1 Şubat 2024 Perşembe

01 Şubat 2024 Perşembe TORUNLARIMA MEKTUPLAR......................ANILAR; 01 Şubat

 

Özel günler albümüne yeni bir fotoğraf ekledi.

1 Şubat 2013  Tüm babaların ve de dedelerin
🙂 bu özel gününü kutlarım.
Ölmüşlerimize rahmet kalanlara sağlık diliyorum








KÜÇÜK/BÜYÜK ŞEYLER... albümüne yeni bir fotoğraf ekledi.

KÜÇÜK/BÜYÜK ŞEYLER…(En etkili doğal ilaç)

Bilimsel bir çalışmaya göre; iyimser insanların daha sağlıklı bir hayat için kötümserlerden yüzde 50 daha fazla şansları varmış. Bir başka araştırma ise, olumlu düşünmenin özellikle bağışıklık sistemini iyi yönde etkilediğini, buna karşılık olumsuz düşüncelerin kandaki akyuvar sayısını yükselttiğini ortaya koymuş. Benzer bir çalışma da yaşlanmaya umutla ve olumlu bakan yaşlıların diğerlerine nazaran ortalama 7.5 yıl daha uzun yaşadıkları görülmüş. Kısacası iyimser olmak; sağlığımızı korumada ve hastalıkları savuşturmada neredeyse en etkili doğal ilaçmış.
Demek ki, modern tıp da uzun süre farkına varmadığı iyimserlik-sağlık ilişkisinin önemini geç de olsa fark etmiş görünüyor. Neyse ki bu doğal ilacın varlığını, bizim insanımız eskiden beri biliyordu. Çünkü; bu bilgi, tecrübe edilerek öğrenilmişti ve geleneksel olarak kuşaktan kuşağa aktarılıyordu. Kaldı ki, İslam inancı ve tasavvuf kültürü sabretmeyi bir nevi direnme olarak tanımlamaktaydı. Mevlana’nın “Nice umutsuz kapılar vardır açılmaz. Rabbimin kapısı büyüktür kapanmaz ! Sen umudunu kaybetme, rabbim seni bırakmaz” cümlesi bu duruma güzel bir örnek olarak verilebilir. Böylece, moral güç ve sağlam bir inanç iklimi sayesinde hastalıklardan korunma ve tedavi kolaylaşabiliyordu.
"Umut" da "Sabır" gibi bir iyimserlik ilacı ve çok eski zamanlardan beri kullanılıyor. Adeta bir zümrüd-ü anka kuşu gibi günümüzde de hep düştüğü yerden kalkıyor, küllerinden yeniden doğuyor insanlar. Bu arada düşünürlerimiz, ilim adamlarımız ve şairlerimiz de bu memba suyunun kaynağını kurutmuyorlar doğrusu. Sürekli besliyor, çoğaltıyorlar. Tıpkı; "bir güvercin gönder bana/adı umut olsun/yarın doğacak güneşin/dört adımlık odama sığmazken gökyüzü/karanlık düşlerime yağmurlar yağsın/adı umut olsun(*)/yeniden filizlenen toprağın" dizelerinde olduğu gibi.
Gerçekten de iyimser olmakla sağlıklı kalmak ya da sağlık sorunlarından olabildiğince erken kurtulabilmek arasında sıkı bir ilişki var. Sabır ve umut eşliğinde iyimserlik; sadece bağışıklık sistemimizi değil, bir bütün olarak beden ve ruh sağlığımızı da koruyor anlaşılan. Ayakta kalmamızı sağlıyor. Hastalanınca ilaç gibi geliyor yaralı gönüllerimize. Margo Daniel'in dediği gibi "Bir adım, uzun bir yolculuğu başlatabilir/Bir dua, bir kelimeyle başlar/Bir umut ışığı ruhumuzu besleyebilir." Öyleyse bir an için büyük şairimiz Sezai Karakoç'a da kulak verelim: "Umutsuzluk yok!/Gün gelir/Gül de açar...Bülbül de öter…" Misal; belki bu gün bir tırtıl olabilirsin. Ama yarın bir kelebek olman da pekala mümkün. Bunun için asla umudunu kaybetmemeli. Çünkü, yarının ne getireceğini asla bilemeyiz.
Sabır umudun tarlası ise umut da iyimserliğin yol arkadaşıdır derler. O olmazsa olmaz. İyimserlik daha az hastalanmamızı, hastalıklardan daha kısa sürede iyileşmemizi sağlayabilir. Olumsuzlukların beden ve ruhumuza yaptığı tahribatları azaltabilir. Ama umut, bütün dünya "Vazgeç" dediğinde bile "Bir kez daha dene!" diyen içimizdeki sestir. Aslında hepimizde doğuştan var olan ama lazım olduğunda da sonradan kazanılması mümkün olabilen bir yetenektirler bunlar. Böylece, sabırlı-umutlu-iyimser insanlar sadece daha az hastalanıp daha çabuk iyileşmekle kalmazlar, güçlükleri kolay aşabilir, manevi hayatlarında, iş ve sosyal yaşamlarında da daha başarılı olabilirler.
O zaman koyver gitsin gönlünü; "şarkıların olsun dilinde ve avunduğun şiirler/adı umut olsun/göğsüne sığdıramadığın yüreğinin/tatlı bir söz söyle sevdiklerine/değerli olduklarını hissettir sevenlerine/adı umut olsun/bir çiçek al bugün sevdiğine." Evet; "..kendine bir hediye ver/adı umut olsun...yüreğini okşayan iyiliğin/sevgiyle güzelleşen yarınların/adı umut olsun."
Giden günler geçti gitti cancağızım, ne olur bugün kalan ömrümüzün ilk günü olsun. Sabırla direnelim yanlış giden şeylere, umudumuz eksilmesin. İnanıyorsak güçlüyüz. Yine de hayatımıza mutlaka bir tutam iyimserlik ilacı ekleyelim olur mu ?
-------------------------------------
(*) Ali Davarcı

Çocuklarımız, geleceğimiz için; engelli olmayan, bağımlı bir dijital dünya yerine daha fazla insani ve sevgi dolu bir dünya istiyorum









1 Şubat 2018 NE DÜŞÜNÜYORUM -I- albümüne yeni bir fotoğraf ekledi.

Uzun saçları, benzersiz sesi, renkli kişiliğiyle dinleyicisinin anılarında derin izler bırakan Barış Manço'yu (*), aramızdan ayrılışının 19. yılında rahmetle ve sevgiyle anıyorum.
--------------------------------
(*) Barış Manço, 2 Ocak 1943 tarihinde, Rikkat ve Hakkı Manço çiftinin dördüncü çocukları olarak Moda’da dünyaya geldi. Annesi Rikkat Hanım, Türk Sanat Müziği sanatçısıydı. Aileden gelen yeteneğiyle özellikle ortaokul öğrenimini aldığı yaşlarda müzikle ilgilenmeye başladı. Lise yılları Galatasaray Lisesi’nde başladı.
Müzik hayatına Galatasaray Lisesi’nde adım atan Barış Manço’nun arkadaşlarıyla birlikte kurduğu ilk grubun adı “Kafadarlar”, ikincisi ise “Harmoniler”di. Daha sonra Şişli Terakki Lisesi’ne geçiş yaptı.
Lise yılları bittiğinde Belçika Kraliyet Güzel Sanatlar Akademisi’nde 1963- 1971 yılları arasında resim, grafik ve iç mimari eğitimi aldı. Belçika’da “Lemistgrees” adında, Amerikalı, Belçikalı, İtalyan, Kuzey Afrikalı, İngiliz müzisyenlerden oluşan bir grupta yer aldı. “Lemistgrees”le çalışmalarının sürdüğü iki yıl içerisinde Paris Olympia’da konser verdi. 1966 yılında Paris’te iki 45’lik plak çıkardı.
1970 yılında Türkiye’ye döndüğünde Fuat Güner ve Mazhar Alanson ile birlikte “Kaygısızlar” adlı grubu kurdu. Aranjman şarkılara tepki göstererek Anadolu’dan beslenen pop folk tarzında müzik yapmaya başladı. Onuncu plağı “Dağlar Dağlar” ile büyük bir çıkış yaptı, albüm beş ayda 700 bin adet satışa ulaştı. “Dağlar Dağlar” çalışması, sanatçıya Altın Plak Ödülü’nü de kazandırdı. 1971 yılında Moğollar ile çalıştı. Aynı yıl Kurtalan Ekspres’i kurdu. İlk klibini 1973’te, “Hey Koca Topçu”ya çekti. 1975’te ilk albümü “2023”ü yaptı. 1978'de Lale Manço ile evlendi, Doğukan ve Batıkan adında iki erkek çocuğu oldu.
1980 yılında Altın Orfe’de “Nick The Chopper” ve “Ben Bir Şarkıyım” adlı Bulgar şarkısı ile de altın madalyalar aldı. Yurtdışında birçok TV programına konuk olarak katıldı, birçok ülkede koserler verdi. 1983 yılında Eurovision Şarkı Yarışması’na “Kazma” adlı şarkısıyla katıldı, ancak elendi.
1988 yılının Ekim ayında TRT 1’de çocuk ve aileye yönelik bir eğitim kültür ve eğlence programı olarak başlayan “7’den 77’ye” , 1998 Haziran ayında 370. kez ekrana gelerek Türk televizyonculuğunda ulaşılması zor bir rekora imza attı. “Ekvatordan Kutuplar’a” isimli programında ekibiyle birlikte beş kıtada 100’den fazla değişik yöreye giderek 600.000 km.’ye yakın yol kat etti.
Bestelediği 200’ün üzerindeki şarkısı, kendisine 12 altın ve 1 platin albüm ve kaset ödülü kazandırırken, bu şarkıların bir bölümü daha sonra Yunanca, Bulgarca, Arapça, Farsça, Kürtçe, Japonca, İbranice, Fransızca, İngilizce ve lemenkçe olarak yorumlandı. Müzik ve televizyon hayatında sayısız ödüller alan Barış Manço’nun 1991 yılında devlet sanatçısı unvanı, yine aynı yıl Hacettepe Üniversitesi Onursal Doktora unvanı, Uluslararası Teknoloji Ödülü, Japonya Uluslararası Kültür ve Barış Ödülü, Belçika Krallığı Leopold II Şövalyesi Nişanı, Fransız Kültür Bakanlığı Edebiyat ve Sanat Şövalyesi Nişanı, Türkmenistan Cumhurbaşkanlığı tarafından verilen Türkmen Vatandaşlığı ödülleri vardır.
Barış Manço, 1 Şubat 1999 tarihinde Moda’da vefat etti.


1 Şubat 2019 

Gün batımı/Gün doğumu duyguları albümüne yeni bir fotoğraf ekledi.

Sabah, bir yeni dünya gibi geliyorsun;
Öylesine süslü, öylesine sadesin ki..
Sen o kadar güzelsin ki sabah,
O kadar güzelsin ki…
Özdemir Asaf



1 Şubat 2020


Bez mendilleri bilir misiniz? Son 20-25 yıla kadar kullanılırdı. Cebimizde olmazsa rahat edemezdik. Pek çok şey gibi tüketim ekonomisine yenik düştüler.
Kirlenince yıkanırdı. Tertemiz mis gibi kullanmaya devam ederdik. Şimdinin kullan at vefasızlığı yoktu o ilişkide. Çok kullanışlı ve sağlıklıydı.
Bayramlarda gençlere mendil verirdi yengeler. Çok güzel bir adet ve gelenekti. Şimdi bir paket kağıt mendil verseler komik olurdu herhalde. O zarifliğin ve güzelliğin yerini tutamaz.
Naylon bir hayatımız var. İster sentetik, ister likralı, akrilik ne derseniz deyin pamuklunun yerini dolduramaz. Yerine göre yün, yerine göre keten giysilerin en iyisi olduğu gibi.
Arada bir gözüm takılıyor sergi ve tezgahlarda, fark ediyorum. Çok yakında onları ancak etnoğrafya müzelerinde görebileceğiz.

Divan şiiri I albümüne 1 Şubat 2021, 18:00 tarihli yeni bir fotoğraf ekledi.

1 Şubat 2021


Mihrin görür kemâlde her gün zevâlini

Âkıl felekte câh ile mağrûr olur mu hiç


(Güneşin her gün batışını gören akıl, makamla mağrur olur mu hiç?)


Fıtnat Hanım

https://islamansiklopedisi.org.tr/fitnat-hanim



1 Şubat 2024
Orjandan bir anı


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder