrede anlatıldığı şekilde iman ettiği takdirde Allah’ın sevgisi ve dostluğunu kazanacağı için “velâyet” adları da verilmiş. [3]

Allah’a bu sûrede anlatıldığı şekilde inanan, tevhit inancını tam anlamıyla benimsemiş ihlâslı bir mü’min olacağı için sûre bu adla anılmakta. “İhlâs”, dini hâlis yapmak, şirk bulaşıklarından temizlemek ve sadece Allah’a kulluk etmek demek. Sûrede Allah Teâlâ’nın bazı sıfatları veciz bir şekilde ifade edilip tevhit inancının önemine dikkat çekilmiş. Cenâb-ı Hakk’ın birliği ve en mühim sıfatları gayet veciz bir şekilde beyân ediliyor.

Rivayetlerden anlaşıldığına göre Resûl-i Ekrem, gerek müşriklerin gerekse yahudilerle hıristiyanların Allah hakkındaki sorularına cevap olarak İhlâs sûresini okumuştur. [4]


"
Kul huva(A)llâhu ehad. (A)llâhu-ssamed. Lem yelid velem yûled. Velem yekun lehu kufuven ehad."

"De ki: "O, Allah'tır, bir tektir." "Allah Samed'dir. (Her şey O'na muhtaçtır, o, hiçbir şeye muhtaç değildir.)" Ondan çocuk olmamıştır (Kimsenin babası değildir). Kendisi de doğmamıştır (kimsenin çocuğu değildir)." "Hiçbir şey O'na denk ve benzer değildir.”[5]

"De ki: "O, Allah’tır, tektir. Allah sameddir. Doğurmamış ve doğmamıştır. O’nun hiçbir dengi yoktur." [6]

"De ki: O Allah'tır, tekdir. Allah, hiçbir şeye muhtaç olmayan, her şey kendisine bağımlı olandır. O, doğurmadı, doğurulmadı da; O'na denk hiçbir şey yoktur!" [7]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder