29 Aralık 2020 Salı

29 Aralık 2020 23:30 Cuma CORONA GÜNLERİ....................................Dünya aşı umudunda

Aşının gölgesinde

Dünyada günlük vaka sayıları 24 Ekimden bu yana ortalama 500 bin dolayında seyrediyor. Bazen 700 binin üzerinde(28 Kasımda 779.837, 5 Aralıkta 886.721, 20 Aralıkta 858.626) zirveleri gördü, bazen de 450 bin (27 Kasımda 441.157, 01 Aralıkta 453.170) dolayına inerek artış modunda yatay seviyede seyrediyor. Şu ana kadar 5 Aralıkta kaydedilen 886.721 günlük vaka tüm zamanların en yüksek sayısıydı.

Günlük vefat sayıları da aynı dönemde 5 bin ile 13 bin arasında derin kırık çizgiler yaparak yükselmeye devam ediyor. Özellikle 28 Kasımda 14.036 ile tüm zamanların en yüksek günlük vefat sayısı görülmüştü. O tarihten bu güne kadar da hiç 7.700’ün altına düşmüş değil. Özellikle Aralık ayında kırık çizgiler 13.000 ile 8.000 arasına sıkışmış görünüyor. Artış belirgin, henüz ufukta kuvvetli bir düşüş yok.

Bu arada dünyada aşı haberleri epey bir yoğunluk kazandı. Ülkeler peş peşe acil kullanım onayı veriyorlar. Bazılarında aşı uygulamaları başladı bile. Çin, ABD, İngiltere ve Almanya geliştirdikleri aşılar için diğer ülkelerle milyarlarca dolarlık sözleşmeler yapıyorlar. Aşı üreten ilaç devlerinin çarkları harıl harıl bu siparişler için dönüyor. Ülkemiz de dahil olmak üzere pek çok ülke kendi aşısını yetiştirme çabasında. Her ülke birkaç yerden bağlantı yaptığı gibi kendi aşısını da uygulayacak. Neticede bu da bir satranç oyunu.

Bugün coronavirüsün 2020 dünya bilançosu aşağı yukarı belli oldu. Bir yılda tüm dünyada 81,5 milyon (81.451.630) vaka kaydedildi. 1,8 milyon (1.778.064) kişi vefat etti. Ölüm oranı %2,2 olarak gerçekleşti. Yani hastalanan her 1000 kişiden 22’si öldü. 7,8 Milyar dünya nüfusuna göre ise her 1 milyon kişi başına vaka sayısı 10.475, ölüm sayısı ise 229 olarak hesaplanıyor.


Küresel bağışıklık?

Bu arada aşı konusunda madalyonun iki yüzü var gibi. Biri açıklandığı üzere Nisan ayı sonuna kadar zengin ülkelerden oluşan kuzey yarımkürenin tamamının aşılanacağı. Diğeri ise yoksul ülkelerin bulunduğu güney yarım küredeki aşılamanın ise 2022’de bitip bitmeyeceğinin belli olmadığı. 

Bunun anlamı şu; dünya genelinde küresel bağışıklık gerçekleşmedikçe tam güvende olamayacağız. Mevcut aşıların umut edildiği gibi salgının üstesinden gelip gelemiyeceği, mutasyonlara karşı etkisi de belirsizliğini koruyor. Bu konuda tamamen öyle olmasını istediğimiz için umuda tutunuyoruz.

Şurası bir gerçek: kısa vadede küresel bağışıklık mümkün değil. Hele de aşılama tamamlanmadıysa. Şu sıralarda dünya genelinde aşı hareketlenmeleri yaşanıyor. Bir çok ülke aşı onaylarını verdi ve birden fazla siparişle on milyonlarca dozu garanti altına aldılar. Bu aşılar doğal olarak öncelikle yaşlılar ve sağlık personeli gibi en yüksek risk altında olan gruplara uygulanacak. İlk birkaç günde başta İsrail, ABD, İngiltere, Rusya ve Kanada’da olmak üzere neredeyse 3 milyondan fazla insan aşılandı bile!

Kendimizi rahat hissettirecekse şöyle düşünebiliriz: Çin’deki ilk vakanın bildirilmesinden dünya çapında 3 milyon vakaya ulaşmak için neredeyse 4 ay geçmişti. Daha birkaç günde bu kadar insan aşılandı ve bu gittikçe de hızlanacak. Kuşkusuz COVID-19 aşısı, etkili test yöntemleri ve önleyici tedbirler ile birleştirildiğinde salgının kontrol altına alınmasında kritik bir araç olacak. 

Güvenli ve etkili bir aşı geliştirmek zaman alıyor. Ayrıca onaylanması, geniş ölçekte üretilmesi ve kullanıma sokulması da ilaveten zaman alan süreçler. Şu anda yarış halinde olan 200’den fazla aşı adayı var. Bunların önemli bir kısmı klinik deney aşamasına geldi. Bu aşı adaylarının bazıları acil kullanım onayı aldı, bazıları onaylanmadan bir önceki son aşama olan Faz 3 – Klinik çalışmalar aşamasında. Bazı aşıların da klinik denemelerinin 2021 yılı başlarında tamamlanarak ruhsat alması bekleniyor. Onaydan sonra da en çok ihtiyaç duyan kişilere zamanında ve adil bir şekilde ulaştırılması son derece önemli.

Aşılar; hastalığa yol açan virüs, bakteri veya diğer mikroorganizmaların antijenik yapılarından (bağışıklık sistemimizin antikor üretmesi için uyaran  madde) geliştiriliyor. Bu antijenler vücudumuza verildiğinde, bağışıklık sistemimiz bu tehditlere karşı hızlı ve etkili bir şekilde müdahale etmeyi öğreniyorlar.    

Genellikle vücudumuza bu antijenlerin zayıflatılmış formları veriliyor. Bu sayede bağışıklık sistemimiz antijene karşı koruyucu reaksiyon geliştirir ve bunu da hafızasına kaydeder. Böylece bağışıklık sistemimiz daha sonra bu mikroorganizma ile karşılaştığında, onlar bizi hasta etmeden onları tanır ve mücadele etmeye başlar. Covid-19 aşıları da bu prensip doğrultusunda tasarlanmakta. 

Geliştirilmekte olan bazı potansiyel aşılarda kullanılan bazı yeni yaklaşımlar da var. RNA ve DNA aşıları vücudumuza antijeni direkt vermek yerine bir genetik mesaj veriyor ve bu sayede bağışıklık sistemimiz ihtiyacı olan antikoru kendisi üretebilecek hale geliyor.

Her ülke, aşılar yaygın olarak kullanılmaya başlanmadan önce aşı güvenliğini ve etkinliğini denetleyen düzenleyici kurumlara sahip. Küresel çapta Dünya Sağlık Örgütü, aşıların uygulanmasından önce ve hatta kullanılmaya başlanmasından sonraki süreçte güvenliğini gözden geçiren bir dizi bağımsız teknik kurumu koordine ediyor. DSÖ tarafından onaylanan aşılar, hastalıkların kontrol altına alınmasında güvenli ve etkili olduklarının kanıtlanabilmesi için son derece titiz testlerden ve klinik denemelerden geçiyorlar. Bu bağlamda Covid-19 aşılarının geliştirilmesi için hızlı hareket ediliyor olsa da yalnızca sıkı güvenlik ve etkililik standartlarını karşılayan aşılar onay alabilecekler.   

Küresel anlamda ciddi bir talep olduğu için bütün ülkeler aşıya aynı anda erişim sağlayamayabilir. Dünyadaki herkes için yeterli aşı dozu geliştirmek aylar, hatta yıllar sürecek. Bu yüzden öncelikli olarak sağlık çalışanları ve sosyal hizmet alanlarında ön cephede çalışan kişiler aşılanacak ve bu sayede sağlık ve sosyal hizmet sistemlerinin işleyişi üzerindeki olumsuz etki sınırlandırılacak.

Bir sonraki aşılama kapsamına katılımcı ülkelerin kendi kararlarına göre bu ülkelerde yaşayan yaşlı bireyler ve altta yatan rahatsızlıkları olan kişiler de dahil olmak üzere yüksek risk gruplarının aşılanması mümkün olacaktır.

Mevcut hedef, 2021 yılı sonuna kadar 2 milyar doz aşıyı kullanıma sunmak. Belirlenen bu dozun, sağlık ve sosyal bakım çalışanları ile dünyanın birçok ülkesinde ciddi hastalık ve ölüm riski en yüksek olan kişileri korumak için yeterli olması bekleniyor. Buna rağmen muhtemelen ilk birkaç yıl daha yaygın kullanım için yeterli doz mevcut olmayacak.

Dolayısıyla da; kendimizi, ailemizi ve içinde yaşadığımız toplumu korumak için maske takma, fiziksel mesafe ve düzenli el yıkama gibi tedbirleri almaya devam etmek son derece önemli.  Tünelin sonunda ışık var. Umutla ama rehavete kapılmadan çıkışa doğru yürümeliyiz. Çünkü başaracağız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder