Yüreğimin sesi
GÜZEL İNSANLAR
Buğday nedir; bilir misiniz ?
Bir daneden, ayrı
bitmiş yedi filiz
Sessizce, göğe doğru her biri
Başak vermiş, serpilmiş
Olgunlaştıkça altın gibi,
Sararıp da eğilmiş
Her başakta sıra sıra
Doksandokuz dane
İnciler gibi
dizilmiş
Berekete misal,
sahibine ferahlık
Yiyene afiyet sağlık
Vefaya görenek
İnsana yar
olmuşlar
Sadakate örnek
Soframızda ekmek
Varoluştan beri
Yanımızda durmuşlar
Biliyor musunuz ?
Güzel insanlar da öyle
Buğday başakları gibi
Bereketli, dolu ve
sade
Ateş böcekleri gibi
Birbirlerine uymuşlar
Dün birini daha gördüm
Şanslıyım, sayıları pek az
Ama şahidim varlar,
Biliyorum ordalar…
Buğday taşıyan
Karıncalar gibi meşgul
Buğday başakları gibi
Göğe doğru uzanmış
Sabah güneşi gibi
Sıcacık ve parlaklar
-----
Ankara/ 15 Ocak 2019 Salı 23:00

Fatihte
Buluşmuş akla mavi
Altında bir ulu cami
Güller şevkle açmış
Akan sulara ahenkli
Güller suyu seyreder
Dua gibi minareler
Gökyüzü donanmış
Rabbe açılmış eller
'O' gözle Fatihte bir ânı
Görüp, tutmuş zamanı
Ne de rânâ uzanmış
Güzelim ecdad yadigârı
----
Ankara/ 06 Haziran 2018 Çarşamba 01:15
Baharda onca renkler
Arıya bal suna çiçekler
Baş bağlamış gonca güller
Ne güzeldir, gördün mü hiç ?
İçini ısıtan bahar
Aradan sızan ışıklar
Göğe ulaşan dallar
Ne güzeldir, andın mı hiç ?
Gürül gürül akan sular
Daldan dala konan kuşlar
Senden yana esen rüzgar
Ne güzeldir, duydun mu hiç ?
Seherde açılan gözler
Rabbine uzanmış eller
Aşk ile söyleyen diller
Ne güzeldir, tattın mı hiç ?
El bağlamış duran erler
Eğilmiş bükülmüş dizler
Secdede akan seller
Ne güzeldir, gördün mü hiç ?
Gözlerinden akan yaşlar
Gölgelenmiş hilal kaşlar
Titrer ona dağlar taşlar
Ne güzeldir, bildin mi hiç ?
Çocuk iken büyüyene
Taze fidan yürüyene
Boyu boyuna erişene
Ne güzeldir, doydun mu hiç ?
Dillerde gezen türküler
Gönüllerde biten güller
Kalplerde gizlenen küller
Ne güzeldir, sevdin mi hiç ?
----
Yıllara yaslanmış koca koca portalar,
Ahırda ahşap kiriş, üstte sıcak odalar
Bahçede çiçek, içinde hayat olan evler
Geçmişte kaybolup gittiler birer birer
Asma çardak taşlıklı serin sulu gölgeler
Sardunya, begonya, küpeli pencereler
Sıra sıra dizili, toprak sıvalı ak evler
Geçmişte kaybolup gittiler birer birer
Akrabayla iç içe, komşulukta görgülü
Sahibi gibi sessiz, hemi alçak gönüllü,
Ah yokluk ! beli eğri büğrü olmuş evler
Geçmişte kaybolup gittiler birer birer
Ocakta kütür kütür kuru meşe odunu
Pişer çorba, bakır güğüm, kaynar su
Fakir ama tertemiz, kireç kokulu evler
Geçmişte kaybolup gittiler birer birer
-----
Orjan/18
Temmuz 2017 Salı 01:00
İnsansın, ağaca bak, gör ! dedi gözlerim;
Kökleri toprakta, oradan gücü kuvveti
Bak dalları da semada, dua gibi, heybetli
Yaprakla bezenmiş, sanki nefes alıp veriyor
Çiçeği meyvesi ne hoş, hayrat gibi, hikmetli
-----
Delikanlı kiracı,
Yazmış içindekini.
Gerçi böyle yapmasa,
Kirletmeseydi çevresini.
Kendince öyle dökmüş işte,
Derdini, özlemini.
Ama yine de sahiplenmiş.
Değil mi ?
Semtini, mahallesini.
Düşündüm de:
İşi gücü yerinde, evi barkı olanlar
Okumuş, çağdaş, kentli, uygar olanlar
Elbet sever bu kadar,
Değil mi ?
Kentini ülkesini.
Peki ya neden kirletirler ?
Kırar, döker, bozarlar
Milletin huzurunu, şehrinin düzenini.
-----------
01 Mart 2015 Pazar
23:30
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder