26 Mayıs 2020 Salı

26 Mayıs 2020 Salı 11:00 CORONA GÜNLERİ.......................................Bayram gelip elime elimize

Şükür bayramı

Ramazan Bayramı 'Fıtr ve Fıtrat' bayramı. Bu yüzden 'Şükür' bayramı olarak da biliniyor. Eski yazı olarak şükür ve şeker aynı harfleri içerdiği için bazen şeker bayramı da denilmiş. Hatta bu konuda geçmişte tatsız münakaşalar yapıldığını hatırlıyorum. Sonuçta milletin sağduyusu galip geliyor tabi. Bugün 'ramazan bayramı' tabiri dilimize iyice yerleşti, o yersiz ileri geriler de geçmişte kaldı.

Yine de işin aslının Fıtr yani fıtrat olduğunu hatırlamak lazım. Fitre diye bildiğimiz Fıtr sadakalarının bedenlerimiz için verildiğini unutmazsak şükür bayramının ne demek olduğunu daha iyi anlayabiliriz. Şükür ile teşekkür de aynı kökten geliyor çünkü.

Ramazanda tutulan oruçların o ayda insanlığa gönderilmiş risalet ve vahye teşekkür mahiyetinde olduğunu söyleyenler de çok. Kuşkusuz bu ayın bir “Kur'an" ayı olduğu ortada. Varlığımız, bedenlerimiz ve muhatap olduğumuz nimet ve hikmetler sebebiyle bu ayda ibadetlerimiz daha bir yoğunlaşıyor. Oruç tutuyor, fitre sadakaları veriyor ağırlıklı olarak bu ayda zekatlarımızı ödüyoruz.

Sırf Kur'anın o gece indirilmiş olması sebebiyle bin aydan daha değerli olduğu ifade edilen kadir gecesi de bu ayda. Allah Resulü tarafından ilk on günü rahmet, ortası mağfiret sonu da azaptan kurtuluş olarak müjdelenmiş. Bir arkadaşım kaynağı M.İslamoğluna ait bir paylaşım yapmış. "Ramazan şu dört şey olsa gerektir: kendini tanıma ve yönetmeözeleştiri ve yıllık özdenetim, paylaşma ve sevindirme, sorumluluk bilincini artırma. Bunları ömre yaymak, ömrü Ramazan kılar" demiş. Çok doğru.

Bütün bu manevi arınma sürecinden sonra bir de sonunda 'Bayram” sevinci lutfedilmiş. M.İslamoğlunun dediği gibi keşke "Ömrümüz ramazan ahiretimiz bayram olsa". Bütün bunlara şükredilip teşekkür edilmez de ne yapılır?

'O' kulları arasında rahmeti sebebiyle hiçbir ayrım yapmıyor. Herkesin, hepimizin sevinci bu yüzden ortak. Ama yine de inşallah bu günler bayramı hak edip etmediğimizi düşünmemize mani değil. Şükretmek, teşekkür etmek nankör olmayanlara, kendini ve yaradanını bilip zarif davrananlara ne de yakışır değil mi?

Vefa günleri

Bayramlar için söylenebilecek bir çok şeyin en öne çıkanı herhalde 'Bayram sevinci olmalı'. Bu kavram daha bayram gelmeden insanı sarar. Arafe günü doruğa çıkar ve bayram sabahı feyezana dönüşür. Osmanlıca-Türkçe Sözlük'te feyezan kelimesi "Suyun çok olup taşması, çoşması. Bolluk, fazlalık, Coşup taşma" olarak tanımlanıyor. Yani bir nevi manevi bereket hali. Bayram sevinci de duygularımızın kendiliğinden yoğunlaştığı ve coştuğu bir durum. Özellikle de çocuklarda en saf ve belirgin biçimde ortaya çıkıyor. Bayram sevincini çıkarırsanız o bayramın adeta içi boşalıyor ve kuru törensel bir hale dönüşüyor. O yüzden ne kadar etkili sözlerle anlatırsanız anlatın bayramları en iyi tasvir eden kavramdır bayram sevinci.

Koca şair Yahya Kemal Beyatlı bu duyguyu; "Artarak gönlümün aydınlığı her saniyede / Bir mehâbetli sabah oldu Süleymâniye'de" diye açmış o meşhur şiirinde. "Duyulan gökte kanat, yerde ayak sesleridir / Bir geliş var! …" diye de anlatmaya devam etmiş 'Süleymaniye'de bir Bayram Sabahı' hissettiği coşkuyu ve feyezanı.

Evet bu bayram Corona günlerinde biraz buruk, biraz farklı, biraz da sınırlı. Doğrudur, ancak bütün yine de bayram sevincimizi hissetmemize mani olmadı. Yine klasik bayram hazırlıkları yapıldı evimizde. Arefeden varsa fitre eksiği yerine getirildi. Bayram namazı için camilere gidilemese de yine divana duruldu o saatde. Özlenen sabah kahvaltısı neşeyle yapıldı. Kimsenin gelmeyeceğini bile bile yine de harçlıklar, çukulatalar, tatlılar hazır edilip giyinilip beklenildi salonda. Zamanın teknolojisiyle görüntülü konuşmalar yapıldı evlatlarla, torunlarla. Büyükler, dostlar arandı gün boyu. Telefon sesi, masaj sinyalleri eksik olmadı bayram boyunca.

Bazı türküler bayram günlerinin değişmez klasikleridir. "Bayram gelip elime elimize" adlı azeri formundaki Kars yöresi türkü de bunlardan biri:

Bayram gelip elime elimize / Name düşüp dilime dilimize
Gönlüm gülür elim gülür gülür gözel civan / Çalar tarı çalar sazı gülür eller gülü

Her yan gül çiçeh gül çiçeh / Elvan gül çiçeh gül çiçeh
Gönlüm gülür elim gülür gülür gözel civan / Çalar tarı çalar sazı gülür eller gülü

Zahmet çekip hünernen minbir eller / Gonca tutup el içi gül derenler
Gönlüm gülür elim gülür gülür gözel civan / Çalar tarı çalar sazı gülür eller gülü

Her yan gül çiçeh gül çiçeh / Elvan gül çiçeh gül çiçeh
Gönlüm gülür elim gülür gülür gözel civan / Çalar tarı çalar sazı gülür eller gülü (*)

Tercümeye gerek yok ama yine de özetlersek: "Bayram geldi, bir türkü düştü dilimize. Sözleri, melodisi dilimize takıldı kaldı. Gönlümüz de gülüyor, yüzümüz de. Ey güzel civan! Çalan sazlar da neşelendirdi bizi" diyor kısaca. Bahane ne olursa, özde kim kastedilirse edilsin bayram sevincini dile getiriyor bu türkü.

Hani sözleri Ahmet Kutsi Tecer'e ait bir çocuk şarkısı vardır ya: "Orda bir köy var, uzakta / O köy bizim köyümüzdür….Orda bir ev var, uzakta / O ev bizim evimizdir…Orda bir ses var, uzakta / O ses bizim sesimizdir…" Bu şarkıyı söyleyen çocuklar gibi buruk bir bayram sevinci yaşadık, yaşıyoruz. Gün dediğin gelip geçiyor. İşte bugün de bayramın son günü. Hala bayramın coşkusu sürüyor evlerimizde, yüreğimizde. Biliyoruz ki "biz gidemesek de, göremesek de" bizim için birileri gitti, gördü ve sevindirdi mahzun olanları.

Vefa gruplarından söz ediyorum. Coronavirüs günlerinde bazı yeni kavram ve kurumlar gibi onlar da hayatımızın bir parçası oldular. Onlar sokağa çıkma kısıtlaması bulunan 65 yaş üstü büyüklerimizin ihtiyaçlarını karşılayan Vefa Sosyal Destek grupları.  Hatırlanırsa 21 Mart 2020 saat 24.00'dan sonra 65 Yaş ve Üstü ile Kronik Rahatsızlığı Olanların ikametlerinden dışarı çıkmaları, açık alanlarda, parklarda dolaşmaları ve toplu ulaşım araçları ile seyahat etmeleri sınırlandırarak sokağa çıkmaları kısıtlanmıştı.

İşte bu noktada muhtemel mağduriyetlerin oluşmaması için Vefa Sosyal Destek Grubu oluşturma kararı alınmış ve Vefa grupları; Polis, jandarma, bekçi, afad, diyanet, kaymakamlık personeli gibi kamu çalışanları ile halktan bazı gönüllülerden oluşturulmuştu. Söz konusu gruplarda vali ve kaymakamlar tarafından belirlenen kamu kurum ve kuruluşları, yerel yönetimler, Kızılay ve ihtiyaç duyulacak sivil topum kuruluş temsilcileri de var. Yurt çapında 145 bin dolayında gönüllü bu şekilde hizmet veriyor.

Kaymakamların koordinasyonunda yürütülen İlçe Vefa Sosyal Destek Gruplarına başvurular çağrı merkezleri üzerinden yapılabiliyor. Vatandaşlar da 112, 155, 156 gibi numaralardan Vefa Sosyal Destek gruplarına ulaşarak ihtiyaçlarını iletebiliyorlar. Bu şekilde iki aydan bu yana yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedbirleri kapsamında sokağa çıkmaları kısıtlanan 65 ve üzeri yaştaki kişilerle kronik rahatsızlığı bulunan ihtiyaç sahibi vatandaşların talepleri karşılanıyor. Ayrıca gelen talepler dışında maske, kolonya, sabun ve dezenfektan kolilerini de  ulaştırıyorlar. Yine PTT aracılığıyla maaş alan 65 yaş ve üzeri ile kronik rahatsızlığı bulunan vatandaşlara ödemeler vefa destek grupları kanalı ile evlerine kadar gidilip teslim ediliyor.

Basında çıkan haberlere göre vatandaşların taleplerinin ayrım yapılmaksızın alınmasına yönelik hizmet veren Vefa İletişim Merkezlerine 112, 155, 156 ve diğer numaralarla bugüne dek toplam 6.699.837 talep ulaşmış. 7/24 hizmet veren Vefa Sosyal Destek Grupları şimdiye kadar bu çerçevede şimdiye kadar toplam 3.124.580 haneyi ziyaret etmişler ve toplamda 6.240.309 kişinin taleplerini yerine getirmişler. Öte yandan bankalardan maaş alan 65 yaş ve üzeri vatandaşlara evlerinde ödeme yapma şeklindeki işlem sayısı da 960.887 olmuş.

Vefa grupları son bir aydır çalışmalarını ramazanla birlikte yürüttüler. Ramazan ayının manasına ve ruhuna uygun işler yaptılar. Evlerinden çıkamayan bütün bir toplumun vicdanı, gönlü, cömert eli oldular. Corona günlerinin musibet havasında hayatı döndüren, ezik vicdanlarımızı rahatlatan kahramanlardı onlar. Heybelerinde 'Biz bize yeteriz Türkiyem' kampanyasına katılan milyonlarca insanın katkısı ve duası da vardı. Götürdüklerinden daha fazlasıyla, yaşlı ve hasta insanlarımızın dualarıyla yüklü döndüler. İnşallah o dualarda hepimizin nasibi vardır. Bence bu bayram sevince layık en önemli olaylardan biriydi bu iyilik hareketi. Zor günlerde bir şekilde yolunu bulup darda kalanı unutmama, yardım ve paylaşma hasletimizin güzel bir örneğiydi. O yüzden bu corona günlerini böyle iyi bir tarafından görüp 'Vefa günleri' olarak da anacağım. 
------------
(*) Fikret Emirov. TRT Repertuvarında yöre Kars, kaynak Hüseyin Muratoğlu bilgisiyle son iki bölüm olmadan veriliyor. 22.04.1984 tarihinde Sami Yılmaztürk tarafından derlenmiş.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder