Yilmaz Yalcın, Bahadır Cüneyt Yalçın albümüne yeni bir fotoğraf ekledi.
Yilmaz Yalcın, Bahadır Cüneyt Yalçın albümüne 7 yeni fotoğraf ekledi.
Yilmaz Yalcın, Göreceli albümüne yeni bir fotoğraf ekledi.
26 Nisan 2018
Hayatın içinde göreceli hallere ilişkin sayısız örnek vermek mümkün. Bugün tarihten, Nasreddin hoca'dan bir örnek vermek istiyorum.
DÜNYA MI / BAKLAVA MI ?
Bilginin biri dünyanın en akıllı adamını bulmak için diyar diyar geziyormuş. Yolu Nasreddin Hocanın köyüne gelince köylülere sormuş: "Sizin köyün en akıllı adamı kim? " "Nasreddin Hoca" demişler.
Bilgin eline bir değnek alıp yere bir daire çizmiş. Nasreddin Hoca da elindeki çomakla daireyi ortadan ikiye bölmüş. Bilgin bir doğru daha çizerek daireyi dörde bölmüş. Hoca da dörde bölünmüş dairenin üç dilimine çarpı işareti koymuş. Bilgin elleriyle aşağıdan yukarıya doğru bir hareket yapmış. Hoca da yukarıdan aşağıya yapmış aynı hareketi.
Bilgin büyük bir hayranlıkla hocayı tebrik etmiş. Olup bitenden bir şey anlamayan halk bilgine ne olduğunu sormuşlar. Bilgin de: "Bu adam gerçekten dünyanın en akıllı adamı. Yere dünya çizdim o ortadan ekvator geçer dedi. Ben dünyayı dörde böldüm o da dörtte üçü sudur dedi. Ben yerden buharlaşma sonucunda ne olur dedim o da yağmur yağar dedi."
Bu sefer hocaya dönüp neler olduğunu sormuşlar. Hoca da: "Bu adam oburun biri. Yere bir tepsi baklava çizdi ben de yarısı benim dedim. Daha sonra tepsiyi dörde böldü, o zaman dörtte üçü benim dedim. O da tepsi altından ateşi hafif hafif almalı dedi, ben de üstüne fındık fıstık ekelersek daha iyi olur dedim."



İşte size hocadan göreceli bir bakış. Dervişin fikri neyse zikri de öyle olurmuş.
Söz baklavadan açılmışken bir baklava fıkrası daha:
Nasrettin Hoca akşam üzeri evine doğru yürürken bir köylüyle karşılaşmış. Köylü; “Hocam, az önce adamın biri büyük bir tepsi baklava götürüyordu” demiş. Hoca; “Beni ilgilendirmez !” cevabını vermiş. Köylü adam ısrar etmiş: “Ama baklava tepsisini sizin eve doğru götürüyordu” demiş. Hoca; “O zaman da seni ilgilendirmez!” cevabını vermiş.
Demek görünen şeyler bakana göre, bakışa göre farklı yorumlanabiliyor.
Yilmaz Yalcın, Görsel düşünceler albümüne yeni bir fotoğraf ekledi.
26 Nisan 2018
Yaş otuz beş! yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.
Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar?
Neden böyle düşman görünürsünüz,
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?
Zamanla nasıl değişiyor insan!
Hangi resmime baksam ben değilim.
Nerde o günler, o şevk, o heyecan?
Bu güler yüzlü adam ben değilim;
Yalandır kaygısız olduğum yalan.
Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız;
Hatırası bile yabancı gelir.
Hayata beraber başladığımız,
Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir;
Gittikçe artıyor yalnızlığımız.
Gökyüzünün başka rengi de varmış!
Geç farkettim taşın sert olduğunu.
Su insanı boğar, ateş yakarmış!
Her doğan günün bir dert olduğunu,
İnsan bu yaşa gelince anlarmış.
Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!
Her yıl biraz daha benimsediğim.
Ne dönüp duruyor havada kuşlar?
Nerden çıktı bu cenaze? ölen kim?
Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar?
Neylersin ölüm herkesin başında.
Uyudun uyanamadın olacak.
Kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak,
Taht misali o musalla taşında.
Otuzbeşyaş şiiri / Cahit Sıtkı Tarancı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder