8 Ocak 2021 Cuma

08 Ocak 2021 22:30 Cuma CORONA GÜNLERİ......................................Dilimize gelenler

Ne var ne yok?

Bu deyim bizde ciddi bir cevap beklenmeyen ani karşılaşma durumlarında duyuluyor. Meselâ: “Ne var ne yok bilader?”, “iyilik, senden n’aber?”, “Ne olsun? Aynı beyaa!” türünden bir diyalog çeşidi.

Bugünlerde “Ne var ne yok?” sorusuna genellikle “N’olsun işte? Corona morona felan…Allah hayırlısını etsin” cevabı veriliyor. Karşısındaki de “Öyle, öyle. Sağlık olsun, inşallah bir an evvel biter de kurtuluruz” şeklinde tamamlıyor konuşmayı. Selamlaşıp gidiyorlar; sahne bu.

 

Madem mizahla başladık öyle sürdürelim. Kuşkusuz insanlar arası diyalog türleri kişiden kişiye, yöreden yöreye, erkekten kadına değişebiliyor. Coronanın üzerimizdeki baskısını, hayatımıza karabasan gibi çöküşünü herkes kendine göre şikayetlenebiliyor. Özellikle de konuşma ihtiyacı duyan ama biraraya gelemeyen kadınlarda olumsuz etkileri daha fazla.

 

Örneğin “Ne var ne yok?” sorusu bugünlerde bir hemcinsi tarafından ev hanımı arkadaşına sorulsa büyük ihtimalle şöyle bir cevap alabilir: “Ay hayatım! Bu corana da aynı kaynana gibi!..Yok ağzını açma!..Dışarı çıkma!..Akşam sekizden önce evde ol!..Yok akrabalarına gitme!..Misafir çağırma!..Oğlumdan iki metre uzakta dur!..Tövbe Tövbe!..”

Bugün itibariyle tüm dünyada vaka sayısı artık 90 milyona (87.197.387) doğru koşuyor. Ölenler de 2milyona (1.883.914) yaklaştı. Ölüm oranı hala %2,2 seviyesinin biraz altında. Yani hastalanan her 10.000 kişiden 216’sı ölmüş. 7,8 Milyar dünya nüfusuna göre ise her 1 milyon kişi başına vaka sayısı 11.214, ölüm sayısı ise 242 olarak hesaplanıyor.

Yıl başından 5 Ocağa kadar son beş günlük trende bakarsak günlük vaka sayıları: 478.575, 630.501, 746.110, 593.883, 542.399 olmuş. Dalgalı bir seyir var. Genel baktığımızda Kasım ayından bu yana 440 bin ile 880 bin arasında ortalama 600 binin biraz altında yatay bir doğrultuda gittiğini söyleyebiliriz. Henüz belirgin bir azalma yok. 

Ölümlere bakacak olursak aynı dönemde son dört günlük vefat sayıları; 9.998, 10.955, 12.820, 8.101 olmuş. Burada da aynı dalgalı seyri görüyoruz. Genel baktığımızda Kasım ayından bu yana 7 bin ile 14 bin arasında ortalama 10 binin biraz altında yatay bir doğrultuda gittiğini söyleyebiliriz. Henüz burada da belirgin bir düşüş görülmüyor.

Ülke olarak ise artık Corona günlerinin 10 ayını (302.nci gün) geride bırakmış durumdayız. Bugün itibariyle ülkemizde de artış hızı azalmakla birlikte 2,5 milyona (2.283.931) doğru gidiyor. 22 binden (22.070) fazla kişi vefat etti. Ölüm oranı %0,09 olarak gerçekleşti. Yani hastalanan her 10.000 kişiden 97’si öldü. 83 Milyon nüfusumuza göre ise her 1 milyon kişi başına vaka sayısı 27.466, ölüm sayısı ise 265 olarak hesaplanıyor.

Yıl başından 6 Ocağa kadar son altı günlük trende bakarsak günlük vaka sayıları: 12.203, 11.180, 9.877, 13.695, 14.494, 13.680 olmuş. 15 Aralıktan bu yana 32 binlerden bu noktalara inmişiz. Genel baktığımızda azalma çok bariz. Aktif hasta sayıları; 1.908, 1.713, 1.515, 1.508, 1.477, 1.458 görünüyor, burada da düşüş belirgin. 

Ölümler de aynı dönemde 212, 202, 193, 197, 194 ve 191 olmuş. Tablonun 23 Aralıktaki en yüksek rakam 259’dan 190’lara inmiş olması sevindirici. İnşallah ağır hasta sayılarının da; 3.891,3.764, 3.612, 3.522, 3.410, 3.303 olarak düşüyor olması ölümleri de azaltacak.

Corona kelimeleri

Pandemi yaşamımıza girdi gireli ne çok şeyi değiştirdi. Bir yıldan beri bütün dünya bir değişim içinde. Sağlık sistemleri bocaladı, hala da altından kalkılabilmiş değil. Ekonomiler sallandı, henüz bir toparlanma yok. Çalışma biçimlerimiz değişti, evden çalışma bir daha çıkmamacasına hayatımıza girdi. 

Siyasetin ilk gündemi oldu, uzun bir süre daha ilk üç sırada olacağa benziyor. Eğitim uzaktan yapılır oldu, eba’lı, zoom’lu, tabletli bir süreç içindeyiz. Sosyal hayat baştan ayağa etkilendi, günlerimiz eskiyi özlemekle geçiyor.     

Bir şeyi daha etkiledi bu corona günleri: iletişim şekillerimizi. Video konferanslı toplantılardan, whatsapptan görüntülü görüşmelere, klasik özel mesajlaşmalardan çevrimiçi grup iletişimine kadar pek çok şeyi şu anda doğal olarak yapıyoruz. Corona salgın süreci kullandığımız kelimelere de yansımış durumda. Meselâ; “Zoom-room” evin video konferanslara ayrılmış köşesi demek oluyor. “Morona”kelimesini duyarsanız “corona morona” tekerlemesi sanmayınız. Kendisi koronavirüs salgını nedeniyle veya sırasında aptalca davranan kişi için kullanılıyor.

Çok kısa bir süre içinde, virüsü anlaşılır kılmak için yeni yeni kelimeler, kavramlarla tanıştık.  Corona, yeni tip koronavirüsü, Covid-19, TMM: Temizlik-Maske-Mesafe, Evde kalmak, sosyal mesafe, karantina, izolasyon, entübe olmak gibi daha bir sürü şey. Bu yeni kavram ve kelime dağarcığı, birdenbire günlük hayatımızın bir parçası oldu. Salgınla gelen değişiklikleri anlamamıza, uyum göstermemize yardımcı oldular.

Temelde Covid-19’a gösterdiğimiz doğal tepki; bu kelimeler yoluyla teselli bulmaya dönüştü. Zira kullandığımız dil bizi iyileştirmese bile, sorunlarla baş etmemize yardımcı oluyor. Medya, siyasiler, uzmanlar uyarı ve önerilerini aktarıyor, bizler de onların baskın rolüne bazen direnerek ama çoğunlukla da itaat ederek ayak uydurmuş oluyoruz işte.

Şu anda kullandığımız kelimelerin çoğu aslında daha eski. Örneğin, ilk olarak 1957'de kullanılan sosyal mesafe, başlangıçta fiziksel bir terimden ziyade bir tutumu ifade ediyormuş. Bir yabancılaşma ya da kendini sosyal olarak başkalarından uzaklaştırmak için başvurulan bir tutum. Halbuki şimdilerde bunu virüsten korunmak için kendimizle başkaları arasında fiziksel bir mesafe olarak anlıyoruz.

“Work from home” (Evden çalışma) kavramı da 1995 yılına dayanıyormuş. Bu kavram çoğumuz için bir yaşam biçimi haline gelmeden önce çok az kişi tarafından biliniyordu. “Kişisel Koruyucu Donanım” da neredeyse 1977'den kalma. Ancak daha önce yalnızca sağlık görevlileri ile sınırlıydı. “İzolasyon” 1800'lerde kendilerini politik ve ekonomik olarak dünyanın geri kalanından ayırmayı tercih eden ülkeler için kullanılıyormuş.

Salgın ve pandemi her ikisi de 17. yüzyılda ortaya çıkmış kelimeler. Kara veba ilk olarak 1600'lerin başında kullanılmış. Kara veba ile eşanlamlı olan Kara Ölüm ise şaşırtıcı bir şekilde, 1755'e kadar kullanılmamış. Ortadoğu ve Asya’da çok eskiden beri bilinmekte olan kendi kendini karantinaya alma olayı Avrupada ancak İngiltere’de Eyam köyü sakinlerinin, 1665-1666 yıllarındaki veba salgını sırasında, karantina kararı alarak, altı ay boyunca kendilerini izole etmesi ile gerçekleşmiş.

Koronavirüsün ilk olarak 1960’larda keşfedildiğini biliyor muydunuz? Şaşırmayınız. 1968'de Nature gazetesinde ilk kez tanımlanmış. Ancak 2020'den önce, bu terimi bilim insanlarının dışında pek az insan duymuştu.

Koronavirüs ile ilgili olarak kullanılan kelimeler değişen bağlamlara, algılara ve endişelere dair bizlere ipuçları veriyor. Koronavirüs terminolojisinde tıbbi söylemden küresel söyleme doğru bir geçiş mevcut. Genellikle mizahi amaçlarla yaratılan bu dilsel oyun kısmen de olsa insanları korona günlerinde birbirlerine yakınlaştıracak ve hatta süreçle başa çıkmalarına bir nebze de olsa katkı sağlayacak.(*)

--------------------------

(*)Yasemin Giritli Inceoğlu, BİA Haber Merkezi, 07 Ekim 2020,


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder