Yilmaz Yalcın, Bahadır Cüneyt Yalçın albümüne 5 yeni fotoğraf ekledi
BCY okurlarıyla. İmza ve söyleşi günleri
İzmir Tüyap 19.Kitap Fuarında "Mütevazı Bir İntikam" ın imza günü
Bu arada "Kuş lokumları" da imzalanıyor
"Mütevazı bir intikam" vesilesiyle yazarla okuyucuları tanışıyor

28 Nisan 2018
YÜKSELİRKEN DÜŞMEK !
Yükselmek aynı zamanda düşmeyi de akla getirir. Düşmekten korkanın hiç yukarıya çıkmaması gerekir.
Zira, 'Aşağıda olan kimse düşmekten korkmaz.' (Aristoteles) Garantici olanlar 'Hiç düşmemek için, hiç yükselmemiş olmalısın'(Goethe) görüşüne itibar ederler.
Şöyle de denebilir: 'O kadar yükseklerin hasretini çekmeyelim ki, düşüşümüz çok derin olmasın.'(Schiller) En doğrusu 'İnsan düşeceği yere çıkmamalıdır.'(Emile Alain)
Peter İlkesi denilen görüşe göre; 'herhangi bir örgütü oluşturan kişilerden yeteneklerine uygun bir bürokratik davranış ancak onların sahip oldukları yeteneklere uygun mevkilere atanmış olmaları halinde beklenebilir.' Yani bu teori basit anlamda; "her çalışanın terfi sürecinde zamanla yetersizlik durumuna yükselebileceği" varsayımına dayanır.
Bürokratik örgüt yapılarında yükselen herkes, "kişisel yetmezlik düzeyi" ne ulaşmak eğilimindedir. Yetmezlik herkes için geçerli evrensel bir durumdur. Kişisel yetmezlik memurun kişisel olarak kendisinden beklenileni verememesi durumunu ifade eder ve kendisini işten tatmin olmama yeni veya daha iyi iş ve üst mevkilere geçme duygusunun yitirilmesi ile gösterir.
Peter'a göre, hiyerarşiler değişik nitelikler arayan değişik basamaklardan oluşur ve her basamak yeni ek fonksiyonların getirilmesini talep eder. İşte yetmezlik düzeyi bir üst basamağın talep ettiği ek fonksiyonları yerine getirememe sınırını ifade etmektedir ve herkesin böyle bir sınırı vardır.
İşte o yetmezlik düzeyine ulaşan herkes kaçınılmaz düşüşü yaşar. İş hayatında sürekli sıçramaya çalışan insanlar bir bakıma 'Herkes ölmek için yaşar, düşmek için yükselir.'(Marlowe) sözünü doğrularlar.
Fakat dikkat etmeli: 'Hiç bir yaprak, gözden düşen insan kadar hızlı düşmemiştir yere.'(Anonim) Üstelik 'Attan düşen ölmez, eşekten düşen ölür' şeklinde bir atasözümüz bile var. Torpille, dayıyla yükselmeye alışanlar gün gelip bu güç arkalarında kalmayınca motoru stop etmiş uçak gibi yere çakılırlar. Eşekten düşmek böyle bir şeydir.
Peki bu konuda hiç mi iyi bir fikir yok. Tabi ki var. Bürokratik örgütlerde ancak henüz yetmezlik düzeyine ulaşmamış olanlar iyi iş çıkarabilirler. Zira enerjik, esnek ve istim üzerindedirler. Kondisyonları yerindedir. Örgütün verimliliği de büyük ölçüde bu kişilere bağlıdır. Üst yöneticiyseniz ve başarılı olmak istiyorsanız bu elemanlarınıza iyi davranın.
Yilmaz Yalcın, NE DÜŞÜNÜYORUM -I- albümüne yeni bir fotoğraf ekledi.
28 Nisan 2018
Bugün yaşadığımız bir olay yüreğimizi sızlattı. Biz vefa ve sadakatı birbirinden ayrılmaz bilirdik. Vefa bir tarafa sadakat bir tarafa savruldu gitti.
Ey birlikte yola çıkan kişi ! Yola çıktıklarını nasıl olup da yolda bulduklarına değişecektin ? Bunu nasıl aklından ve kalbinden geçirebildin ki ? Ne oldu o güzel kardeşlik hukukuna ? Galiba seninkisi yerlerde sürünüp pul oldu sayende.
Ne oldu şimdi ? Eline bir bak, ne geçti, ne var ? Kardeşlik ipini kopardın, trenden indin kalakaldın öylece. Yolcu yoluna devam edecek, sense bir gayya kuyusunda yalnız ve susuz kalacaksın.
Ne ibretlik bir haldir bu. Anlayabilene...
Yilmaz Yalcın, Çeşmeler albümüne yeni bir fotoğraf ekledi.
Dağ başında bir teselli çeşmesi
Göründü uzaktan, çekti kendine
Suyu soğuk, berrak ''iç'' diyor sesi
İçtim de gerçeğin düştüm içine...
Teselliden nasip buldum dünyada
Maziden âtiye dağ dağ dolaştım
Ben gurbette,dostlar bekler sılada
Nice yokuşları ümitle aştım...
Seraplar içinde çöllerden geçtim
Gittim yâr yanında zümrüt bahçeye
Mevsimleri teker teker tükettim
Doyamadım güzelimi sevmeye...
''Doyan varsa bana haber göndere''
Doyumsuz Sevgi…/İbrahim Ethem Bingül
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder