5 Eylül 1922, Susurluğun kurtuluş günü. 97
yıl önce o gün artık Yunan Ordusu Anadolu’da kesin bir şekilde mağlup edilmiş,
Susurluk 2 yıl 2 ay 4 gün süren işgalden kurtulmuştu.
Büyük komutan Atatürk'ün Zağanos Paşa hutbesinde söz ettiği gibi,
'Balıkesir'in dindar ve kahraman insanları' sayesinde yöremiz güney Marmara ve
Ege'de kendi imkânlarıyla milli mücadele başlatıp yönlendirilmiş oldu.
Susurluk’ta bir direniş ya da toplu ölümlerin olmaması bu gerçeği değiştirmez.
Neticede peş peşe 5 Eylül ve 6 Eylül günleri bölgemizin düşman işgalinden
tamamen kurtulduğu günler olarak tarihe geçmiştir. Kurtuluş sevincimiz,
gururumuz ortaktır ve anamızın ak sütü gibi helâldir.
Gönlüm her 5 Eylülde halkımızın ürettiği ürünlerini, el sanatlarını sunan stantları bir arada görmek istiyor. Meselâ; Gönen’in oya pazarı gibi haftalık değilse de her yıl sadece bir hafta bu ürünlerimizi satabilsek olmaz mı? Kurtuluş etkinlikleri çerçevesinde geçmişe dair tarihi ve sanat değeri olan obje sergilerini, 5 Eylül üzerine çeşitli konferans, panel ve sohbetleri izleyebilsek fena mı olurdu ? Yine meselâ; her yıl Karapürçek’te yapılan ‘Rahvan at yarışları’ , Göbelde yapılan ‘Katrancı güreşleri’ ile Çaylakta yapılan ‘Susurluk buluşmaları’ ve ‘Motorkros yarışmaları’ aynı hafta içinde bir araya getirilemez mi? Meselâ; ulusal düzeyde hukuk bilimi kongrelerini Susurluk damgasıyla yapmayı başarabilsek ne müthiş bir hamle olurdu değil mi? Ya da iyi düşünüp hazırlanarak bugünden geleceğe taşımak istediğimiz yönlerimizi tanıtmaya çalışabilseydik… Meselâ; bir de bütün bunların yanına kitap sergilerini, imza günlerini, kitap okuma saatleri ve müzik dinletilerini yerleştiriverseydik…Ve meselâ; İstanbul-İzmir otobanına bir levha koyarak “Susurluğu görmek, ayranımızı içmek, el sanatlarımızdan alışveriş yapmak, Etimizi, peynirimizi tatmak, Çaylakta piknik yapmak, spor yapmak, Kitap okumak, müzik dinlemek ve bizim misafirimiz olmanız için YOLDAN ÇIK !” diyebilseydik… Meselâ diyorum; Böylece hiç olmazsa senede bir hafta bolca misafirimiz olur, kutlamamızı yapar, ülkede Susurluğu gündem yapamaz, konuşturamaz mıydık ?
Zafer haftamızın peşinden gelen 5 Eylül Kurtuluş günümüzü kutluyorum.
Dileğim şu ki; bu yılki Susurluk Ayran Kültür Ve Sanat Festivali kurtuluşun
manasını daha çok düşünerek, özümseyerek ve her alanda olduğu gibi bu konuda da
yeniden kurtuluşa yönelik adımlar atılmasına vesile olsun. Çünkü Susurluk için
yeni bir şeyler düşünülüp yapılmazsa her geçen gün, her geçen sene boynumuza
dolanıp nefesimizi kesen kördüğümlere dönüşüyor. Malûm böyle kördüğümler için
de bir İskender lazım gelir.
Her 5 Eylülde Susurluk’la ilgili yazı yazmak benim için vazgeçilmez bir gelenek oldu. Bu yazımı da ‘Susurluk Ekonomik Kalkınma Platformu’ önerisini getiren çok sevgili yazar kardeşim Ramazan Serdar Topraktepe’ye ithaf ediyorum. Başta şehit ve gazilerimiz olmak üzere tüm atalarımıza rahmet dilerim.
Her 5 Eylülde Susurluk’la ilgili yazı yazmak benim için vazgeçilmez bir gelenek oldu. Bu yazımı da ‘Susurluk Ekonomik Kalkınma Platformu’ önerisini getiren çok sevgili yazar kardeşim Ramazan Serdar Topraktepe’ye ithaf ediyorum. Başta şehit ve gazilerimiz olmak üzere tüm atalarımıza rahmet dilerim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder