El- Musavvir/Asr
Bugün üç ayların 16.ncısı, Corona günlerinin de 353.ncüsü.
İnşallah üç aylar boyunca her gün bir “esma”yı anarak ve
namazda okunan kısa zammı sure, dua ve zikirleri öğrenerek bu manevi süreci
değerlendirmeye devam ediyorum.
Sırada Esma ül Hüsna’nın onaltıncısı “El-
Musavvir” var. Yine namazda KIYAM halinde KIRAAT edilen, okunan zammı
surelerden Mushaf sırasına göre 103.ncüsü olan “Asr" sûresiyle
ilerliyoruz.
Coronada 24 Ocakta 5.277 vakaya kadar düşmüştük. Bu rakam her ne kadar 16 Nisan daki 4.801 zirvesinin üstündeyse de 8 Aralıktaki 33.198 sayısının neredeyse 6 da birine inebildiğimizi gösteriyordu. Ancak 24 Ocaktan bu yana bir aydır o rakamı bile arıyoruz. Günlük vakalar önce 6-7 binlere, en nihayet yeniden 9 binin üstüne çıktı. Dün 27 şubat itibariyle son rakam 9.193 idi.
Bu gün ise 28 Şubat corona güncel tablosuna göre 8.424 olmuş. Bir günlük düşüş pek bir şey ifade etmiyor. Rakam 5 binlerin altına inmeli ki umutlanabilelim. Şu anda yıllık bazda vakalar 7-8 bin bandında artış eğilimi olan yatay bir seyir izliyor. Çok şükür ki gerek hasta, gerek ağır hasta, gerekse vefat sayıları daha umut verici.
Günlük hasta sayıları 600'e doğru düşme eğiliminde. Ağır hastalar bir ayda 1900'lerden 1200'ün altına indi. Vefatlarda aynı süre içinde 140'tan 66'ya düşmüş durumda. Ancak vaka/test sayısı oranı yeniden %7'nin üstüne çıktı. Oysa 24 ocakta %3,6 idi. Zatürre oranı da yükselme eğiliminde %4,2. Halbuki 10 gün önceye kadar %3,6'lara kadar düşmüştü. (*)
EL-MUSAVVİR: المصوّر Sözlükte “bir şeyi bir tarafa doğru eğmek,
onu kesmek; bir şeye yönelmek” anlamlarındaki savr kökünün tef‘îl kalıbından
türemiş bir sıfat olan musavvir “şekil ve özellik veren” demekmiş (Kāmus
Tercümesi, “ṣvr” md.).
Tasvir kavramı beş âyette zât-ı ilâhiyyeye
nispet edilmiş; bunların üçü mâzi, biri muzâri kalıbıyla, biri de musavvir
şeklinde (M. F. Abdülbâkī, el-Muʿcem, “ṣvr” md.). Bir âyette de Allah’ın
insanı dilediği sûrette terkip edip şekillendirdiği belirtiliyor (el-İnfitâr
82/8). Bu âyetler genelde Allah’ın varlığını ve özellikle birliğini ifade
etmekte, Tîn sûresinde de beyan edildiği üzere (95/4) insana güzel bir sûret
kazandırıldığı dile getirilmektedir.
Musavvir hem İbn Mâce (“Duʿâʾ”, 10) hem
Tirmizî’nin (“Daʿavât”, 82) esmâ-i hüsnâ listesinde yer almış, tasvir kavramı
da çeşitli hadis rivayetlerinde Allah’a izâfe edilmiş.[1]
'O' tasvir eden, her şeye ayrı bir şekil,
biçim, özellik ve hususiyet veren, yaratmış olduğu varlıklara, her şeye suret
vererek birbirinden ayrı bir biçimde yaratan, her şekli şemali başkasından ayrı
yaratan, mahlûkatını dilediği sıfat ve seçmiş olduğu bir surette yaratan' demek.
ASR SÛRESI: 3 âyet. Asr,
çağ, ikindi vakti, uzun zaman demek. Mushaftaki sıralamada yüz üçüncü, iniş
sırasına göre on üçüncü sûre. İnşirah sûresinden sonra, Âdiyât sûresinden
önce Mekke’de inmiş. Medine’de indiğine dair rivayet de var (bk. Şevkânî,
V, 579). Sûrede insanı ebedî hüsrandan kurtaracak yollar gösterilmekte.[2]
"Vel asr. İnnel insane le fi husr. İllellezine amenu ve amilus salihati ve tevasav bil hakkı ve tevasav bis sabr."
"Andolsun zamana ki, insan
gerçekten ziyan içindedir. Ancak, iman edip de sâlih ameller işleyenler,
birbirlerine hakkı tavsiye edenler, birbirlerine sabrı tavsiye edenler başka
(Onlar ziyanda değillerdir)." [3]
“Asra
yemin ederim ki, İnsan gerçekten ziyandadır. Ancak iman edip iyi dünya ve
âhiret için yararlı isler yapanlar, birbirlerine hakki tavsiye edenler ve sabrı
tavsiye edenler başkadır.” [4]
"Asra yemin olsun ki, İman edip salih
iş yapan ve birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenlerin dışında tüm insanlar,
mutlak ziyandadırlar."[5]
[3] Kaynak <https://kuran.diyanet.gov.tr/mushaf/kuran-meal-2/asr-suresi-103/ayet-1/diyanet-isleri-baskanligi-meali-1>
[4] Kaynak <https://kuran.diyanet.gov.tr/tefsir/Asr-suresi/6177/1-3-ayet-tefsiri>
[5] Beyânu’l-Hak, Prof.Dr.Zeki Duman, 1.cilt sayfa 129
El- Ğaffar/Hümeze
Bugün üç ayların 17.ncisi, Corona günlerinin de
354.ncüsü. İnşallah üç aylar boyunca her gün bir “esma”yı
anarak ve namazda okunan kısa zammı sure, dua ve zikirleri öğrenerek bu manevi
süreci değerlendirmeye devam ediyorum.
Sırada Esma ül Hüsna’nın onyedincisi “El-
Ğaffar” var. Yine namazda KIYAM halinde KIRAAT edilen, okunan zammı
surelerden Mushaf sırasına göre 104.ncü “Hümeze" sûresiyle ilerliyoruz.
EL-ĞAFFÂR: الغفّار Kur’ân-ı Kerîm’de beş yerde geçen gaffâr ismiyle doksan bir yerde geçen gafûr isminin aralarında ne gibi bir farkın bulunduğu hususu ilk dönemlerden itibaren âlimleri düşündürmüş. Meşhur nahiv ve lugat âlimi Zeccâc, her iki kelimenin aynı mânada mübalağa ifade ettiğini, tekrarın ise zât-ı ilâhiyyeye ait sıfatlardaki nihaî yetkinliği bildiren bir tekit niteliği taşıdığını söylemekle belki en isabetli hükmü vermiş (Tefsîru esmâʾillâhi’l-ḥüsnâ, s. 46).
Gaffâr, Kur’ân-ı Kerîm’de yer
aldığı beş âyetin üçünde “yenilmeyen yegâne galip” anlamındaki “azîz” ismiyle
birlikte tekrarlanmış ve bu zâtî isim sayesinde muhtevasındaki süreklilik
anlamı zenginlik kazanmış. “İyi biliniz ki O azîzdir ve çok bağışlayandır”
(ez-Zümer 39/5) ifadesi, Allah’ın bağışlamasının yarar sağlamak veya bir zararı
bertaraf etmek gibi dış faktörlere bağlı olmayıp zâtının niteliklerinden
sayıldığını bildirmekte. Bu sebeple Gaffârın “settâr” (örten) mânasına geldiği
açık. [1]
'O'
kullarının ayıplarını ve günahını örten, günahları çokça bağışlayan, kullarının
günâhlarını pek çok affeden, mağfireti bol, çok mağfiret ve merhamet eden,
suçluları en çok affeden, çirkinlikleri örten ve ayıpları gizleyen yüce varlık'
anlamına geliyor.
HÜMEZE SÛRESI: 9 âyet. Hümeze, insanları
arkadan çekiştiren, ayıplayan kimse demek. Mushaftaki
sıralamada yüz dördüncü, iniş sırasına
göre otuz ikinci sûre. Kıyâmet sûresinden sonra, Mürselât sûresinden önce
Mekke’de bir bütün halinde inmiş.
Sûrede insanları küçümseme,
kusur arama gibi davranışlar eleştirilmekte; servete güvenme ve onu yanlış
yolda kullanmanın kişiye ne büyük zararlar getireceği anlatılmakta.
"Veylül li külli hümezetil lümezeh.
Ellezıcemea malev ve addedeh. Yahsebü enne malehu ahledeh.
Kella le yümbezenne fil hutameh. Ve ma
edrake mel hutameh.Narullahil mukadeh. Elleti tettaliu alel ef'ideh. İnneha
aleyhim mü'sadeh.Fi amedim mümeddedeh"
“Mal toplayan ve onu durmadan sayan,
insanları arkadan çekiştiren, kaş göz işaretiyle
alay eden her kişinin vay haline! O, malının, kendisini ebedileştirdiğini
sanır. Hayır! Andolsun ki o, Hutâme'ye atılacaktır. Hutame'nin ne olduğunu sen
ne bileceksin? O, Allah'ın, yüreklere işleyen tutuşturulmuş ateşidir. Şüphesiz
uzatılmış direkler arasında (bağlı oldukları halde) ateş onların üzerine
kapatılacaktır.”[2]
"Arkadan çekiştiren, ayıp kusur
arayan, servet toplamış ve onu sayıp durmuş olan herkesin vay haline! O, malının kendisini sonsuzca yaşatacağını zanneder. Hayır! Andolsun ki o, hutameye atılacaktır. Nedir o hutame bilir misin? Allah’ın tutuşturulmuş ateşi! Uzatılmış direklere bağlı
olarak içine hapsedildikleri, yükselip yürekleri saran ateş!" [3]
"İmalı ve kinayeli sözlerle insanlara laf dokundurmayaı, jest ve mimikleriyle onları eğlenceye alıp aşağılamayı huy edinmiş her kişinin vay haline. Onun işi gücü mal yığıp onu saymaktır. (Zavallı!) Malın kendisini ölümsüzleştireceğini sanıyor. Kayır! O kesinlikle hutame'ye atılacaktır. Hutame'nin ne olduğunu sen nasıl bilebilirsin ki! O Allah'ın tutuşturulmuş korkunç bir ateşidir; öyle ki dokunduğu an kalplere kadar işlemektedir. Orada onların üzerleri "ateşten bir yorgan ile" kapatılmış, üstlerinden de uzatılan kalaslarla bastırılmıştır."[4]
[2] Kaynak <https://kuran.diyanet.gov.tr/mushaf/kuran-meal-2/fil-suresi-105/ayet-1/diyanet-isleri-baskanligi-meali-1>
[4] Beyânu’l-Hak, Prof.Dr.Zeki Duman, 1.cilt sayfa 246
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder