Bugün Coronavirüs salgınının ülkemizde 483.ncü, dünyadaki 562.ncı günü. Corona günlerinde bir yandan büyük ihtimalle insanlara hayvanlardan bulaşan covid-19 ile mücadele sürerken diğer yandan da uzun süredir gündemde yer alan hayvan haklarının korunmasına ilişkin kanun TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonunda kabul edildi.
Teklifin Genel Kuruldan geçmesinin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzalamasıyla birlikte ilk kez bir "Hayvanları Hakları" kanunu Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olacak.
Bu konu önemli, ama önce coronada ne durumdayız görelim. 8 Temmuz saat 19:00 itibariyle ülkemizde son 24 saatte 226.427 test yapılmış. Vaka sayısı 5.171, vefat edenler 48, İyileşenler ise 5.012 olmuş. Buna göre toplam vaka 5.459.923'e, toplam vefat sayısı da 50.048'e ulaşmış durumda.
Öte yandan bugün saat 19:00 itibariyle en az bir doz aşı olmuş 18 yaş üstü nüfusta birinci doz aşı uygulananların oranı %59,90, ikinci doz aşı yapılanların oranı da %26,52 görünüyor. Kovid-19'la mücadele kapsamında son 24 saatte birinci, ikinci ve üçüncü doz olmak üzere toplam 842.570 aşı uygulanmış.
Buna göre Türkiye'de bugüne kadar yapılan aşı sayısı, 37.179.005'i birinci doz, 16.462.718'i ikinci doz ve 2.550.225'i üçüncü doz olmak üzere toplam 56.191.948'e yükselmiş bulunuyor.
Görünüşe bakılırsa vaka ve vefatlarda patinaj var. Delta varyantının gölgesi üzerimize düşmüş vaziyette. İnşallah yeni bir dalga yaşamayız. Bu noktada gayet iyi giden aşı kampanyasına güveniyoruz. Ama yine de tedbirli olmayı elden bırakmamak gerek.
Şimdi o konuyu bir kenara bırakarak güzel bir gelişme ile moral bulalım. Evet, nihayet bir Hayvan Haklarını koruma kanunumuz olacak. Kabul edilen teklifle, Hayvanları Koruma Kanunu'nun tanımları düzenleyen maddesinde değişiklik yapılarak "süs" ibaresi çıkarılacak ve evcil bir hayvanı kasten öldüren kişi, 6 aydan 4 yıla kadar hapis cezası alacak. Ayrıca:
- Buna göre, nesli yok olma tehlikesi altında olan bir hayvanı öldüren kişi 1 yıldan 5 yıla kadar hapis, bir hayvan neslini yok eden kişi ise 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacak.
- Bir ev hayvanına veya evcil hayvana işkence eden veya acımasız ve zalimce muamelede bulunan kişi, 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası alacak.
- Hayvanları dövüştüren kişi, 3 aydan 2 yıla kadar hapis veya adli para cezası alacak; bu suç birden fazla hayvana karşı aynı anda işlenirse verilecek ceza yarı oranında artırılacak.
- Sahibi tarafından işlenen suçlar da dahil olmak üzere, bu suçların işlenmesi halinde soruşturma yapılması Tarım ve Orman Bakanlığının il veya ilçe müdürlükleri tarafından cumhuriyet başsavcılığına yazılı başvuruda bulunulmasına bağlanacak. Suçüstü halinde ise soruşturma genel hükümlere göre yapılacak.
- Belirtilen suçların başka bir kişi tarafından sahipli hayvana karşı işlenmesi halinde hayvan sahibinin şikayeti üzerine de soruşturma yapılacak.
- El konulan kedi ve köpekler ile Bakanlıkça uygun görülen diğer hayvanlar koruma altına alınarak bakımevi bulunan en yakın belediye tarafından hayvan bakımevine götürülecek.
- Rehabilitasyon süreci tamamlanan hayvanların, bakımevine getiren belediye tarafından öncelikle alındıkları ortama bırakılmaları esas olacak.
- Rehabilite edilmemiş sahipsiz köpekler, belediyelerce hayvan bakımevlerinde veya geçici ünitelerde kısırlaştırılarak veri tabanına kaydedilecek. Geçici ünitelerde yapılan kısırlaştırmalar sonrasında, köpekler alındıkları ortama bırakılmadan önce sağlıklarına kavuşmaları için gerekli tedbirler alınacak.
- Kısırlaştırılan ve kayıt altına alınan bu hayvanlar kayıt belgesiz, ağızlıksız ve tasmasız olarak dolaştırılamayacak, halkın yoğun olarak bulunduğu yerler ile çocuk oyun alanları ve parklarına sokulamayacak.
- Bu madde kapsamında hayvan sahibi olanlar, hayvanlarını en yakın bakımevine bırakabilecek. Bu hayvanların sokağa terki halinde 30 bin lira idari para cezası kesilecek.
- Yerel yönetimler tarafından kurulan hayvan bakımevleri, teslim edilen bu hayvanları kabul etmek zorunda olacak.
- Büyükşehir belediyeleri, il belediyeleri ve nüfusu 75 bini aşan belediyeler 31 Aralık 2023, diğer belediyeler ise 31 Aralık 2025 tarihine kadar hayvan bakımevlerini kuracak.
- Kedi ve köpek sahipleri, hayvanlarını en geç 31 Aralık 2022 tarihine kadar dijital kimliklendirme yöntemleriyle kayıt altına aldırmak zorunda olacak.
Hayvan Sevgisi
Bugün Coronavirüs salgınının ülkemizde 484.ncü, dünyadaki 563.ncı günü. İnşallah bu Corona günlerinde güzel bir şey daha olacak ve uzun süredir gündemde olan hayvan haklarının korunmasına dair kanun TBMM’de yasalaşacak.
İster
sahiplendiğimiz bir hayvan olsun, isterse sokaktaki bir hayvan olsun daima
insanlarla birlikte yaşar ve sevgi beklerler. Hayvanlarda ibret alınacak şey
şudur: insanlar onları sevmese dahi hayvanların insanlara sevgileri kesilmemiş,
her daim sürmüştür. Hele de onları sevmişseniz, hayatınızın bir döneminde
onlarla dostluk etmişseniz sizin için de o duygular hep var olagelir.
Ben de küçükken baktığım "çavuş" koçu, "sarıkız" oğlağı, "kalender" eşeğimi hiç unutmadım. Belki hemen hepimizin böyle anıları vardır. Beslemek için ailesinden izin almaya çalıştığı bir kedisi, bir kanarya kuşu yada köpeği olmuştur. Onlar hiç değilse hayatımızın bir bölümünde bize eşlik edip arkadaşlık etmişlerdir. Bu yüzden, sevgi ve sıcaklığını bizlerle paylaşan o güzel hayvanları hep hatırlar, çocuklarımızın torunlarımızın da böyle güzellikleri yaşamasını isteriz.
Sevgimize fazlasıyla karşılık veren, çıkarsız hesapsız dostlarımız olan bu hayvanlar biz insanlar için birer nimet. Genelde doğanın dengesi onlarla sağlanır. Varlıkları ile dünyamızı renklendirir, şenlendirirler. Kimisinin etinden, sütünden, balından yararlanırız. Kimisi binek aracımızdır, eşyamızı taşır fedakarca. Kimisinin dostluğu ve sadakatine ihtiyacımız vardır. Vefaları pek çok insanda bulunmaz. Sıcaklıkları gönlümüzü ısıtır. Kuşların cıvıltıları olmasa, kelebeklerin hoş görüntüsünü görmesek, horozun sabah ötüşüyle uyanmasak nasıl olurdu dünyamız?
Bazı
insanların hayvanlara yaklaşımı çok yanlış ve çirkin. Onlar sadece sömürülecek
bir kaynak değiller. Yararlandığımız hayvanlar sadece bize hizmet etmek için
yaratılmadılar. Yaşadığı dünyayı bencilce tahrip eden insanoğlu, yaratılışının
dışında davranmayan, her zaman bu dengenin içindeki yerini bilip, koruyan
hayvanlara da zarar veriyor. Bazılarının yaşam alanları yok ediliyor. Kimilerinin
nesli tükeniyor, kimileri sadece insanoğlu için vicdansızca tüketiliyor. Çevremizi
paylaşan kimi hayvanlara eziyet etmek hunharlığı da maalesef bir insanoğlu davranışı.
Halbuki insanlar
bu dünyanın tek hakimi ve sahibi değil. Rabbimiz bizi onlarla ve türlü türlü
canlı türleriyle birlikte yaratmış. Dünyayı ve hayatı birlikte paylaşıyoruz. Onların
da en az bizim kadar can taşıyor ve yaşam hakkı var. Sevmek şart değil. En
azından biz İnsanoğlunun hayvanlara karşı da bazı sorumlulukları olduğunu kabul
etmeliyiz. Meselâ elsiz, dilsiz bu dostlarımızı korumak her birimizin temel
görevlerinden bir tanesi.
Evimizde
beslediğimiz evcil hayvanlar zaten ihtiyaçlarını karşılamak için bize muhtaç. Özellikle
kış aylarında çevremizdeki pek çok hayvan da barınma ve yiyecek ihtiyaçları
için insanların yakınına geliyor.
Hayvanları
sevmek illa ki onları evde beslemek ya da onları kucağa alıp sevmek değil
elbette. Sevmek önce onların da bizim gibi bu dünyanın bir parçası olduğunu
kabul etmekle başlıyor.
Onları korumak ve hiç değilse zarar vermekten kaçınmak da sevmenin bir çeşidi. Hayvanlar bize emir vermez, ne istediğini söyleyemez. Ruh halimizi anlar ve ona göre hareket ederler. Bizimle ilgilenmeye hep hazırdırlar. Sokakta sıkça karşılaştığımız bir hayvana verdiğimiz azıcık bir yiyecek onları mutlu eder.
Özellikle
çocukların hayvan sevgisi ile büyümesi çok önemli. Onun tüm yaşamına olumlu bir
yaklaşım kazandıracaktır. Hayvanın ona sevgisi, bağlılığı ve arkadaşlığı onlara
da mutluluk vereceği gibi yaşamı boyunca böyle insani duygularla hareket etmeyi
de sürdürmesini sağlayacaktır.
Ailemde iki
kızım ve bir oğlumun kedisi var. Ailenin doğal bir üyesi gibiler. İsimleri var,
huyları biliniyor ve sık sık fotoğrafları paylaşılıyor. Bizim yazlığımızdaki “Panda”
kedi doğduğundan beri evimizin civarından ayrılmıyor. Bahçelerde özgürce
dolaştıkları için eve alıp doğal yaşamını sınırlandırmadık. Kışın da orada
kalan komşularımız ilgileniyorlar sağ olsunlar. Ama onu çok merak ediyoruz.
Hastalanmışsa üzülüyoruz, iyi haberini aldığımızda seviniyoruz. Şu anda kızım
ve Tuna torunum oradalar. Evde hareket olduğunu anlayınca hemen gelmiş.
Torunumun peşinden ayrılmıyormuş.
Esasında hayvanları korumak için herhangi bir kanuna gerek yoktu. Onlar insanların en önemli dostlarından biri. İnsanın tabiatında da zaten hayvanları koruma ve sevgi duyguları var. Ama günümüz insan davranışları o kadar bencilleşti ve bazen de o kadar vahşileşebiliyor ki onları bizden korumak için ne yazık ki yasalara ve cezalara gerek duyuluyor maalesef.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder