Ramazan sevinci
Her yıl büyük bir heyecanla beklediğimiz, her yanı ışıklı bir zaman durağına daha geldik. Artık mübarek Ramazan Ayı'nın
içindeyiz.
Özlendiği kadar farklıdır, renklidir ramazan. Geldiği bilinir ya yine de bir telaşla başlar. Değişik bir heyecan meltemi eser yüreklerde. Bu hava o kadar saridir ki çocuğu, genci, yaşlısı herkes hisseder.
İftarı, sahuru,ramazan pidesi, teravihi, mukabelesi, fitresi renklendirir oruç ibadetini. Her zamanki yemekler içecekler daha bir bereketlidir bu ayda. Ezan sesi, top sesi beklenir donanmış sofralarda. Susamış, acıkmış dudaklarda dua kıpırdamaları sezilir. Ezanla birlikte adeta dünyanın en lezzetli suyu çorbası içilir. Ramazan pideleri yudumlanır şükür mırıltılarıyla.
Akşam namazının ardından demli çaylar içilir keyifle. Abdestler tazelenir yatsı ezanından önce camiye yetişilir. Vaazü nasihat bile çoşkuludur bu ayda. Hele kalabalık cemaatle kılınan yatsının teravihin tadı bir başkadır. Arada getirilen selatü selamlar renklendirir teravihleri. Hele de ilk günlerde okunan "hoşgeldin ya şehri ramazan" kasidesini dinlemeye doyum olmaz. Gönüller neşe dolar, cilalanır adeta. Namaz bitimi erkekler, hanımlar, çocuklar bayram yerine çevirir cami önünü.
Gecenin bir vakti sahur için kalkılır evcek. Amaç karın doyurmak, yarına hazırlanmaktır ama, kazandırdığı sevap çok daha fazladır aslında. Davulun sesini duyar duymaz fırlar çocuklar yataklarından. Annelerin terlik tıkırtısı, mutfaktan gelen mis gibi kokular sahur sofrasının kurulmakta olduğunun habercisidir. Uykulu mahmur gözlerle kaçırmak istemezler çocuklar bu bereket sofralarını.
Annelerin hamaratlığı eşliğinde çeşit çeşit reçeller, hurmalar, kompostolar, börekler, yumurta çeşitlemeleri hepsi resmi geçit yapar masalarda. Hele de hep beraber yemek yemenin, imsak vaktine yakın hafiften telaş etmenin bir başkadır anısı. Sahur yemekleri Allah'ın izniyle ramazan bereketi yağdırmıştır evlerimize.
Sahur sırasında, ya da iftar saatinde televizyonlardaki programlar, okunan Kur'anı Kerim ve ilahiler arka planda bir fon oluşturmaktadır. Bütün bunlar bugüne değil yarına taşınacak güzelliklerdir. Bir ömür boyu o ilahiler, inleyen ney sesi ve dua sözcükleri hatırlanacaktır.
Ramazan
ayı, ay takvimine göre Müslümanların
oruç tutmakla yükümlü oldukları dokuzuncu ayın adı.
Özlendiği kadar farklıdır, renklidir ramazan. Geldiği bilinir ya yine de bir telaşla başlar. Değişik bir heyecan meltemi eser yüreklerde. Bu hava o kadar saridir ki çocuğu, genci, yaşlısı herkes hisseder.
İftarı, sahuru,ramazan pidesi, teravihi, mukabelesi, fitresi renklendirir oruç ibadetini. Her zamanki yemekler içecekler daha bir bereketlidir bu ayda. Ezan sesi, top sesi beklenir donanmış sofralarda. Susamış, acıkmış dudaklarda dua kıpırdamaları sezilir. Ezanla birlikte adeta dünyanın en lezzetli suyu çorbası içilir. Ramazan pideleri yudumlanır şükür mırıltılarıyla.
Akşam namazının ardından demli çaylar içilir keyifle. Abdestler tazelenir yatsı ezanından önce camiye yetişilir. Vaazü nasihat bile çoşkuludur bu ayda. Hele kalabalık cemaatle kılınan yatsının teravihin tadı bir başkadır. Arada getirilen selatü selamlar renklendirir teravihleri. Hele de ilk günlerde okunan "hoşgeldin ya şehri ramazan" kasidesini dinlemeye doyum olmaz. Gönüller neşe dolar, cilalanır adeta. Namaz bitimi erkekler, hanımlar, çocuklar bayram yerine çevirir cami önünü.
Gecenin bir vakti sahur için kalkılır evcek. Amaç karın doyurmak, yarına hazırlanmaktır ama, kazandırdığı sevap çok daha fazladır aslında. Davulun sesini duyar duymaz fırlar çocuklar yataklarından. Annelerin terlik tıkırtısı, mutfaktan gelen mis gibi kokular sahur sofrasının kurulmakta olduğunun habercisidir. Uykulu mahmur gözlerle kaçırmak istemezler çocuklar bu bereket sofralarını.
Annelerin hamaratlığı eşliğinde çeşit çeşit reçeller, hurmalar, kompostolar, börekler, yumurta çeşitlemeleri hepsi resmi geçit yapar masalarda. Hele de hep beraber yemek yemenin, imsak vaktine yakın hafiften telaş etmenin bir başkadır anısı. Sahur yemekleri Allah'ın izniyle ramazan bereketi yağdırmıştır evlerimize.
Sahur sırasında, ya da iftar saatinde televizyonlardaki programlar, okunan Kur'anı Kerim ve ilahiler arka planda bir fon oluşturmaktadır. Bütün bunlar bugüne değil yarına taşınacak güzelliklerdir. Bir ömür boyu o ilahiler, inleyen ney sesi ve dua sözcükleri hatırlanacaktır.

Ramazan
Arapça bir kelime. Bir görüşe göre yaz sonunda güz mevsiminin evvelinde yağıp yeryüzünü tozdan
temizleyen yağmur manasına "ramdâ" kelimesinden alınmış. Bu yağmurun yeryüzünü yıkadığı gibi ramazanın da müminleri günah
kirlerinden temizleyeceği, kalplerini pak edeceğine inanılmış.
Bir
başka izaha göre Ramazan kelimesi, güneşin şiddetli hararetinden taşların yanıp
kızması anlamına olan "ramad" kelimesinden alınmış. Nasıl ki, kızgın
yerde yürüyen kimsenin ayakları yanar, bunun gibi
oruç tutan kimse de açlık ve susuzluğun hararetine katlanır, zahmet ve meşakkat
çeker, içi yanar. İşte sıcak zeminin ayakları yakması gibi Ramazanın da müminlerin günahlarını yakacağı,
yok edeceğine [1]inanılmış.
Böylece, mübarek Ramazan ayında oruç tutan ve ihlasla tevbe eden müminler günahlarından arınır, tertemiz olur. O yüzden bu ay boyunca, dünya üzerindeki tüm Müslümanlar oruç ibadetlerini yerine getirir, verdikleri nimetler için Rabbimize şükreder ve hatalarından dolayı tevbe ederler.
Böylece, mübarek Ramazan ayında oruç tutan ve ihlasla tevbe eden müminler günahlarından arınır, tertemiz olur. O yüzden bu ay boyunca, dünya üzerindeki tüm Müslümanlar oruç ibadetlerini yerine getirir, verdikleri nimetler için Rabbimize şükreder ve hatalarından dolayı tevbe ederler.
Yüce Allah'ın biz kullarına bir lütfu olan ramazan ayı, aynı zamanda tüm insanlığa bir rehber olarak gönderilen Kuran'ın indirildiği ve içinde "...bin aydan daha hayırlı" olduğu bildirilen Kadir Gecesi'nin bulunduğu bir bereket ayı.

Bilhassa İslam'ın temel ibadetlerinden olan oruç da bu ayda tutuluyor. Bu
husus Ramazan ayını önemli kılan en önemli unsurlardan biri. Nitekim, Allah tarafından farz
kılınan oruç ramazan ayına özel bir önem kazandırmış. Bu nedenle Ramazan ayına
Müslümanlar "on bir ayın sultanı" diyorlar.
Bu iltifat Ramazan
ayının önemini ve diğer aylar arasındaki seçkin yerini açıklıyor. [3] Diğer bir sürü sebep yanında sadece ramazan ayında indirilmeye başlanan Kuran ve farz kılınan oruç ibadeti bile Müslümanların, ramazan ayına diğer aylardan daha çok önem vermesi için yeterli aslında.
Şu açık ki; Kur’an,
Allah tarafından insanlara öğüt vermek ve yol göstermek için gönderilmiş. Bu
nedenle insan için hayati değerde. Onu okumak bile bir ibadet sayılıyor. Özellikle Peygamberimizin Allah’ın bildirdiği görev ve sorumluluklarımızı sıkça
hatırlamamız için Kur’an’ı çok okumayı teşvik ettiğini biliyoruz.
Bu yüzden Müslümanlar,
ramazan ayında Kur’an okumaya her zamankinden daha çok özen gösteriyorlar. Bunun
için evlerde veya camilerde bir araya gelerek, her gün Kur’an’dan yirmi sayfa
(bir cüz) okunuyor. Nihayet Ramazan ayının sonuna gelindiğinde Kur’an baştan sona
bir kez okunmuş oluyor. Daha sonra yapılan dua ile de hatim denilen bu okuma taçlandırılıyor.

Bu gelenek İslam dünyasında yüzyıllar boyu var. Sebebi, Allâhü Teâlâ tarafından Peygamber Efendimiz’e (s.a.v.) bir mucize olarak indirilen Kur’ân-ı Kerîm’i başından sonuna kadar okumanın, yani hatmetmenin sünnet olması.

Bu gelenek İslam dünyasında yüzyıllar boyu var. Sebebi, Allâhü Teâlâ tarafından Peygamber Efendimiz’e (s.a.v.) bir mucize olarak indirilen Kur’ân-ı Kerîm’i başından sonuna kadar okumanın, yani hatmetmenin sünnet olması.
Cebrâil
(a.s.) her yıl geceleri gelir, Ramazan ayının sonuna kadar
Kur’ân-ı Kerîm’i Peygamber Efendimiz’le (s.a.v.) mukabele eder; yani o okur,
Peygamberimiz dinler, Peygamberimiz okur, Cebrail (a.s.) dinlermiş. Peygamber
Efendimizin (s.a.v.) vefat ettiği sene, bu mukabele iki
kere yapılmış.
Kadir
gecesi ise daha çok ramazan ayının 27. gecesi olarak biliniyor. Yüce Allahın Kadir Gecesi’nin “Bin aydan daha hayırlı” olduğunu haber vermiş olması, Peygamber
efendimizin de “Kim inanarak ve sevabını Allah’tan umarak Kadir Gecesi’ni
değerlendirirse geçmiş günahları bağışlanır” (Buhari) sözleri nedeniyle bu
gecenin önemi oldukça yüksek.
Yüce
Allah Kur’an’da “…Kim Ramazan ayına ulaşırsa oruç tutsun” (Bakara suresi, 185.
ayet) buyurarak, ramazan ayında oruç tutulmasını emretmiş. Bu nedenle
Müslümanlar ramazan ayı boyunca oruç tutuyor.
Ramazan
ayı oruç, ibadet ve sabır ayı. Özellikle Allah’ın rahmet ve bağış kapılarının
açıldığı ay. Sevgili Peygamberimiz, ramazan ayında içtenlikle yapılan dua,
ibadet ve iyiliklerin Allah katında daha değerli olacağını bildirmiş.[4]
Ramazan-ı
şerifte, oruç tutmak çok sevap,[5] özürsüz
oruç tutmamaksa büyük günah sayılıyor. [6] Bu yüzden Namaz kılmayanın da oruç tutması ve haramlardan kaçınması gerekiyor. [7] Açıktan
oruç yiyen kişi, diğer insanlara saygı göstermediği gibi, bu aya da hürmet etmemiş oluyor.
Neden mi ? İnsanın
bu farzı [8] yerine
getirirken ne niyette olduğunu, samimiyetini, ihlasını, haram ve helalleri
uygulamada gösterdiği titizliği yalnızca herşeyden haberdar olan
Allah bilir. Onun dışında orucun çevreye gösteriş amaçlı mı, yoksa samimi
bir niyetle mi olup olmadığını hiç kimsenin bilmesi mümkün değil.
Zaten bu yüzden oruç
tutan kişinin ödülünün ancak Allah Katında olduğu bildirilmemiş mi ? Peygamber
Efendimiz (sav) de bir hadisinde "Bu ayı oruç tutarak,
ibadet ederek ve hayır için harcamada bulunarak geçirenlere ne mutlu!"
demiş.
Elbette oruç
ibadetinin Müslümanlar için birçok önemli hikmeti var. Ama belki de en önemli
hikmeti, kişinin gün boyunca Allah'ı ve ahlaki sorumluluklarını aklından çıkarmamasını sağlaması.
İnsanlar, günlük hayatın karmaşası içinde çoğu zaman gaflete düşebiliyor. Ancak açlık ve susuzluk insanın gün boyu dikkatini yaptığı ibadete vermesine sebep oluyor. Böylece kişi her acıktığı ya da susadığı an oruçlu olduğunun bilinciyle sabır gösteriyor. Neticede, esas itibariyle Allah için yapılan bu ibadet oruçlu kişiye de manevi bir güç kazandırmış oluyor.
İnsanlar, günlük hayatın karmaşası içinde çoğu zaman gaflete düşebiliyor. Ancak açlık ve susuzluk insanın gün boyu dikkatini yaptığı ibadete vermesine sebep oluyor. Böylece kişi her acıktığı ya da susadığı an oruçlu olduğunun bilinciyle sabır gösteriyor. Neticede, esas itibariyle Allah için yapılan bu ibadet oruçlu kişiye de manevi bir güç kazandırmış oluyor.
Orucun
bir diğer faydası da insanların kötülüklerden uzak durup, nefislerini terbiye
etmelerini sağlaması. Oruç vesilesiyle Allah'a samimi bir kalple iman edip, onun emir ve tavsiyelerine uymuş oluyor. Vicdanının sesini dinleyip, nefsinin kışkırtmalarından uzak durabiliyor. Hiç kuşkusuz kişinin böyle bir terbiye içinde ahlakının da zaman içinde güzelleşmesi beklenir. Ayrıca, imanı olgunlaşır, Allah korkusu ve sevgisi daha da güçlenir.
İmam-ı Rabbani bir eserinde Mübarek Ramazan ayının çok şerefli olduğunu [9] yazmış. Ayrıca “Ramazan-ı şerif ayında, Resulullah, esirleri azat eder, her istenilen şeyi verirdi. Bu ayda ibadet ve iyi iş yapabilenlere, bütün sene bu işleri yapmak nasip olur. Bu aya saygısızlık edenin, günah işleyenin bütün senesi, günah işlemekle geçer. Bu ayı fırsat bilmeli, elden geldiği kadar ibadet etmelidir. Allahü teâlânın razı olduğu işleri yapmalıdır. Bu ayı, ahireti kazanmak için fırsat bilmelidir” demiş. Dikkate alınması gereken önemli sözler bunlar.

Ramazan ayı her halukarda çok kazançlı ve bereketli. Niye ? Çünkü, oruçlu kimsenin uyuması ibadet, oturması ibadet, kalkması
ibadet de ondan. Toplum için de faydalıdır bu ay. Ramazan günleri genellikle sakin geçer. Kavga gürültü olmaz pek. Zira engeldir ramazan kötülüklere.
Açılmıştır af, tevbe ve cennet kapıları ardına kadar. Cehennem kapıları ise kapalıdır. Şeytanlar zincire vurulmuştur bu ay. Nasıl kötülük olsun ki...
Müminler bir ay boyunca Allah'ın Kuran'da bildirdiği emri uyguluyor ve oruç ile birlikte diğer ibadetlerini de yerine getirirken nefislerini terbiye etmiş oluyorlar.
Ayrıca kişi, hayatının her alanında, Ramazan Ayı'nda aldığı bu özel terbiyenin
nimetlerinden yararlanıyor. Çünkü nefsini terbiye etmiş, yani elindeki nimetlerin
Allah'a ait olduğunu ve acizliğini de fark etmiş oluyor. Doğal olarak böyle bir insanın hayatında de birtakım olumlu değişikliklerin meydana gelmesi doğal.
Örneğin, oruçla nefsini terbiye etmiş bir insanın dünya
görüşü, olaylar karşısındaki tepkileri ve yorumları farklılaşabiliyor. Bu farklılaşma öncelikle kendisine, sonra da ailesine ve içinde yaşadığı topluma yansıyor.
İftar yemekleri uzun zamandır görüşmemiş komşuların, akrabaların ve dostların birbirlerini ziyaretlerine vesile olur. Fakirlerin hatırlanmasına, onların da karnının doyurulmasına sebep olur.
İftar yemekleri uzun zamandır görüşmemiş komşuların, akrabaların ve dostların birbirlerini ziyaretlerine vesile olur. Fakirlerin hatırlanmasına, onların da karnının doyurulmasına sebep olur.
Akşama doğru trafikte, sokakta bir telaş. Evlere doğru, eller kollar dolu giden insanlar. Fırınların önünde bir yoğunluk, mis gibi Ramazan pidesi kokusu taşıyor caddeye.
Annelerin becerikli ellerinde hemencecik hazırlanıyor iftar sofraları. Ramazan mükâfatıyla, ikramıyla, bereketiyle gelmiştir. Ama o sofralar da misafirsiz, fakirsiz olmaz. İşte beklenen misafirler de yavaş yavaş geliyorlar. Her şey hazır, sofra donanmış, nimetler çeşit çeşit. Ama kimse elini uzatmıyor, neden ?
Seni durduran biri mi var ? Niyetin, Allah'a yönelişin o nimetleri yemene mani oluyor, sabrediyorsun. Şimdi tam da açın halinden anlamanın yeri. Yokluğun, susuzluğun ne demek olduğunu en bütün hücrelerinle fark etme anı. İftara az kalmış, dua zamanı...Başlar önde, dudaklar kıpır kıpır. Biliyorsun böyle vakitlerde duaların geri
çevrilmeyeceğini.

Hep aynı haz, aynı neşe, aynı düşünce egemendir. Hele de çocuklar...Onların kıkırdamaları, koşuşturmaları bile kuş cıvıltısı gibi gelir bu ayda. Ramazan daha yeni
başlasa bile bir sonraki Ramazana ulaşmak içindir bütün dualar.
Ramazan neden
bu kadar sevilir ? Ramazan gelince neden içimizi bir sevinç kaplar. Bayramın müjdesi adeta bir ay boyunca gönlümüzü coşturur. Dillerde hep aynı nida, keşke her günümüz Ramazan gibi olsa..Keşke her müslüman aynı coşkuyu, aynı neşeyi, aynı sevinci duysa yüreğinde.
Hamd olsun bizi bu günlere ulaştırana...Hoşgeldin evimize, beldemize, yurdumuza Ey Şehri Ramazan ! Gönlümüze, yüreğimize hoş geldin.
Bütün Müslümanların, ülkemizin, İslam Aleminin bu mübarek ayını kutluyorum. İnşallah bereketiyle geldi, hayırlarla yaşanacak. Bağışlanmamıza, kurtuluşumuza vesile olsun, dünyamıza da huzur ve barış getirsin İnşallah.
[1]Nitekim
Enes b. Mâlik (r.a.)´dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte Hz. Peygamber:
"Bu aya ramazan isminin verilmesi günahları yaktığı içindir."(3)
buyurmuştur.
[2] Yüce
Allah, Bakara Suresi'nde, Ramazan Ayı ile ilgili şu şekilde buyurmaktadır:
"Ramazan Ayı” İnsanlar için hidayet olan ve doğru yolu ve (hak ile batılı
birbirinden) ayıran apaçık belgeleri (kapsayan) Kuran onda indirilmiştir.
Öyleyse sizden kim bu aya şahid olursa artık onu tutsun. Kim hasta ya da
yolculukta olursa, tutmadığı günler sayısınca diğer günlerde (tutsun). Allah, size
kolaylık diler, zorluk dilemez. (Bu kolaylık) sayıyı tamamlamanız ve sizi doğru
yola (hidayete) ulaştırmasına karşılık Allah'ı büyük tanımanız içindir. Umulur
ki şükredersiniz." (Bakara Suresi, 185)
[3] (Ramazan
ayı mübarek bir aydır. Allahü teâlâ, size Ramazan orucunu farz kıldı. O ayda
rahmet kapıları açılır, Cehennem kapıları kapanır, şeytanlar bağlanır. O ayda
bir gece vardır ki, bin aydan daha kıymetlidir. O gecenin [Kadir gecesinin]
hayrından mahrum kalan, her hayırdan mahrum kalmış sayılır.) [Nesai]
[4] (Ramazan
bereket ayıdır. Allahü teâlâ bu ayda, günahları bağışlar, duaları kabul eder.
Bu ayın hakkını gözetin! Ancak Cehenneme gidecek olan, bu ayda rahmetten mahrum
kalır.) [Taberani]
[5] (Ramazan
ayında oruç tutmayı farz bilip, sevabını da Allahü teâlâdan bekleyerek oruç
tutanın günahları affolur.) [Buhari]
[6] Hadis-i
şerifte, (Özürsüz, Ramazanda bir gün oruç tutmayan, bunun yerine bütün yıl boyu
oruç tutsa, Ramazandaki o bir günkü sevaba kavuşamaz) buyuruldu. [Tirmizi]
[7] (Ramazan
ayı gelince, “Ey hayır ehli, hayra koş! Şer ehli, sen de kötülüklerden el çek”
denir.) [Nesai]
[8] Allah, orucun farz olduğunu Bakara Suresi'nde "Ey iman edenler, sizden öncekilere yazıldığı gibi, oruç, size de yazıldı (farz kılındı). Umulur ki sakınırsınız." (Bakara Suresi, 183) şeklinde bildiriyor.
[9] “Bu ayda yapılan, nafile namaz, zikir, sadaka ve bütün nafile ibadetlere verilen sevap, başka aylarda yapılan farzlar gibidir. Bu ayda yapılan bir farz, başka aylarda yapılan yetmiş farz gibidir. Bu ayda bir oruçluya iftar verenin günahları affolur. Cehennemden azat olur. O oruçlunun sevabı kadar, ayrıca buna da sevap verilir. O oruçlunun sevabı hiç azalmaz. Bu ayda, emri altında bulunanların, işlerini hafifleten, onların ibadet etmelerine kolaylık gösteren âmirler de affolur, Cehennemden azat olur…” İmam-ı Rabbani
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder