3 Aralık 2017 Pazar

280 3 Aralık 2017 Pazar 22:40 UMRE GÜNLÜĞÜ...............................Kabe'de zaman

Kabe'de zaman

3 Aralık 2017 Pazar: Umre yolculuğumuzda 16. gün

Saat 02'de kalktım.  Yatsı namazını kıldım. Saat 3'te hazırlanıp çıktım. Sabah erken saatte bile iki yönlü bir insan seli var ejyad caddesinde. 

Kimisi tavaftan dönüyor, kimisi gitmekte. Bu aralar yeni gelenlerle daha da kalabalıklaştı sanki ortam.

Saat 4'e doğru diğerleriyle buluşup tavaf için üst kata çıktık. Bayağı hastayım. Burnum akıyor, boğazım yanıyor. Boynuma tülbent sardım, hırkamı da belime bağladım. Tavaf bitince giyeceğim.

Bugün inşallah Hilal için dönüyorum. Tavafın yarısında Selçuk hoca yeni gelen Veysel hocaya sen devam et deyip jest yaptı. 

Biz Selçuk hocanın tarzına alışmıştık. Veysel hoca acemiliğinden mi, çok bilmişliğinden mi bilmem biraz tadımızı kaçırdı.

Tekrar edilecek şekilde okumuyor. Sesi kısık, o yüzden ne öndekiler ne de arkadakiler de duymuyorlar. En ilginci de eleştiri gelince de "siz amin deyin kafi, zaten pek çoğunu doğru söyleyemezsiniz" deyip işin içinden çıkıverdi. 

Aklımdan kötü şeyler de geçirmek istemiyorum. Bu yüzden son iki şavtta gruptan koptum.

Kendi başıma devam ettim. Sabah tavafımızın 4.şaftında birinci ezan okunuyor. Bitirince önce topluca dua, tavaf namazı ve ardından da teeccüd kılıyoruz. Seyfettin hoca bu konuya özel ehemmiyet veriyor; "teeccüd, teeccüd" diyerek grubu yönlendiriyor.

Sonra biraz bekliyoruz. Bu arada gruba soğuk olmayan zemzem suyu doldurup dağıtıyorum. Allah razı olsun diyorlar. Saat beş buçukta da zaten sabah ezanları okunuyor.

Otele dönüp yattım. Saat 9'u biraz geçe uyandık ve kahvaltıya indik. Sonra tekrar uyuduk. Kararımız ikindiye gitmek.

Burnum akıyor, boğazım yanıyor ve sesim de kısılmaya başladı. Şimdilik başka bir sıkıntım yok ama bu hali iyi tanıyorum ben. Şifayı kapmışım, muhtemelen de Nur dağından.

Bugün grubun önemli bir kısmı Cidde gezisine gitti. Kişi başı 50 riyalmiş. Biz istemedik. İnşallah Taif gezisine gideceğiz.

İkindiye yakın eşimle üst kattaki sevdiğimiz yere seccadelerimizi serip oturduk. Burası hem bize kadar gölge, korumalı, hem hacerül esvedin tam karşısı, yeşil lambanın hemen altı oluyor.

Namazı burada kıldık. Biraz kur'an okuduk ve kabeyi seyretmeye devam ettik. Bir ara hacerül esvedin orada kalabalıkta ihramlı bir adamı top gibi 5-6 adam kadar arkaya fırlattıklarını gördüm.

Adam eller, başlar üzerinden geriye kalabalık arasına düştü. Muhtemelen taşa yapışıp diğerlerini kızdırmış olmalı. Bizim baktığımız yerden oradaki itiş kakış görülebiliyor.

Aslında etrafta seyretmeye değer o kadar çok renkli ve değişik manzara var ki. Mesela kabenin etrafında bir gencin sırtında yaşlı babasıyla tavaf ettiğini görebiliyorum. Farklı ülkelerden rengarenk giysiler ve örtülerle kadınlar oldukça fazla. Bebekleriyle bile gelenler var.

İhramlı küçük oğlan çocukları, uzun giysili başörtülü kız çocukları görüyorum. Aynı ailenin boy boy birkaç çocuğuyla tavaf ettiklerini fark ediyorum.

Engelli ve yaşlılar tekerlekli koltuklarda ya yakınları, ya da görevlilerce dolaştırılıyorlar.

Mekke'nin kedileri bile buraya uymuş. Bu kadar kalabalık arasında onlar da nasiplerinin peşinde.

Yatsı namazından sonra Susurluk'lu bir arkadaşa daha telefon almak için Ammar'ın dükkanını arayıp bulduk.

Ona da 100 riyalden verdi. Biz de hafıza kartlarını biraz pazarlık ederek 30'ar riyalden ondan aldık.

Bu arada ben merak ettiğim birkaç şey daha sordum. Ayrıca şarz aletini Türkiye prizlerine uygun olacak şekilde değiştirdim.

Otele döndük, yemek yedik ve uyuduk.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder