Ramazanda yanarak, kadir gecesinde arınarak bayrama ulaşmak
Rabb`imiz,
sonsuz rahmetiyle tükenmez hazinesinin kapılarını bir kere daha açıyor. Çünkü 1
Temmuz Cuma akşamını 2 Temmuz Cumartesi gününe bağlayan bu gece kutlu bir zaman
durağına daha geldik.
Kadir gecesi, Peygamber efendimiz Hz. Muhammed aleyhisselamın ümmetine mahsus bir gece. Gecelerin en kıymetlisi, onbir ayın Sultanı Ramazan Ayı içindeki diğer mübarek gecelerin de zirvesi.
Kadir gecesi, Peygamber efendimiz Hz. Muhammed aleyhisselamın ümmetine mahsus bir gece. Gecelerin en kıymetlisi, onbir ayın Sultanı Ramazan Ayı içindeki diğer mübarek gecelerin de zirvesi.
Zira
insanlığa rehber olmak üzere indirilen mübarek kitabımız Kur’an bu gece inmeye
baslamış. Kadir gecesinin, içerisinde Kadir gecesi bulunmayan bin aydan daha
hayırlı ve faziletli olduğu bizzat Cenab-ı hak tarafından bildiriliyor. Bu husus Kur’an-i Kerim de müstakil bir sure ile vurgulanmış.
''Dogrusu
Biz Onu (Kur'an-ı Kerim'i) Kadir Gecesinde indirdik. Kadir Gecesi'nin ne
olduğunu sen bilirmisin? Kadir Gecesi, bin aydan daha hayırlıdır.O
gecede,Rablerinin izniyle melekler ve Ruh (Cebrail a.s) her iş için iner
dururlar. O gece esenlik,gün ağarıncaya kada sürer.'' (Kadir Süresi 1-5
Ayetler)
"Kadir
Gecesi, bin aydan daha hayırlıdır !"
Aman
ya Rabbi! Bu ne muhteşem bir müjde, ne müthiş bir fırsat, ne harika bir ikram!
Bunu hakkıyla anlamaktan aklımız, ruhumuz, kalbimiz acizdir.
Mesela
bir hesap yapsak: Bin ayı 12`ye böldüğümüzde 83 küsur bir rakam çıkıyor. Yine bin
ayda 30 bin gece var. Bu demek oluyor ki, bir gece içinde kadir gecesi olmayan
83 yıldan ya da 30 bin geceden daha fazla hayırlı ve faziletli. Yani müminlere
83 yıl boyunca ya da 30 bin gece ibadet ederek kazanılacak sevabı bir gecede
kazanma fırsatı verilmiş.
Bu
gece, yüreğimiz yanarak yapılan istiğfar bir değil tam 30 bin kuvvetinde.
İhlâsla okunan bir Yasinin her bir harfine 30 bin sevap alarak, âdeta 30 bin
Yasin okumuş gibi olmak ne müthiş bir fırsat. İşte o bir ayetin bize müjdelediği güzel haberler.
Bir
de hikayesi var kadir gecesinin. Peygamber efendimiz (s.a.v) daha önceki ümmetlerden bin sene
cihad eden insanları düşünüp, benim ümmetimin ömrü kısadır, az ibadet ederler
diye üzülünce, Allahü teâlâ, (Kadir gecesi senin ve ümmetinindir) buyurup
resulünün kalbini ferahlatmış.
Şimdi söyleyin: o geceyi gafletle geçirebilir miyiz?
Kadir
kelime olarak; değer, kıymet ve itibar anlamlarına geliyor. Bu sözcük iki anlamda olabilir: Bunlardan biri,
takdir anlamında. Allah bu gece takdirleri yani kaderleri uygulamak üzere
meleklere emir veriyor. Bunu, Duhân Suresindeki “O gece katımızdan her hikmetli
emir sadır olur.“ ayetinden anlıyoruz.
Diğer anlamı ise, azamet ve şeref. Bu husus ta, Kadir suresinin “Kadir
gecesi bin aydan hayırlıdır” ayetinde ifade edilmiş. Hayırlı çünkü, Allah’ın
insanlığa son mesajı bu gecede indirilmeye başlanmış. Kadir gecesi değerini
bizatihi bu olaydan almakta.
Bu yüzden kadir gecesini değerlendirip ihya etmek bize kuvvetli bir şekilde tavsiye ediliyor. Çünkü Rahmeti sonsuz olan Rabb`imiz, bilhassa Ramazan`da, özellikle de Kadir Gecesi`nde kullarını akıl almaz ihsan ve ikramlara mazhar ediyor
Bu yüzden kadir gecesini değerlendirip ihya etmek bize kuvvetli bir şekilde tavsiye ediliyor. Çünkü Rahmeti sonsuz olan Rabb`imiz, bilhassa Ramazan`da, özellikle de Kadir Gecesi`nde kullarını akıl almaz ihsan ve ikramlara mazhar ediyor
Demek
ki;
a)Kur’an-i Kerim bu gecede inmeye başlamış
b)Bu gecedeki ibadet, içerisinde Kadir gecesi bulunmayan bin ayda yapılan
ibadetten daha faziletli
c)Gelecek bir seneye kadar cereyan edecek olan her türlü hadiseler Allah Tealanın ezeli kaza ve takdiri ile ilgili meleklere bu gece bildiriliyor (Tecrîdi Sarih
Tercemesi, VI, 312).
d)Bu gecede yeryüzüne Cebrail ve çok sayıda melek iniyor.
e)Bu gece yeryüzü tanyerinin ağarmasına kadar esenlik içinde ve her türlü kötülükten
uzak. İnen melekler uğradıkları her mümine selam veriyorlar.
Bütün bu olağanüstü olayların düğüm
noktası Kur'an. Onu okumak, anlamak ve değer vermek kadir gecesi ile son derece
anlamlı hale geliyor. Zira Kadir Gecesi’ni ihya etmenin
yolu, Kur’ana değer vermekten geçiyor.
Okuduğumuz
Kur’an’ı yaratıcımızdan her birimize gelmiş özel bir mektup gibi düşünebiliriz.
Belki de Muhammed İkbal’in dediği gibi, onu okurken Kur’an kalbimize Cebrail
tarafından yeni nazil oluyormuş gibi okumalıyız. Yani, Allah’ın bize verdiği ömrün
çok çok çok azını o mektubu okumaya ve öğrenmeye ayıramaz mıyız ? Şayet
öyleyse ne büyük bir kayıp ! Ve ne kadar yazık !
Dahası,
asıl gaye onu anlamaya çalışmak olmalı değil mi ? Mesela günde beş defa namazda
Fatiha ile Rabbimizle diyalog içindeyiz. Ne konuştuğumuzu bilmemek ne garip !
Neticede Kur'an'a
değer vermenin en önemli aşaması elbette ki onu yaşamaya çalışmak olmalı. Onun
yap dediklerini yapmaya, ol dediklerini olmaya çalışmalı. Kur’ani bir ahlakla
ahlaklanmanın, onu yüreğimize yerleştirmenin yolu elbette ki onu okumak ve
anlamakla başlıyor.
İşte
bunları yaptığımızda her gecemiz kutlu, her gecemiz Kadir Gecesi olabilir. Rabbimiz kendi kadrimizi de
Kur’an’la yüceltsin inşallah.
Kadir
gecesinin hangi gece oldugu kesin olarak bilinmemekle beraber genellikle
Ramazan’ın yirmi yedinci gecesinde olduğu tercih edilmiş. Hz. Peygamber (s.a.v)
bunun kesinlikle hangi gece oldugunu belirtmemis, ancak; “Siz Kadir gecesini
Ramazan’ın son on günü içerisindeki tek rakamlı gecelerde arayınız” buyurmuş. (Buhari, Müslim).
Baska
bir hadiste ise Ibn Ömer (r.a) şöyle nakletmiş: Sahabelerden bazı kimselere,
rüyalarında, Kadir gecesinin, (Ramazan’ın) son yedi günü içinde olduğu
gösterildi. Resulullah (s.a.v) onlara: “Görüyorum ki rüyalariniz Ramazanin son
yedi günü hakkinda birbirine uygun düsmüstür. Artik kim Kadir gecesini aramaya
kalkisirsa, onu Ramazan’in son yedisinde arasin" buyurmuş. (Buhari, Müslim).
İslam
kaynaklarından anlaşıldığına göre Allah Teala bir takım hikmetlere dayanarak
Kadir gecesini ve onun dışında daha bazı şeyleri de gizli tutmus. Bunlar:
Cuma günü içerisinde duanın kabul olacaği saat; bes vakit içerisinde Salât-i
vusta; ilahi isimler içerisinde Ism-i Azam; bütün taatlar ve ibadetler
içerisinde rızay-i ilahi; zaman içerisinde kıyamet ve hayat içerisinde ölüm gibi.
Bunların
gizli tutulmasından maksat müminlerin uyanık, dikkatli ve devamlı Allah’a
ibadet ve taat içerisinde olmalarını sağlamak olmalı. Böylece Müminler bu geceyi gaflet
içerisinde geçirmesin, ibadet ve taatle değerlendirsinler istenmiş. Ebu Hureyre (r.a)’in
rivayet etmis oldugu hadisi şerifte Peygamber Efendimiz (s.a.v) söyle
buyurmus:
“Kim
Kadir gecesini, faziletine inanarak ve alacağı sevabı Allah’tan bekleyerek
ibadet ve taatla geçirirse geçmiş günahları bağışlanır” (Buhari).
Söyleyin bu gece yine de mışıl mışıl uyur muyuz acaba ?
Eğer
o geceyi gaflet içinde geçiriyor veya baştan savma değerlendiriyorsak, bilelim
ki, ayağımıza kadar gelen fırsatı kullanmıyor, bize uzatılan af ve inayet elini
tutmuyor, itiyoruz demektir. Kapımıza kadar gelen bu altın fırsatı kaçırmamalıyız. Ne
mutlu Kadir Gecesi`nin kadrini bilenlere!
'Ya
ilahi ! Yunus peygamber gece karanlığında iken, sana; Senden başka İlah yok,
sen bütün eksikliklerden münezzehsin.' diye dua etmişti de , Sen onu
kurtarmıştın. Hz. Yunus'u gece karanlığında günahından kurtaran Rabbim ! Sana
günah karanlığında dua ediyorum. Beni kurtar ! Amin.
Allah'ım
!.. Bu mübarek gün ve gece hürmetine bizi çok sabreden, çok şükreden
kullarından eyle…Seni çok analım…Ömrümüz sevdiğin razı olacağın işlerle
geçsin…Sıhhat ve afiyette daim eyle…Sevdiklerimizi bize bağışla…Şüphesiz senin
her şeye gücün yeter…Amin
Bizlere
bir ikram olarak sunulan bu kutsal Kadir gecesinde dualarımızdan insanlığın
huzuru, sevgi ve kardeşliğin sağlanması ve devamı için bizlere daha fazla güç,
iman vermesi için yakaralım. Yalnız kendi sevdiğimiz insanların değil, bütün
insanların sevgiye layık olduğunu anımsayarak sevgide sağlam ve cömert bir ruha
sahip olmak için de yardım dileyelim.
Bin
aydan daha hayırlı olan bu kadir gecesi hatırına İslam dünyasında Filistinde,
Irakta, Suriyede, Mısırda ve Myanmar, Afrika ve Çin gibi dünyanın çeşitli
yerlerinde zulüm gören kardeşlerimizi selamete çıkar Allah'ım. Her birine ayrı
ayrı bayram sevinci yaşat. Amin
Bu
dua ve duygularla hepimize hayırli kandiller.
Elveda Elveda,
şehr-i Ramazân Elveda / Elveda Elveda, şehr-i Sıyam Elveda.
Elveda,
elveda ! Ey şehr-i Ramazan elveda !.. Güzel günler kısa olurmuş. İşte sahuruna,
iftarına, teravihine, Kur'an'ına doyamadığımız bu güzel günler de gidiyor.
Rabbim bir kez daha, bir kez daha…yaşamayı cümlemize nasip etsin İnşallah.
Önümüz
bayram. Hiç şüphesiz Ramazan Bayramının mü'minler arasında ayrı bir yeri var.
Çünkü Ramazan Bayramı, bir anlamda hergün tutulan orucun iftar sevinci gibi,
ramazan ayının toplu sevinci, ödülü mesebesinde. Bir ay gibi uzun bir süreyle,
özellikle yaz mevsiminin uzun sıcak günlerde oruç tutan mü'minler, günahlarını
bu sıcak saatlerde yakarak, sabır sınavını geçmenin sevincini Ramazan
Bayramında yaşıyorlar.
Ramazan
bayramı, fıtır sadakası verilmesinden dolayı "Fıtır bayramı" adıyla
da bilinmekte.
Resulullah
(s.a.s) Medine'ye hicret ettiği zaman Medinelilerin eğlenip neşelendiği iki
bayramları varmış. Hz. Peygamber Medinelilere özgü olan, ancak cahiliye izleri
taşıyan bu bayramların yerine bütün müslümanların sevinip eğleneceği İslâm'ın
iki bayramını onlara haber vermiş: "Allahu Teâlâ size, kutladığınız bu iki
bayramın yerine, daha hayırlısını, Ramazan bayramı ile Kurban bayramını hediye
etti" (Sünen-i Ebû Dâvud, Salat, 239).
Ramazan
bayramı, bir aylık oruçtan sonra yeme-içmenin ve her türlü helal nimetten
yararlanmanın mübah olduğu; müslümanların eğlenip birbirlerini ziyaret
ettikleri, hediyeleştikleri; çocukların, fakirlerin ve kimsesizlerin sadaka
verilerek sevindirildiği; kısaca İslâmî kardeşliğin toplumun her kesiminde
canlı olarak yaşandığı günler.
Bayram
duyguların coştuğu, sevgi ve saygı, hislerinin mü'minler arasında alabildiğine
canlandığı nadir günlerden biri. Yardımlaşma ve kaynaşma son sınırında.
Bu
ruh yalnızca hayatta olanlarla bağlı kalmıyor. Kabirlerinde bir Fatiha
bekleyenlere kadar da uzanıyor. Mü'minler bayramda kabir ziyareti yapıyorlar.
Ruhlarına Kur'ân okunuyor, Fatiha ve dua gönderiliyor.
Ramazan
bayramı sabahı erken kalkılıyor. Yıkanılıp paklanılıyor, temiz, mümkünse yeni
elbiseler giyiliyor. Topluca bayram namazına gidiliyor. İnsanlar birbirlerine
karşı diğer günlerden daha fazla güleryüzlü ve neşeli davranıyor. Karşılaşılan müslüman kardeşlerle selamlaşıp
bayram sevinci paylaşılıyor. Bütün bunlar aynı zamanda Hz. Peygamber'in (s.a.v) sünnetleri.
Yakın
akrabalar birbirini ziyaret edip soruyorlar. İhtiyaç içinde olanlara yardımcı
olunuyor. Zengin ya da fakir olunsun, bayram gününde güç yettiğince sadaka
vermek, daha fazla müslümanla tebrikleşmeye özen gösteriliyor. Ana-baba da unutulmuyor tabi. Memleket
ziyaretleri bayramlarda yoğunlaşıyor, ana babaların gönülleri alınıyor.
Memleketleri işgal altında olan, yakılıp yıkılan zulüm altındaki insanlar hatırlanıyor. İmkan varsa yardım ediliyor. En azından bir an önce onlarında bu bayram sevinçlerini yaşamaları için dua ediliyor.
Ama,
ille de çocuklar…Bayram onlar için çok daha fazla renkli ve anlamlı. Onların
sevindirilmesi, bayramların onlara sevdirilmesi ve güzel hatırlamalarının sağlanması bayramları bayram yapan, olmazsa olmaz bir mümin davranışlarından.
Allah
bizi ramazanı yaşamış, kadir gecesini değerlendirmiş ve bayramı layıkıyla
karşılamış kazançlı müslümanlardan eylesin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder