17 Nisan 2021 Cumartesi

17 Nisan 2021 18:00 Salı CORONA GÜNLERİ.........................................El-Mümît/Cin ve Furkan Sûresi

El-Mümît/Cin ve Furkan Sûresi

Bugün üç ayların 64, ramazanın 5.nci günü. Corona günlerinin de 401.ncisini geride bıraktık. Allah'ın izniyle üç ayların başlangıcından bu yana sürdürdüğüm ve Ramazan ayı boyunca da her gün bir esmayı anarak yola devam ediyorum. 

Ayrıca namazda ve sonrasında okunan dua ve zikirleri de öğrenerek bu süreci manevi açıdan değerlendirmeye çalışıyorum.

Sırada Esma ül Hüsnanın altmışdördüncüsü “El-Mümît" var. Ayrıca bu bölümde içinde peygamberimize telkin edilen dualar bulunan Kur'an ı Kerimin "Cin ve Furkan sûresi"ile ilerliyoruz.

MÜMÎT: المميت Muhyînin [1] mukabili olarak kullanılan Allah’ın isimlerinden biri. [2] [3]

'O' mahlukatın ölümünü yaratan, tâkdir edip ecelleri geldiğinde canlıları öldüren, her canlıya ölümü tattıran, can alan, öldüren" demek.

CİN SÛRESI: الْجِنِّسُورَةُ   Cin Sûresi Kur'an-ı Kerim'in 72. Sûresi. 28 âyet olarak 40.ncı sırada Mekke döneminde inmiş. Daha önce Mekke'de görülmemiş bir grubun Kur'an dinleyip hidayete geldikleri anlatıldığından, bu ismi almış.

Surenin ilk iki ayeti Peygamber efendimizle görüşen bu yabancıların Resulullahın Kur'an okuyuşunu dinlemesi ve “Biz gerçekten harika, güzel bir Kur’ân işittik.” (1) demelerini, sonra da "O, hakka ve doğru yola götürüyor. Bundan dolayı biz de ona iman ettik. Biz Rabb’imize hiçbir şeyi ortak koşmayacağız.”(2) dediklerini haber veriyor. Ardından gelen ayetler ise onlarla ilgili ilginç bilgilerle dolu.  Nihayet 18. ayet: "Mescidler şüphesiz Allah’ındır. O halde Allah’la birlikte başka birine duâ etmeyin." ikazında bulunduktan sonra bizzat Resulullahtan şöyle demesi isteniyor:

Bismillâhirrahmânirrahîm

“Kul "innemâ ed’û rabbî ve lâ uşriku bihî ehadâ."(Cin Sûresi/20)

“De ki: “Ben sadece Rabbime dua ederim ve hiç kimseyi O’na ortak koşmam.”

"De ki: "Şüphesiz ben ancak Rabbime ibadet ederim ve O'na hiç kimseyi ortak koşmam." [4]

"De ki: Ben kendisine hiç kimseyi ortak koşmaksızın yalnız rabbime yakarıp kulluk ederim.”[5]

"De ki: "Ben sadece Rabb'ime dua ederim ve hiçbir şeyi O'na ortak koşmam." [6]

Bir yandan müşriklere karşı bir manifesto, diğer yandan bir nevi dua niteliğinde olan bu ayetin devamında ise şöyle deniyor: De ki: “Şüphesiz ki ben size zarar vermeye de iyilik yapmaya da kâdir değilim.”(21) "De ki: “Doğrusu hiç kimse beni Allah’tan kurtaramaz ve ben O’ndan başka bir sığınak da bulamam.”(22)

FURKAN SÛRESI: الْفُرْقَانِ سُورَةُ Mekke döneminde inmiş. 68-70. âyetlerin Medine döneminde indiği konusunda bir rivayet de var. 77 âyet. Sûre, adını ilk âyette geçen “elFurkân” kelimesinden almış. Furkân, “hak ile batılı birbirinden ayıran”demek olup Kur’an’ın da isimlerinden biri.

Mushaftaki sıralamada yirmi beşinci, iniş sırasına göre 42.inci sûre. Yâsîn sûresinden sonra, Fâtır sûresinden önce Mekke’de inmiştir. Abdullah b. Abbas’tan nakledilen bir rivayette 68-70. âyetlerin Medine’de indiği belirtilirse de Buhârî’nin kaydettiği bir rivayette (“Tefsîr”, 25), 68. âyetin Mekke’de indiğini belirten bir bilginin yer alması, bu üç âyetin de Mekke’de indiği ihtimalini güçlendirmektedir. Sûrenin ilk üç âyetinin Medine’de indiği yolunda da bir rivayet vardır (İbn Âşûr, XVIII, 313). [7]

Sûrede temel konular olarak Hz.Peygamber’in tüm insanlığa gönderildiği, onun tebliğ sırasında karşılaştığı zorluklar ve şirkin kökünün kazınacağı, geçmiş ümmetlerin hayatlarından bazı örnekler de verilerek anlatılıyor.

Furkan Sûresi 65-66 Âyetler:

"63﴿ Rahmân’ın has kulları yeryüzünde vakarla yürüyen, cahiller onlara laf attığı zaman, “selâm” deyip geçen kullardır. 64﴿ Gecelerini rablerine secde ederek, huzurunda durarak geçirirler" ayetlerinden sonra müminlerin yaptığı bir dua naklediliyor: 


"..Rabben
âsrif annâ azâbe cehenneme inne azâbehâ kâne garâmâ." (Furkan Sûresi/65-66)

“...Ey Rabbimiz! Bizden cehennem azabını uzaklaştır, gerçekten onun azabı sürekli bir helaktir!”

"Onlar, şöyle diyenlerdir: "Ey Rabbimiz! Bizden cehennem azabını uzaklaştır, gerçekten onun azabı sürekli bir helaktir!"(65) "Şüphesiz, ne kötü bir durak ve ne kötü bir konaktır orası.(66)" [8]

 “(65) Ey rabbimiz, derler; Bizi cehennem azabından uzak tut; çünkü onun azabı bitip tükenme bilmez. (66) O cehennem ne kötü bir yerleşme ve kalma yeridir!” [9]

"(65)Rabb'imiz, cehennem azabını bizden uzak tut; onun azabı son derece korkunç ve süreklidir" diye dua ederler. (66)-Cidden orası ne kötü bir yerleşme yeri ve ne kötü bir duraktır!-" [10]

Sıra 70. ayete geldiğinde yüce Allah tevbe edip inananlara sesleniyor: "Ancak tevbe edip iman eden ve sâlih amel işleyenler başka. Allah onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah çok çok bağışlayıcı, engin merhamet sahibidir." "Kim tevbe edip sâlih amel işlerse, şüphesiz ki o tevbesi kabul edilmiş olarak Allah’a döner."(71) "Onlar ki yalan yere şâhitlik etmezler. Boş sözlerle karşılaştıkları (faydasız bir şeye rastladıkları) zaman izzet ve şereflerini koruyarak oradan geçip giderler." (72) "Ve kendilerine Rablerinin âyetleri hatırlatıldığı zaman, onlara karşı sağır ve kör davranmazlar." (73)

Ardından 74. ayette "Ve onlar şöyle derler" diyerek yine onların dilinden aşağıda meali verilen  dua aktarılıyor:

Furkan Sûresi: 74. Âyet:

Bismillâhirrahmânirrahîm, "Vellezîne yekûlûne


"..Rabben
â heb lenâ min ezvâcinâ ve zurriyyâtinâ kurrate a’yunin vec’alnâ lil muttakîne imâmâ." (Furkan Sûresi/74)

“...Rabbimiz! Bize gözümüzü aydınlatacak eşler ve zürriyetler bağışla ve bizi takvâ sahiplerine önder kıl!”

"Onlar, "Ey Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz aydınlığı kıl ve bizi Allah'a karşı gelmekten sakınanlara önder eyle" diyenlerdir." [11]

"Onlar, Ey rabbimiz! derler, Bize mutluluk getirecek eşler ve çocuklar bahşet; bizi günahtan sakınanlara öncü yap![12]

"Onlar, "Ey Rabb'imiz! Bize gözümüzü aydın edecek eşler ve çocuklar ihsan et; bizi muttakîlere önder yap" diye dua ederler.”[13]

Son ayetlerde onlara bir de müjde verilmiş: "İşte onlar sabretmelerine karşılık olarak, cennetin en yüksek odaları (makamları) ile mükâfatlandırılacaklardır. Orada hürmet ve selâm ile karşılanacaklardır." (75) "Orada ebedî kalacaklardır. Orası ne güzel bir karargâh ve ne güzel bir makamdır." (76)

Nihayet duanın, inanmanın ve inkarın önemi bir kez daha çok tesirli bir ayetle vurgulanıyor: "De ki: “Duâ ve ilticanız olmasaydı Rabbim size değer verir miydi? Yalanladığınızdan ötürü azap yakında yakanıza yapışacaktır.”(77)


[6] Beyânu’l-Hak, Prof.Dr.Zeki Duman, 1.cilt sayfa 390

[10] Beyânu’l-Hak, Prof.Dr.Zeki Duman, 1.cilt sayfa 412 

[13] Beyânu’l-Hak, Prof.Dr.Zeki Duman, 1.cilt sayfa 412 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder