124 28 Ocak 2014 Salı 17:34 NE DÜŞÜNÜYORUM ?.........................Bu bir savaş !
Bu demokrasi falan değil. Hiç bir kuralın olmadığı, mertçe, uygarca mücadelenin yerini yalan ve iftiranın aldığı bir savaş.
Gemi azıya almış hırs ve kin dolu duyguların at koşturduğu günler yaşıyoruz.
Düşünün, iki ordu karşı karşıya gelmiş. Öncü birlikler sürekli birbirlerine baskın veriyor. Karşılıklı taciz ateşleri açılıyor. Bazen uzun menzilli bir silah sesi, ardından makineli tüfek tarrakaları duyuluyor. Yeri geliyor uçaktan, yeri geliyor topla karşı tarafın mevzileri yumuşatılıyor (!) gümbürtüyle. Süvariler, tanklar, füzeler devreye giriyor ardından. Piyonlar sürülüyor acımasızca savaş alanına, birbirlerini boğazlasınlar diye. Öte yandan bayraklar, flamalar süslüyor mağrur savaş generallerinin karargahlarını. Ellerini oğuşturuyor fitne, fesat baronları.
Aynen böyle bir film izliyoruz televizyonlarımızın, gazetelerimizin sayesinde. Farkı şu ki bu savaş sanal dünyada da sürüyor kıyasıya. Öyle paylaşımlar, öyle ifadeler görüyorum ki o kişinin aynen böyle düşünüp, bu şekilde inandığını kabullenmek çok zor. Şeytan sanki insanlara maske dağıtmış, bizimkiler de kapış kapış etrafa pislik saçıyorlar.
Çocuk albümüne yeni bir fotoğraf ekledi.
28 Ocak 2019
Görsel düşünceler II albümüne yeni bir fotoğraf ekledi.
28 Ocak 2019
Ne düşünüyorum I albümüne yeni bir fotoğraf ekledi.
28 Ocak 2021 20:30 Perşembe
İşte bir uzun yolculuk daha. Yine otobüsle, yine gündüz, yine iki yanda akıp giden manzaralar, köyler, şehirler. Her seferinde olduğu gibi yine hüzünle sevinç arasında karmaşık duygular.
Yolculuk baba evi, ana ocağından, kendi evimize Ankara'ya doğru. Nasıl her sılaya gidiş özlemle hasretle doluysa, her eve dönüş de sevinçle, umutla dolu oluyor. Geride bıraktıklarımızın burukluğu da, evimizde bizi bekleyenlerin sevgisi de yüreğimizde. Ne ondan ne bundan geçemediğimiz duygular onlar.
Bu defa yolculuğumuz Corona günlerinin kasvetli havasında gerçekleşiyor. Bir mecburiyetten çıktığımız yollar salgından dolayı belli bir tedirginlik içinde tüketildi. Yapmak zorunda olduğumuz işler aynı gerilmeyle ama kısa sürdü çok şükür.
Çok mu kötüydü, hayır. Aksine bu arada yıllardır görüşemediğimiz bazı akrabalarımızı bulduk tanıdık. Sarılamadık, yakınlaşamadık ama biraraya gelmiş olmak bile yetti. İnşallah hastalık bittiğinde yine ama bu sefer doya doya görüşmek üzere ayrıldık.
Şimdi daha mutlu ama yüreğimizin bir parçasını da arkada bırakmış gibi evimize dönüyoruz. İnsanın evi gibisi yok. Hiç kuşkusuz "evim evim güzel evim" diyeceğiz vardığımızda. Evimizin her köşesini gözlerimizle seveceğiz. Ama en önemlisi çocuklarımıza ve torunlarımıza kavuşacağız yeniden. Her gün görüntülü görüştük ama aynel yakin olmak öyle mi ya?
Memleketimizi, doğup büyüdüğümüz toprakları şimdilik inşallah yine geleceğiz diye geride bıraktık. Rahmetli ana babalarımızı hissettik evlerinde, eskiden olduğu gibi sanki sağmışlar da onları ziyaret etmiş gibi olduk. Gittikçe yabancılaştığımız sılamızdan 30 yıldır ekmeğini yediğimiz, suyunu içtiğimiz şehre dönüyoruz. Arafta olmak böyle birşey işte.
Şu anda Bozüyük'teyiz. Dışarıda kar yağıyor. Bursa'dan bu tarafa özellikle de Mezitler'de yağış çoğaldı. Yolda çok güzel kar manzaraları gördük. Orman, dere, köyler hepsi beyaz bir örtünün altında o kadar güzel ki. Tabi sıcak otobüsün camından, rahat koltuğundan bize öyle görünüyor olabilir. Ancak yine de kar yeryüzüne yakışıyor, yolculuk da lapa lapa yağan karda çok hoş.
İşin gerçeği karı özlemişiz. Biz de tabiat da. Her inen kar tanesi toprağa beyaz bereket olarak düşmekte. Geline benzeyen ağaçlar, üzerine kar yorganı çekmiş tarlalar bu özlemin tadını en az bizim kadar doyasıya çıkarıyorlar.
Kar örtüsü köyleri de güzelleştiriyor. Hiç bir çirkinlik yok o tabloda. Bacası tüten her ev orada yaşayan insanları hatırlatıyor. Gözleri bulutlarda rahmet bekleyen, bereket dileyen toprak insanlarını düşündürüyor. Dilerim en az bizim kadar sıcak yuvalarında mutlu olsunlar. Onlar sayesinde ekmek bulabiliyoruz, etimiz onlardan geliyor, sütümüz yumurtamız da öyle.
Her geçtiğimiz köye bu duygularla içimden el sallıyor, sağlık ve bereketlerinin çok olmasını diliyorum. Yediğim elmanın o gördüğüm ağaçtan gelmediğini kim iddia edebilir ki. Salatamdaki marul ya da soğan şu tarladan geliyor olabilir. Rabbimize hamd olsun,bizi aç, susuz ve açıkta bırakmıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder