9 Aralık 2017 Cumartesi

287 09 Aralık 2017 Cumartesi 23:50 UMRE GÜNLÜĞÜ.......................Cidde'ye doğru

Cidde'ye doğru

Namaz sonrası ejyad caddesine doğru akan bir sel gibiydi yine insanlar. Bu manzaranın da birkaç fotoğrafını çektim. 

Cebimdeki son üç riyali de sadaka olarak verdim. Allah kabul etsin.

Otele geldiğimde eşim lobiye inmişti. Eşyalar, insanlar lebaleb doluydu otelin girişi. Bir taraftan bizim gibi gidenler, diğer yandan henüz burada vazifesini sürdürmeye çalışanlar. Hanım odadan son birkaç şey almak için kapı kartını verdi. Acele etmem gerekiyordu.

Küçük el ve sırt çantalarını aldım. Terlikleri ve hanımın krem ayakkabılarını bir poşete koydum.

Bizi iki haftadır misafir eden odamıza bir kez daha baktım. Banyoyu, dolabı ve çekmeceleri kontrol ettim. Unuttuğumuz bir şey yoktu. Pencere kapalı ve her şey tertemiz ve yerli yerindeydi.

Kapıyı kapattım ve asansörle R katına indim.

İçinde terlikler ve ayakkabı olan çantayı İshak'a verdim. Biraz şaşırdı ama teşekkür etti. İnşallah işine yarar. 

Yemenli çocuklara da "Allahaısmarladık " dedim. İkisi de çok sevimli, garip çocuklardı. Küçük yaşta buralara çalışmaya gelmişler. Akrabaymışlar. Türk yemek şirketinde ve türk kafilelerin servisinde çalışmaları onlar için iyi bir şey. Zaten bizim grupla da araları pek iyiydi.

Yemek katından böyle vedalaşarak asansörle G katına, lobiye indim.

Hanım telaş içindeydi. "Bavulları otobüse koyuyorlar" hadi dedi. Kapı kartını resepsiyon görevlisine teslim ettim. Ona da "Allahaısmarladık" dedim, arap çocuk ne dediğimi anladı, başıyla tebessüm ederek karşılık verdi.

Son zamanlarda biraz sinekten ve gürültüden şikayet etsek de otelden genel olarak memnunduk. Medine'deki otelden daha temiz ve iyiydi.

Artık gitme vakti gelmişti. Önce büyük çantaları otobüse yerleştirdim. Sonra da küçük çantaları sırtlayarak otobüse bindik.

Hareket ettiğimizde saat dokuz gibiydi. Gidip diğer oteldekileri de aldık. 21.30'da Mekkeden çıktık. "İnşallah yine gelmek nasip olur" dedik ikimiz de.

Elifi aradım ve çıktık dedim. Oğuzhan'la da konuştuk. Ankara uçağına Chek-in'leri yapmış. Numaralarımız 19A ve 19B imiş.

Mekke'den çıkarken son bir kez zemzem kulesindeki saat'in altında Mekke ışıklarına dönüp baktım. Kule gerçekten çok ihtişamlı görünüyordu. Etrafındaki karanlık ve ışık denizi içinde yeşil ışıklarla epey uzaktan bile seçilebiliyordu. 

Ama dağların arasından kıvrılıp giden Cidde yolunda bir müddet sonra görülmez oldu. Ayet el kürsilerimizi okuduk, hayırlı yolculuklar diledik birbirimize.

Selçuk hoca yine kur'an okudu, dua etti. Sonra da Seyfettin hoca umre ziyareti sonrası dikkat edilmesi gereken şeylerden bahsetti. "Dönüşte insanlara buradaki güzel şeylerden anlatın. Olumsuz şeylerden söz etmeyin" dedi. Selçuk hoca o güzel 'Beytullahta ben' şiirini okudu.

Yolumuz bir buçuk saat kadar sürecekmiş. 

Etrafa bakıyordum ama öyle dikkate değer pek bir şey görülmüyordu. Genellikle düz bir arazide giden bir otoyoldu işte. 

Sadece yolda epey tanker gördüğümü fark ettim. Pek petrol tankerlerine de benzemiyorlardı. O zaman Cidde'de denizden arıtma yoluyla su elde edildiğini ve bu suyun tankerlerle Mekke'ye gönderildiğini hatırladım.

Cidde havaalanına geldiğimizde saat onbire gelmişti.

Bagaj teslim etme sırası epey zorluydu. Fazla (30+) ağırlıkları geçirmiyorlardı.

Sonunda biletimizi aldık. Çantalarımızın biri 14, diğeri 17 kilo geldi. Üstelik hurma kolileriyle beraber. Kişi başı otuz kilo hakkımız olduğu için Mithat kurnazı kendi fazlası bir çantayı da bizimmiş gibi geçirdi. Böylece çantalarımızı da bagaja vermiş olduk.

Bakalım İstanbul'da ne yapacağız. Saat 01.30 oldu. Bekliyoruz.

Pasaport kontrolü kolaydı. Ancak el bagajlarının x-ray'dan geçişi epey sıkıntılı oldu. Zemzemleri almıyorlardı ! Neden olduğunu bilen yok. Ama pencereden görüyoruz çantalardan şişelerin, bidonların çıkarılıp el konulduğunu. 

Yavaş yavaş kuyruktakiler de kendiliklerinden zemzem şişelerini çıkarıp duvar boyuna bırakmaya başladılar. Ne çok insan bizim gibi düşünmüş. Ya da biz onlar gibi.

Sonunda biz de 4 şişe zemzem ve bir küçük bidon cirane suyunu duvar dibine bırakıverdik. Hadi zemzem neyse ama olan Cirane suyuna oldu. Bir damla bile içmek nasip olmadı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder