23 Nisan 2023 Pazar

24 Nisan 2023 01:30 Pazartesi TORUNLARIMA MEKTUPLAR..............Nisan ayı

 24 Nisan 2023 Pazartesi 01:30

Sevgili torunlarım,

Yine Pazar, yine ayın 23'ü, yine geç saatler. Aradan koskoca bir ay geçmiş. Ama ne ay! Nasıl bir çırpıda gelip geçtiğini, yoğunluğunu anlatmak isterdim ama yine uzun bir mektup olurdu. Bu sefer o kadar uzun uzun ayrıntılara girmek istemiyorum. Çünkü, onu özetlemek, köşe başlarına dokunmak bile dolu dolu olmasına yetecek.

Önce mübarek ramazan ayından bahsedeyim. Yirmi dokuz günlük manevi maraton bir ay önce 23 Martta başlamıştı. Onu sevinçle; "Merhaba ey şehri gufran merhaba / Merhaba ey şehri rahmet merhaba / Merhaba ey şehri Kuran Ramazan" diyerek karşılamıştık. Son günlerinde de "Elveda ey Şehr-i Ramazan elveda / Elveda ey Şehr-i Rahmet elveda / Elveda ey Elveda / EyŞehr-i Kuran elveda" yakarışlarıyla uğurladık. Nihayet perşembe günü sona erdi. Biz bayram ederken o artık hasrete karışıp gitmişti bile.

Günlerimiz, sahurla başlamıştı. "Ne olur tut bizi !" diyerek oruçlarımızı niyet ettik. Camiye namazlara daha bir şevkle gitmiştik. Sabah namazı öncesi kur'an mukabelesi, yatsı namazıyla birlikte teravih kılmak ramazan ayına has bir güzellikti. 

Bu ay hayır hasenat hareketliliği de gözle görünür yoğunluktaydı. Sanırım özellikle deprem afetine uğramış insanlarımız öncelenmişti. En azından bizim ailemizde bu böyle oldu Allah kabul etsin. 

İnşallah ilk on günün "rahmet olma" özelliğini, ardından gelen on günün "mağfiret" iklimini, son on günün de "cehennem azabından kurtuluş" fırsatını ıskalamamışızdır. Bin aydan hayırlı kadir gecesi de o son günlerin içindeydi. Rabbim ibadet ve dualarımızı kabul etsin.

Birkaç gün de olsa Yağızla camiye namaza gittik. İkizler bile bize bakarak seccademiz üzerinde secde yapmayı, Allah demeyi, amin deyip ellerini yüzlerine sürmeyi öğrendiler. Evlatlarımın bu güzellikleri beni mutlu ediyor. Dualarımda onlar için daima; "Rabbim çocuklarımı, torunlarımı hayırlı evlatlar eyle. Suretlerini güzel yarattığın gibi ahlaklarını da güzelleştir" diye dua ediyorum.

Ne yazık ki Hilaller dünyanın bir ucunda. Tuna bu ramazan dedesinin anneannesinin yanında değil. Elbet sık sık görüntülü görüşüyor, iyi haberlerini alıyoruz. Ama bak bugün bayramın üçüncü ve son günüydü. Keşke dedesinin delikanlısı da o mahçup gülümsemesi, yumuşak sesiyle elimizi öpüp "bayra-mı-nız mübarek olsun!" diyebilseydi. Çok şükür ki iyi haberlerini alıyoruz. Bir de yaşıtı bir arkadaşı olmuş. Yeni komşularıyla muhabbetleri iyiymiş.

Çok şükür ki üç gündür evimiz sizlerle cıvıl cıvıldı. Cüneytler, Elifler ve Oğuzhan'la evimiz şenlendi. Nazlı, Yağız, Ece, Selim ve İnci ile renklendi. Nazlı salına salına salonda gezindi. Yağız mukallitlikler yapıp harçlığını kaptı yine. Cüneyt dayılığın, Oğuzhan hem dayı hem amca olmanın, Elif halalığın tadını çıkardı bol bol.  İkizler bol bol sevildi, Ece'nin ısrarlı oynama talepleri yerine getirildi sırayla. Gerçekten bayram çocuklarla, torunlarla güzelmiş. Büyüklerin her bayram bizim yolumuzu beklemelerini daha iyi anladım. 

Ece beş yaşına girmiş olmanın edasıyla ilgi odağı olmayı bildi. Nazlı ablasına bol bol nazlandı. Saçlarını tarattı. Yağız abisinin peşini bırakmadı kendisiyle oynaması için. Bu sene ilkokula gidecek. Sibel çalıştığı Lösantenin okulu ile konuşmuş. Sanırım oraya verecekler. Annesiyle gidip gelecekler. Selim "efelerin efesi" oynayarak, İnci ise "Tin tin tini mini hanım" şarkısını dinleyerek daha bu kadarken bile karakterlerinin şekillenmekte olduğunu gösterdiler. Onlar evdeyken saatler nasıl geçti anlamadık. Bizi üzmediler. Özellikle de anne baba yokken bizde kalabileceklerini anladık. 

İnci daha fazla kelime söylüyor. "Hayır!", "Kalk!", "Amin", "Atta" bu günlerden akılda kalanlardan bazıları. Selim son derece hareketli adeta bir saniye içinde üç hareket çekebiliyor. Çok da güçlü kuvvetli. En sevdiği hareketler; sandalyeleri, koltukları iteklemek, dolap kapaklarını açmak, merdiven inip çıkmak. 

Sorun çıkmasın diye salonda ilave düzenlemeler yapmak zorunda kaldık. İkisi de pencere camlarına çıkmayı öğrendi. Tabi biz de düşmesinler diye yanlarındayız. İnci daha zarif, Selim'se daha atak ve hareketli. Bir saniye sonra ne yapacağı belli olmuyor.

Bugün akşama doğru herbiri birer birer çekilip gittiler. Nazlı dün akşam gitmişti. Yazın Muğla'da çalışacakmış. İşletme onlara bir ev tutmuş. Haziranda yine Üniversite sınavına girmeye karar vermiş. Sanırım şu anki okulunu sevmedi, dondurmayı düşünüyor. Sonbaharda yeniden Eskişehir'e döneceklermiş

Aniden bir evlenme sürprizi bile yapabilir bize. Sanki öyle şeyler de var gibi. Hazır gelin adayı yani. Ne ara büyüdü de gelinlik kız oldu anlamadık.

Yağız da tam olarak ergenlik dönemine girmiş gibi. Geçen gün "dede bu sivilceler hep böyle mi olacak?" diye sordu camiye giderken. "Evet" dedim, "ergenlikte çok normal, yalnız fazla kurcalama arttırırsın" diye de ilave ettim. "Ben bu tecrübeyi yıllarca yaşadım. Geçecektir". İngilizceden kırık not almış. Bu yıl teşekkür alır mı alamaz mı belli değil. Ama notlarını arttırmaya çalışmaktan çok karne hediyelerinin hesabıyla meşgul. Bence ticari zekası var. Değerlendirebilirse hayatını öyle de kurtarabilir. 

Bayram namazı saat 06,30'da kılındı. Cami oldukça kalabalıktı. Hutbeden sonra dua edildi ve halka olan cemaat birbiriyle bayramlaştı. Bu bayramın bir adı da "şükür" bayramı. "İyd -i Fıtr" arapça karşılığı. Osmanlıcada şükür ile şekerin yazılışı aynı olduğu için ülkemizde uzun yıllar  bu bayrama "şeker bayramı" diyenler de oldu. Bu yüzden özellikle "Ramazan bayramı" demeyi tercih ediyoruz. Bir ay tutulan oruçlardan, yoğunlaşan ibadet ve hayır hasenatlardan sonra bir ödül olarak "bayram etmek" şükretmenin bir başka şekli olduğunu düşünüyorum.

"BAYRAM EDELİM" bu sevincin ve menzile ulaşmanın ifadesi olmalı. Aynen aşağıdaki dizelere yansıyan duygularla yaşanıyor tüm islam dünyasında:

 

Şarab-ı aşkını nûş ettir ya Rab / İçelim îmânla bayram edelim / İrci'î hitâbın gûş ettir ya Rab / Göçelim îmânla bayram edelim

Îmândan Kur'ândan ayırma bizi / İlâhî haramla doyurma bizi / Yolundan şaşarsak affeyle bizi / Seçelim irfânla bayram edelim

Rıza-yı ilâhin olsun bendimiz / Kelâm-ı ilâhin olsun pendimiz / Sırât-ı müstakîm üzre kendimiz / Geçelim iz'ânla bayram edelim

Mahşerde ak eyle yüzlerimizi / Nûrunla nûrlandır gözlerimizi / Günâhdan arındır özlerimizi / Ölçelim mîzânla bayram edelim

Kendine kul eyle Resûl'e ümmet / Liva-yı Hamd'inin altında cem' et / Açılsın bizlere ebvâb-ı cennet / Uçalım Rıdvân'la bayram edelim

Cennet ü cemâlin lutfet görelim / O büyük nimete biz de erelim / Muhammed bağından güller derelim / Saçalım elvânla bayram edelim

AŞKÎ'ye bezleyle sen dîdârını / Lutfunla sevindir ben dildârını / Firdevs-i âşiyân eyle dârını / Açalım ihvânla bayram edelim

 

(Muzaffer Ozak, Ziynetü'l Kulub, Sayfa 430-431)

 

Bizim evde hemen erken bayramlaşılamıyor. Saat 12 gibi kahvaltı bitip herkes bayramlığını giydikten sonra salonda bayramlaşabiliyoruz. Bu bayram hazırlıklıyız, hem kendi çocuklarımıza hem de kapıyı çalan çocuklara harçlıklarımız, çukulatalarımız hazır. Tabi ki tatlısız, hele de baklavasız olmuyor. Yaşımız ilerledi ya artık komşular, akrabalar bize geliyorlar bayramlaşmaya. Onun için bayram boyunca çocukları parka götürmek dışında evden dışarı çıkmadık.

Nihayet işte bayram da bitti herkes gitti. Kaldık yine neneyle dede biz bize. Evimizin duvarları bayram boyu yankılanan sesleri yutmuş gibi. Sessizlik çökmüş bütün odalara. O odalardaki koşuşturma bitmiş, oyuncaklar alelacele toplanmış. Mutfaktaki bulaşıklar bile öylece duruyor. Yataklar bir sonraki bayrama kadar yüklüğe kaldırılacak. Biz de rutin günlerimize geri döneceğiz.

Elifler Bolu'da Aydın'ın köyünde bir ev yapıyorlar. Görev yaptıkları Gerede'ye 15-20 dakika Bolu'ya 10 dakika mesafede. Rahmetli dedesinin mülkünü diğer mirasçılardan alıp inşaata başladı. Onun da hayali buydu onu gerçekleştirmeye çalışıyor. Oğuzhan da evlilik hazırlığı olarak ev değiştirdi. Yeni eşyalarla döşeyip düğüne hazır hale getirdiler. Bu yüzden çok sevdiği Beşiktaş'tan ayrıldı. Şimdi yeni evlerinde kalıyor. 

Zaten bu günlerde ailemizde öne çıkan gelişmelerin biri taşınmalar, diğeri de Oğuzhan'ın 8 Temmuzdaki düğünü, diğeri Cüneyt'lerin taşınması. 


Oğuzhan bizdeki son kalan çeyiz eşyalarını da arabasına yükleyip yola çıktı. Şu an takvim 24 Nisan Pazartesi saat 00:07'yi gösteriyor. İstanbul istikametinde trafik yoğunmuş o hala yolda. "Geldim" haberini bekliyoruz. Eliflerse hamdolsun 20:50'de Gerede'ye varmışlar. Oğuzhan'ın düğün hazırlıkları son aşamada. Beraberken son durumu gözden geçirdik. Bizim daha ne yapacağımızı netleştirdik. Allah nasip ederse önümüzdeki iki ay geri sayımla geçecek.

Mayısta Ankara'dayız. Zaten 14 Mayısta seçimler var, bir yere gidemeyiz. İnşallah ilk turda biter, ama 2.nci tura kalırsa 28 Mayısı da beklemek zorunda kalacağız. Bu arada Cüneytler de kiraladıkları bahçeli dublekse taşınmış olacaklar. Uzun zamandır çocuklar için bahçeli bir ev istiyorlardı. Onları anlıyorum. Hiç olmazsa 3-4 yıl çocuklarını apartman hapisliğinden çıkarmak istiyorlar. Evet, taşınmaları zor olacak. Evet, kira şartları ağır. Evet, arabalarını da yine çocukları için değiştirmeleri gerekiyor. Bu yüzden evlerini satmak zorundalar. 


Buldukları ev hem Cüney'tin Bakanlığına, hem de Sibel'in muayenehanesine yürüme mesafesinde. Daha merkezi bir yerde. Küçük ama hem önde hem arkada çocukların oynayabilecekleri yeşil birer alan var. Ev bizim orjan sitesine benzer bir yerleşim içinde. Sitede park türü yeşil bir bölge de var. Bahçede kiraz, şeftali, ıhlamur, ters dut, asma ve leylak ağaçları var. Ayrıca birkaç gül de gördüm. Ben severim, bu ortam çocuklar için de iyi olacak inşallah. Onların bahçedeki koşturmalarını, toprakla, börtü böcekle oynamalarını görür gibiyim.

Bize gelince, öyle görünüyor ki Susurluğa ancak Haziranda gidebileceğiz. Belki yalnız ben gidebilirim.  Haziran dutların olduğu ay, bir de yaprak aşısı yapılacak zaman. Bahçede yapılması gereken işler var. O da en çok bir hafta sürer. Onun dışında yine haftada iki gün Salı-Çarşamba torunlarımıza gidip gelmeye devam edeceğiz.

 

Sevgili torunlarım,

 

Bugün 23 Nisan. Ulusal egemenlik ve çocuk bayramı. Dünyada böyle bir bayramı olan hiçbir ülke yok. İnancımız, vatanımız, bayrağımız, insanımız, geçmişimiz ve geleceğimizle iftihar edilecek çok şeyimiz var. Başardıklarımız, kazanımlarımız çok. Ama tabi ki mücadele edilmesi gereken zorluklarımız olduğu gibi, aşılması gereken de pek çok sorunumuz bulunuyor. 


İşte bu yüzden 2023 Cumhuriyetimizin 100.ncü yılında Nisan ayı gelen baharla birlikte oldukça yoğun bir gündemle geçiyor. Asrın felaketi K.Maraş depremi olalı neredeyse üç ay oluyor. Vefat edenlerin sayısı 51 bine dayandı. Enkazların kaldırılması bitmek üzere. Konteynır kentler kuruldu, kuruluyor. 100 binin üzerinde kalıcı konut inşaatı başladı. Hatta dün yapımı biten bazı köy evleri sahiplerine teslim edildi. Çok da güzel olmuş. İnşallah bir yıl içinde 300 binin üzerinde konut yapılacak. Ticaret, sanayi, tarım yeniden canlanacak. Bölge toparlanıp ayağa kalkmış olacak.

 

Şu anda sürmekte olan seçim kampanyasına deprem damgasını vurmuş vaziyette. Adeta odak noktası oldu diyebilirim. Artık adaylar, kesin listeler belli oldu. Seçim takvimi işliyor. 14 Mayısa 20 gün kaldı. Cumhurbaşkanı her gün çok ciddi açılış ve müjdelerle gündemde. Son bir ayda öyle gelişmeler oldu ki, başlı başına her biri büyük olay mesabesinde. Mesela bugün Altay tankı görücüye çıktı. Bayram arefesinde Karadeniz gazının ateşini karada gördük. Bir yıl boyunca mutfaklarda ve sıcak suda doğal gaz bedava olacak. Ondan bir hafta on gün önce ülkemizin ilk İHA ve SİHA uçak gemisi TCG Anadolu hizmete alındı. Onu görmek için insanlar akın etti, üç günde 70 bin kişi ziyaret etmiş. Çok gurur verici bir olay.

 

Daha bu ayın başında gurur verici bir başka olay da Türkiye'nin ilk yerli milli elektrikli otomobili TOGG'un banttan inip Cumhurbaşkanına teslimiydi. 20 bin adet otomobil için 170 bin kişi başvurmuş. Devrim otomobilinin önünün kesilmesine karşılık inşallah "Devrin otomobili" yollarımızda. Bu son 60 yılın hayaliydi. Uzaya fırlatılan yeni uydumuz, kentsel dönüşüm konusunda atılan cesur adımlar, İstanbul finans merkezinin açılışı gibi pek çok önemli adım sadece bu bir ay içinde gerçekleşti. Hangi birine sevineceğimizi şaşırdık.

 

Artık seçimde son düzlüğe girdik. Cumhur ittifakının vakarı ve güvenine karşılık Millet ittifakının zayıflığı ve stresi ortada. HDP kamburu, emperyalistlerin gölgesi ve her an kriz çıkaracak garip beraberlikleri güçlerini azaltıyor. Aslında kafa kafaya mücadele demokraside daima iyidir. Herkesin kazanma umudu olmalıdır. Zira bu beklenti seçimlerin de en büyük güvencesini oluşturur. Ancak öyle görünüyor ki Kılıçdaroğlu ve 7 benzemezler masasının şansı daha düşük.

 

Sonucu 20 gün sonra ayan beyan göreceğiz. Ben günlük politik manevralara kapılıverecek ya da algılara göre düşünecek biri değilim.  Yolum belli, çizgim belli. Hele de onca acı ve mücadeleyle geçen yıllardan sonra, gençliğimde hayal ettiğim şeylere ulaştıktan sonra nankörlük edecek değilim. Tabi ki benden olan, benim inancımda ve benim gibi olduğunu düşündüğüm insanlara oy vereceğim. Bu yüzden bana göre de "Reis'e hay hay, Kemal'e by by".

 

Ülkemin varlığı, birliği ve dirliği, çocuklarımın, sizlerin geleceği için Cumhurbaşkanımızın ve Cumhur ittifakının ipi göğüslemesi gerektiğine önyargısız inanıyorum. Ancak bu yarışın dışardan içerden manüplasyonlarla provakate edilmesinden endişe ediyorum. Dilerim ve dua ederim ki Rabbim ülkemiz için en hayırlı olanın yar ve yardımcısı olsun. Sizler için de "yeni yüzyıl"ın güzellik, esenlik, başarı ve mutluluklarla dolu olmasını niyaz ediyorum. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder