28 Mart 2021 Pazar

29 Mart 2021 18:00 Pazartesi CORONA GÜNLERİ................................El-Celîl/Tesbih zikri-El-Kerîm/Âyet-el-kürsi

El-Celîl/Tesbih zikri

Bugün üç ayların 44.ncüsü, Corona günlerinin de 381.ncisi. İnşallah üç aylar boyunca her gün bir “esma”yı anarak ve namazda okunan sure, dua ve zikirleri öğrenerek bu manevi süreci değerlendirmeye devam ediyorum.

Sırada Esma ül Hüsna’nın kırkdördüncüsü “El-Celîl’' var. Yine namazdan çıktıktan sonra tesbihata geçiş babında söylediğimiz “Tesbih zikri" ile ilerliyoruz.

EL-CELÎL: الجليل “Azamet sahibi, büyük, yüce ve münezzeh olmak; uzun ömürlü olmak” mânalarına gelen celâl (veya celâle) kökünden türemiş bir sıfat. Allah’a nisbet edildiğinde “hiçbir kayıt ve kıyas kabul etmeksizin azamet sahibi, kadrü kıymeti ve mertebesi en yüce olan” gibi anlamlar taşıyor.

Kur’ân-ı Kerîm’de aynı muhtevada olmak üzere zü’l-celâl terkibiyle iki âyette (er-Rahmân 55/27, 78) yer almış. Hadislerde ise doksan dokuz isim içinde sayılmakta,[1] ayrıca Allah için tâzim ifade eden “azze ve celle” (daima galip ve azamet sahibi olan) cümlesinde ve daha başka kelime kalıplarıyla Allah’ı niteleyen bir kavram olarak geçmekteymiş.[2]

Sözlük mânalarından hareketle celîl ismi, Allah’ın zâtını sıfatlarından tecrit etmenin (ta‘tîl) mümkün olmadığını ifade ettiği gibi zâtına izâfe edilecek sıfatların yaratılmışlık özellikleri (teşbih) taşımadığını da ifade ediyor. Ayrıca O, varlığına delil teşkil edecek hârikulâde mükemmel nesneleri yaratması, duyularla idrak edilmekten ve mahiyetinin akıl yoluyla kavranılmasından münezzeh bulunması açısından da celîl yani yüce ve aşkındır.

Ayrıca celîlin “kendisine tâzim edilen, ulûhiyyeti ve aşkınlığı benimsenen” anlamını ifade edebileceği de düşünülmüş. Celâlin taşıdığı “uzun ömürlü oluş” şeklindeki sözlük anlamı, zamandan münezzeh bulunan Allah’a nisbet edildiğinde “varlığının başlangıcı olmama” (kıdem) anlamına dönüştüğünden celîl “kadîm” mânasına geliyormuş.

Celâl kökü iclâl (yüceltmek) masdarı ile eş anlamlı kabul edilirse celîl “müminleri yücelten, onların amellerini kabul edip mükâfatlarını arttıran” mânasına geliyor. Öte yandan İclâlin bir anlamı da “vermek” (i‘tâ) olduğundan celîl “bol bol veren, lutufta bulunan” anlamını da taşıyor.

Esmâ-i hüsnâ içinde yer alan kebîr, celîl ve azîm isimleri yakın anlamlı kelimeler olmakla birlikte kebîr Allah’ın zâtının, celîl sıfatlarının, azîm ise hem zât hem de sıfatlarının kemalini ifade etmek için kullanılmış.

Celîlin fi‘l-i mâzisini oluşturan celle ile “daima galip ve üstün” anlamındaki azîz isminin mâzisini oluşturan azze fiilleri, “azze ve celle” şeklinde İslâmî metinlerde Allah’ı tâzim için en çok kullanılan CELLE CELÂLUH ve ZÜ’l-CELÂL ve’l-İKRÂM gibi cümlelerden biri olmuş.[3]

'O' Celalet ve celadet celâl ve azamet sahibi, ululuk ve kerem sahibi, yüce sıfatları olan azim, mertebesi yüksek, büyüklük ve ululuğu pek yüce olan" manasına geliyor.

TESBİH ZİKRİ: سُبْحَانَ اللهِ وَالْحَمْدُ للهِ وَلاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ وَاللهُ أَكْبَر  Namazdan çıkıldıktan sonra tesbihata geçilirken söyleniyor. En çok tavsiye edilen zikirlerden birisi. Kısa hali "Sübhanallahi velhamdülillahi vela ilahe illallahu vallahu ekber" uzun hali ise " Subhânallâhi velhamdulillâhi ve lâ ilâhe illallâhu vallâhu ekber, Ve lâ havle ve lâ guvvete illâ billâhil aliyyil azîm" şeklinde.

Kısa şeklinin manası 'Bütün noksan sıfatlardan münezzeh olan Allah’tan başka ilah yoktur. Allah en büyüktür'şeklinde. Bu zikir içerisinde 4 farklı tesbihat var. Bunlar sırasıyla “Subhanallah”, “Elhamdülillah”, “La İlahe İllallah” ve “Allahu Ekber” zikirleri. Sübhanallah, "Allah noksanlardan münezzehtir" , Elhamdülillah, "Allah'a şükürler olsun, hamd Allah'adır" , La ilahe illallah "Bil ki! Allah'tan başka ibadete layık hiçbir ilah yoktur", Allahu ekber de "Allah en büyüktür. Allah her şeyden üstündür, uludur, azametlidir" anlamına geliyor.

“Allah bütün noksan sıfatlardan münezzehtir, bütün hamdler ona mahsustur. Allah'tan başka ilah yoktur, Allah en büyüktür.”

Uzununun ise "Allahı bütün noksan sıfatlardan tanzih eder, kemal sıfatlarla muttasıf olduğunu kabul ederim. Bütün hamd ve şükürler Allah'adır. Allah'tan başka hiç bir ilah yoktur. İhtiyaçları gideren ve zararları yok eden yalnız yüce ve güçlü olan Allah'tır" oluyor.

“Allah bütün noksan sıfatlardan münezzehtir, bütün hamdler ona mahsustur. Allah'tan başka ilah yoktur, Allah en büyüktür. Azamet sahibi Yüce Allah'tan başkasında güç kuvvet ve kudret yoktur.“

Kur’an-ı kerimde, “Bâkıyat-üs-sâlihat” şeklinde [sürekli kalan iyi işler] geçen bu zikir için Resulullah(sav) şöyle buyurmuş: “Bâkıyat-üs-sâlihatı, çok söyleyin. Bunlar; tesbih, tehlil, tahmid, tekbir ve temciddir.” [Taberani] Buradaki Tekbir: Allahu ekber, Tahmid:Elhamdülillah, Tesbih:Subhanallah, Tehlil:La ilahe illallah ve Temcid de:La havle vela kuvvete illa billah oluyor.

Yine bir Hadis-i şerifte buyurulmuş ki: “En üstün tesbih Sübhanallahi velhamdülillahi ve la ilahe illallahü vallahü ekber’dir.”[Müslim] Ebu Hureyre (ra)'dan rivayet edildiğine göre de: "Subhânallâhi velhamdülillâhi ve lâ ilâhe illAllahu vallâhü ekber demek, benim için, üzerine güneş doğan her şeyden daha kıymetlidir." (Müslim,Zikir 32)


[1] (İbn Mâce, “Duʿâʾ”, 10; Tirmizî, “Daʿavât”, 82)

[2] (bk. Wensinck, el-Muʿcem, “cll” md.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder