NUTK-İ ŞERÎF
Çalabım bir şâr yaratmış iki cihân âresinde
Bakıcak dîdâr görünür ol şârın kenâresinde
(Rabbim bir şehir (kalp) yaratmış. O kalp Hakk'ın
tecellîgâhıdır. Kalb kelimesinin kökü olan fiil "bir hâlden bir hâle
geçmek" anlamına gelir. Bu değişim de tecellîyât-ı ilâhî ile olur. Kalbin
"iki cihân arasında" olması, insanın maddî ve ma'nevî cihetlerine,
ulvî ve süflî taraflarına, dünyâya ve ukbâya, insanın âlem-i ervâhdan dünyâya
gelip tekrar aslî vatanına dönecek olmasına işâretdir. "Şârın kenarında
dîdâr görünür"den maksad, insanın Allah'ı kendisinde bulmasıdır. Ehlullahın
"Ararsan Allah'ı kalbinde ara/Kudüs'de Mekke'de Hacc'da değildir"
demesi bundandır.)
Nâgehân ol şâra vardım ol şârı yapılır gördüm
Ben dahî bile yapıldım taş ü toprak âresinde
(İnsan, ancak mücâhede ile, kalbini tasfiye ve nefsini
tezkiye etmek sûretiyle ma'mûr olur. Tıpkı bir şehrin ma'mûr olması için
temizlenmesi ve güzel güzel binâlarla, türlü türlü eserlerle süslenmesi gibi.
"Sür çıkar ağyârı dilden tâ tecellî ide Hakk/Pâdişâh konmaz sarâya hâne
ma'mûr olmadan" sözü de buna işâretdir.)
Ol şârdan oklar atılır gelir ciğere batılır
Ârifler sözü satılır ol şârın bazâresinde
(Şehirden atılan oklar, mürşidlerin irşâd maksadıyla
sâliklerine verdikleri dersler, söyledikleri sözler ve manevî lutuflardır.
Seyr-i sülûk ancak kâmil mürşidlerin murâkabesi altında yapılabilir. )
Şâkirdleri taş yonarlar yonup üstâda sunarlar
Çalabın ismin anarlar ol taşın her pâresinde
(Mürşidinin murâkabesi altında seyr-i sülûk eden
sâlik, onun tavsiyelerine uyarak, dediklerini yaparak gün be gün gönül şehrini
imar eder. Bu da zikrullah ile olur. Her bir mertebeye, mürşidin telkîn ettiği
esmâyı zikrederek erilir.)
Ol şâr dediğim gönüldür ne âlimdir ne câhildir
Âşıklar kanı sebîldir ol şârın kanâresinde
(Seyr-i sülûk, kalb tam bir sâfiyete kavuşuncaya kadar
devam eder. O mertebeye nefs-i sâfiyye denilmesi de bundandır. O mertebeye
gelen sâlik, artık her sıfatdan arınmış, kendinden geçmiş ve Hakk'da yok
olmuşdur. )
Bu sözü ârifler anlar câhiller bilmeyip tânlar
Hacı Bayrâm kendi bânlar ol şârın minâresinde
(Bu remzleri bilmeyen kimseler bu sözlerden bir şey
anlamaz, bunları ma'nâsız zannederler. Ehlûllah, şehrin minârelerinde ezan
okuyan müezzinler gibidir. Müezzinler Allah'ın daveti olan ezân-ı Muhammedî ile
halkı beytullâh-ı îzâfî olan mescidlere çağırır, ehlullah ise insanları
beytullah-ı hakîki olan kalbi temizleyerek ma'mûr etmeye ve böylece Allah'ı
bulmaya davet ederler.)
Hacı Bayrâm Velî
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder