2 Mayıs 2021 Pazar

02 Mayıs 2021 23:30 Salı CORONA GÜNLERİ.........................................El-Vâlî/Enbiyâ Sûresi

El-Vâlî/Enbiyâ Sûresi

Bugün üç ayların 79.ncu, Ramazanın 20.nci günündeyiz. İşte Ramazan ayının ilk on günlük "rahmet" günlerinden sonra ikinci on günlük "Bağışlanma" günleri de bitti. Önümüzde son bir fırsat daha var.  Kalan on gün hem "cehennem azabından kurtuluş" fırsatı hem de içinde "bin aydan hayırlı Kadir gecesi"ni saklıyor.

Bu arada Corona günlerinin 416.ncısını da geride bıraktık. Rabbim bu aydan rahmetle, bağışlanmayla, arınmayla çıkan kullardan eylesin. Başımızdaki bu musibet salgın hastalıktan da kurtarsın.

Biz yine Allah'ın izniyle üç ayların başlangıcından bu yana devam ettirdiğimiz her gün bir "esma"yı anma geleneğini ve Kur'an kaynaklı "dua ve zikir"leri öğrenme gayretimize devam edelim.

Bugün sırada Esma ül Hüsna'nın yetmişdokuzuncusui "El-Vâlî" var. Ayrıca içinde Eyyüp (as), Yunus (as) ZEKERİYYÂ (as) ve Peygamberimiz (sav)in duaları bulunan Kur'an ı Kerimin "Enbiyâ sûresi" ile ilerliyoruz.

EL-VÂLİ:   الوالي  Vâlî yardım eden, destek veren, işleri düzenleyen, yöneten anlamlarını taşır. (bk. VELÎ) [1]

Sözlükte bir şeye çok yakın olmak, bir kimseyle yan yana bulunmak” anlamındaki vely ile birinin işini üstlenmek; bir ülkeyi yönetmek; yardım etmek, sevmek” mânalarındaki velâyet (vilâyet) kökünden türeyen velî yardımcı, dost” demektir (Lisânü’l-ʿArab, “vly” md.; Kāmus Tercümesi, IV, 1223-1226). Kur’ân-ı Kerîmde yirmiyi aşkın âyette (bir yerde vâlî”) Allaha nisbet edilerek Onun müminlerin dostu, koruyucusu olduğu bildirilmekte, bunların bir kısmında peygamberlerin ve müminlerin Allahı velî edindikleri belirtilmektedir. Bir kısmında ise velî kelimesinin yanında “nasîr (yardımcı), ayrıca “şefî‘, vâkī” (koruyan) sıfatları yer almaktadır. Dokuz âyette velînin çoğul şekli evliyâ da bu mahiyette geçmektedir. Kuranda aynı kökten türeyen mevlâ” da zât-ı ilâhiyyeye nisbet edilmiştir. Bundan başka kelimenin köklerinden birini teşkil eden velâyet, ayrıca evlâ ile tevellî (dost edinmek) kökünden türemiş iki muzâri sîgası Allah’ın ve müminlerin fiili olarak zikredilmektedir [2].

Velî ile vâlî isimleri Tirmizî ve İbn Mâcenin esmâ-i hüsnâ listelerinde yer [3]. [4]

'O'  kâinatın tek sahibi, hakimi, yöneticisi olan, bu muazzam kainatı ve an olup biten her şeyi tek başına tedbir ve idare eden, mutlak güç, irade, kudret ve hikmet sahibi, nimetler ihsan ve ikram eden" demek.

ENBİYÂ SÛRESI: سُورَةُ الْاَنْبِيَاءِ  112 âyet ve Mekke'de nâzil olmuş. Mushaftaki sıralamada 21.inci, iniş sırasına göre 73.ncü sûredir. Bilhassa bazı peygamberler ve onların kavimleriyle olan münasebetlerinden bahsettiği için Enbiyâ (Peygamberler) sûresi adını almış.

Sûrede Allah’ın birliğinin yanı sıra O’nun eş, ortak ve çocuk edinmekten münezzeh olduğu; vahiy, peygamberlik ve insanların vahiy karşısındaki tutumu, kıyamet alâmetleri, kıyamet halleri, öldükten sonra dirilme ve hesap verme gibi İslâm’ın temel inançları ele alınmakta; insanlarda ve kâinatta Allah’ın kudretini gösteren delillere, Allah’ın büyüklüğüne, kâinatın bütünlüğü ve düzeni ile Allah’ın birliği arasında bir irtibat bulunduğuna dikkat çekilmektedir. Bu arada hayat ve ölüm konularına yer verilmekte, hiçbir insanın ebedî olarak yaşayamayacağı hatırlatılarak insanların bu gerçek ışığında davranmaları istenmektedir. Peygamberleri yalanlayan önceki kavimlerin helâk oldukları, sonrakilerin onların yurtlarını ve kalıntılarını gördükleri halde ibret almadıkları için cezaya çarptırıldıkları bildirilmekte; Hz. İbrâhim’in putperest kavmiyle olan mücadelesine, bazı peygamberlerin kıssalarından kesitlere yer verilmekte, son olarak da Hz. Muhammed aleyhisselâmın âlemlere rahmet olarak gönderilmiş bir peygamber olduğu ifade edilmekte ve davetinin esasları açıklanmaktadır. [5]

HZ. EYYÛB (as)IN DUASI

Kur’an-ı Kerim’de Hz. Eyyûb’a nispet edilen dua cümleleri ayrı bir üslûp taşır. Bu âyetlerde Hz. Eyyûb’un, son derece ağır bir hastalığa ve musibetlere mâruz kalmasına rağmen, dualarında Allah’tan istekte bulunmadığı, sadece durumunu arz etmekle yetindiği görülür (Enbiyâ, 21/83-84; Sâd, 38/41). İslam âlimleri onun bu tutumunu, sabır erdeminde yükselişin ve kulluk terbiyesinin en güzel örneği olarak değerlendirirler.

Meselâ; 83. ayette "Eyyub’u da an!" deniyor. Hani Rabbine: “Bana bir dert gelip çattı. Sen rahmet eden merhametlilerin en merhametlisisin” diye nida ve niyaz etmişti.

Enbiyâ Sûresi, 83. Âyet:


Bismillâhirrahmânirrahîm, Veeyyûbe iż nâdâ “Rabbehu ennî messeniye-ddurru veente erhamu-rrâhimîn”(83)

“Eyyûb da: "Başıma bir bela geldi, (sana sığındım), sen merhametlilerin en merhametlisisin" diye Rabbine nida etti.” 

"Eyyûb'u da hatırla. Hani o Rabbine, "Şüphesiz ki ben derde uğradım, sen ise merhametlilerin en merhametlisisin" diye niyaz etmişti." ﴾83﴿ [6]

"Eyyûbu da an! Hani rabbine, Başıma bu dert geldi. Ama sen merhametlilerin en üstünüsün diye niyaz etmişti." [7]

“Artık canıma tak etti, oysa "Sen merhametlilerin en merhametlisisin!" diyerek Rabb'ine niyaz eden Eyyûb'ü da hatırla. [8]

Devamında "Biz de onun bu niyazını kabul etmiş, uğradığı sıkıntıyı kaldırmış, tarafımızdan bir rahmet ve kulluk edenler için bir hatıra olmak üzere ona hem âilesini hem de kaybettikleriyle beraber bir mislini daha vermiştik" ifadesi var. (84)

HZ. YUNUS (as)IN DUASI

87. ayette "Zünnun’u (Yunus’u) da an!" deniyor. 

Enbiyâ sûresi, 87. ayet:


Bismillâhirrahmânirrahîm, "Veżâ-nnûni iżżehebe muġâdiben fezanne en len nakdira ‘aleyhi fenâdâ fî-zzulumâti en “lâ ilâhe illâ ente subhâneke innî kuntu mine-zzâlimîn”

Hani o bir vakit öfkeli bir hâlde çıkıp gitmişti.  Böylece ona muktedir olamayacağımızı, kendisini hiç sıkıştırmayacağımızı sanmıştı. Nihayet karanlıklar içinde şöyle nida etti: Allah’ım! Senden başka ilâh yoktur, sen Sübhan’sın, bütün noksanlıklardan münezzehsin. Gerçekten ben zâlimlerden oldum.”

"Zünnûn'u da hatırla. Hani öfkelenerek (halkından ayrılıp) gitmişti de kendisini asla sıkıştırmayacağımızı sanmıştı. Derken karanlıklar içinde, "Senden başka hiçbir ilah yoktur. Seni eksikliklerden uzak tutarım. Ben gerçekten (nefsine) zulmedenlerden oldum" diye dua etti." ﴾87﴿ [9]

"Zünnûnu da (Yûnus) zikret! Hani öfkeli bir halde geçip gitmiş, bizim kudretimizin kendisine yetmeyeceğini zannetmişti. Sonunda karanlıklar içinde, Senden başka hiçbir tanrı yoktur. Seni tenzih ederim. Gerçekten ben kötü işler yapmışım!” diyerek yalvardı. [10]

"Zünnûn lâkaplı Yunus'u da hatırla. O öfkelenerek kaçıp giderken galiba kendisine gücümüzün yetmeyeceğini sanmıştı! Karanlıklar içerisinden: "Senden başka ilah yoktur; seni tenzih ederim. Ben kesinlikle zalimlerden oldum!" diye bize yalvarmış;…." [11]

Devamında yine "Biz de onun duâsını kabul ettik ve onu üzüntüden kurtardık. İşte biz müminleri böyle kurtarırız" (88) ifadesi geliyor.

Ardından gelen 89. ayette "Zekeriyâ’yı da an !" deniyor.

ZEKERİYYÂ (as)'IN DUASI

Enbiyâ sûresi, 89. Âyet:


Bismillâhirrahmânirrahîm,  “Vezekeriyyâ iż nâdâ rabbehu rabbi lâ teżernî ferden veente ḣayru-lvâriśîn”

“Zekeriya da hani Rabbine: "Rabbim! Beni tek başıma bırakma, sen varislerin en hayırlısısın" diye nida etmişti.” 

"Zekeriya'yı da hatırla. Hani o, Rabbine, "Rabbim! Beni tek başıma bırakma. Sen varislerin en hayırlısısın" diye dua etmişti." ﴾89﴿ [12]

"Zekeriyyâ’yı da an! Hani o, rabbine şöyle niyaz etmişti: “Rabbim! Geride kalanların en hayırlısı sensin, yine de sen beni yalnız (çocuksuz) bırakma!” [13]

"Zekeriya'yı da hatırla. O: "Rabb'im! Gerçi sen varislerin en hayırlısısın, fakat yine de beni tek başıma bırakma!" diyerek, sessizce Rabb'ine dua edince,…" ﴾89﴿ [14] 

Devamı olan 90. ayette yine: "Biz de onun duâsını kabul ederek, kendisine Yahyâ’yı bağışladık. Eşini de doğum yapacak hâle getirdik. Bütün bu peygamberler hayır işlerinde yarışırlar, umarak ve korkarak bize duâ ederlerdi. Onlar bize karşı çok itaatkârlardı, bizim için derin saygı gösterenlerdi." ifadesi geliyor.

PEYGAMBERİMİZ'İN (sav) DUASI

107.nci ayetten itibaren peygamberimiz (sav) e hitap ediliyor: (107) Ve seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik. (108)  De ki: “Bana ilâhınız bir tek ilâhtır diye vahyediliyor; siz hâlâ teslim olmayacak mısınız?” (109)  Eğer yüz çevirirlerse de ki: “Ben gerçeği hepinize aynı şekilde açıkladım. Artık size vaad olunan şey yakın mı uzak mı bilmiyorum. (110) Şüphesiz Allah sözün açıkça söylenenini de bilir, gizli tuttuklarınızı da bilir. (111) Bilmiyorum, belki de azabın ertelenmesi sizi denemek ve bir zamana kadar sizi dünyadan nasiplendirmek içindir.”

Surenin son ayetinde Allah resulünün nasıl dua ettiği aktarılıyor.

Enbiyâ Sûresi, 112. Âyet:


“Kâle rabbi-hkum bilhakki verabbunâ-rrahmânu-lmuste’ânü ‘alâ mâ tasifûn”

“Peygamber: "Rabbim! Aramızda gerçekle hükmet, anlattıklarınıza karşı ancak Rahman olan Rabbimizden yardım istenir" dedi.”

(Peygamber), "Ey Rabbim! Hak ile hüküm ver. Bizim Rabbimiz, sizin nitelemelerinize karşı yardımı istenecek olan Rahmân'dır" dedi." ﴾112﴿ [15]

"Peygamber şöyle dedi: Rabbim! Adaletinle hükmünü ver. Rabbimiz rahmândır. Asılsız iddialarınıza karşı yardımına sığınılacak da yalnız O’dur.” [16]

"Rabb'im, hakça hüküm ver! Tavsif ede geldiğiniz şeylere karşı yardımına sığınılacak tek otorşte, ancak Rahmân'dır!" dedi." ﴾112﴿ [17]


[2] (M. F. Abdülbâkī, el-Muʿcem, “vly” md.)

[3] almaktadır (“Daʿavât”, 82; “Duʿâʾ”, 10)

[8] Beyânu’l-Hak, Prof.Dr.Zeki Duman, 2.cilt sayfa 440  

[11] Beyânu’l-Hak, Prof.Dr.Zeki Duman, 2.cilt sayfa 440 

[14] Beyânu’l-Hak, Prof.Dr.Zeki Duman, 2.cilt sayfa 440 

[17] Beyânu’l-Hak, Prof.Dr.Zeki Duman, 2.cilt sayfa 445

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder