El-Celîl/Tesbih zikri
Bugün üç ayların 44.ncüsü, Corona
günlerinin de 381.ncisi. İnşallah üç aylar boyunca her gün bir “esma”yı
anarak ve namazda okunan sure, dua ve zikirleri öğrenerek bu manevi süreci
değerlendirmeye devam ediyorum.
Sırada Esma ül Hüsna’nın kırkdördüncüsü “El-Celîl’' var. Yine namazdan çıktıktan sonra tesbihata geçiş babında söylediğimiz “Tesbih zikri" ile ilerliyoruz.
EL-CELÎL: الجليل “Azamet
sahibi, büyük, yüce ve
münezzeh olmak; uzun ömürlü olmak” mânalarına gelen celâl (veya celâle)
kökünden türemiş bir sıfat. Allah’a nisbet edildiğinde “hiçbir kayıt ve kıyas
kabul etmeksizin azamet sahibi, kadrü kıymeti ve mertebesi en yüce olan” gibi
anlamlar taşıyor.
Kur’ân-ı Kerîm’de aynı
muhtevada olmak üzere zü’l-celâl terkibiyle iki âyette (er-Rahmân 55/27, 78) yer almış.
Hadislerde ise doksan dokuz isim içinde sayılmakta,[1]
ayrıca Allah için tâzim ifade eden “azze ve celle” (daima galip ve azamet
sahibi olan) cümlesinde ve daha başka kelime kalıplarıyla Allah’ı niteleyen bir
kavram olarak geçmekteymiş.[2]
Sözlük mânalarından hareketle
celîl ismi, Allah’ın zâtını sıfatlarından tecrit etmenin (ta‘tîl) mümkün
olmadığını ifade ettiği gibi zâtına izâfe edilecek sıfatların yaratılmışlık
özellikleri (teşbih) taşımadığını da ifade ediyor. Ayrıca O, varlığına delil
teşkil edecek hârikulâde mükemmel nesneleri yaratması, duyularla idrak
edilmekten ve mahiyetinin akıl yoluyla kavranılmasından münezzeh bulunması
açısından da celîl yani yüce ve aşkındır.
Ayrıca celîlin “kendisine
tâzim edilen, ulûhiyyeti ve aşkınlığı benimsenen” anlamını ifade edebileceği de
düşünülmüş. Celâlin taşıdığı “uzun ömürlü oluş” şeklindeki sözlük anlamı,
zamandan münezzeh bulunan Allah’a nisbet edildiğinde “varlığının başlangıcı
olmama” (kıdem) anlamına dönüştüğünden celîl “kadîm” mânasına geliyormuş.
Celâl kökü iclâl (yüceltmek)
masdarı ile eş anlamlı kabul edilirse celîl “müminleri yücelten, onların
amellerini kabul edip mükâfatlarını arttıran” mânasına geliyor. Öte yandan İclâlin
bir anlamı da “vermek” (i‘tâ) olduğundan celîl “bol bol veren, lutufta bulunan”
anlamını da taşıyor.
Esmâ-i hüsnâ içinde yer alan kebîr, celîl ve azîm isimleri yakın anlamlı
kelimeler olmakla birlikte kebîr Allah’ın zâtının, celîl sıfatlarının, azîm ise
hem zât hem de sıfatlarının kemalini ifade etmek için kullanılmış.
Celîlin fi‘l-i mâzisini oluşturan celle ile “daima galip ve üstün” anlamındaki
azîz isminin mâzisini oluşturan azze fiilleri, “azze ve celle” şeklinde İslâmî
metinlerde Allah’ı tâzim için en çok kullanılan CELLE CELÂLUH ve ZÜ’l-CELÂL
ve’l-İKRÂM gibi cümlelerden biri olmuş.[3]
'O' Celalet ve celadet celâl ve azamet sahibi, ululuk ve kerem sahibi, yüce sıfatları olan azim, mertebesi yüksek, büyüklük ve ululuğu pek yüce olan" manasına geliyor.
TESBİH ZİKRİ: سُبْحَانَ اللهِ وَالْحَمْدُ للهِ وَلاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ وَاللهُ أَكْبَر Namazdan çıkıldıktan sonra tesbihata geçilirken söyleniyor. En çok tavsiye edilen zikirlerden birisi. Kısa hali "Sübhanallahi velhamdülillahi vela ilahe illallahu vallahu ekber" uzun hali ise " Subhânallâhi velhamdulillâhi ve lâ ilâhe illallâhu vallâhu ekber, Ve lâ havle ve lâ guvvete illâ billâhil aliyyil azîm" şeklinde.
Kısa şeklinin manası 'Bütün noksan sıfatlardan münezzeh
olan Allah’tan başka ilah yoktur. Allah en büyüktür'şeklinde. Bu zikir içerisinde
4 farklı tesbihat var. Bunlar sırasıyla “Subhanallah”, “Elhamdülillah”, “La İlahe
İllallah” ve “Allahu Ekber” zikirleri. Sübhanallah, "Allah noksanlardan münezzehtir" , Elhamdülillah, "Allah'a şükürler olsun, hamd
Allah'adır" , La ilahe illallah "Bil
ki! Allah'tan başka ibadete layık hiçbir ilah yoktur", Allahu ekber de
"Allah en büyüktür. Allah her şeyden
üstündür, uludur, azametlidir" anlamına geliyor.
“Allah
bütün noksan sıfatlardan münezzehtir, bütün hamdler ona mahsustur. Allah'tan
başka ilah yoktur, Allah en büyüktür.”
Uzununun ise "Allahı bütün noksan sıfatlardan
tanzih eder, kemal sıfatlarla muttasıf olduğunu kabul ederim. Bütün hamd ve
şükürler Allah'adır. Allah'tan başka hiç bir ilah yoktur. İhtiyaçları gideren
ve zararları yok eden yalnız yüce ve güçlü olan Allah'tır" oluyor.
“Allah
bütün noksan sıfatlardan münezzehtir, bütün hamdler ona mahsustur. Allah'tan
başka ilah yoktur, Allah en büyüktür. Azamet sahibi Yüce Allah'tan başkasında
güç kuvvet ve kudret yoktur.“
Kur’an-ı kerimde, “Bâkıyat-üs-sâlihat” şeklinde [sürekli kalan iyi işler] geçen bu zikir için
Resulullah(sav) şöyle buyurmuş: “Bâkıyat-üs-sâlihatı, çok söyleyin. Bunlar;
tesbih, tehlil, tahmid, tekbir ve temciddir.” [Taberani] Buradaki Tekbir:
Allahu ekber, Tahmid:Elhamdülillah, Tesbih:Subhanallah, Tehlil:La ilahe illallah ve Temcid
de:La havle vela kuvvete illa billah oluyor.
Yine bir Hadis-i şerifte buyurulmuş ki: “En üstün tesbih Sübhanallahi velhamdülillahi ve la ilahe illallahü vallahü ekber’dir.”[Müslim] Ebu Hureyre (ra)'dan rivayet edildiğine göre de: "Subhânallâhi velhamdülillâhi ve lâ ilâhe illAllahu vallâhü ekber demek, benim için, üzerine güneş doğan her şeyden daha kıymetlidir." (Müslim,Zikir 32)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder