Geçen haftaki yazımızda “SANAYİ“ sektöründe bugün mevcut olan ve orta vadede de Susurluğun
gelişmesine katkı sağlayacağı varsayılan “Güçlü
yönler” den “Şeker fabrikası”,
“Yörsan” ve “İstanbul sanayisinden
ilçemize kayacak olanlar için alternatif OSB potansiyeli” ile ilgili
değerlendirmelerimizi yapmıştık. Bu hafta Susurluğun diğer güçlü yönleri; “Entegre et tesisleri”,“Beyaz et tesisleri“,“Gıda sanayinin gelişmiş olması ve Konserve
tesisleri “ ile “Ahşap sandalye,
masa imalatı” konularındaki görüşlerimizi okuyacaksınız.
Bölgemizdeki mevcut sanayinin genellikle tarıma dayalı ve doğal
kaynakların işlenmesine yönelik geliştiği ortada. İlçemizin %80´lik bölümünün
tarımla uğraşırken %20´lik bölümünün de sanayiden geçimini sağladığını biliyoruz.
Bu bağlamda Balıkesir ve Çanakkale yöresinin başlıca sanayi ürünleri; un, yem,
salça, konserve, nebati yağ, yumurta, gübre, margarin, işlenmiş sebze ve meyve,
bakliyat, beyaz-kırmızı et, sofralık zeytin ve zeytinyağı, süt ve süt
mamulleri, dondurulmuş ve kurutulmuş gıda, deniz ürünleri, bor ve mermer başta
olmak üzere maden ürünleri, seramik mamulleri, çimento, inşaat demirçeliği. Sanayi
işletmelerinin sektörlere göre dağılımı incelendiğinde her iki ilde de gıda
sektörünün önde geldiği görülüyor. Susurluk da kendi çapında bu karakteristiği
doğrulayan bazı tesislere sahip.
Örneğin “Entegre
et tesisleri” kapsamında 3 adet mezbaha ilçemizde faaliyet gösteriyor. Bunlar: Dört Mevsim Et Entegre Tesisi, Göbel
mahallesi Medist işletmesi ve Yılmazlar et entegre. Susurluğun geçmişten bu
yana bilinen, çok kaliteli et ve et ürünlerinin pazarlanması bu merkezlerde
gerçekleştirilmekte. Özellikle İstanbul piyasası bu ürünlerin en çok tercih
edildiği megakent. Diğer taraftan bölgemiz “Beyaz
et tesisleri “ ile bu üretim işkolunda
ön sıralarda yer alıyor. Bu anlamda da bölgemiz çok sayıda beyaz et üretim
işletmesine ve tavukhaneye sahip. İlçemiz de Türkiye’nin beyaz et ihracatında
önde gelen bir markasının kesim ve işleme tesisine sahip olması dolayısıyla
beyaz et sektöründe söz sahibi durumda. Karapürçek mahallemizde yer alan
Hastavuk adlı işletmede hem kanatlı kesim hem de bu ürünlerin dış il ve
ilçelere pazarlanması gerçekleştiriliyor. İlçemiz ve bölgesi, ülkemizin salça
ve konserve imalat merkezi konumunda. “Gıda
sanayinin gelişmiş olması ve Konserve tesisleri “güçlü bir yönümüz. Bu çerçevede
ilçemizde de bazı salça, donmuş gıda ve konserve fabrikaları gibi gıda işleme
tesisleri bulunuyor. Bunların başlıcaları Karapürçek’teki Askon Gıda sanayii
Meyve Suyu Fabrikası, Kepekler’deki Assan Foods Gıda Sanayii Gıda Üretim ve
İşleme Ketçap - Mayonez ve Salça Üretim tesisi, Göbel’deki
Fide Konserve Fabrikası, Ümiteli’deki Ahi Güven Konserve ve Donmuş Gıda
Fabrikası ile Susurluk’taki Tunalı Ayçiçek Yağ Sanayii işletmesidir. Bu fabrikalar
hem yurt içi hem de yurt dışına satış yapmaktadırlar. İlçemiz ve bölgemiz bu
fabrikaların hem üretim hem de tarımsal ürün tedarik merkezi konumundadır.
Bunların dışında besi ve süt yemleri ile silaj ve küspe türünden maddelere en
çok ihtiyaç duyulan ve üretimi yapılan bölgelerden birisi Susurluk. Besi
sektörü için önemli bir maliyet durumundaki yem hammaddeleri konusunda oldukça
zengin olan ilçemiz, çok çeşit ve miktarda yem üretiminin gerçekleştirildiği
bir bölgede yer alıyor. Bu bağlamda özellikle hububat, ayçiçeği, silajlık ve
dane mısır üretim alanları geniş yer kaplıyor.
|
|
Öte yandan “Ahşap
sandalye, masa imalatı” geçmişten bu güne Susurluğumuzun önemli bir değeri
ve güçlü yönü. Özellikle 50’li 60’lı 70’li yıllarda ağaç sandalye, masa, at
arabası vb. ürünler konusunda ilçemiz haklı bir şöhrete sahipti. Şu anda da
halen Yeni sanayi sitesinde bu ürünlerle uğraşan; Özenç sandalye, Cms sandalye,
Habeş sandalye, Palmiye koçak sandalye,
Güler Sandalye ve Ada Sandalye gibi işletmelerimiz ilçemizin geçmişten gelen bu
güçlü yönünü geleceğe taşıma gayreti içindeler. Özellikle son dönemde sahil
kasabalarında, çay bahçelerinde, yeme içme mekânlarında yeniden ahşap malzemeye
dönüş gözleniyor. Nostalji de olsa nihayetinde sağlıklı, ortopedik ve dayanıklı
olması sebebiyle bu sektörün orta vadede güçlenerek varlığını sürdüreceğini
tahmin etmek zor değil. İnsan emeği ve ustalık gerektiren bu alanda yetenekli
gençler desteklenir ve kazanılabilirse bu ürünlerin yine ülkede aranan bir
marka olması şaşırtıcı olmaz. Ahşap Sandalyecilik akıllı stratejilerle yine
Susurluğun başlıca gelir kaynaklarından biri olabilir.
Yapılan tarama çalışması ve katkılar sonucu “SANAYİ“ sektöründe tespit edilen “Zayıf yanlar”ımız; “Sektörün yetersizliği”, “Kurumsal
kapasitesi gelişmiş KOBİ’ler olmaması”,“Nitelikli ara eleman yetersizliği”,
“İhracat ve markalaşma potansiyeli yüksek ürünlerin olmaması” ile “Yüksek teknolojili ya da teknolojik ürün
üretiminin olmaması” ve “Üniversite
işbirliğinin bulunmaması” olarak belirlenmişti.
“Sektörün
yetersizliği” genelde bölgemiz ve özellikle de ilçemiz için olumsuz bir
faktör. Ülkemizdeki sanayi
işletmelerinin yüzde 71’inin başta İstanbul olmak üzere 12 ilde yoğunlaşmış
bulunduğunu, bu anlamda Marmara Bölgesinin sektörün en fazla yoğunlaştığı
coğrafi bölge olduğunu biliyoruz. Buna karşılık Balıkesir ve Çanakkale’yi
kapsayan Güney Marmara bölgesi ise bu güne kadar sanayi sektöründeki
gelişmişlikten yeterince faydalanamamış durumda. Zira Marmara Bölgesi’ndeki
sanayi sektörü içinde oransal olarak payı en az olan bölge. Ancak Güney Marmara
TR22 Bölgesi sanayinin geliştiği büyük kentlere olan coğrafi yakınlığı,
lojistik bağlantılarını güçlendiren altyapı yatırımları, doğal kaynaklarının
zenginliği ve çevresindeki büyük merkezlere alternatif arayan sanayinin yer
arayışı sebebiyle son derece gelişmeye açık. Bu nedenle şu an itibariyle zayıf
görünen bu tarafımızın orta vadede güçlü hale gelebileceğini varsaymak, ona
göre stratejiler geliştirmek akıllıca olacaktır. “Kurumsal kapasitesi gelişmiş KOBİ’ler olmaması” bölge için bir
başka genel zafiyet. İlçelere Göre
Sanayinin Sektörel Dağılımı Tüik, 2012 verilerine göre TR22 Bölgesi’nde İSO 500
listesinde yer alan İçdaş, Kastamonu Entegre Ağaç Sanayi, Akçansa Çimento,
Banvit, Kale Seramik, Şeker Piliç, Yörsan, Turyağ, Best Elektromekanik, Yarış
Kabin, Bupiliç ve Teksüt gibi pek çok sanayi işletmesi bulunuyor. Ancak bu gibi
sanayi işletmelerinin çoğu KOBİ statüsünde. Bölgedeki diğer büyük ölçekli tesisler
ile KOBİ’ler arasındaki iletişim zayıf. Ayrıca, bölge illerinde girişimcilik
kültürünün yeterince gelişmemiş olduğunu da biliyoruz. Öte yandan bunların
uygun ve zamanında finansmana erişim güçlükleri de var.
“Nitelikli
ara eleman yetersizliği” geleceğimizi negatif etkileyen önemli bir sorun. Bilgi ekonomisi ve küresel rekabet,
şirketlerin işe eleman alırken çıtayı yükseltmesini zorunlu kıldı. Ama ezbere
dayanan eğitim sistemi, nitelikli gençler yetiştirmede yeterince başarılı
olamadı. Kronikleşen ekonomik krizlerden sonra şirketler, maliyetleri düşük
tutmak için yeni eleman alımında cimri davranınca sorun daha da ağırlaşıyor.
Gençler iş bulmakta zorlanıyorlar. Türkiye İstatistik Kurumu’nun iş gücü
istatistiklerine bakıldığında da 24-29 yaş arasındaki her 100 eğitimli gençten
30’unun işsiz olması, sorunun gerçek boyutlarını gözler önüne seriyor. Aynı
soruna iş sahipleri, sanayiciler ve şirketlerin insan kaynakları
yöneticilerinin gözüyle baktığımızda ise farklı bir tablo ile karşılaşıyoruz.
Onlar da şöyle söylüyorlar: “Aradığımız
nitelikte eleman bulmak çok zor. Ortada fakülte diplomasını her kapıyı açan bir
anahtar olarak gören, iş dünyası hakkında en ufak bir fikre sahip olmayan on
binlerce genç var. Bir iş
bulanların önemli bir bölümü de işinden memnun olmuyor.” Bir sorun, iki farklı bakış açısı. İş arayan
gençlerin sadece diploma ile yetinmeyip niteliklerini de var güçleriyle
artırmaları gerekiyor.
Bölgenin rekabetçilik gücünü anlamak
için 2007-2010 yılları “İller Arası Rekabetçilik Endeksi” çalışmalarının sonuçlarına
bakmak gerekiyor. Buna göre her iki ilin
de Marmara Bölgesi’ne göre alt; ülkeye göre orta sıralarda seyrettiği
görülmekte. Bu sebeple “İhracat ve
markalaşma potansiyeli yüksek ürünlerin olmaması” oldukça zayıf bir
tarafımız. 2012 Ticaret becerisi ve üretim potansiyeli endeksinde Balıkesir’in
2008’den 2010 yılına gelindiğinde 41. sıradan 27. sıraya yükselişi bu alanda bir
gelişme olduğunu gösteriyor. Ancak markalaşma becerisi ve yenilikçilik
konusunda her iki ilde yıllara göre durağan bir seyir izlenmekte. “Yüksek teknolojili ya da teknolojik ürün
üretiminin olmaması” güçlendirilmesi gereken bir başka zayıf yönümüz. Zira bölgemiz bilgi yoğun sanayi
sektörlerinde bugüne kadar yeterince yol kat edememiş durumda. Ancak küresel
rekabette ön plana çıkarak kalkınmayı hızlandırmak için, kalkınmanın motoru
olan teknolojiye yatırım yapmak; teknoloji geliştirmek ve yüksek teknolojili
ürünleri üretmek gerekmektedir. Bu sektörlerin başında 2023 yılına kadar ülkede
40 Milyar € katma değer yaratması beklenen yenilenebilir enerji teknolojisi
sektörü geliyor. Yaşlanan nüfus ve buna bağlı olarak artan sağlık sorunları
sebebiyle orta vadede hızla gelişmesi beklenen medikal elektronik sanayii ve
ilaç sektörü de yatırım yapacak işletmeler için son derece cazip alanlar. “Üniversite işbirliğinin bulunmaması” konusuna
gelince; Bugüne kadar Süt ürünleri
MYO nedeniyle Balıkesir üniversitesiyle güçlü bir işbirliği kurulduğunu
söylemek oldukça zor. Şimdi Bandırma Üniversitesi ile birlikte bir Ziraat
Fakültesi kurma teşebbüsü var. Bize lazım olan şey sadece kuru bir bina ve
öğrenci kalabalığı değil bunun da ötesinde aktif ve üretken bir işbirliğidir.
Aslında bugüne kadar Uludağ üniversitesi ve Balıkesir üniversitesi ile böyle
bir işbirliği kurulamamış olması ilçemiz için talihsizlik olmuş. Bu konuda daha
atak olmak, işbirliği projeleri geliştirmek ve ısrarla talep etmek
Susurluğumuzun gelişmesine çok şey katacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder