28 Mayıs 2019 Salı

29 Mayıs 2019 Çarşamba REİS Gazetesi/sayı113..................................Kadir gecesi


Kadir gecesi

Kadir kelime olarak; değer, kıymet ve itibar anlamlarına geliyor.  Bu sözcük iki anlamda olabilir: Bunlardan biri takdir anlamında. Allah bu gece takdirleri yani kaderleri uygulamak üzere meleklere emir veriyor. Bunu, Duhân Suresindeki “O gece katımızdan her hikmetli emir sadır olur“ ayetinden anlıyoruz. Diğer anlamı ise,  azamet ve şeref. Bu husus ta, Kadir suresinin “Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır” ayetinde ifade edilmiş. Hayırlı çünkü Allah’ın insanlığa son mesajı bu gecede indirilmeye başlanmış. Kadir gecesi değerini bizatihi bu olaydan almakta. Zaman ve mekânlar kendi başına bir değer ifade etmezler. İçinde yaşanan hadiseler onlara anlam ve değer katar. İşte Kadir Gecesi de öncelikle bize Kur’an’ı getirdiği için değerli.

Rahmeti sonsuz olan Rabbimiz, bilhassa Ramazan`da, özellikle de Kadir Gecesi`nde kullarını akıl almaz ihsan ve ikramlara mazhar ediyor.  “Sağılıyor melekler, kanatlarında ferman / Kesiliyor bu gece, gözlerimdeki derman / Bir muştu okunur, gökler nura haberci / Zerreden, küreye, hükmedersin ya Rahman” (Kutlu Gece/Fırat Parlak) Anlaşılıyor ki bütün bu olağanüstü olayların düğüm noktası Kur'an. Onu okumak, anlamak ve değer vermek kadir gecesi ile son derece anlamlı hale geliyor. 

Kadir gecesini değerlendirip ihya etmek kuvvetli bir şekilde tavsiye edilmiş. Onu ihya etmenin yolu ise en başta, Kur’an’a değer vermekten geçiyor. Meselâ okuduğumuz Kur’an’ı yaratıcımızdan her birimize gelmiş özel bir mektup gibi düşünebiliriz. Belki de Muhammed İkbal’in dediği gibi; onu okurken Kur’an kalbimize Cebrail tarafından yeni nazil oluyormuş gibi okumalıyız. Dahası, asıl gaye onu anlamaya çalışmak olmalı değil mi? Kadir Gecesi, aynı zamanda Rabbimizin sayısız nimetlerinin de farkında olma zamanı. Kuşkusuz onu gereği gibi anlayıp hakkıyla değerlendirmenin yolu ise, Kur’an okumanın ve dinlemenin yanında, yaptığı çağrıyı anlamaktan, üzerinde düşünmekten ve rehber edinmeye çalışmaktan geçiyor.

Meselâ günde beş defa namazda Fatiha ile Rabbimizle diyalog halindeyiz. Ne konuştuğumuzu bilmemek ne kadar garip! Neticede Kur'an'a değer vermenin en önemli aşaması elbette ki onu yaşamaya çalışmak olmalı. Onun yap dediklerini yapmaya, ol dediklerini olmaya çalışmalı. Kur’anî bir ahlâkla donanmanın, onu yüreğimize yerleştirmenin yolu elbette ki onu okumak ve anlamakla başlıyor. Kur’an’ın barış ve esenlik iklimini görebiliyorsak, o gece meleklerin yeryüzüne neden barış ve esenlik üzere indiklerini de anlayabiliriz.

Kur'an sadece dolu bir bilgi kaynağı değil, aynı zamanda tüm insanlığa gönderilen bir hayat kılavuzu ve yol haritası. Ancak, anlayarak okuduğumuz ve hayatımıza yansıttığımız oranda ondan şifa ve rahmet olarak da yararlanabiliriz.  Fatiha'dan başlayıp Nas suresiyle tamamlanan bu hayat rehberine uyulursa insanları şirkten, zulümden ve her türlü dalaletten sakındıracaktır. Örneğin, içinde geçen kutlu nebi kıssaları dahi o yüce yaratıcıya çağlar üstü bir iman ve tam teslimiyet yolunu gösteriyor.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder