2 Haziran 2021 Çarşamba

02 Haziran 2021 Çarşamba REİS Gazetesi/sayı216...............................Str.1.3.2 Hedefleri (III)

Str.1.3.2 Hedefleri (III)

‘Susurluk için bir Stratejik Plan önerisi’ kapsamında Yeşilelma’ vizyonumuzun temel amaçlarından ilki olan ‘AMAÇ.1-BÖLGESİNDE YÜKSELEN, ÖNE ÇIKAN GELİŞMİŞ BİR SUSURLUK’ üzerinde çalışmayı sürdürüyoruz. Şu anda sırada ‘StrA.1.3-Cazibe merkezi olma’ stratejik amacımız ve onun ‘Str.1.3.2-Konum, doğal kaynak ve çevre imkânlarını değerlendirmek’ stratejisi var. Bu bölümde 43 hedef söz konusu. Geçen haftalarda bu alanda daha önce tespit edilmiş bulunan 1’i ‘01-NÜFUS VE SOSYAL HAYAT’ başlığına,   5’i ‘02-KONUM’ alanına, 2’si ‘03-KALKINMA VE TEŞVİKLER’ alanına, 2’si ‘04-ULAŞIM’ , 2’si ‘05- LOJİSTİK’, 4’ü ‘06-ENERJİ VE DOĞAL KAYNAKLAR’ sektörü ve 7’si de ‘07-TURİZM’ sektörüyle alakalı toplam 23 hedefin  Str.1.3.2’ stratejimize uygun olarak ‘‘NASIL?’ gerçekleşebileceği konusundaki görüşlerimizi paylaşmıştık. Bu kez Allah’ın izniyle yazımızın başlığını oluşturan ‘‘Str.1.3.2-Konum, doğal kaynak ve çevre imkânlarını değerlendirmek’’ stratejimizin; 2’si ‘08-SANAYİ’ sektörü ve 6’sı da ‘09-TARIM VE HAYVANCILIK’ sektörüyle alakalı toplam 8 hedefinin ‘‘NASIL?’ gerçekleşebileceği konusundaki önerilerimizi okuyacaksınız.  Yine belirtmeliyiz ki; şayet ‘AMAÇ.1- BÖLGESİNDE YÜKSELEN, ÖNE ÇIKAN GELİŞMİŞ BİR SUSURLUK’ amaçlamışsak onun olmazsa olmaz ayaklarından biri ‘StrA.1.3-Cazibe merkezi olma’ durumudur. O nedenle bu istikamet üzerindeki hedeflerin gerçekleştirilmesinde genel ortak ‘NASIL?’dan ilki Str.1.3.1-OSB ve Lojistik bölge kurulmasını sağlamak’ idiyse diğeri de yazımızın başlığını oluşturan ‘‘Str.1.3.2-Konum, doğal kaynak ve çevre imkânlarını değerlendirmek’’ stratejimizin uygulanması olacak.  Elbette ki burada da genel kuralımız; güçlü yönlerimize dayanmak, zayıf taraflarımızı onarmak, fırsatlardan yararlanmak ve tehditlerden sakınmak olacak. Bir başka deyişle Susurluk; ‘OSB ve Lojistik bölge kurulmasını sağlayarak’ ve ‘Konum, doğal kaynak ve çevre imkânlarını değerlendirerek’, güçlü yönlere dayanıp zayıf tarafları onararak, fırsatlardan yararlanıp tehditlerden sakınarak neticede ‘cazibe merkezi olma’ stratejik amacına ulaşmaya gayret edecek. Bu sebeple söz konusu stratejiler için belirlenmiş hedeflerin gerçekleşmesi Susurluk için gerçekten önemli.  Şimdi bu hedeflerin  Str.1.3.2-Konum, doğal kaynak ve çevre imkânlarını değerlendirmek’’’ stratejimizle ilgili 43 adedinin sıradaki 7’sinin daha ‘‘NASIL?’ gerçekleşebileceğine bakalım.


Allah’ın izniyle önce Susurluğun’Str.1.3.2’stratejisi çerçevesinde belirlenmiş ’08-SANAYİ’ sektörü hedefleri ile başlıyoruz. Daha önce bu alanda ‘ZY.08.1-Sektörün yetersizliği’, ‘ZY.08.2-Kurumsal kapasitesi gelişmiş KOBİ’ler olmaması’, ‘ZY.08.3-Nitelikli ara eleman yetersizliği’, ‘ZY.08.4-İhracat ve markalaşma potansiyeli yüksek ürünlerin olmaması’ , ‘ZY.08.5-Yüksek teknolojili ya da teknolojik ürün üretiminin olmaması’ ve ‘ZY.08.6-Üniversite işbirliğinin bulunmaması’ sorunu gibi zayıf yönleri olarak değerlendirilmişti. Bu sebeple belirtilen ’Str.1.3.2stratejisine uygun ve ‘StrA.1.3-Cazibe merkezi olma’ stratejik amacımıza ulaşmak üzere; ‘HDF.1.3.2.24-İstanbul sanayisinden ilçemize kayacak olanlar için en uygun alternatif olduğumuzun bilinciyle bu avantajımızı sürekli gündemde tutmak’ ve ‘HDF.1.3.2.25-İlçemize gelebilecek sanayi yatırım tercihlerini olumsuz etkileyebilecek engelleri önceden görüp gidermek ‘şeklinde 2 hedef öngörülmüştü.          

İstanbul sanayisinin desantralizasyonu; yani SANAYİNİN İSTANBUL’DA YOĞUNLAŞMASININ ARTIK İSTENMEMESİ, BİR MERKEZKAÇ HAREKET OLUŞTURUYOR. Bizim için yelkenlerimizi şişirip değerlendirmemiz gereken bir rüzgâr bu. NEREYE GİDECEKLER? İstanbul’dan, iç ve dış pazar bağlantılarından uzak olmak istemeyeceklerine göre ya Trakya’ya, ya da Güney Marmara’ya yönelecekler. Trakya dolu, Güney Marmara bölgemizde bile uygun alanlar sınırlı. İlçemiz de bu sınırlı alanlardan biri. Nitekim FABRİKA VE ÜRETİM TESİSLERİNİN BURSA VE BANDIRMA’DAN GİDEREK BİZE DOĞRU KAYDIĞINI DA YILLAR İTİBARİYLE GÖZLEMLEYEBİLİYORUZ. Elbette en uygun alternatif olduğumuzun bilincinde olmalı ve bu avantajımızı hem kendimiz hem de yatırımcılar için sürekli gündemde tutmalıyız. O halde ilk hedef; İSTANBUL SANAYİSİNDEN İLÇEMİZE KAYACAK OLANLAR İÇİN EN UYGUN ALTERNATİF OLDUĞUMUZUN BİLİNCİYLE BU AVANTAJIMIZI SÜREKLİ GÜNDEMDE TUTMAK’la başlıyor.  Ancak yetmez; gelecek olanlar karşılarına çıkacak engellerden hoşlanmaz. Kendilerine zaman, para ve emek kaybettirecek olumsuzluklar varsa da gelmez. Bu yüzden sanayi yatırım tercihlerini olumsuz etkileyebilecek engelleri ortadan kaldırmak, eksiklikleri gidermek ve kolaylık sağlamak gerekir. Ayrıca;Sektörün yetersizliği’, ‘Kurumsal kapasitesi gelişmiş KOBİ’ler olmaması’, ‘Nitelikli ara eleman yetersizliği’, ‘İhracat ve markalaşma potansiyeli yüksek ürünlerin olmaması’ , ‘Yüksek teknolojili ya da teknolojik ürün üretiminin olmaması’ ve ‘Üniversite işbirliğinin bulunmaması’ gibi önemli sorunlarımız da var. Bu hususlar ilçemizin sanayi sektörü açısından zayıf görünen yönleri. Kuşkusuz bu sorunlar diğer stratejiler çerçevesinde de ele alınıp değerlendirilecekler. Örneğin; MEVCUT SANAYİ SEKTÖRÜMÜZE; TÜM TESİS, KOBİ VE ÜRÜNLERİYLE BERABER BİRER DEĞER OLARAK SAHİP ÇIKMAK, ‘ONLARI VERİMLİ ÇALIŞTIRIP GELİŞTİRMEK, ÜRÜNLERİMİZİN İHRACAT VE MARKALAŞMA SEVİYESİNİ YÜKSELTMEK, SANAYİMİZ VE İŞLETMELERİMİZİN GELİŞİMİ İÇİN SUSURLUK DIŞINDA BULUNAN NİTELİKLİ HEMŞEHRİLERİMİZİ DAVET ETMEK, BANDIRMA 17 EYLÜL ÜNİVERSİTESİ İLE SANAYİ SEKTÖRÜMÜZ İÇİN; İŞLETMECİ, MÜHENDİS VE YÜKSEK TEKNOLOJİ BİLGİSİNE SAHİP NİTELİKLİ İNSAN YETİŞTİRME KONUSUNDA İŞBİRLİĞİ YAPMAK bu yönde yapılabilecek şeyler. Ancak bu noktada ihmal edilmemesi gereken şeyİLÇEMİZE GELEBİLECEK SANAYİ YATIRIM TERCİHLERİNİ OLUMSUZ ETKİLEYEBİLECEK ENGELLERİ ÖNCEDEN GÖRÜP GİDERMEK’ten geçiyor.  Böylece Susurluğun geleceği demek olan FIRSATLARI KAÇIRMAMIŞ, ZAYIF YÖNLERİMİZİ TELAFİ ETMEYE KOYULMUŞ VE CİDDİ BİR ALTERNATİF OLARAK TERCİHLERİN İLÇEMİZDEN YANA KULLANILMASINI LEHİMİZDE YÖNLENDİRMİŞ oluruz. Bu açıdan sürece olumlu katkıda bulunmak üzere YATIRIM YAPACAKLAR VE KURULACAK TESİSLER İÇİN İLÇEMİZDE TİCARET ODASI TARAFINDAN BİR YATIRIM DANIŞMA VE DESTEK HİZMETİ VERMEK de oldukça önemli. Bu konunun da ihmal edilmemesi gerekiyor. Zira gelecekte daha yoğun ve pahalı olacak olan büyük kentten kaçışları oldukça sık göreceğiz. 

                        Bu haftanın ikinci bahsi ’Str.1.3.2’stratejisi çerçevesinde belirlenmiş ‘09-TARIM VE HAYVANCILIK’ hedefleri. Daha önce bu alanda iki adet güçlü yön; ‘GY.09.2-Zengin su kaynakları ve sulu tarım imkânı’ ve ‘GY.09.10-Süt ve süt ürünleri üretimi’; bir adet fırsat; ‘FRS.09.15-Arazi toplulaştırmaları’ ile bir adet tehdit; ‘THD.09.1-Tarım arazilerinin amaç dışı kullanılma riski’ belirlenmişti. Yapılan çalışma sonucunda belirtilen ’Str.1.3.2’stratejisine uygun ve ‘StrA.1.3-Cazibe merkezi olma’ stratejik amacımıza ulaşmak üzere bu alanda; ’HDF.1.3.2.26-Su kaynaklarımızı korumak ve sulu tarım imkânımızı verimli kullanabilmek’, ‘HDF.1.3.2.27-Çiftçimizin suya daha kolay ve ucuz erişebilmesi için mevzuat düzenlemeleri yapılmasını sağlamak’, ‘HDF.1.3.2.28-Süt üretiminde yeniden 60.000 tonun üzerine çıkmak’, ‘HDF.1.3.2.29-Tescilli ve markalı süt ürünlerine sahip olmak’ , ‘HDF. 1.3.2.30-Susurluk havzasındaki arazi toplulaştırmalarının %60ın üzerine çıkmasını talep ve takip etmek’ ve ‘HDF.1.3.2.31-Tarım arazilerinin amaç dışı kullanılma riskine karşı daima fayda-zarar dengesini gözetmek ‘şeklinde 6 hedef öngörülmüştü.


Bu kulvarda yer alan hedefler Zengin su kaynakları ve sulu tarım imkânı’ ve ’Süt ve süt ürünleri üretimi ‘gibi bazı güçlü yönlerimizin daha da güçlenmesini sağlayabilir. Susurluk koca dere sebebiyle zaten bereketli bir havzada bulunuyor. Bu yüzden SAHİP OLDUĞU ZENGİN SU KAYNAKLARI VE SULU TARIM İMKÂNI SUSURLUĞA GÜÇLÜ BİR TARIM POTANSİYELİ SUNMUŞ DURUMDA. Diğer yandan su, kuşkusuz sahip olduğu özellik ve kullanım imkânlarına bağlı olarak ekonomik ve sosyal gelişmeyi de olumlu etkilemekte. Gerek küresel gerekse de bölgesel düzeylerde arz ve talep ilişkileri yönlerinden, stratejik öneme sahip en önemli doğal kaynaklardan biri. Bütün bu özellikleriyle SU TARIMDA EN ÖNEMLİ VE EN ÇOK KULLANILAN GİRDİ. Bu yüzden verimli kullanmak ve su kaynaklarımızı koruyup kollamak gerekiyor. Bu meyanda Susurluk olarak öncelikle; SU KAYNAKLARIMIZI KORUMAK VE SULU TARIM İMKÂNIMIZI VERİMLİ KULLANABİLMEK yönünde bazı tedbirler düşünmeliyiz. Ayrıca ÇİFTÇİMİZİN SUYA DAHA KOLAY VE UCUZ ERİŞEBİLMESİ İÇİN MEVZUAT DÜZENLEMELERİ YAPILMASINI SAĞLAMAK üzerine çaba gösterilmesi, çözümler düşünülmesi ve bu yöndeki çalışmalara katkı verilmesi da önemli. ‘StrA.1,3-Cazibe merkezi olma’ şeklindeki stratejik amacımızın ‘Str.1.3.2-Konum, doğal kaynak ve çevre imkânlarını değerlendirmek’ stratejisiyle ilgili olabileceğini düşündüğümüz bir fırsat da ‘Arazi toplulaştırmaları’. Çünkü MİLLİ TARIM PROJESİ KAPSAMINDA ÜLKE ÇAPINDA BELİRLENMİŞ HAVZALARDA BU ÇALIŞMALAR IYICE HIZLANDIRILMIŞ DURUMDA. 2020 yılı içinde 7 milyon hektar arazinin toplu hale getirileceği ve sulama faaliyetlerine ağırlık verileceği açıklanmıştı. 2021 ve sonrasında da bu çalışmalar devam edecek. Böylece proje kapsamında parçalı araziler birleştirilecek ve verim arttırılacak. Kaldı ki devlet destekleri; Taş Toplama Makinası Desteği, Afet Zararı Desteği ve Sulama Projeleri de bu süreçte çiftçimizin yanında olacak. Konuyla ilgili olarak SUSURLUK HAVZASINDAKİ ARAZİ TOPLULAŞTIRMALARININ %60’IN ÜZERİNE ÇIKMASINI TALEP VE TAKİP ETMEK hedefiyle talepkâr ve kolaylaştırıcı davranırsak bu fırsatı da değerlendirmemiz mümkün. Diğer yandan gelecekte ’AMAÇ.1-BÖLGESİNDE YÜKSELEN, ÖNE ÇIKAN GELİŞMİŞ BİR SUSURLUK ’arzu ediyorsak’StrA.1.3-Cazibe merkezi olma’ stratejik amacımız çerçevesinde ‘Str.1.3.2-Konum, doğal kaynak ve çevre imkânlarını değerlendirmek’ stratejimizi uygularsak karşılaşabileceğimiz tehditlerin bazılarından fazla zarar görmeyebiliriz. Bu tehditlerin en başında Sanayi, enerji ve lojistik yatırımlarının plansız gerçekleşmesiyle ‘Tarım arazilerinin amaç dışı kullanılma riski’ geliyor.  HIZLI NÜFUS ARTIŞI VE BUNA BAĞLI OLARAK YAYGINLAŞAN PLANSIZ KENTLEŞME VE SANAYİLEŞME TARIM ARAZİLERİNİN MARJİNAL KULLANIM SINIRLARININ DARALMASINA NEDEN OLMUŞ DURUMDABu tehdit günümüzde SADECE İLÇEMİZ İÇİN DEĞİL ÜLKEMİZ İÇİN DE CİDDİ BİR RİSK. Ülkemizde sadece 2000-2009 yılları arasında işlenen tarım alanlarında % 7,9 oranında bir azalma olmuş. Verimli tarım topraklarının yenilenemeyen bir kaynak olduğu halde sanayi, konut, turizm gibi tarım dışı amaçlarla kullanılması tarım açısından çözümü güç problemler meydana getiriyor. Özellikle meralarda kaçak yapılaşma ve mera dışı amaçlarla kullanım mera hayvancılığını sona erdirmek üzere. Bu bakımdan EN ÖNEMLİ DOĞAL KAYNAKLARDAN BİRİ OLAN TARIM ARAZİLERİNİN BİLİNÇLİ BİR ŞEKİLDE KULLANILMASI SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK AÇISINDAN DA ÇOK ÖNEMLİ. Mutlak tarım arazileri, özel ürün arazileri, dikili tarım arazileri ile sulu tarım arazileri dışında kalan tarım arazileri; toprak koruma projelerine uyulması kaydı ile valilikler tarafından tarım dışı kullanımlara tahsis edilebiliyor. Ancak TARIM DIŞI AMAÇLI ARAZİ KULLANIMI ÖNCELİKLE MARJİNAL TARIM ARAZİLERİ İÇERİSİNDEN VEYA ARAZİ KULLANMA KABİLİYET SINIFI VIII. SINIF OLAN ARAZİLERDEN KARŞILANIYOR. Bu sınıf arazilerden karşılanamaması halinde VII., VI., V., IV. ve III. sınıf kuru tarım arazilerine bakılıyor. Ancak, bu durumda VII. sınıftan III. sınıfına doğru bir öncelik sırası gözetilmesi zorunlu. Öte yandan yapısı itibariyle çoğaltılamaz nitelikte olan TARIM ARAZİLERİNİN AMAÇ DIŞINDA KULLANILMASI YERİNE TEMEL İHTİYAÇLARIN KAYNAĞI OLMASI İTİBARİYLE NİTELİKLERİNİN İYİLEŞTİRİLEREK RASYONEL BİR ŞEKİLDE KULLANILMASI sağlanmalı. Bunun için sürdürülebilir tarım politikaları gerekiyor. Zira TARIMSAL YAPININ ETKİNLEŞTİRİLMESİ VE TARIM SEKTÖRÜNÜN REKABET EDEBİLİRLİĞİ SEKTÖRÜN DOĞAL KAYNAKLARI OLAN TOPRAK, SU VE BİTKİ ÖRTÜSÜNÜN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ ÇERÇEVESİNDE KORUNMASI İLE MÜMKÜN. Bu arada Beş Yıllık Kalkınma Planları çerçevesinde tarımsal üretimin ana kaynağı olan tarım arazilerinin verimli bir şekilde kullanımına yönelik önlemler almak da şart. Ama öncelikle TARIM ARAZİLERİNİN AMAÇ DIŞI KULLANILMA RİSKİNE KARŞI DAİMA FAYDA-ZARAR DENGESİNİ GÖZETMEK gerekiyor. Bu özen GELECEK YATIRIMLARI SEÇME VE YÖNLENDİRME ŞANSIMIZI ARTTIRIRKEN, BİZİ OLUMSUZ ETKİLEYEBİLECEK TERCİHLERİN DE ÖNÜNE GEÇEBİLİR. Kaldı ki ‘Bozulmamış doğal çevre’ değerlerimiz ve ‘çevre duyarlığımız’  da bizi bu süreçte yalnız bırakmayacaktır. Diğer yandan ilçemiz bilhassa Süt ve süt ürünleri üretimi konusunda da öne çıkmış durumda. Özellikle SÜT İŞLEME FABRİKALARININ BÖLGEDEKİ FAALİYETLERİNİN FAZLA OLMASI GÜÇLÜ BİR YÖNÜMÜZ. Böylelikle üretilen sütler hem ilçedeki, hem de yakın çevredeki süt işleme merkezlerine pazarlanmakta. Bu bağlamda İLÇEMİZDEN ÜLKENİN DÖRT BİR YANINA VE DÜNYAYA SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ GİDİYOR. Susurluk’ta 2013 verilerine göre büyükbaş süt üretimi 52.400, küçükbaş süt üretimi 1.536 olmak üzere toplam 53.936 ton olmuştu. Bu miktarın asgari 60.000 tonun altına düşmemesi gerekiyor. Bu nedenle ilk hedefin;  SÜT ÜRETİMİNDE YENİDEN 60.000 TONUN ÜZERİNE ÇIKMAK olması kaçınılmaz. Ayrıca ulusal düzeyde aranılan, ihracatta kaliteyi tutturmuş TESCİLLİ VE MARKALI SÜT ÜRÜNLERİNE SAHİP OLMAK hedefiyle hareket edilmesi çok önemli.

Kuşkusuz Susurluk için yapılacak çok şey var. Bu yüzden Susurluklular konumlarının, doğal kaynak ve çevre imkânlarının değerini gelecekte çok daha fazla bilecekler. Bu süreçte aynı zamanda içerde ve dışarda; alanında deneyimli, yetenekli ve başarısını kanıtlamış ‘DEĞ.5-Yetiştirdiğimiz değerli insanlar’a ihtiyacımız var. Onların bu sürece dahil olmaları ve aktif destekleri stratejik önemde. DEĞ.6-Yöresel ürünlerimiz’ ve bölgede halen çalışan ‘DEĞ.8-Fabrika, marka ve tesislerimiz’ de değerli. Kaldı ki her konuda ‘DEĞ.9-Ulaşım ağları üzerindeki konumumuz’ orta vadede  ilçemiz için avantaj olmaya devam edecek. Yine aynı süreçte ‘DEĞ.10-Cazip yatırım imkânları’ sebebiyle ilçemizin bir cazibe merkezi olacağını beklemek yanlış olmaz. Ancak Susurluğun bir yandan bölgede cazibesi artarken diğer yandan da ‘DEĞ.11-Bozulmamış doğal çevre’sini özenle koruması da şart. İşte bütün bu değerler öngördüğümüz hedeflerin gerçekleşmesinde bize temel oluşturacak, hayat ve güç verecek unsurlar. Onlarsız geleceğe sağlıklı ve etkin bir yolculuk mümkün olmaz. Köklerine yaslanmayan hiçbir hareketin geleceği de yoktur. Ancak bu yolculuk kesinlikle ortak amaçlara dayalı etkin bir yaklaşım birliği ve temel ilkelere sarsılmaz bağlılık gerektiriyor. Nitekim bu amaçla; yerine göre Tic.San.Odası Borsa (TSOB), yerine göre Ziraat Odası(ZO) ve İlçe Tarım Müdürlüğü(İTM) liderliğinde; Kaymakamlık (K), Belediye (B), Siyasi Partiler (SP) ve Stratejik Plan Ekibinin (SPE) birlikte hareket etmeleri gerekecek.  Elbette yine yerine göre Kent Konseyi (KK),Köy Muhtarları (KM) ve diğer Dernek, Sendika vb. diğer Sivil Toplum Kuruluşları (STK) da bu işbirliğine aktif olarak katılmalı. Kuşkusuz gerektikçe üst seviyeden Siyaset gücüne (SG) de ihtiyaç olacak. Büyük Şehir Belediyesi (BBB) her daim yanımızda olmalı. Ayrıca yetki alanı gereği;  Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına (STB), Tarım Orman Bakanlığına (TOB), Devlet su İşlerine (DSİ) ya da Türk Patent ve Marka Kurumuna (TPMK) başvurmamız gerekecek. Ancak her konuda olduğu gibi Stratejik Plan Uygulamasının her alanında; ‘İLK.1-Önce insan, önce Susurluğun geleceği, Önce Vatan, İLK.2-İstikamet üzere olma, İLK.3-Amaç Birliğine riayet, İLK.4-Planlı değişim dönüşüm ve İLK.5-Birlikte başarmak’ yolculuğumuzun temel ilkeleri durumunda. 

yyalcin3@gmail.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder