21 Aralık 2020 Pazartesi

21 Aralık 2020 Pazartesi 23:30 CORONA GÜNLERİ..............................Hoşluklar ve korkularla bir yıl

Corona hoşlukları

Corona günlerinin perde arkası mutlaka yazılacaktır. Filminin, belgesellerinin çıkması uzun sürmez. Eve kapanan insanların 80-100 metrekare alandaki diyalogları, bazen dram, bazen gerilim, bazen komedik sahneler gayet güzel bir tiyatro eseri olabilir. Başından beri bu konuda pek çok karikatür zaten yayınlandı, yayınlanıyor. Corona hakkında fıkralar, komik paylaşımlar ve şiirler üretiliyor. Hayatın corona yüzü ne kadar ürkütücü ve acıysa, geriye kalan pek çok yüzü de kızdıran, gülümseten anektotlarla dolu.

Beni gülümseten ilk fotoğraf Sağlık Bakanımızın salgının ilk günlerindeki olağanüstü çabası sebebiyle birkaç günde saçlarına ak düşürülmüş olmasıydı. Basit bir foto montaj oyunuyla yapılmıştı ve traji-komik durumunu gayet iyi anlatıyordu. Bakan Koca hala aynı minval çalışıyor. Belki saçları o kadar beyazlamadı ama eski bir yönetici olarak yaşadığı bir yılın onu on yaş ihtiyarlattığını adım gibi tahmin edebiliyorum.

Topaç çevirmeyi bilir misiniz ya da çarkıfelek oyununu? Topaç; enine boyalı, ucunda madeni bir kabarası bulunan ahşap bir oyuncak. Sarılan pamuk bir ip parmağa geçirilerek topaç yere atılırken, birden çekilip bırakılarak döndürülüyor. Topaç kabaranın üstünde hızla döner ve bu arada yerde daireler çizer.  Sonunda yer çekimi galip gelir ve topaç birinin ayakları dibinde hareketsiz kalır. Çarkıfelek de buna benzer. Renkli çark el kuvvetiyle hızla döner ve karşıdaki bir dil parçası sonunda çarkı durdurur ve bir rengi işaret eder.

Corona da biraz buna benziyor. Her dönüşte birinin önünde duruyor ve “Pozitif”  ediyor. İster rus ruleti gibi düşünün ister topaç oyunu ya da çarkıfelek gibi. Sonuçta acı bir olayı bile karikatürize etmek, fıkralaştırmak isterseniz böyle düşünebilirsiniz. Maske takmadığı için polisler tarafından durdurulan kadının ya da adamın bir sürü deli saçması şeyler söylemesi, kendini yerlere atıp “İmdat!” çığlıkları atması nasıl bir sahnedir sizce? Kızmalı mı yoksa gülmeli mi?

Corona virüs ile hayatımıza giren küçük bir bez parçası maske. Önceleri bulmak zordu. Sonraları işporta tezgahlarında bile satılır oldu. İnce düşünceli nazik bir adam annemin cenazesinde bize bir kutu maske getirmişti hiç unutamam. Eli boş gelmek istememiş. Maske üzerine epey komik ya da düşündürücü şey okudum gördüm. Mesela maskeyi tersinden takmak epey komik bir durum, üstelik bunu yapan siyasi bir lider olursa.

Maskeyi çenesinin, burnunun altında tutanlara bir şey diyemeyeceğim. Uyaranlara cebindeki maskeyi çıkarıp gösterenlere ne demeli? Ya da korunması gereken 65 yaş üstü büyüklerimize vebalı muamelesi yapanlar nasıl bir çarpık görüşle bunu yapabiliyorlar? Yiyeceği tavuk, et ya da sebzeyi deterjanla yıkayan annelerimizin ellerinden öperim. Ama bu yaptığınız çok tehlikeli!

Kısıtlama sırasında köprü üstünde balık tutan arkadaşın “Burası çok kalabalık değil mi?” diye soran muhabire: “Ne yapayım evde canım sıkıldı, burası çok havadar. Balık ta var” diye cevap vermesi cevap vermesi ne kadar komik. Amma bir o farkında değil yaptığı esprinin. Ya sokakta dolaşırken durdurulan vatandaşın: “Coronalı bir arkadaşı ziyarete gitmiştim” demesine ne demeli? Apar topar ambulansa konulurken hala ”Ben ne yaptım ki abiler, bakın maskem de var” diye sitem ediyordu.

Roller Coaster; hız trenleri

Dünyanın en hızlı ve korkutucu lunapark aletlerinin başında geliyor roller coasterlar. Lunapark veya tema parklarında bulunuyor. Bu hız trenleri; sıkı dönüşler, dik yamaçlar ve bazen de ters çevirmelerle dizayn edilen yükseltilmiş bir demiryolu kullanıyorlar.

Bir eğlence treni olarak geliştirilmiş ancak oldukça da korkutucu. Teknolojideki gelişmeler sayesinde de giderek daha hızlı, daha büyük ve daha korkutucu hale geldiler. Aslında 1800’lerin ortalarında dağların tepelerinden Pensilvanya’daki bir kasabaya kömür taşımak için inşa edilmiş. Hafta sonları da ücret ödeyen yolculara eğlence için kiralanmış.

Hız trenlerinden zevk almak heyecan arayışıyla bağlantılı. Kaya tırmanışı ve paraşütle atlamada olduğu gibi çeşitli, alışılmadık ve yoğun fiziksel deneyimler yaşama eğilimi. Örneğin konu yasal limitlerin üzerindeki hızlarda araba kullanmak olduğunda birçok insan bunu yapıyor, sadece heyecan arayanlar değil. Ancak hız trenlerinin sağladığı duyum çok farklı.  

Belki de hız trenlerinin çekimi, içgüdüsel korku hissinden alınan zevk. Korku filmi izlemeye çok benziyor. Kalp atışları sürüş başlamadan önce ortalama 70 değerinde iken sürüş başladıktan kısa süre sonra 153’e kadar çıkarak dakika başına iki katından fazla değere ulaşmış. Bazı yaşlı biniciler tıbbi olarak yaşları için güvensiz varsayılan noktalara rahatsız edici derecede yaklaşmışlar.

Corona virüs belası ile lunaparktaki roller coasterların ne alakası var diyebilirsiniz. Bana sorarsanız dünya bir yıldır bir roller coaster üstünde. Dik tepelere tırmanıyor, kesik iniş çıkışlar yapıyor, keskin dönüşler yapıp tepetaklak oluyor. Hız treninden yalnızca bir farkı var; durası yok, sürekli hareket halinde. İnsanlar korkuluklara yapışmış. Gözler korkudan koca koca açılmış. Mideler alt üst. Nabızlar 160'ların üstünde. Hız gittikçe artıyor. Bu salgın ne zaman bitecek, daha kaç cana mal olacak bilen yok. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder