12 Temmuz 2021 Pazartesi

12 Temmuz 202114:30 Pazartesi CORONA GÜNLERİ..........................Mücadele devam ediyor

Virüs antikor savaşı

Bugün Coronavirüs salgınının ülkemizde 486.ncı, dünyadaki 565.ncı günü. 11 Temmuz Türkiye Günlük Koronavirüs Tablosu verilerine göre, 24 saat içinde 222.068 test yapılmış ve 5.261 yeni vaka tespit edilmiş. 37 kişi vefat ederken iyileşen sayısı ise 5.242 olmuş.

01 Temmuzdan itibaren son 11 günde vaka sayılarında: 5.288, 4.891, 4.537, 4.418, 4.678, 5.299, 5.160, 5.171, 5.670, 5.530 ve 5.261 şeklinde bir seyir oluşmuş. Vefat sayılarında ise; 42, 55, 45, 50, 35, 37, 52, 48, 59, 37 ve 37 şeklinde bir gerçekleşme var.

Anlaşılan vaka sayıları genelde 5 binin üstünde, bir türlü altına inemiyor, inse de orada tutunamıyor. Vefat sayıları da bazen 30’lara iniyor bazen 50'nin üzerine çıkıyor. Orada da kararsızlık var. Bütün bu patinaj Delta varyantının yayılmakta oluşundan. Şükür ki aşılama süreci gayet iyi gidiyor.

Nitekim işte bugün 11 Temmuz 2021, Pazar 23:05 itibariyle uygulanan toplam doz 58 milyona yaklaşmış (57.802.781) bulunuyor. Sağlık Bakanlığı aşı tablosuna göre, 1.Doz Uygulanan Kişi Sayısı 37.720.727, 2.Doz Uygulanan Kişi Sayısı da 17.189.098 olmuş.

1 Haziran öncesine göre  41 gün içinde; 1.dozda 21.205.709,2.dozda 4.873.425, 3.dozda 2.892.956 ve toplamda da 28.972.090 aşı yapılmış. Bu günde ortalama 1 milyona yakın (706.636) aşı demek. Bir başka deyişle bu süre içinde;  1.dozda %128, 2.dozda %39,6 ve toplamda da %100 aşı artışı gerçekleşmiş.

Bugün itibariyle en az bir doz aşı olmuş 18 yaş ve üzeri nüfus için 1'inci doz Türkiye ortalaması %60,74'ü bulmuş durumda. 2'nci doz ortalaması ise %27,63 olarak ölçülmüş. Bunlar umutlandırıcı gelişmeler. Türkiye coronavirüsle mücadelesini şimdi de aşı hamlesiyle etkisiz kılmaya çalışıyor. Umarım yaz aylarında aşı sayesinde toplumsal bağışıklık sağlanabilir. Sonbaharda korkulan dalga olmaz.

Nisan ayında Covid geçirmemize rağmen 3. doz için 4 Ağustosa randevu verildi. Elbette gidip olacağız. Tavsiyeler doğrultusunda bu defa Biontech aşısını tercih ettik. Ama şu sıralar Delta varyantının adeta nefesini hissediyorum. Herşey iyiye gidiyor, yeni normalleşme ile serbestlik geldi derken kapı komşumuz pozitif çıktı. Ailece izolasyona girdiler. Biz hastalandığımızda onlar da bize yardımcı olmuşlardı, elbette biz de onları yalnız bırakmayacağız. En azından ihtiyaçlarının karşılanması için elimizden geleni yapacağız.

Mücadele devam ediyor. Aynı zamanda bu bir virüs antikor savaşı. Dışarda tedbirlerle, aşıyla verilen mücadele vücutlarımızda kan muhafızımız anticorlarla sürüyor.

Antikor mucizesi

Bugün Coronavirüs salgınının ülkemizde 487.nci, dünyadaki 566.ncı günü. Coronavirüsle olan mücadelemiz sürüyor. Biz üstesinden geldikçe o da boş durmuyor, mutasyonla değişiyor ve yeni yeni varyantlarla hayatımızda olmaya devam ediyor.

Kanımızda bulunan antikorlar vücudumuza giren ve organlarımıza saldıran bu gibi mikroplar için bir tür muhafız konumundalar. Bağışıklığımız güçlüyse onlar da vazifelerini iyi yapıyorlar ve hastalanmıyoruz. Ama zayıfsa, üstüne başka kronik hastalıklarımız varsa işleri zor.

Antikorların işe yaraması için virüsü ya da mikrobu tanıyor olmaları lazım. Covid-19 gibi dönem dönem daha önce hiç görülmemiş hastalıkların saldırısına uğruyoruz. Bu durumda bulunabilen en iyi çözüm antikorlarımıza bu yeni saldırganı tanıtabilmek. İşte aşı bu noktada devreye giriyor ve antikorlara savaşacakları  düşmanı belletiyor. Bir tür mücadele antrenmanı sağlıyor.

Peki virüs ne demek? Mikropla arasında ne fark var? Antikor ne anlama geliyor? Bulaşıcı hastalıkların diğerlerinden ayırıcı özellikleri neler?

Virüs: sözlükle bulaşıcı hastalıkları yapan mikrop olarak geçiyor. Virüsler sadece canlı hücreleri enfekte eden mikroskobik canlılar. Hayvanlardan ve bitkilerden, insanlara ve bakteri gibi mikroorganizmalara kadar her türlü canlıya bulaşabiliyorlar.

Virüs mikroptan on bin kat daha küçük, canlı ve cansız arası bir organizma. Bölünmez veya çiftleşmez. Yumurtası veya kuluçkası yoktur. Hücrenin içerisine kendi protein zincirini kopyalar ve hücreyi bir virüs üreticisi haline getirir. Antibiyotikler tek hücrelileri zehirlerken, virüslerin bir sindirim veya dolaşım sistemi olmadığı için genellikle bir antibiyotikleri de yoktur. Çünkü protein zincirlerini bozacak kimyasallar vücudun diğer bölümlerine de zarar veriyor.

1898 yılında tütün mozaik virüsünün keşfedilmesinden beri, 6000'den fazla virüs türü detaylı bir şekilde tarif edilmiş. Ancak gerçekte milyonlarca türde virüs var ve yeryüzündeki hemen her ekosistemde bulunan en bol biyolojk varlıklar. Menşeleri bugüne kadar tam olarak açıklanamamış. Bazıları, hücreler arasında hareket edebilen DNA parçacıkları plazmidlerden, bazıları da bakterilerden evrimleşmiş olabileceği düşünülüyor. 

Bilinen şey virüslerin birçok yolla yayılabildikleri. Bitkilerde genellikle yaprak bitleri ve bitki özsuyu ile beslenen böcekler tarafından bitkiden bitkiye aktarılıyormuş. Hayvanlarda ise vektör kan emici haşeratlar. Hayvanlarda viral enfeksiyonlar genelde bağışıklık sisteminin uyarılması ve enfeksiyona neden olan virüsün ortadan kaldırılması ile sonuçlanıyor. Bağışıklık tepkileri aynı zamanda aşı ile de uyarılabiliyor. Böylece belirli viral ajanlara karşı yapay bir bağışıklık kazanılıyor.

Koronavirüsü adıyla da bilinen yeni koronavirüs solunum yolu enfeksiyonuna neden olan ve insandan insana geçebilen bulaşıcı bir virüs. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından virüsün resmi adı SARS-CoV-2 (Şiddetli Akut Solunum Sendromu-Koronavirus-2) olarak belirlenmiş. Ancak neden olduğu hastalığı tanımlamak için COVID-19 terimi kullanılıyor.

Yeni koronavirüs hem hayvanları, hem de insanları etkileyebilen koronavirüs ailesinin bir türü. Geçmişe bakıldığında koronavirüs ailesinden bazı farklı virüslerin, MERS (Orta Doğu Solunum Sendromu) ve SARS (Şiddetli Akut Solunum Sendromu) gibi şiddetli görülen solunum hastalıklarına sebep olduğu görül.

Koronavirüsler, elektron mikroskobuyla bakıldığından yuvarlak ve üzerinde çıkıntıları olan bir taça benzetildiği için, Latince’de taç anlamına gelen koronadan kelimesiyle adlandırılmış.

Aslında bizler yıllardır koronavirüsler görüyoruz. Bunların en basitleri ve en sık görüleni de nezle. Burun akıntısıyla birlikte üst solunum yolu enfeksiyonuna neden olan, 20 farklı virüs türü de bu gruba giriyor. Ancak bunlar, yeni koronavirüse göre daha hafif semptomların görüldüğü, daha hafif seyirli hastalıklara neden oluyorlar. Bu nedenle koronavirüsler, soğuk algınlığı gibi hastalıklar olarak herhangi bir paniğe yol açma.

Bulaşıcı hastalık; vücuda giren bakteri, virüs, mantar veya parazit gibi küçük organizmaların sebep olduğu hayvandan hayvana, hayvandan insana ya da insandan insana geçebilen  hastalıklardır. Birçok farklı bulaşıcı hastalık çeşidi ve bulaşma yolu var. Mesela soğuk algınlığı gibi bazı bulaşıcı hastalıklar kendiliğinden geçerken, bazısı da hastanede yatış ve uzun süreli tedavi gerektirebiliyor. Hatta covid gibi ölümcül olabiliyorlar.

Virüsler için şimdilik bildiğimiz tek silah yine vücudumuzda bulunuyor. Antikorlar vücuda giren antijenleri zararsız duruma getirmek için yine kendi vücudumuzda üretiliyor. Vücudumuz kendisine yabancı olan her türlü organizma ve kimyasal maddeye karşı kendini korumaya yönelik tepki göstermek üzere yaratılmış. Buna göre, vücudumuz bağışık sisteminin aşina olmadığı bir madde ile temasa ettiğinde, bu maddenin uzaklaştırılması için bazı mekanizmaları devreye sokuyor. Ardından yabancı madde, mikrop ya da virüsle vücut içinde bir çatışma başlıyor. Bu mekanizmalar arasında en önemlisi antikor üretimi.

Antikor veya immünglobulin; yaratılmış madde veya canlılara ait hücrelerin üzerinde bulunan antijen ismindeki biyolojik maddeleri tanıyıp bağlanabilen karmaşık moleküller. Buna göre, her bir antikor kendisiyle uyumlu bir antijene sahip ve sadece onu tanıyabilir. Başka bir deyişle, her bir antijene karşı ayrı ayrı antikor üretiliyor. Bu anlamda, vücudumuz var olan hemen her biyolojik maddeye karşı antikor üretebilme kapasitesine sahip.

Coronavirüs gibi bazıları için hastalıklara karşı bağışıklık sağlama amacı ile insan veya hayvan vücuduna verilen, zayıflatılmış hastalık virüsü, hastalık etkeninin parçaları veya salgıları ile oluşturulan çözeltiye aşı deniyor. Böylece vücudumuz mikrop yada virüslerin oluşturduğu hastalıklara karşı kendi ürettiği antikorları harekete geçirerek bağışıklık sistemi ile karşı duruyor.

Bu bağlamda, Peygamberimizin (sav) “Her hastalığın bir ilâcı vardır. Bu ilâç bulunduğu zaman hastalık Allah’ın izniyle iyileşir” (Müslim, “Selâm”, 69); “Tedavi olun; zira Allah yarattığı her hastalığın ilâcını da yaratmıştır, bir hastalık müstesna, o da ihtiyarlıktır” (Ebû Dâvûd, “Ṭıb”, 1); sözlerini hatırlayalım. İşte antikor mucizesi de ta başında Rabbimiz tarafından vücudumuza yerleştirilmiş. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder