Orjan’a yol haritası
Orjan daha önce de Burhaniye Bahçelievler Mahallesiyle ilişiklendirilmişti. Ancak son gelişmelerle oluşan “A.Çetinkaya Mahallesi” nin merkezinde olan bir yerleşim yerine dönüşüyor. Yani Burhaniye ilçesi kentsel alanının coğrafi ve yönetsel alt bölümü haline geliyor.
Yasalara göre
sınırları ve nüfusu belli olan yöneticisine de 'muhtar' denilen yerleşim ve
yaşam alanlarıdır mahalleler. Aynı mahallede oturmakta olan insanlar da,
mahalle halkı olarak tanımlanıyorlar.
Türkiye Cumhuriyetinin idare sisteminde iki farklı mahalle kavramı var. İlki köy tüzel kişiliğine bağlı olan mahalleler. Diğeri ise il ve ilçe merkezlerinde olan daha kalabalık nüfusa sahip olup yerel yönetimlerin bir parçası olanlar. 5393 sayılı belediye kanunu[1] bunları “Belediye sınırları içinde, ihtiyaç ve öncelikleri benzer özellikler gösteren ve sakinleri arasında komşuluk ilişkisi bulunan idarî birim” olarak tanımlamış. İçinde sokak bölümlendirmeleri olan “Mh.” kısaltmasıyla gösterilen yerleşim alanları oluyorlar. Bu mahalle yönetimleri seçim yolu ile oluşmasına karşın, köy yönetiminde olduğu gibi tüzel kişiliğe sahip değiller. Kendilerine özgü bütçeleri de yok.
5393
Sayılı Belediye Kanununun 21.nci
Bölüm “Mahalle Muhtarlığının Kurulumu ve
Yönetimi”ni düzenliyor. Oradaki 9.ncu maddeye göre “Mahalle, muhtar ve ihtiyar heyeti tarafından yönetilir”. Aynı
maddeye göre Belediye sınırları içinde mahalle kurulması, kaldırılması,
birleştirilmesi, bölünmesi, adlarıyla sınırlarının tespiti ve değiştirilmesi,
belediye meclisinin kararı ve kaymakamın görüşü üzerine valinin onayı ile oluyor.
“Muhtar”; köyün ya da
mahallenin yönetiminden sorumlu olan kişiye verilen isim. "Seçilmiş
kişi" anlamına geliyor. Bulunduğu bölgenin temsilcisi olarak 5 yıllık
görev süre boyunca, 4 adet aza ile beraber çalışmalarını sürdürür. Görevleri: “Muhtar,
mahalle sakinlerinin gönüllü katılımıyla ortak ihtiyaçları belirlemek,
mahallenin yaşam kalitesini geliştirmek, belediye ve diğer kamu kurum ve
kuruluşlarıyla ilişkilerini yürütmek, mahalle ile ilgili konularda görüş
bildirmek, diğer kurumlarla iş birliği yapmak ve kanunlarla verilen diğer
görevleri yapmakla yükümlüdür” şeklinde belirlenmiş.
Aynı
kanunun 9.ncu maddesi bu noktada Belediyenin görevlerini de belirtmiş. Buna
göre“..mahallenin ve muhtarlığın
ihtiyaçlarının karşılanması ve sorunlarının çözümü için bütçe imkânları
ölçüsünde gerekli ayni yardım ve desteği sağlar; kararlarında mahallelinin
ortak isteklerini göz önünde bulundurur ve hizmetlerin mahallenin ihtiyaçlarına
uygun biçimde yürütülmesini sağlamaya çalışır.”
Bütün
bunlar ne anlama geliyor? Mahalle olmak Orjan’ı nasıl etkileyecek? Geleceğimiz
üzerinde ne gibi etkileri olacak? Bunları düşünmek, Orjan ve mahalle
olan diğer sitelerle birlikte yöremiz gelecekte nasıl bir şekillenme yaşayacak
öngörebilmemiz gerekiyor.
Kuşkusuz
bizim gibi kendi içinde müstakil birer ada durumundaki diğer kooperatiflerle
birlikte artık “farklı bir şey” olacağımızı kabul etmemiz lazım. Sadece bu
gelişme değil tabi, çevremizde daha fazla altyapı ve yapılaşma göreceğiz
önümüzdeki yıllarda. Yakın ya da uzak; bir İskele mahallesi, bir Öğretmenevleri,
bir Zeytinli Altınkum mahallesi süreci yaşayacağımız muhakkak.
İçinde
bulunduğumuz bu güzel siteden yükselen beklentilere, üzerinde tartışmakta
olduğumuz meselelere ve her geçen gün daha fazla kamu hizmeti taleplerimize bakarsanız
aslında bu eşiği çoktan aşmış olduğumuzu anlayabilirsiniz. Sözün özü daha
kooperatif olarak devam etmemiz mümkün değil. O durumda da site yönetiminden
başka seçeneğimiz yok. Bu arada pek çok nedenle Kooperatifin işletme
kooperatifine dönüşüp küçülmesi ve sadece bizim için ticari hizmetlere tahsisi söz konusu olacak.
O
halde bulunduğumuz noktada Orjan için yeni ve farklı bir şeyler yapmak
gerektiği açık. Ancak ‘Ne yapılmalı?’
ve “Nasıl yapılmalı?” en önemlisi
bunlar bizi “Nasıl bir geleceğe
taşımalı?” Artık şunu biliyor olmalıyız: “Bir şeyler yapılmalı” demekle o ‘bir şeyler’ kendiliğinden olmuyor.
Ya da şöyle diyelim: “zamanla kendiliğinden oluveren şeyler” acaba gerçekten istediğimiz
şeyler mi olur?
Kuşkusuz
umutsuz olmaya da gerek yok. Zira Orjan’ın köklü bir geçmişi, hepimizin sevdiği
güzellikleri ve değerleri var. Buna karşılık dünden bu güne geç kaldığımız,
birikmiş devasa sorunlarımız da. Bir yandan da dünya dönüyor ve zaman durmuyor.
Orjan artık 10 yıl öncesi gibi değil. Orjan da, üye yapımız da, çevremiz de
sürekli değişmekte. Yine de “zararın neresinden dönülürse kârdır” denilmiş.
Yani ne kadar erken davranırsak o kadar yol almamız mümkün.
Elimizdekileri
kaybetmeden, eksiklerimizi tamamlayıp, dönüşerek süregiden değişimi yakalayamaz
mıyız? Böylece geleceğe uyum sağlayan, bilinçli olarak değişip gelişen bir Orjan
niye olmasın ki? 10 yıl sonra kendi varlığı, değerleri ve kültürü ile hep
birlikte geleceğini inşa etmiş bir Orjan görmeyi kim istemez?
Ancak,
ısrarla söylediğim gibi öncelikle Orjan’ın vizyonunu ve yol haritasını
netleştirmesi gerekiyor. Özellikle de yönetime talip olanların Orjan için
önemli olanla öncelikli olanın ayırdına varması lazım. Şayet böyle bir
bilinçle, Orjan’ın gerçekte neye ihtiyacı olduğunu, ne yapması gerektiğini,
kimden ne talep etmesi lazım geldiğini, zamanını, mekânını ve tonunu doğru
öngörebilirlerse ilk adım atılmış olacak.
Bu
ilk adımın içi Orjan için sağlıklı bir durum analizi yapmakla doldurulabilir.
Elbette "Görmem, duymam, konuşmam" duyarsızlığının zamanı ve yeri
değil. Adayların nerede durduğumuzu, gelecekte karşı karşıya olduğumuz tehdit
ve fırsatları, zayıf ve güçlü yönlerimizi değerlendirmeden sağa sola gülücük
dağıtmalarının hiçbir yararı olmaz. Üstelik bu zafiyet bize, üyelere de yansır
ve meseleyi anlamsız bir seçme seçilme yarışına indirgemiş oluruz. Bu da mümkün
olduğu kadar geleceğe odaklı, faydalı ve çözümcül beyin fırtınaları yaparak,
birliğimizi zedelemeden aşılabilir.
Kuşkusuz
hepimiz günümüzü yaşayarak, Orjan’dan mümkün olan keyfi alarak bilmediğimiz
yarınlara doğru yol alıyoruz. Bu arada karşımıza yeni yeni yol çatırıkları hep çıktı,
çıkıyor, çıkacak ta. Böyle zamanlarda durumumuzu, karşımızdaki seçenekleri ve
olabilecekleri layıkıyla gözden geçirmemiz gerekiyor. Bu değerlendirmeler aynı
zamanda durumumuzu, sorunlarımızı, beklentilerimizi muhasebe etmek, geleceğe yönelik seçimlerimizi
daha doğru yapmak için de birer fırsat.
Baktığımızda
geçmişte pek çok hata yapılmış, gelecek görülememiş, eldekiler korunup geliştirilememiş
ve zaman kaybedilmiş olabilir. Böyle hallerde inanın birbirimizi suçlamanın ya
da birini indirip yerine bir başkasını seçmenin şimdiye kadar hiçbir yararı olmadı,
olmayacak ta. Nelerin doğru olmadığının anlaşılması yapılan yanlışların tekrar
edilmemesine fayda sağlar; doğru. Ancak yetmez. Neyi doğru yapmamız gerektiği
üzerinde daha fazla kafa yormalıyız. Önümüze ve geleceğe bakmayı bilebilirsek,
en uygun yolları bulmamız da kolaylaşabilir. Böyle yapmazsak kaybeden hep ve yine
biz oluruz.
Şayet
2021 seçimli genel kuruluna hazırlanıldığı bir süreçte Orjan’ın gidişatını daha
iyiye doğru düzeltmek ve değiştirmek istiyorsak; görünen meselelere ayırdığımız
enerjiden çok daha fazlasını ana sorunlara, köklü kararlara ve geleceğin
Orjan’ının inşasına ayırmak zorundayız.
Bu
konuda benim yol haritası önerim şu: “Orjan’ın mevcut durum, misyon ve temel
ilkelerinden hareketle geleceğe dair bir vizyon oluşturulmalı, bu vizyona uygun
amaçlar ile bunlara ulaşmayı mümkün kılacak hedef ve stratejiler belirlenmeli, ölçülebilir
kriterler geliştirerek performans izlenmeli ve değerlendirilmelidir.”
Bu
tarz bir yaklaşım, her şeyden önce; “Neredeyiz?,
Nereye ulaşmak istiyoruz?, Ulaşmak istediğimiz noktaya nasıl gideriz? Ve
Başarımızı nasıl değerlendiririz?” şeklinde ifade edilebilecek dört temel
soruya cevap arayarak başlıyor. Ardından adına ister seçim vaadleri deyin,
ister program ya da eylem planı. Sonuçta geleceğe yönelik bir plân ortaya
konulmasıyla da olgunlaşıyor. İşte önümüzdeki genel kurul birilerinin gidip
birilerinin gelmesi için değil Orjan’ın geleceğini şekillendirecek böyle bir
planın oylaması için yapılmalıdır.
Ancak
şunu da ifade etmeliyim ki; bir değişim plânının olması, gerçekleştirilmesi
için asla yeterli değil. En başta o plânın sahiplenilmesi ve harekete geçilmesi
gerekiyor. Zira; asıl olan pırıltılı şablon ve ifadeler değil, yönetim
sürecinin bizzat kendisidir. Elbette bu tarz bir harekete en geniş destek ve katılım
da şart. Sürece değişik taraf ve seviyelerden insanlar dahil edilmeli ki ortak
akıl bir bütün olarak çıkış yolunu dosdoğru bulabilsin. Zira arkasında yeterli
destek olmayan hiçbir çıkış yolu başarıyı bulamaz. Kaldı ki bu sürecin bir yan
ürünü olarak yaşanan birlikte olma hali, güçlü iletişim ve motivasyon ilerde
yaşanabilecek birçok olumsuzluğa da geçit vermeyecektir.
Ayrıca
şayet Orjan geleceğini öngörmek, karşı karşıya kaldığı sorunları orta vadede
aşmak istiyorsa alıştığı minval kısa vadeli çözümlerden uzak durmalıdır. Burada
önerdiğimiz şey elbette ki mevcut sorunlarla uğraşmayı, işleri yürütmeyi ve günlük
hizmetlerin verilmesini durdurmamalıdır. Yönetim görevi olan hizmetleri
sürdürecek, vaadlerini yerine getirecek ve geleceğe yönelik kararları da yerine
getirecektir. Farklı olan şey; yönetimiyle, üyeleriyle hep birlikte öngörülen plâna
sahip çıkmak, katılmak ve destek vermektir.
“Gitmek
istediğimiz yere nasıl ulaşabiliriz?” sorusunun cevabı kullanılacak yöntem,
yol haritası ve faaliyetlerle, yani; strateji ve projelerle verilmiş olacak.
Kuşkusuz anlamlı sonuçlar olarak tanımlanabilecek “stratejik amaçlar” için ulaşılması gereken ölçülebilir hedefler
ortaya koymak bu yöntemin olmazsa olmazı.
Bu aşamada da “Neredeyiz?”
sorusuna verilen cevaplar önemli bir zemin. Zira, işin başlangıcında not edilen
ve plan dönemi süresince yararlanılabilecek fırsatlar ile sakınılması gereken
tehdit ve risklerden de doğal olarak bazı çözümler çıkar.
“Yol haritası diyebileceğimiz bu strateji” de en sonunda öngörülen vizyona ulaşmak üzere, sarf edilecek tüm çaba ve eylemlerin belli bir “amaç” için kurgulanmasıyla şekillenmiş ve nihayetinde de gerçekleşmiş olacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder