16 Mayıs 2024 Perşembe

16 Mayıs 2024 Perşembe TORUNLARIMA MEKTUPLAR.....................ANILAR 16 Mayıs


Yilmaz Yalcın
Divan şiiri I albümüne yeni bir fotoğraf ekledi. 

Ramazanla ilgili gazellerin güzel örneklerinden biri de Bahti (I. Ahmed)'ye aittir. (*)
Der Hakk-ı Ramazan-ı Mübarek
Ramazan erdi yine her gece yanar kandil
Ehl-i İslama salar şu'le ser-a-ser kandil.S


Yerigökten nice fark ede gece ehl-i nazar
Sahn-ı arz üzre ki olmuş durur ahzer-i kandil.
Şeb-i çerağ ile yine cümle menan donatıp
Her birinin kemerin kıldı mücevherkandil.
Guşe guşe üç ayaklı küpe gibi sarkar
Cami'in ha:k bu iki mengfişuna benzer kandil.
Ruzenin her şebi dönse n'ola kadre Bahti
Ki olupdur ramazan ayına ziver kandil.
---------
(*) Bahti mahlasını kullanan I. Ahmed (99811590-1 026/1617) ise Divan sahibi olup on dört yaşında iken on dördüncü Osmanlı Padişahı olarak 1012/1603 'te tahta geçmiş ve on dört yıl hüküm sürmüştür.
Daha çocukken Bahti malılasını kullanarak şiir yazmaya başlamış, şiirleriyle bir Divan oluşturmuş olan I. Ahmed beste ve güfte de yazmıştır. O da Kanuni Sultan Süleyman'ın Hürrem Sultan'a olan aşkı gibi karısı Kösem Sultan'a aşıktı.
Mevleviliğe eğilimi olan Bahti, Mevlana Celaleddin-i Rumi'yi dünyanın mana tahtında oturan padişahı olarak nitelemiş ve kendisine onun bendesi olmasını öğütlemiştir.

Yilmaz Yalcın
Gazete yazıları albümüne yeni bir fotoğraf ekledi.

16 Mayıs 2018


İki güzel adam

Şu iki ay içinde sevdiğim iki insanı, iki güzel adamı rahmete uğurladık. İlki umuru devlette tavizsiz, din ve vatan müdafaasında celal sahibi bir insan, Hasan Celal Güzel’di. Diğeri nihayetinde bir partinin bakanı olduğu halde ‘Refah partili bile olsa haktan adaletten ayrılmayın’ talimatı verecek kadar dosdoğru

bir devlet adamı, kamil bir Müslümandı. Geçen hafta o güzel örnek insan, Eski Bayındırlık Bakanı Cevat Ayhan da rahmeti rahmana kavuştu.

Ey ölüm ! / Hep beklenen / Yine de şaşırtıp / Ansızın gelen ölüm ! / Sevdiğin / Hep titrediğin / O canları da alıp / Tez gidiveren ölüm ! / Gözünden bile / Hep sakındığın / Ne adına, ne başına / Konduramadığın ölüm ! / Kokladığın / Rengarenk çiçekleri / Talanıyla soldurup / Ebede savuran ölüm ! / Kıyamadığın / Nazenin bedenlerin / Üstüne toprak atıp / Bırakıp döndüğün ölüm !

Gerçekten de ölüm bu yalan dünyadaki en hakiki hakikat olduğu halde her seferinde iliklerimize kadar sarsıyor bizi. Hele de sevdiklerimizse gidenler. Tabi ki ölüm randevu vermiyor. Unutmuş yaşıyoruz sanki o yokmuş gibi. Her gün yürüyoruz umarsız düşe kalka. Hiç te ölmeyecekmiş gibi. Ama aslında her gece ölüp, her sabah yeniden uyanıyoruz hayata, bir bilebilsek.

Cevat Ayhan ve Hasan Celal Güzel vaktiyle birlikte çalışmış, yol arkadaşlığı etmiş iki mücahiddi. Onları 1976’nın sonlarında tanımıştım Zirai Donatım kurumunda birlikte görev yapıyorlardı. Cevat Ayhan Genel Müdür, Hasan Celal Güzel ise onun Genel Müdür Yardımcısı idi. 1975-77 arasında birlikte nasıl çalıştıklarının, başarılarının yakından şahidi oldum. Etraflarında ateş gibi bir ekip oluşturmuşlardı. Kısa zamanda günde 20 traktör üretilen bir yapıya ulaştılar. Başak traktör sonradan onların hatırası olarak devam etmiştir.  

Bir güzel adamdı…/ Hem yiğit / Hem mütefekkir / Bir o kadar da / Mücahitti / Arkasında derin bir iz / Gürleyip, esti geçti…/ Herkesin abisiydi…/ Görünüşü heybetli / Sesi gürdü biliriz / Gelişi tank gibiydi / Duruşu bir ulu çınar / Sözde bin yıllık efsaneyi / Tınmayıp, yıktı geçti…/ Öz Anadolu evladıydı…/ Gözündeki sevdayı / Kalbindeki imanı / Düşe kalka ömründe / Durma bilmez say'ını / Bildik, gördük, şahidiz

Hasan Celal Güzel’in vefatı, yaktığı ‘Yeni Türkiye’ meşalesi ışığında gönüllerimizi dağladı. Cevat Ayhan’ın vefatı ise ulu bir çınarın gölgesinden mahrum etti bizleri adeta. Amma şeksiz şüphesiz inanırız ki hepimiz bir gün yaratıcımıza döneceğiz: ‘Inna lillâhi ve inna ileyhi raciğun’.

İki ocak tutuştu, düştü yıldırım yaktı, iki cenaze çıktı yola omuzlarda taşındı / Bir baba, ana, kardeş belki de bir evlattı, indirip bir çukura üste toprak atıldı / Yaşlı gözler ah vah edip suladı, gül ekip gömdü o nazenin canları / Sonra da dönüp gittiler, belli aceleleri vardı…sürecekti hayatları

Henüz çok gençtim, daha üniversite bitmemişti. Sene 1977, o yıl seçimler vardı ve propaganda çalışmalarının yapıldığı günlerdi. Ben de İstanbul'dan büyüklerimin yardımına gelmiştim. Çünkü yanında olduğum insanlar sayıca çok az, fakir ve genellikle yaşlıydılar. Etrafımızda genç yok gibiydi. Okumuş kişi ise bundan 40 yıl öncesi zaten parmakla gösterilirdi.

Bir gün ilçemize TZDK Genel Müdürü yüksek makine mühendisi Cevat Ayhan geldi. Balıkesir Milletvekili adayıymış. İlçe heykel meydanında neredeyse 20-30 kişinin toplandığı bir kalabalığa (!) konuştu. Milli sanayileşmeden bahsediyor, makina motor diyor, Türkiye'nin bölgesinde liderliğinden söz ediyordu.

Müthiş bir enerjisi vardı. Dur durak bilmiyor, siyasi rakiplerine dil uzatmıyor, sadece inanç ve düşüncelerini büyük bir aşkla anlatıyor, karşılaştığı bütün olumsuzluklara ise hiç şikayet etmiyordu. Şaşkınlığım büyük bir hayranlığa dönüşmüştü. Onun gölgesi oldum adeta. Bir taraftan kafamda ona sorulacak bir çok soru birikiyor, diğer taraftan birlikte köy köy kahve kahve dolaşıyor gördüklerimi ve duyduklarımı sünger gibi emiyordum.

Geç vakit ilçe merkezine döndüğümüzde aynı evde ve aynı odada misafir edildik. Bir insanı tanımak için birlikte yolculuk etmek, birlikte yiyip içmek ve aynı yerde yatmak gerekir derler ya benim için sanki hepsi de tamam olmuştu. Artık ona "abi" diye hitap ediyordum.

Hiç unutmam sabah olduğunda ona saçma sapan bir soru sormuştum. "Abi, 50 bin kişiyi nasıl yönetiyorsun ?" Sözde ben de yönetici olmak istiyordum ya, işte 50 bin kişinin başında bir Genel Müdür ayağıma gelmişti. Hap gibi bir formül verebileceğini düşündüm zahir ! Ama o benim sorumu temiz, aydınlık bir gülümsemeyle "Ben 50 bin kişiyi yönetmiyorum ki, onları yöneten 50 kişiyi yönetiyorum" dedi. İşte benim zamanla-anladıkça 35 yıllık kamu hizmetimi, yöneticiliğimi ve yaklaşımlarımı temelden etkileyen kısacık bir cümle; Küçük ama Büyük bir ders.

Bir bahar dalından uzak dağlara / Baktım uzun uzun, gelecek sırlara / Dün kıştı, bu gün bahar, önümde de yaz / O da geçecek belli, gelecek bir gün ayaz.

Seçimlerden sonra beni apar topar Ankara'ya çağıran, memur olmaya olan direncimi kıran, çalış seni yerime Genel Müdür yapayım diye beni yüreklendiren, iyi günde kötü günde bana dürüstlük, çalışma ahlakı, kendini geliştirme, inanç ve sabrı tavsiye eden o güzel insanı bugün özlem ve şükranla anıyorum. Dilerim Yüce Rabbim rahmetiyle karşılasın, mekanı cennet olsun.

Dosdoğru bir adamdın / Çalışkan bir dava eri / Örnek bir Müslümandın / Sen ne güzel insandın Cevat abi / Arı gibi çalıştın / Hiçbir kalbi kırmazdın / Vefalı bir yoldaştın / Sen ne güzel insandın Cevat abi / Sendin danıştığımız / Yol yordam sorduğumuz / Zor günlerde yoldaşımız / Sen ne güzel insandın Cevat abi / Hep güzeldi sözlerin / Hayrı da öğütlerdin / Önce iyi bir örnektin / Sen ne güzel insandın Cevat abi / Kendinizi yetiştirin / Çalışın gayret edin derdin / Daima hak üzereydin / Sen ne güzel insandın Cevat abi / Gittiğin yer cennet olsun / Rabbim bizi buluştursun / Rahmetiyle kavuştursun / Sen ne güzel insandın Cevat abi

Yilmaz Yalcın
Divan şiiri I albümüne yeni bir fotoğraf ekledi.

16 Mayıs 2019


Allâh adın zikr edelim evvelâ / Vâcip oldur cümle işde her kula
(Evvelâ Allâh'ın adını analım, söyleyelim. Herhangi bir işe başlamadan evvel her kulun Allâh'ın adını anması vâciptir. Biz de bu zikrimizi yapalım ve bismillâhirrahmanirrahiym diyerek bu vazifemizi yerine getirelim. )
Allâh adın her kim ol evvel ana / Her işi âsân ide Allâh ana)
(Bir şeye, bir işe başlamadan evvel kim Allâh'ın adını anarsa, yâni besmele ile işine başlarsa, Allâh o kişinin her işini kendisine kolaylaştırır.)
Allâh adı olsa her işin önü / Hergiz ebter olmaya ânın sonu
(Allâh adıyla başlanan bir iş asla kuru ve verimsiz olmaz.)
Her nefeste Allâh adın de müdâm / Allâh adıyle olur her iş tamam
(Kendini , her fırsatta Allâh'ın adını daima anabilmeğe alıştır. Çünkü Allâh'ın adıyla ancak her iş tamam olabilir. )
Bir kez Allâh dise aşk ile lisan / Dökülür cümle günah misl-i Hazan
(İnsan bir defa aşk ile "Allâh" dese bütün günahları sonbahar yapraklarının ağaçlardan döküldüğü gibi dökülür.)
İsm-i pâkin pâk olur zikr eyleyen / Her murâda erişür Allâh diyen
(Allâh'ın temiz, pak ismini anan, zikr eyleyen kendisi de pak olur. Saflaşır, temizlenir. Allâh O kişiyi isteklerine eriştirir.)
Aşk ile gel imdi Allâh diyelim / Derd ile göz yaş ile âh idelim
(İçtenlikle ve coşku ile gelin şimdi Allâh diyelim. Gafil zamanlarımız için, üzülerek, ağlayarak üzüntümüzü ve pişmanlığımızı belirtelim.)
Ola kim rahmet kıla ol pâdişah / Ol kerîm-ü ol rahîm-ü ol ilâh
(Belki bu yakarmamız karşılığında, O çok acıyan, bağışlıyan, ikramlar eden ilâhımız, mülkünün tek padişahı yaradanımız
bize rahmeti ile tecelli eder.)
Birdir Ol, birliğine şek yokdurur / Gerçi yanlış söyleyenler çokdurur
(Allâh birdir. O'nun birliği konusunda hiç bir şüphe yoktur. Buna rağmen yanlış söyleyen birçok kişilerin olduğunu da görmekteyiz.)
Cümle âlem yoğ iken ol var idi / Yaradılmıştan ganî cebbâr idi
(Yıldızlar, güneşler, dünyalar hiçbiri yok iken Allâh vardı. Allâh cc Hiçbirşeye benzemez. Hiçbir şeye ihtiyacı yoktur. İstediğini yapar. O her şeye gücü yetendir.)
Var iken ol, yok idi ins-ü melek / Arş-ü ferş-ü ay-ü gün hem nüh felek
(Allâh cc nin ezelî ve ebedî varlığı vardır. O var iken, ne zâhir, ne bâtın, ne evvel, ne âhir, ne insanlar, ne melekler, ne yeryüzü, ne günler, ne aylar, nede dokuz felekler vardı.)
Sun' ile bunları ol var eyledi / Birliğine cümle ikrar eyledi
(Bunları allâh cc yaratarak var etti. Yarattıklarına "Ben sizin Rabbiniz değilmiyim?" diye sorunca, yarattıklarının hepsi "evet sen bizim Rabbimizsin, birsin, eşin benzerin yoktur." dediler.)
Kudretin izhar idüp hem ol Celîl / Birliğine bunları kıldı delil
(Sonsuz büyüklükteki güç ve kurdetini âlemleri yaratarak gösteren O Celil Allah, bütün bunları birliğinin delili olarak bizlere de göstermektedir.)
"Ol" dedi bir kerre, var oldu cihan / "Olma" derse, mahv olur ol dem heman
(Allâh cc yaratmayı istediğinde sadece "Ol" diye emretti. Ve bu emirle tüm kâinat yaratıldı. Meydana geliverdi. Eğer kâinatı yok etmek isterse O' nun bir tek "olma" emri ile anında bütün varlık âlemi yok olur. )
Bâri ne hâcet kılavuz sözü çok / Birdir Allâh andan artık Tanrı yok
(Konuyu anlatabilmek için çok uzun sözlere artık pek ihtiyaçta yok. Allâh birdir, O'ndan başka Tanrı yoktur.)
Haşre dek ger denilirse bu kelâm / Nice haşr ola, bu olmaya temam
(Kıyamete kadar bu konu anlatılsa ve zikre devam edilse, kıyamet olsa bitse yinede bu konunun anlatılması bitmez.)
Mevlidi Şerif Tevhid bahrinden, Süleyman Çelebi
-----------
Süleyman Çelebi (*)

Yilmaz Yalcın
 profil resmini güncelledi.
p

091212_18:50 Konya Mevlana'da



Yilmaz Yalcın 

16 Mayıs 20204

Yaşamak bir hediyedir, sağlık bir lütuftur.

(Estar vivo es un regalo, tener salud es una bendicion.)



p





 







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder