3 Haziran 2020 Çarşamba

03 Haziran 2020 Çarşamba REİS Gazetesi/sayı164...............................Güçlü ve Zayıf yanlar(IV)

Güçlü ve Zayıf yanlar(IV)

Geçen haftaki yazımızda “SANAYİ“ sektöründe bugün mevcut olan ve orta vadede de Susurluğun gelişmesine katkı sağlayacağı varsayılan “Güçlü yönler” den “Şeker fabrikası”, “Yörsan” ve “İstanbul sanayisinden ilçemize kayacak olanlar için alternatif OSB potansiyeli” ile ilgili değerlendirmelerimizi yapmıştık. Bu hafta Susurluğun diğer güçlü yönleri; “Entegre et tesisleri”,“Beyaz et tesisleri“,“Gıda sanayinin gelişmiş olması ve Konserve tesisleri “ ile “Ahşap sandalye, masa imalatı” konularındaki görüşlerimizi okuyacaksınız.
Bölgemizdeki mevcut sanayinin genellikle tarıma dayalı ve doğal kaynakların işlenmesine yönelik geliştiği ortada. İlçemizin %80´lik bölümünün tarımla uğraşırken %20´lik bölümünün de sanayiden geçimini sağladığını biliyoruz. Bu bağlamda Balıkesir ve Çanakkale yöresinin başlıca sanayi ürünleri; un, yem, salça, konserve, nebati yağ, yumurta, gübre, margarin, işlenmiş sebze ve meyve, bakliyat, beyaz-kırmızı et, sofralık zeytin ve zeytinyağı, süt ve süt mamulleri, dondurulmuş ve kurutulmuş gıda, deniz ürünleri, bor ve mermer başta olmak üzere maden ürünleri, seramik mamulleri, çimento, inşaat demirçeliği. Sanayi işletmelerinin sektörlere göre dağılımı incelendiğinde her iki ilde de gıda sektörünün önde geldiği görülüyor. Susurluk da kendi çapında bu karakteristiği doğrulayan bazı tesislere sahip.  
 Örneğin “Entegre et tesisleri” kapsamında 3 adet mezbaha ilçemizde faaliyet gösteriyor. Bunlar: Dört Mevsim Et Entegre Tesisi, Göbel mahallesi Medist işletmesi ve Yılmazlar et entegre. Susurluğun geçmişten bu yana bilinen, çok kaliteli et ve et ürünlerinin pazarlanması bu merkezlerde gerçekleştirilmekte. Özellikle İstanbul piyasası bu ürünlerin en çok tercih edildiği megakent. Diğer taraftan bölgemiz “Beyaz et tesisleri “ ile bu üretim işkolunda ön sıralarda yer alıyor. Bu anlamda da bölgemiz çok sayıda beyaz et üretim işletmesine ve tavukhaneye sahip. İlçemiz de Türkiye’nin beyaz et ihracatında önde gelen bir markasının kesim ve işleme tesisine sahip olması dolayısıyla beyaz et sektöründe söz sahibi durumda. Karapürçek mahallemizde yer alan Hastavuk adlı işletmede hem kanatlı kesim hem de bu ürünlerin dış il ve ilçelere pazarlanması gerçekleştiriliyor. İlçemiz ve bölgesi, ülkemizin salça ve konserve imalat merkezi konumunda. “Gıda sanayinin gelişmiş olması ve Konserve tesisleri “güçlü bir yönümüz. Bu çerçevede ilçemizde de bazı salça, donmuş gıda ve konserve fabrikaları gibi gıda işleme tesisleri bulunuyor. Bunların başlıcaları Karapürçek’teki Askon Gıda sanayii Meyve Suyu Fabrikası, Kepekler’deki Assan Foods Gıda Sanayii Gıda Üretim ve İşleme Ketçap - Mayonez ve Salça Üretim tesisi, Göbel’deki Fide Konserve Fabrikası, Ümiteli’deki Ahi Güven Konserve ve Donmuş Gıda Fabrikası ile Susurluk’taki Tunalı Ayçiçek Yağ Sanayii işletmesidir. Bu fabrikalar hem yurt içi hem de yurt dışına satış yapmaktadırlar. İlçemiz ve bölgemiz bu fabrikaların hem üretim hem de tarımsal ürün tedarik merkezi konumundadır. Bunların dışında besi ve süt yemleri ile silaj ve küspe türünden maddelere en çok ihtiyaç duyulan ve üretimi yapılan bölgelerden birisi Susurluk. Besi sektörü için önemli bir maliyet durumundaki yem hammaddeleri konusunda oldukça zengin olan ilçemiz, çok çeşit ve miktarda yem üretiminin gerçekleştirildiği bir bölgede yer alıyor. Bu bağlamda özellikle hububat, ayçiçeği, silajlık ve dane mısır üretim alanları geniş yer kaplıyor. 
 

Öte yandan “Ahşap sandalye, masa imalatı” geçmişten bu güne Susurluğumuzun önemli bir değeri ve güçlü yönü. Özellikle 50’li 60’lı 70’li yıllarda ağaç sandalye, masa, at arabası vb. ürünler konusunda ilçemiz haklı bir şöhrete sahipti. Şu anda da halen Yeni sanayi sitesinde bu ürünlerle uğraşan; Özenç sandalye, Cms sandalye, Habeş sandalye,  Palmiye koçak sandalye, Güler Sandalye ve Ada Sandalye gibi işletmelerimiz ilçemizin geçmişten gelen bu güçlü yönünü geleceğe taşıma gayreti içindeler. Özellikle son dönemde sahil kasabalarında, çay bahçelerinde, yeme içme mekânlarında yeniden ahşap malzemeye dönüş gözleniyor. Nostalji de olsa nihayetinde sağlıklı, ortopedik ve dayanıklı olması sebebiyle bu sektörün orta vadede güçlenerek varlığını sürdüreceğini tahmin etmek zor değil. İnsan emeği ve ustalık gerektiren bu alanda yetenekli gençler desteklenir ve kazanılabilirse bu ürünlerin yine ülkede aranan bir marka olması şaşırtıcı olmaz. Ahşap Sandalyecilik akıllı stratejilerle yine Susurluğun başlıca gelir kaynaklarından biri olabilir.
Yapılan tarama çalışması ve katkılar sonucu “SANAYİ“ sektöründe tespit edilen “Zayıf yanlar”ımız; “Sektörün yetersizliği”, “Kurumsal kapasitesi gelişmiş KOBİ’ler olmaması”,“Nitelikli ara eleman yetersizliği”, “İhracat ve markalaşma potansiyeli yüksek ürünlerin olmaması” ile “Yüksek teknolojili ya da teknolojik ürün üretiminin olmaması” ve “Üniversite işbirliğinin bulunmaması” olarak belirlenmişti.
“Sektörün yetersizliği” genelde bölgemiz ve özellikle de ilçemiz için olumsuz bir faktör. Ülkemizdeki sanayi işletmelerinin yüzde 71’inin başta İstanbul olmak üzere 12 ilde yoğunlaşmış bulunduğunu, bu anlamda Marmara Bölgesinin sektörün en fazla yoğunlaştığı coğrafi bölge olduğunu biliyoruz. Buna karşılık Balıkesir ve Çanakkale’yi kapsayan Güney Marmara bölgesi ise bu güne kadar sanayi sektöründeki gelişmişlikten yeterince faydalanamamış durumda. Zira Marmara Bölgesi’ndeki sanayi sektörü içinde oransal olarak payı en az olan bölge. Ancak Güney Marmara TR22 Bölgesi sanayinin geliştiği büyük kentlere olan coğrafi yakınlığı, lojistik bağlantılarını güçlendiren altyapı yatırımları, doğal kaynaklarının zenginliği ve çevresindeki büyük merkezlere alternatif arayan sanayinin yer arayışı sebebiyle son derece gelişmeye açık. Bu nedenle şu an itibariyle zayıf görünen bu tarafımızın orta vadede güçlü hale gelebileceğini varsaymak, ona göre stratejiler geliştirmek akıllıca olacaktır. “Kurumsal kapasitesi gelişmiş KOBİ’ler olmaması” bölge için bir başka genel zafiyet. İlçelere Göre Sanayinin Sektörel Dağılımı Tüik, 2012 verilerine göre TR22 Bölgesi’nde İSO 500 listesinde yer alan İçdaş, Kastamonu Entegre Ağaç Sanayi, Akçansa Çimento, Banvit, Kale Seramik, Şeker Piliç, Yörsan, Turyağ, Best Elektromekanik, Yarış Kabin, Bupiliç ve Teksüt gibi pek çok sanayi işletmesi bulunuyor. Ancak bu gibi sanayi işletmelerinin çoğu KOBİ statüsünde. Bölgedeki diğer büyük ölçekli tesisler ile KOBİ’ler arasındaki iletişim zayıf. Ayrıca, bölge illerinde girişimcilik kültürünün yeterince gelişmemiş olduğunu da biliyoruz. Öte yandan bunların uygun ve zamanında finansmana erişim güçlükleri de var.
“Nitelikli ara eleman yetersizliği” geleceğimizi negatif etkileyen önemli bir sorun. Bilgi ekonomisi ve küresel rekabet, şirketlerin işe eleman alırken çıtayı yükseltmesini zorunlu kıldı. Ama ezbere dayanan eğitim sistemi, nitelikli gençler yetiştirmede yeterince başarılı olamadı. Kronikleşen ekonomik krizlerden sonra şirketler, maliyetleri düşük tutmak için yeni eleman alımında cimri davranınca sorun daha da ağırlaşıyor. Gençler iş bulmakta zorlanıyorlar. Türkiye İstatistik Kurumu’nun iş gücü istatistiklerine bakıldığında da 24-29 yaş arasındaki her 100 eğitimli gençten 30’unun işsiz olması, sorunun gerçek boyutlarını gözler önüne seriyor. Aynı soruna iş sahipleri, sanayiciler ve şirketlerin insan kaynakları yöneticilerinin gözüyle baktığımızda ise farklı bir tablo ile karşılaşıyoruz. Onlar da şöyle söylüyorlar: “Aradığımız nitelikte eleman bulmak çok zor. Ortada fakülte diplomasını her kapıyı açan bir anahtar olarak gören, iş dünyası hakkında en ufak bir fikre sahip olmayan on binlerce genç var. Bir iş bulanların önemli bir bölümü de işinden memnun olmuyor.” Bir sorun, iki farklı bakış açısı. İş arayan gençlerin sadece diploma ile yetinmeyip niteliklerini de var güçleriyle artırmaları gerekiyor.
Bölgenin rekabetçilik gücünü anlamak için 2007-2010 yılları “İller Arası Rekabetçilik Endeksi” çalışmalarının sonuçlarına bakmak gerekiyor.  Buna göre her iki ilin de Marmara Bölgesi’ne göre alt; ülkeye göre orta sıralarda seyrettiği görülmekte. Bu sebeple “İhracat ve markalaşma potansiyeli yüksek ürünlerin olmaması” oldukça zayıf bir tarafımız. 2012 Ticaret becerisi ve üretim potansiyeli endeksinde Balıkesir’in 2008’den 2010 yılına gelindiğinde 41. sıradan 27. sıraya yükselişi bu alanda bir gelişme olduğunu gösteriyor. Ancak markalaşma becerisi ve yenilikçilik konusunda her iki ilde yıllara göre durağan bir seyir izlenmekte. “Yüksek teknolojili ya da teknolojik ürün üretiminin olmaması” güçlendirilmesi gereken bir başka zayıf yönümüz. Zira bölgemiz bilgi yoğun sanayi sektörlerinde bugüne kadar yeterince yol kat edememiş durumda. Ancak küresel rekabette ön plana çıkarak kalkınmayı hızlandırmak için, kalkınmanın motoru olan teknolojiye yatırım yapmak; teknoloji geliştirmek ve yüksek teknolojili ürünleri üretmek gerekmektedir. Bu sektörlerin başında 2023 yılına kadar ülkede 40 Milyar € katma değer yaratması beklenen yenilenebilir enerji teknolojisi sektörü geliyor. Yaşlanan nüfus ve buna bağlı olarak artan sağlık sorunları sebebiyle orta vadede hızla gelişmesi beklenen medikal elektronik sanayii ve ilaç sektörü de yatırım yapacak işletmeler için son derece cazip alanlar. “Üniversite işbirliğinin bulunmaması” konusuna gelince; Bugüne kadar Süt ürünleri MYO nedeniyle Balıkesir üniversitesiyle güçlü bir işbirliği kurulduğunu söylemek oldukça zor. Şimdi Bandırma Üniversitesi ile birlikte bir Ziraat Fakültesi kurma teşebbüsü var. Bize lazım olan şey sadece kuru bir bina ve öğrenci kalabalığı değil bunun da ötesinde aktif ve üretken bir işbirliğidir. Aslında bugüne kadar Uludağ üniversitesi ve Balıkesir üniversitesi ile böyle bir işbirliği kurulamamış olması ilçemiz için talihsizlik olmuş. Bu konuda daha atak olmak, işbirliği projeleri geliştirmek ve ısrarla talep etmek Susurluğumuzun gelişmesine çok şey katacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder