1 Mart 2021 Pazartesi

01 Mart 2021 17:30 Pazartesi CORONA GÜNLERİ................................El- Musavvir/Asr-El- Ğaffar/Hümeze

El- Musavvir/Asr

Bugün üç ayların 16.ncısı, Corona günlerinin de 353.ncüsü. İnşallah üç aylar boyunca her gün bir “esma”yı anarak ve namazda okunan kısa zammı sure, dua ve zikirleri öğrenerek bu manevi süreci değerlendirmeye devam ediyorum.

Sırada Esma ül Hüsna’nın onaltıncısı “El- Musavvir” var. Yine namazda KIYAM halinde KIRAAT edilen, okunan zammı surelerden Mushaf sırasına göre 103.ncüsü olan “Asr" sûresiyle ilerliyoruz.

Coronada 24 Ocakta 5.277 vakaya kadar düşmüştük. Bu rakam her ne kadar 16 Nisan daki 4.801 zirvesinin üstündeyse de 8 Aralıktaki 33.198 sayısının neredeyse 6 da birine inebildiğimizi gösteriyordu. Ancak 24 Ocaktan bu yana bir aydır o rakamı bile arıyoruz. Günlük vakalar önce 6-7 binlere, en nihayet yeniden 9 binin üstüne çıktı. Dün 27 şubat itibariyle son rakam 9.193 idi. 

Bu gün ise 28 Şubat corona güncel tablosuna göre 8.424 olmuş. Bir günlük düşüş pek bir şey ifade etmiyor. Rakam 5 binlerin altına inmeli ki umutlanabilelim. Şu anda yıllık bazda vakalar 7-8 bin bandında artış eğilimi olan yatay bir seyir izliyor. Çok şükür ki gerek hasta, gerek ağır hasta, gerekse vefat sayıları daha umut verici. 

Günlük hasta sayıları 600'e doğru düşme eğiliminde. Ağır hastalar bir ayda 1900'lerden 1200'ün altına indi. Vefatlarda aynı süre içinde 140'tan 66'ya düşmüş durumda. Ancak vaka/test sayısı oranı yeniden %7'nin üstüne çıktı. Oysa 24 ocakta %3,6 idi. Zatürre oranı da yükselme eğiliminde %4,2. Halbuki 10 gün önceye kadar %3,6'lara kadar düşmüştü. (*)


Bilim kurulunun tavsiyesiyle ülkede bölgeler bazlı bir izleme değerlendirme dönemi başladı. Kırmızı olan iller çok yüksek riskli, turuncular riskli, sarılar orta riskli ve maviler de düşük riskli iller olarak her gün harita üzerinde görülebilecek. Bu durumda doğudaki bazı illerin yüzbinde 3-4 kişi olan haftalık ortalama vaka sayıları nedeniyle yarın yapılacak kabine toplantısında kontrollü normalleşmeye geçebilecekleri anlaşılıyor. 

Öte yandan Ordu, Samsun, Trabzon ve Rize gibi karadeniz illerinin 190'lara varan sayıları nedeniyle tedbirleri biraz daha sıkılaştırılacak gibi görünüyor. Trakya, İstanbul, Marmara ve ege illeri de riskli bölge olarak  turuncuya boyanmış durumda. Konya da öyle. Ankara ve iç Anadolu illeri 30-40 dolayında vaka sayısıyla orta risk seviyesindeler.  Bakalım başta yüzyüze eğitim olmak üzere, lokanta ve kafelerin açılması gibi beklentiler kabine toplantısında vize alabilecek mi? 

EL-MUSAVVİR:  المصوّر  Sözlükte “bir şeyi bir tarafa doğru eğmek, onu kesmek; bir şeye yönelmek” anlamlarındaki savr kökünün tef‘îl kalıbından türemiş bir sıfat olan musavvir “şekil ve özellik veren” demekmiş (Kāmus Tercümesi, “ṣvr” md.).

Tasvir kavramı beş âyette zât-ı ilâhiyyeye nispet edilmiş; bunların üçü mâzi, biri muzâri kalıbıyla, biri de musavvir şeklinde (M. F. Abdülbâkī, el-Muʿcem, “ṣvr” md.). Bir âyette de Allah’ın insanı dilediği sûrette terkip edip şekillendirdiği belirtiliyor (el-İnfitâr 82/8). Bu âyetler genelde Allah’ın varlığını ve özellikle birliğini ifade etmekte, Tîn sûresinde de beyan edildiği üzere (95/4) insana güzel bir sûret kazandırıldığı dile getirilmektedir.

Musavvir hem İbn Mâce (“Duʿâʾ”, 10) hem Tirmizî’nin (“Daʿavât”, 82) esmâ-i hüsnâ listesinde yer almış, tasvir kavramı da çeşitli hadis rivayetlerinde Allah’a izâfe edilmiş.[1]

'O' tasvir eden, her şeye ayrı bir şekil, biçim, özellik ve hususiyet veren, yaratmış olduğu varlıklara, her şeye suret vererek birbirinden ayrı bir biçimde yaratan, her şekli şemali başkasından ayrı yaratan, mahlûkatını dilediği sıfat ve seçmiş olduğu bir surette yaratan' demek.

ASR SÛRESI:  3 âyet. Asr, çağ, ikindi vakti, uzun zaman demek. Mushaftaki sıralamada yüz üçüncü, iniş sırasına göre on üçüncü sûre. İnşirah sûresinden sonra, Âdiyât sûresinden önce Mekke’de inmiş. Medine’de indiğine dair rivayet de var (bk. Şevkânî, V, 579). Sûrede insanı ebedî hüsrandan kurtaracak yollar gösteril­mekte.[2] 


"Vel asr. İnnel insane le fi husr. İllellezine amenu ve amilus salihati ve tevasav bil hakkı ve tevasav bis sabr."

 "Andolsun zamana ki, insan gerçekten ziyan içindedir. Ancak, iman edip de sâlih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler, birbirlerine sabrı tavsiye edenler başka (Onlar ziyanda değillerdir)." [3]

 “Asra yemin ederim ki, İnsan gerçekten ziyandadır. Ancak iman edip iyi dünya ve âhiret için yararlı isler yapanlar, birbirlerine hakki tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler başkadır.” [4]

"Asra yemin olsun ki, İman edip salih iş yapan ve birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenlerin dışında tüm insanlar, mutlak ziyandadırlar."[5]


[4] Kaynak <https://kuran.diyanet.gov.tr/tefsir/Asr-suresi/6177/1-3-ayet-tefsiri> 

[5] Beyânu’l-Hak, Prof.Dr.Zeki Duman, 1.cilt sayfa 129 

El- Ğaffar/Hümeze

Bugün üç ayların 17.ncisi, Corona günlerinin de 354.ncüsü. İnşallah üç aylar boyunca her gün bir “esma”yı anarak ve namazda okunan kısa zammı sure, dua ve zikirleri öğrenerek bu manevi süreci değerlendirmeye devam ediyorum.

Sırada Esma ül Hüsna’nın onyedincisi “El- Ğaffar” var. Yine namazda KIYAM halinde KIRAAT edilen, okunan zammı surelerden Mushaf sırasına göre 104.ncü “Hümezesûresiyle ilerliyoruz.

EL-ĞAFFÂR: الغفّار  Kur’ân-ı Kerîm’de beş yerde geçen gaffâr ismiyle doksan bir yerde geçen gafûr isminin aralarında ne gibi bir farkın bulunduğu hususu ilk dönemlerden itibaren âlimleri düşündürmüş. Meşhur nahiv ve lugat âlimi Zeccâc, her iki kelimenin aynı mânada mübalağa ifade ettiğini, tekrarın ise zât-ı ilâhiyyeye ait sıfatlardaki nihaî yetkinliği bildiren bir tekit niteliği taşıdığını söylemekle belki en isabetli hükmü vermiş (Tefsîru esmâʾillâhi’l-ḥüsnâ, s. 46).

Gaffâr, Kur’ân-ı Kerîm’de yer aldığı beş âyetin üçünde “yenilmeyen yegâne galip” anlamındaki “azîz” ismiyle birlikte tekrarlanmış ve bu zâtî isim sayesinde muhtevasındaki süreklilik anlamı zenginlik kazanmış. “İyi biliniz ki O azîzdir ve çok bağışlayandır” (ez-Zümer 39/5) ifadesi, Allah’ın bağışlamasının yarar sağlamak veya bir zararı bertaraf etmek gibi dış faktörlere bağlı olmayıp zâtının niteliklerinden sayıldığını bildirmekte. Bu sebeple Gaffârın “settâr” (örten) mânasına geldiği açık. [1]

'O' kullarının ayıplarını ve günahını örten, günahları çokça bağışlayan, kullarının günâhlarını pek çok affeden, mağfireti bol, çok mağfiret ve merhamet eden, suçluları en çok affeden, çirkinlikleri örten ve ayıpları gizleyen yüce varlık' anlamına geliyor.

HÜMEZE SÛRESI: 9 âyet. Hümeze, insanları arkadan çekiştiren, ayıplayan kimse demek. Mushaftaki sıralamada yüz dördüncü, iniş sırasına göre otuz ikinci sûre. Kıyâmet sûresinden sonra, Mürselât sûresinden önce Mekke’de bir bütün halinde inmiş.

Sûrede insanları küçümseme, kusur arama gibi davranışlar eleştirilmekte; servete güvenme ve onu yanlış yolda kullanmanın kişiye ne büyük zararlar getireceği anlatılmakta.

"Veylül li külli hümezetil lümezeh. Ellezıcemea malev ve addedeh. Yahsebü enne malehu ahledeh. Kella le yümbezenne fil hutameh. Ve ma edrake mel hutameh.Narullahil mukadeh. Elleti tettaliu alel ef'ideh. İnneha aleyhim mü'sadeh.Fi amedim mümeddedeh"

“Mal toplayan ve onu durmadan sayan, insanları arkadan çekiştiren, kaş göz işaretiyle alay eden her kişinin vay haline! O, malının, kendisini ebedileştirdiğini sanır. Hayır! Andolsun ki o, Hutâme'ye atılacaktır. Hutame'nin ne olduğunu sen ne bileceksin? O, Allah'ın, yüreklere işleyen tutuşturulmuş ateşidir. Şüphesiz uzatılmış direkler arasında (bağlı oldukları halde) ateş onların üzerine kapatılacaktır.”[2]

"Arkadan çekiştiren, ayıp kusur arayan, servet toplamış ve onu sayıp durmuş olan herkesin vay haline! O, malının kendisini sonsuzca yaşatacağını zanneder. Hayır! Andolsun ki o, hutameye atılacaktır. Nedir o hutame bilir misin? Allah’ın tutuşturulmuş ateşi! Uzatılmış direklere bağlı olarak içine hapsedildikleri, yükselip yürekleri saran ateş!" [3]

"İmalı ve kinayeli sözlerle insanlara laf dokundurmayaı, jest ve mimikleriyle onları eğlenceye alıp aşağılamayı huy edinmiş her kişinin vay haline. Onun işi gücü mal yığıp onu saymaktır. (Zavallı!) Malın kendisini ölümsüzleştireceğini sanıyor. Kayır! O kesinlikle hutame'ye atılacaktır. Hutame'nin ne olduğunu sen nasıl bilebilirsin ki! O Allah'ın tutuşturulmuş korkunç bir ateşidir; öyle ki dokunduğu an kalplere kadar işlemektedir. Orada onların üzerleri "ateşten bir yorgan ile" kapatılmış, üstlerinden de uzatılan kalaslarla bastırılmıştır."[4]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder