Sözlükte bulamadığım bir kelime. Galiba sadece hanımın lugatinde var.
Biraz iz sürüp Azericede 'prişik' kelimesi olduğunu öğrendim ama maalesef türkçe anlamını bulamadım.
Yine hanımın sözlüğüne dönersek 'Prişik' yaşanan andan kendine göre mana çıkaran, kolayca darılan, kırılan kişi anlamına geliyor.
Biraz vehimli, yerli yersiz vesvese yapan arıza bir tip bu belli ki. Belki de hanımlar arasında daha anlamlı bir kelimedir. :) Malum ya konuşmadan da yapamazlar, konuşunca da ondan neler neler çıkarırlar...
Evecek bizim çevremizde tezcanlı, aceleci ve heyecanlı kişiler için kullanılıyor. Çoğu zaman acul davranışlarıyla komik hale düşen insanlar bunlar.
Evecek bizim çevremizde tezcanlı, aceleci ve heyecanlı kişiler için kullanılıyor. Çoğu zaman acul davranışlarıyla komik hale düşen insanlar bunlar.
Evecek
sözlüklere göre 'aceleci, çabuk' anlamına geliyor.
Tezcanlı insanlar için kullanılan bir tabir.
Eş
anlamlı aceleci sıfatı; tez iş gören, çabuk davranan,
canı tez, farfara, fırtına gibi, içi tez, ivecen, iveğen, kıvrak, sabırsız, tez
canlı, telaşlı, acul bir çok benzer hali ifade eden bir kelime.
Kökeni muhtemelen 'ivmek (ya da evmek)' kelimesine dayanıyor. Çabuk
davranmak anlamına gelen bir eylem. Sözlük anlamı da zaten 'acele etmek, çabuk
davranmak, acele ettirmek, istical etmek' miş. Bazı sözlüklerde 'Çok istemek'
olarak da geçiyor.
Sevan
Nişanyan'a göre 1073 tarihli Divan-i Lugati't-Türk'te
"er iwdi [adam acele etti]; kişiler ışḳa iwişdi [halk bu şeyde telaş
etti]" şeklinde geçiyormuş.
Hamit
Zübeyr & İshak Refet, Anadilden Derlemeler, 1932'e
göre ivegen (ivecen) kişi; 'acūl yani acele eden' kişi anlamına geliyor.
Mesela
'İven kız ere varmaz, varsa da baht bulmaz' atasözü
aceleci davrananların ve düşünmeden hareket edenlerin verdikleri kararlar
sağlıksız olur anlamına geliyormuş.
Yine
TDK, Türkçe Sözlükte 'ivme' kelimesi hareket halinde
bulunan bir şeyin (...) hızında meydana gelen artımın zamana oranı, 'iv' kökü
ise hızlı gitmek, acele etmek olarak açıklanmış.
Tez
canlılık kimi zaman olumlu sonuç verse de, çoğunlukla
can sıkıcı ve komik biçimlerde de noktalanabiliyor. Bu kişilerin sabırsız
karakterleri, her istediğinin bir an önce olmasını ister. Ancak istediği
olmadığında da hevesinin kaçması, küsmesi ve çabuk vazgeçmesi olağandır.
Kukumav kuşu aslında baykuşgillerden ufak, sevimli bir baykuş türü. Akdeniz havzasında en yaygın yırtıcı kuşlardan biri. Kuzey Afrika’da bile kukumava rastlanıyormuş. Yalnız bu sevimli kuş birçok ülkede uğursuzluk habercisi diye biliniyor. Muhtemelen guguk kuşu gibi ötüşünden dolayı kendisine bu ad verilmiş olsa gerek.
Kukumav kuşu aslında baykuşgillerden ufak, sevimli bir baykuş türü. Akdeniz havzasında en yaygın yırtıcı kuşlardan biri. Kuzey Afrika’da bile kukumava rastlanıyormuş. Yalnız bu sevimli kuş birçok ülkede uğursuzluk habercisi diye biliniyor. Muhtemelen guguk kuşu gibi ötüşünden dolayı kendisine bu ad verilmiş olsa gerek.
Başka bazı ülkelerde de aksine insanların sevgilisi durumundaymış.
Mesela Filistin’de uğurlu sayılmakta, iyi muamele ve bakım
görmekteymiş.
Evcil küçük kukumavlar İtalyanların en sevdikleri ev
hayvanları arasındaymış. Evde ve bahçede çok kere serbestçe dolaşmakta ve
gezdikleri yerlerdeki sıçanları, sümüklüböcekleri ve benzeri zararlı
yaratıkları avlarlarmış. Bu yüzden kasabalarda sokakta çalışan kundura
tamircisi, terzi veya çömlekçi gibi esnafın yanında çok kere bir sopaya
bağlanmış vaziyette bir, iki evcil küçük kukumav bulunurmuş.
Aslında sempatiyi hak eden sevimli bir yaratık o. Öbür
baykuşlar kadar ışıktan ürkmediği için gündüz vakti de normal yaşamına devam
ediyor. Kendine kaya duvarlarındaki bir oyuk, eski binalarda taşların altı, bir
ağaç kovuğu, ya da bir tavşan ini gibi uygun bir köşede barınabiliyorlar.
Türkçemizde yapayalnız, tek başına, kimsesiz anlamına
geliyor. Çok üzüntülü bir durumda düşünmek 'kukumav kuşu' davranışı olarak
görülüyor.
Sessiz, sakin, hic birşey yapmayan öyle boş boş
bakınan insanlara yakıştırılmış bir de. Belki de boş gezenin boş kalfası
deyiminin kuşlar diyarında kuşça yorumlanmış halidir kimbilir :)
"Şalaka gibi" dedi, sordum nedir
o ? "Küçük kalmış anlamında" dedi.
Böyle kelimeler bana biraz komik geldiği
için yetinmedim araştırdım. 'Şalak' Tokat yöresinde kullanılan yerel bir kelime
imiş. Büyümemiş olgunlaşmamış karpuz, kavun, kelek, ham kabak, Tohumluk hıyar,
domates, Kartlaşmış, tohuma kaçmış anlamlarında kullanılıyormuş.
Ayrıca; Büyüyememiş dana, tosun,
Hantallaşmış, irileşmiş, değersiz,
olgunlaşmamış kişi, Üstü başı kirlenmiş erkek çocuk, Aptal, Huysuz, Arsız,
Geveze, Pisboğaz ve obur kişiler için de 'şalak' denirmiş. Bir de elbise etek
baskısına.
Aynı kökten geldiği anlaşılan 'Şalaka urmak' deyimi de
var ki o da 'Tekme atmak, şaplak urmak' manasında kullanılıyormuş.
Demek, Balıkesir yöresinde de kullanıldığı anlaşılan
bu kelime 'Şalak' tan türeyip 'Şalaka' şeklinde tanım amaçlı özel haliyle
dilimize yerleşmiş. Küçük kalmış, büyümemiş, olgunlaşmamış, ufak şeyler için
söyleniyor. Belki biraz marjinal ama yine de varlığını hala sürdüren komik
kelimelerden.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder