12 Mart 2024 Salı

13 Mart 2024 Çarşamba TORUNLARIMA MEKTUPLAR......................ANILAR; 13 Mart

 

Yilmaz Yalcın
Biraz da gülümseyelim albümüne yeni bir fotoğraf ekledi.

13 Mart 2019


Memleketim çok acı görmüş, çok çekmiştir ama adım başı gülümseten hallerle de doludur. Bunlar bazen hoşsohpet insan, bazen zihni sinir icat ya da inşaat, bazen de kelimelerle çıkar karşımıza. Böyle bir örneği kendi kasabamda gördüm geçen hafta.

İlçemin içinden geçen dere taşkınlara karşı ıslah edilip yüksek bir kanalla tahkim edilmiş. Üstüne de eski taş köprüleri hatırlatan çok güzel bir kemerli köprü yapılmış. Kanal boyu düzenlenip gayet zarif perforje görünümlü parmaklıklarla güvenliği sağlanmış. Üstüne de bir uyarı levhası asılmış ne olur ne olmaz diye.
Buraya kadar herşey gayet normal ve yerinde. Ancak levhada 'Korkuluklara ardılmak tehlikeli ve yasaktır' yazıyor. İşte burada kullanılan 'ardılmak' kelimesi tam da yurdumun gülümseten hallerine örnek kelimelerden. Durup fotoğrafını çekmekten ve yazmaktan kendimi alamadım.
Ardılmak Balıkesir Susurluk-Manyas bölgesi halk ağzında 'dayanmak, abanmak, yaslanmak, yüklenmek, asılmak, tutunmak, tırmanmak' anlamlarına geliyor. Binmek, Uzanmak, Sarkmak, Eğilmek de aynı kapsamda. Fakat, başka yörelerde daha geniş anlamda 'birinin arkasına, sırtına abanmak, yüklenmek, asılmak', 'Birisine musallat olmak, sataşmak, takılmak, saldırmak, çatmak' veya 'Üstüne atılmış olmak, dolanmış olmak' olarak da kullanılıyormuş.
Hatta hiç duymadım ve okumadım ama 'Aleyhinde bulunmak, takip etmek, alay etmek, kızdırmak, şakalaşmak, eziyet etmek, konuşan ya da ağız kavgası yapan iki kişi arasına girmek ve birisine yük olmak' da aynı kelimeyle ifade edilebiliyormuş..
Türk Dil Kurumu sözlüğünde 'ardıl' kelimesi birinin ardından gelip onun yerine geçen kimse, halef, öncel karşıtı olarak yer alıyor. Ancak ardılmakla ilgisi olup olmadığını bilmiyorum.
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğüne göre 'ardılmak' kelimesine Balıkesirden başka Tefenni -Burdur, Acıpayam -Denizli, Ünye -Ordu, Fethiye-Muğla ve Güdül-Ankara yörelerinde de rastlanıyormuş.

Yilmaz Yalcın
Ne düşünüyorum I albümüne yeni bir fotoğraf ekledi.

seoptrnoSmr90699268flM2g2c23t0aam0c8tthg66h1tc0t 4cf 1h2cmt 


İçimiz dışımız KoronaVirüs oldu. Dünya geçmişte bundan çok daha büyük salgınlar yaşadı. Eskilerin söylediği gibi ölenler gitti, kalan sağlarla hayat devam etti. Onca felakete rağmen böyle panik, böyle korku yaşandı mı ? Sanmıyorum.

Küresel bir salgını küçümsemiyorum, asla! Ancak, çağımızın iletişim, ulaşım, teknoloji ve bilimsel imkanlarıyla adeta ortaya çıkan bu mutasyon geçirmiş gizemli virüs çarpan etkisiyle olduğundan çok daha büyük gösteriliyor. Buna muhatap olan insan da karşı karşıya olduğu algı fırtınası sonucu bilinçli ve sorumlu davranacağı yerde tam anlamıyla 'cozutuyor'.

İnsanlar sanki koruyacakmış gibi maske alma derdinde, olmadı kolonya, dezenfektan peşinde. Marketlere hücum hangi salim akılla izah edilebilir ki? Ya ortalığa birdenbire çıkıveren karaborsacılara ne demeli? Sosyal medyada, internette saçılan yalan ve fitne mikroplarına bir ilaç var mı acaba? Fırsatçılığın bu kadar adî biçimi doğrusu insanlık namına yüzümüzü kızartıyor.
Ölümden bu kadar korkuyorsak, neden o hiç gelmeyecekmiş gibi yaşıyoruz? Kıyametten dehşetle korkup "Ne zaman gelecek?" diye soranlara verilen cevap çok kısa ve basit: "Onu boşver, ne zaman gelecekse gelecek. Sen öldüğünde kıyametin kopmuş olacak zaten. Edeceksen sen onu merak et."
Ecel gelmişse baş ağrısı bahane demiş atalarımız. Bir zamanlar sıtma da, çiçek de, veba da, verem de küresel ölçekte salgın hastalıklardı. Kuş gribini de gördük, domuz gribini de. Şarbon hastalığı da deli dana hastalığı da bu çağda yaşandı. Derdi veren dermanını da veriyor, bunu bilmiyor muyuz?
Elbette tedbir alınacak, mutlaka derman aranacak. Bugün garipsenen 'karantina' uygulaması insanlığın tarihi kadar eski kadim bir uygulama. Peygamber efendimiz zamanında da bizzat tatbik edilmiş. Zamanımızda çok daha etkili ve güçlü imkanlar var. Hem dünyada hem ülkemizde gereken yapılıyor, yapılacak da.
Dikkat ediyor musunuz "TEMİZLİK" diyorlar, "ELLERİNİZE, AKSIRIĞINIZA DİKKAT EDİN" diyorlar. Belirtiler belli, dikkat edin, tedbirli olun diyorlar anlamıyor musunuz? Soğukkanlı, sabırlı ve salim akıl gerektiriyor böyle günler. Telaş, panik ve fırsatçılık zamanı değil.
Hatırlayın! Atadan, dededen bildiğimiz şeyler var. Temizlik de bunlardan biri değil mi? "Temizlik imandandır" denmemiş miydi? Çok basit tedbirlerle Allahın izniyle bu bela da atlatılacak.Nihayetinde bir aylık bir süreyle imtihandayız diye farz edelim. Baharın ilerleyen günlerinde hava sıcaklığı artacak ve güneş bu mikrobu yok edecek, bu kadar basit işte.
Yetkililer ne söylüyorsa güvenip uyalım. İşi sulandıranların, bulandıranların, fitnebaz ve fırsatçıların kayığına binmeyelim. Sakin ve akıllı olalım. Tedbir almayı panik ve telaşla karıştırmayalım. İşin ciddiyetini mikroskopla büyütüp dünyanın sonu geldiye çevirmeyelim. Gerekeni yapıp ondan sonra Allah'ımıza sığınalım ve tevekkül edelim. Son kertede derdin de dermanın da sahibi odur.
Düşünüyorum da iyi ki olacakların, ölümün ve kıyametin vakti saati gizli kalmış. Ya bilseydik ? Bir şu halimize bakın, bir de bilmediğimiz daha nice musibetlerle karşı karşıya kalabileceğimiz ihtimalini. Eyvah ki eyvah!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder