
Yüreğimin sesi-I- albümüne yeni bir fotoğraf ekledi.
31 Ocak 2015
Biz toprakla oynardık, boş arsalarda suyla ağaçla
Kısa pantolonlu dizlerimiz alışkındı, olurdu yara
Her sabah çıkar gider, yine de gelmezdik kanamadan
İyice yorulmadan dönmezdik ya da acıkıp susamadan
31 Ocak 2016
Kızımız Hilal'i de nişanladık. Allah tamamına erdirsin.
31 Ocak 2019 Perşembe 15:30 KÜÇÜK/BÜYÜK ŞEYLER.....................Orta yolda olmak

Hayatımızdaki küçük küçük hata ve kusurlar giderek artık düzeltemeyeceğimiz, geri dönülmez büyük yanlışlara dönüşüyor. İstesek de hiç olmamış gibi yaşayamıyoruz.
En hafifi iç dünyamızda yaşadığımız pişmanlıklar oluyor. Bizi kederli ve kusurlu hale getiriyor, özgüvenimizi zedeliyor ve tevbe yükümüzü habire arttırmaktan başka bir işe yaramıyor.
Sözlüğe göre ifrat "söz veya işte haddi aşmak, aşırı gitmek" anlamına geliyor. Herhangi bir konuda ölçüyü aşma, çok ileri gitme, normali aşma, aşırılık ve taşkınlık ifrata düşme demek. Tefrit ise İfrat kelimesinin tam zıddı oluyor. Yani gevşek ve ihmalkâr davranma. Sözlükte, herhangi bir konuda geride kalma, yeterli ölçüde olamamak anlamında kullanılmış. İfrat ve tefrit iki karşıt kelime, çizginin aşırı iki ucunu temsil ediyorlar.
Buna göre İfrat aşırı tarafında, tefrit ise bu çizginin yetersiz ucundalar. İfrat nasıl ki bir söz ya da eylemde aşırıya gitmek, ortalamayı olumsuz yönde aşmak, -haddi aşmak- sa, tefrit de onun tam karşıtı ortalamanın altında kalma anlamına geliyor.
Bu yüzden Kur'ân ve Sünnette dengeli davranılması istenmiş. [1] İfrat ve tefritten kaçınmak için her zaman orta yolda olmak fazilet olarak tavsiye edilmiş. Örneğin, pek çok âyette israf ve cimrilik yasaklanarak harcamalarda dengeli olmak emrediliyor.[2] Çünkü; israf, ifrat hâlini, cimrilik ise tefrit hâlini temsil ediyor. Pek tabi ki bu ikisinin ortası dengeli olmak oluyor.
Hiç şüphesiz Allah, bütün insanlara çok şefkatli ve merhametlidir.
‘Orta yolu tutma ve istikâmetten ayrılmama’ ölçüsü Peygamberimizin (sav) de bize tavsiyesi. [6] O da bizi ifrat ve tefritten uzak tutmak istemiş. [7] Çünkü aşırı gidenin helak olma tehlikesi var. En iyisi işlerin orta yolunu tercih etmek. Çünkü en hayırlı olan yol bu.
Şayet insan bu delilleri görmezden gelip okumaz ve bu delillere karşı lakayt kalırsa işte o tefrit oluyor. O delilleri başka maksat ve ideolojiler için kötüye tevil edip, manüple ederse o zaman da ifrata düşmüş oluyor.
Bu orta yoldur ve doğal olanı budur. Zira insan orta yolu hem benimseyebilir hem de takat ve güç yetirebilir. Ama ifrat ve tefrit öyle değil.
Deveye sormuşlar: "Yolun inişini mi seversin yoksa çıkışını mı? Deve kara kara düşünmüş, soruyu sorana bakmış bakmış ve şöyle demiş: Bu yolun hiç düzü yok mu?" Bazen sonu gelmeyecek gibi görünen tartışmalara giriyoruz. Birimiz yokuşa sürüyor, diğeri aşağıya. Abartılı konuşmak, altı dolmayan çok iddialı konulara girmek, tartışmayı yenme yenilme davası haline getirmek böyle bir şey. Biri çıkıp "Durun yahu ! Bu mevzunun bir orta yolu yok mu ?" diye sorsa ne kadar da lüzumsuz didiştiğimizi anlayacağız.
Biraz da gülümseyelim albümüne yeni bir fotoğraf ekledi.
31 Ocak 2020
31 Ocak 2021 22:30 Pazar CORONA GÜNLERİ.....................................Corona dizileri
Büyük selçuklu
TRT son yıllarda gerçekten tarihi bir görev yapıyor. Diriliş Ertuğrul, Payitaht Abdülhamid, Filinta, Çanakkale Seddülbahir, Yunus Emre gibi çok sevilen birçok dönem işi tarihi dizilere imza attı.
Son dönemde toplumumuzun tarihine, ahlak anlayışına, gelenek ve göreneklerine uygun olarak yapılan bu diziler izleyici tarafından da beğenildi ve en çok izlenen programlar oldu. Özellikle Payitaht, Gönül dağı ve Uyanış Büyük Selçuklu Corona günlerinde evlerimizin değişmez misafirleri oldular.
Son yıllarda “Diriliş” dizisi ile çıtasını yükselten TRT bizleri de Çarşamba günleri adeta ekrana kilitlemişti. “Payitaht” uzun soluklu yürüyüşünü aynı çekicilikle sürdürüyor. Cuma günlerini de ona ayırmış bulunuyoruz. Şimdi de “Uyanış: Büyük Selçuklu" güçlü kadrosu ve senaryosuyla 28 Eylül'den bu yana aynı başarıyla ekranlarda. Pazartesi günleri de misafirimiz o.
"Uyanış: Büyük Selçuklu", Akli Film imzalı, yönetmenliğini Emre Konuk'un yaptığı, senaryosu Serdar Özönalan ve Emre Konuk tarafından kaleme alınan tarih ve kurgu türünde bir televizyon dizisi. Büyük Selçuklu İmparatorluğu'nun devlet yapısını, siyasi olaylarını, savaşlarını ve Melikşah'ın hayatını anlatıyor.
İçinde hem aksiyon, macera hem de dramatik kurgusu bol pek çok hikâye var. Aynı zamanda o döneme ışık tutarak Büyük Selçukluları tanıtıyor bize. Büyük Selçuklu Devleti'ni ve dönemin dengelerini pek çok yönüyle aydınlatıyor. Ayrıca Haşhaşilerin, Fatimilerin ve Bizans gibi devletlerin de düşünce yapısını da aktarıyor bizlere. Gerçekten de bu dizi “kılıcın parlattığı kalemin aydınlattığı bir çağın öyküsü".
O çağda Nizamülmülk gibi bir devlet adamı, İmam Gazali gibi bir büyük alim, Ömer Hayyam gibi şair ve mütefekkirler yaşamış. Haşşaşiler gibi sapkınlar, Hasan Sabbah gibi bir Bâtınî baş dâisi, terörist başları da var. Alpaslan’dan sonra Melikşah ve Sencer işte böyle bir dönemin sultanları. Nihayetinde büyük ve ihtişamlı bir hikâye izliyoruz Uyanış: Büyük Selçuklu'da.
Sencer dizide Melikşah'ın devleti uğruna kendisi dâhil herkesten gizlediği, Kıpçak hatunu Başulu'dan olma oğlu. Nizâmülmülk'ün elinde yetişmiş, devletin yiğitleri arasına katılmış. Keskin bir zekâsı, savaşçı bir ruhu var. Nizâmülmülk ise Alp Arslan'ın ve Melikşah'ın veziri, devletin Hâcesi. Selçuklu'nun sırlarına vâkıf bir siyaset kurup yürütmüş büyük bir devlet adamı.
TRT Genel Müdürünün verdiği bilgiye göre "Barbaros" dizisi de yakın zamanda yayına girecekmiş. Zaman zaman Doğu Akdeniz’in ısındığı bu günlerde Barbaros dizisinin çekilmiş olması tam isabet. Zira bizim, denizcilik hikâyemiz yeni değil. Yüzyıllar öncesine dayanıyor. Barbaros Hayrettin Paşa da Oruç Reis de onun en önemli karakterlerinden. Onlar Akdeniz'in bir Türk gölü haline geldiği bir dönemin başkahramanları. Barbaros dizisi bu manada biraz da günümüze paralel. Mavi Vatan'a benzer bir şekilde, o dönemin kahramanlarını izleyeceğimiz bir yapım olacak.



Hiç yorum yok:
Yorum Gönder