30 Nisan 2018 Pazartesi

30 Nisan 2018 Pazartesi 23:30 DİVAN ŞAİRLERİ.........................Nedim

KASİDE (İSTANBUL)

Bu şehr-i Sitanbul ki bi misl ü behâdır
Bir sengine yek pâre Acem mülkü fedâdır
(Bu İstanbul şehri eşsiz bir kıymettir,paha biçilmezdir. Tek bir taşı tüm Acem mülkü kadar değerlidir.)

Bir gevher-i yekpare iki bahr arasında
Hurşîd-i cihan-tâb ile tartılsa sezâdır
(Öyle tek bir incidir iki deniz arasında, tek parça bir cevherdir, Cihana ışık saçan bir güneşle tartılsa ona revadır.)

Bir kân-ı niamdır ki anın gevheri ikbâl
Bir bağ-ı iremdir ki gülü izz ü alâdır
(Onun refahı,cevheri bir nimetler kaynağıdır, Cennetteki irem bağı gibidir ve gülü büyük ve kıymetlidir.)

Altında mı üstünde midir cennet-i a’lâ
El-hak bu ne halet bu ne hoş âb u hevâdır
(Cennet-i ala altında mıdır üstünde midir bilmem, Gerçekten de bu nasıl bir hal bu ne güzel su ve havadır.)

Her bağçesi bir çemenistân-ı letâfet
Her kûşesi bir meclis-i pür-feyz ü safâdır
(Her bahçesi bir letafet çimenliğidir, Her köşesi feyz ve safa dolu bir meclistir.)

İnsaf değildir ânı dünyaya değişmek
Gülzarların cennete teşbih hatadır
(Onu dünyaya değişmek haksızlık olur, Gül bahçelerinin cennete benzetilmesi de hatadır.)

Herkes irişür anda muradına ânınçün
Dergahları melce-i erbab-ı recâdır
(Herkes dilediğine kavuşur onda, O yüzden dergahları dilekleri olanların yuvasıdır.)

Kala-yı meârif satılır sûklarında
Bazâr-ı hüner ma’den-i ilm ü ulemâdır
(Çarşılarında bilginin özü satılır, Marifet pazarı ilmin ve alimlerin kaynağıdır.)

Camilerinin her biri bir kûh-i tecellî
Ebrû-yi melek andaki mihrâb-ı duâdır
(Her bir camisi bir dağın yansıması gibidir, Dua edilen mihrapları melek kaşları gibi kavislidir.)

Mescidlerinin her biri bir lücce-i envâr
Kandilleri meh gibi lebrîz-i ziyâdır
(Her bir mescidi coşkun akan bir nur ırmağıdır, Kandilleri de ay gibi ağzına kadar ışıkla doludur.)

Ser-çeşmeleri olmada insana revân-bahş
Germ-âbeleri câna safâ cisme şifâdır
(Pınarları,çeşmebaşları insanın canına can katar, Hamamları cana safa bedene şifadır.)

Hep halkının etvarı pesendîde-i makbul
Derler ki biraz dilleri bî-mihr ü vefâdır
(Halkının tavırları nezaketlidir,seçkindir, Ancak gönülleri biraz vefasız ve şefkatsizdir.)

Şimdi yapılan âlem-i nev-resm ü safânın
Evsafı hele başka kitâb olsa sezâdır
(Şimdi bu yeni moda dünyanın ve safanın, Vasıfları başlı başına bir kitapta anlatılmalıdır.)

Nâmı gibi olmuşdur o hem sa’d hem âbâd
İstanbul’a sermâye-i fahr olsa revâdır
(Adı gibi olmuştur o hem uğurlu hem mutlu, Bu İstanbul'a övünç kaynağı olmalıdır.)

Kûh-sarları bağları kasrları hep
Güya ki bütün şevk ü tarab zevk u safâdır
(Tepeleri, bağları ve köşkleri hep, Sanki hep neşe, sevinç, zevk ve safadır.)

İstanbul’un evsafını mümkün mi beyân hiç
Maksûd heman sadr-ı kerem-kâra senâdır
(İstanbul'un vasıflarını anlatmak hiç mümkün mü, Amacım o kerem eyleyen büyüğe övgüdür.)

Nedim
(18. Yüzyıl - Kaside der vasf-ı İstanbul ve sitayiş-i Sadrazam İbrahim Paşa)

--------------------------------------------
(*) 17. yüzyıl sonlarında, 1681 yılında İstanbul'da dünyaya gelen Nedim, yaşadığı dönemde divan edebiyatının en önemli temsilcilerinden birisi haline gelmiştir. Asıl adı Ahmet’tir.

Henüz küçük yaşlardayken medrese eğitimi almış, Arapça ve Farsçayı öğrenmiştir. Müderrislik, İbrahim Paşa’nın kütüphanesinde müdürlük yapmıştır. Lale Devri’ne tanık olmuştur. 

Şair olarak tanınmak istemesi ve edebiyat aşkıyla dönemin sadrazamı Ali Paşa’ya kasideler yazmıştır.

Türk edebiyatında “şarkı” denince akla gelen ilk şairdir. Şarkı türünün gelişip yaygınlaşmasında büyük rol oynamış, “şarkı şairi” olarak anılmıştır.

Divan şiirine yenilik getirmiş, şiirin soyut dünyasından çıkarak dış dünyayı ve duyguları gerçek yönleriyle vermeye çalışmıştır. İstanbul Türkçesi onunla büyük ölçüde şiir dili hâline gelmiştir.

Halk zevkinin inceliklerine dikkat etmiş, halk deyimlerini ve söyleyişlerini şiirlerinde kullanmıştır.

Kasideden çok, gazel ve şarkı türünde başarılı olmuştur. Kudretli tasvirleri, ince hayalleri ve güzel anlatımıyla yaşadığı Lale Devri’ni ve eğlencelerini başarılı bir şekilde anlatmıştır.Şiirlerinde hüzün ve kedere yer vermemiştir.

Kasidelerinde İstanbul’un tabiat güzelliklerini, İstanbul yaşamını ve aşk duygularını tasvir ve ifade etmiştir.

Nedim 1730 yılında Patrona Halil isyanında ölmüştür.

Nedim hayatı boyunca sürekli iyi bir şair ve edebiyatçı olarak tanıtmak istese ve birçok eser yazsa da bu çabaları sonuçsuz kalmış ve yaşadığı sıralarda eserlerinin kıymeti bilinmemiştir.

Farsça şiirleri de olan şairin hece vezniyle bir de türküsü vardır. Divan’ından başka Arapçadan bazı tercüme nesirleri vardır. 

Divanı: En önemli eseridir. Eserde klasik divan düzeni vardır. Önce kaside ve tarihler. Gazelellerden sonra da şarkılara yer verilmiştir. Çağtayca yazılmış bir gazel ve şarkı arasında hece ölçüsüyle yazılmış bir de türkü vardır.

Safâyi Tezkiresi Takrizi: Şehit Ali Paşa’ya yazılan dilekçedir.

Nigar-nâme: Kime yazıldığı belli olmayan içinde manzum bulunan maniye üslubuyla yazılmış bir mektuptur.


Sahifü’l-Ahbâr ve Ayni Tarihi: Çevirilerin bulunduğu bir eserdir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder