1 Aralık 2020 Salı

02 Aralık 2020 Çarşamba REİS Gazetesi/sayı190.................................Lojistik

Lojistik

‘GZFT.05-LOJİSTİK’ başlığı üzerinde yapılan tarama ve durum analizi çalışmasında bu sektörde Susurluk için ’Güçlü yön’: ‘GY.05.1-Üretim merkezleri ve büyük pazarlara geçiş noktasında yer alması’ olarak belirlenmişti. Bu başlık altında önümüze gelecek ‘Fırsatlar’ise: ‘FRS.05.1-Bölgede Lojistik ağını güçlendirmeye yönelik altyapı projeleri’ ile ‘FRS.05.2-ilçemiz sınırlarında bir Lojistik merkez kurulmasıyla ilgili çalışmalar’ olarak görülüyordu. Öte yandan aynı sektörde tespit edilen Zayıf yan’ımız; ’ZY.05.1-Ulaşım dışında gerekli Lojistik altyapısının bulunmaması’karşımıza çıkacak ‘Tehdit’ ise: ‘THD.05.1-Bölgede öngörülen bazı lojistik merkezlerinin öncelikle Balıkesir ve Bandırma için planlanması’ şeklinde öngörülmüştü.

Bildiğiniz gibi ‘AMAÇ.1-BÖLGESİNDE YÜKSELEN, ÖNE ÇIKAN GELİŞMİŞ BİR SUSURLUK’ ise bunun için ‘StrA.1.1-Sosyal ve ekonomik kalkınma’ başlıklı bir Stratejik amacımız var. Bu amacın ilk Stratejisi de ‘Str.1.1.1-Güçlü yanları ve fırsatları kullanmak’ oluyor. O halde öncelikle bu konuda avantajlı olduğumuz hususları ele alarak güçlü yönlerimizi daha da güçlendirecek, fırsatlardan yararlanmayı sağlayacak ne gibi hedefler koyabileceğimizi düşünelim. Meselâ; halen mevcut bulunan ‘GY.05.1-Üretim merkezleri ve büyük pazarlara geçiş noktasında yer alması’ Susurluğun Lojistik açısından konumundan kaynaklanan güçlü yönü. Ayrıca netleşmemekle birlikte bölge bazlı bazı plan ve toplantılarda ifade edilen ‘FRS.05.2-ilçemiz sınırlarında bir Lojistik merkez kurulmasıyla ilgili çalışmalar’ ilçemiz için orta vadede çok önemli bir fırsat. Bu nedenle söz konusu faktörler değerlendirilebildiği takdirde Susurluğun gelişmesine katkı sağlayabileceği anlaşılıyor. Zira İstanbul ve Bursa illeriyle İzmir arasındaki bağlantıyı sağlayan devlet yolu ile yeni otoyol ilçemizden geçiyor. İlaveten Bandırma’yı İzmir’e bağlayan demiryolu üzerindeyiz. Bu bağlamda ilçemizin konumu itibariyle Manisa ve Balıkesir illerinin üretim bölgeleri ile İstanbul, İzmir ve Bursa gibi büyük pazar ve tüketim merkezleri arasında bulunması önemli bir artı. Özellikle de ilçemizin tarım ve hayvancılık konusundaki potansiyeli göz önüne alındığında İstanbul’a yakınlık lojistik alanında stratejik bir avantaja dönüşüyor. Çünkü çok yakınımızdaki Bandırma bir Anadolu yük birleştirme merkezi konumunda. Burada toplanan yükler limandan Tekirdağ’a denizyoluyla ulaşarak Avrupa’ya ve diğer dış pazarlara yol alacak. Bu kapsamda Tekirdağ-Bandırma Trenferi Projesi ile trenlerin feribotla deniz üzerinde bir yerden başka yere taşınması planlanmış durumda. Ayrıca Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Projesi ile bütünleşme hedeflenmiş. Böylece bölgemizden yüklenen ürünler, Avrupa ve Orta Asya’ya kadar kesintisiz ulaştırılabilecek. Bölgenin sanayi mallarının yanı sıra yöremizin tarımsal ürünleri; et, süt, kuru gıda, konserve gibi maddeleri de oluşan lojistik merkezlerden yüklenip yurtiçi ve yurtdışına taşınabilecek. Bu projelerin hayata geçmesiyle Bandırma ilçesi başta olmak üzere bölgemizin stratejik anlamda daha fazla önem kazanacağı gün gibi aşikâr. Bu bağlamda konumu itibariyle İstanbul İzmir Bursa gibi büyük Pazar ve tüketim merkezlerine yakınlığımız ve ulaşım imkânlarımız bizim için çok değerli bir avantaj. Tarım ve Hayvancılık, Hizmetler ve Sanayi sektörlerinde uzmanlaşmış farklı bölgeleri birbirine bağlayan konumuyla ilçemiz özellikle lojistik sektörü için son derece cazip bir nokta. Buna bağlı olarak, mal ve hizmet akımlarının geçiş yaptığı, yönetildiği ve yönlendirildiği muhtemel bir altyapıya da aday. O halde bu pozisyonumuzu değerlendirmek, kazanca ve istihdama dönüştürmek bir an evvel Susurluk’ta bir Lojistik Bölge teşekkül etmesine bağlı. Bunun için öncelik elbette daha önce ‘GZFT.03-KALKINMA VE TEŞVİKLER’ başlığı kapsamında belirlenmiş ‘HDF.1.3.1.2- Lojistik bölge alanını belirlemek, tesisini kolaylaştırmak’ hedefinde. Ancak bununla beraber önümüze onu tamamlayıcı mahiyette ‘HDF.1.1.1.12-Lojistik bölge alt yapı ve bağlantı yollarını ikmal etmek’ şeklinde bir hedef daha koymamız mümkün. Zira seçilecek alanın alt yapısının mutlaka önceden yapılması gerekiyor. Kaldı ki bölgenin üretim, ticaret ve pazarlama faaliyetlerini sürdürebilmesi için demiryoluna ve otoyola bağlantılarının gözden geçirilip güçlendirilmesi de olmazsa olmaz bir konu. Daha sonrasında sıra lojistik bölgemizin Bursa, İzmir ve İstanbul gibi yakın ticaret merkezleri ile Bandırma ve Tekirdağ limanı yoluyla dış pazarlara entegre edilmesine gelecek. Bunun için ‘HDF.1.1.1.13-Lojistik bölgenin iç ve dış pazarlara entegrasyonunu sağlamak’ şeklinde bir hedef koymamızı gerektiriyor. Bütün bu çabalar neticede Susurluğun ‘GY.05.1-Üretim merkezleri ve büyük pazarlara geçiş noktasında yer alması’ şeklindeki güçlü yönünü daha da güçlendirmiş olacaktır.

        İçinde bulunduğumuz bölge zaten coğrafi konum ve ulaşım ağları açısından tartışmasız stratejik bir öneme sahip. İlçemiz de bu bölgede oldukça avantajlı bir konumda. Bu sebeple FRS.05.1-Bölgede Lojistik ağını güçlendirmeye yönelik altyapı projeleri’ bizi çok yakından ilgilendiriyor. Örneğin ilçemizden geçen demiryolu hattı Bandırma limanı ile bütünleşmiş bir şekilde Susurluk üzerinden Balıkesir-Soma-Manisa-İzmir’e kadar uzanıyor. Bu arada 2023 yılına kadar yapımı planlanan yüksek hızlı demiryolu hatlarından biri de Bölgeyi ilgilendiren Bursa-Balıkesir-İzmir hattı. Gerek yolcu taşımacılığı gerekse Bölge ekonomisinin girdileri ile üretilen mamullerin iç ve dış pazarlara ulaştırılması açısından söz konusu proje de büyük önem arz ediyor. Zira çift yönlü toplam 245 km uzunluğundaki demiryolu hattının Bandırma-Susurluk-Balıkesir-Soma-Bergama hattı üzerinden Çandarlı Limanı ve Aliağa’ya ulaşması planlanıyor. İlaveten bu hatta Bandırma-Biga-Çanakkale bağlantısının sağlanması da düşünülmüş. İlçemiz Balıkesir’deki Gökköy Lojistik Köyü gibi bir TCDD projesi ya da özel sektör girişimiyle oluşacak lojistik merkezler için son derece uygun alanlara sahip. Ki bu tercihler aynı zamanda kurulması öngörülen OSB ile Bandırma limanına da yakın olmuş olacak. Geleceğe baktığımızda orta vadede bölgemizde dört önemli gelişmenin şekillenmekte olduğu anlaşılıyor. Biri Çanakkale 18 Mart köprüsü ve bağlantı yolları, diğeri Balıkesir havaalanı, üçüncüsü uluslararası Tekirdağ ihraç limanı, dördüncüsü de Bursa-Bandırma-İzmir yüksek hızlı tren projesi. İşte bu gelişmeler inşallah zaten mevcut olan güçlü ulaşım ağlarımızı, dolayısıyla da pozisyonumuzu çok daha güçlendirmiş olacak. O halde StrA.1.3-Cazibe merkezi olma’ şeklindeki Stratejik amacımız doğrultusunda ‘Str.1.3.1-OSB ve Lojistik bölge kurulmasını sağlamak’ stratejisi izleyeceksek ki doğru olan da budur. O zaman odaklanmamız gereken ilk hedef; HDF.-1.3.1.03-Yahyaköy istasyonunda bir TCDD Lojistik Köyü kurulmasını sağlamak olmalı. Çünkü bu konu zaten TCDD’nin planlarında olan, onun harekete geçirilmesiyle hayata geçirilebilecek bir devlet yatırımı. Doğal olarak orada başlayan ilk adım HDF.1.3.1.04-Özel Sektör Lojistik Bölgesinin teşekkülüne katkı sağlamak’ suretiyle büyüyecektir. Bu konuda önerimiz; Yahyaköy Göbel Okçugöl istikametinde belirlenecek bir alanda özel sektör lojistik firmalarının konumlandırılmasıdır. Zira lojistik bölgesinin bir liman çevresinde, tren yolu ile otoyol ve karayollarının birbirlerine en yakın bulunduğu alanda temerküz etmesi işin tabiatında var.

            Rekabet edebilir bir fiyat için ulaştırma ve lojistiğin önemi büyük. Zira işletme faaliyetlerinin yüksek maliyete sahip olan kalemlerinden biri bu. Uygun kazancın elde edilebilmesi için lojistik yöntemi ve tedarik zinciri kısmının da başlı başına iyi yönetilmesi gerekiyor. Bu nedenle ülkemizde lojistik merkezlerin öncelikle, OSB’ler ile bağlantılı olarak yük taşıma potansiyelinin yoğun olduğu toplam 19 merkezde inşa edilmesi planlanmış. Bu istikamette bölge ulaşım ağı açısından önem taşıyan projelerden biri TOBB’un öncülüğünde ve Ulaştırma Bakanlığı’nın desteğiyle yürütülen Büyük Anadolu Lojistik Organizasyonlar (BALO) projesi. Proje ile yurtiçindeki toplama merkezlerinden konteynerlerle alınan yüklerin tren seferleriyle Anadolu ve Avrupa yakasındaki yük birleştirme merkezlerinde toplanacağı ve gideceği şehirlere göre ayrıştırıldıktan sonra Avrupa’daki lojistik kentlere ulaştırılacağı öngörülmüş. Meselâ bu bağlamda Bandırma ilçesi de bir Anadolu yük birleştirme merkezi. Toplanan yükler limandan Tekirdağ’a denizyoluyla ulaşarak Avrupa’ya yol alacak. Bu kapsamda Tekirdağ-Bandırma Trenferi Projesi ile trenlerin feribotla deniz üzerinde bir yerden başka yere taşınması planlanıyor. Ayrıca Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Projesi ile bütünleşme hedeflenmiş. Böylece bölgemizden yüklenen ürünler, Avrupa ve Orta Asya’ya kadar kesintisiz ulaştırılabilecek. Bölgenin sanayi mallarının yanı sıra yöremizin tarımsal ürünleri; et, süt, kuru gıda, konserve gibi maddeleri de oluşan lojistik Bölge/Merkez ve Köylerden yüklenip yurtiçi ve yurtdışına taşınabilecek. Böylece Avrupa ve dış pazarlara gönderilen ihraç mallarının ulaşım süresi ile maliyetlerinin yarıya düşürülerek İstanbul’un yükünün hafifletilebileceği öngörülüyor. Bu projelerin hayata geçmesiyle Bandırma ilçesi başta olmak üzere bölgemizin stratejik anlamda daha fazla önem kazanacağı gün gibi ortada. Demir yolu ve otoyola sahip, boydan boya karayolu üzerinde yer alan, limana çok yakın, yeni otoyol ve hızlı tren projeleriyle bağlantılandırılmış bir Susurluğun bu fırsatı iyi değerlendireceğini umut ediyorum. Çünkü giderek bölgemizdeki ulaşım; dış ve iç ticaret açısından daha kapsamlı, daha ekonomik hale geliyor. En azından bu sayede Susurluğun ürünlerinin de kolay, ucuz ve hızlı biçimde çevresindeki büyük kent pazarlarına ulaşabileceğini bekleyebiliriz. Ayrıca Susurluk bu avantajını iyi kullanabilirse; tarımsal üretime dayalı işletmeler, kendisine yer arayan bazı sanayi kuruluşları ve lojistik şirketleri için de yeni bir cazibe merkezi olacaktır. Bu nedenlerle ‘Bölgede Lojistik ağını güçlendirmeye yönelik altyapı projeleri’ ile ‘ilçemiz sınırlarında bir Lojistik merkez kurulmasıyla ilgili çalışmalar’ çok kıymetli birer fırsat olarak önümüzde duruyorlar. 
    
Daha önce yapılan tarama çalışması ve katkılar sonucunda 
’LOJİSTİK’ sektöründe tespit edilen ‘Zayıf yan’ımız; ’ZY.05-Ulaşım dışında gerekli Lojistik altyapısının bulunmaması’ olarak belirlenmişti. Lojistik merkezler; farklı işletici ve taşıyıcılarla ulusal ve uluslararası, yük taşımacılığı, dağıtımı, depolama ve diğer tüm hizmetlerin yapıldığı alan olarak tanımlanıyor. Lojistik ve taşımacılık şirketleri ile ilgili resmi kurumların içinde yer aldığı, her türlü ulaştırma moduna (karayolu, demiryolu, havayolu, denizyolu vb.) etkin bağlantıları olan, depolama, bakım-onarım, yükleme-boşaltma, elleçleme, tartı, yükleri bölme, birleştirme, paketleme vb. faaliyetlerini gerçekleştirme imkânları olan ve taşıma modları arasında düşük maliyetli, hızlı, güvenli, aktarma alan ve donanımlarına sahip bölgeler. Karayolu, demiryolu, denizyolu ve yerine göre havayolu erişimi ile kombine taşımacılık imkânlarının olduğu depolama ve ulaştırma hizmetlerinin birlikte sunulduğu merkezler. Yapılması planlanan 16 adet lojistik merkeze bakıldığında ülkemizin her bölgesinde,  öncelikle organize sanayi bölgeleriyle bağlantılı olarak, yük taşıma potansiyelinin yoğun olduğu bölgelerde yapıldığı gözleniyor. İlçemizde şu an için herhangi bir lojistik merkez oluşumunun bulunmaması bir zafiyet. Ancak orta vadede bu alanda güçlü hale gelmemiz şaşırtıcı olmaz. Zira TCDD tarafından yapılan lojistik merkezler, iltisak hatları, Marmaray, Kars-Tiflis-Bakü, Kars-Nahcivan-İran, Nusaybin-Musul-Basra Demiryolu Projesi, Van Gölü Feribot Geçişi, Kavkaz-Samsun ve Derince-Tekirdağ, Bandırma-Tekirdağ Feribot Projesi vb. projelerin yapım çalışmaları sürüyor. Ancak Lojistik sektöründe sadece güçlü ulaşım ağlarında bulunmamızın yeterli olmadığı, bu alanda güçlü firmalara ve bağlantılara da sahip olmamız gerektiği de açık. Ama çok daha önemlisi bu faaliyetlerin ancak mümbit bir üretim alt yapısı üzerine bina edilebileceği. O halde StrA.1.3-Cazibe merkezi olma’ şeklindeki Stratejik amacımızı gerçekleştirmek üzere ‘Str.1.3.2-Konum, doğal kaynak ve çevre imkânlarını değerlendirmek’ stratejisi izlememiz gerekiyor. Bu noktada öncelikle en güçlü bulunduğumuz Tarım ve hayvancılığa dayalı ürünlerin sevkiyatına ve pazarlanmasına dayalı hedeflerimiz olmalı. ‘HDF.1.3.2.11-Entegre et, süt ürünleri, konserve ve dondurulmuş gıda üretim tesislerine sahip çıkmak’ bunlardan biri. Fakat bunu sözde değil fiiliyatta somut adımlarla yapmamız gerek. Hemen beraberinde HDF.1.3.2.12-Soğuk hava depoları, paketleme ve pazarlama tesislerini teşvik etmek’ gibi bir hedef koymamız yerinde olur. Böylece söz konusu hedeflerle Lojistik alt yapımızın sağlam temellere dayalı olarak güçlenmesi mümkün olabilecektir. Ayrıca ‘AMAÇ.2-KALKINMAYI BAŞARMIŞ ÜRETKEN BİR SUSURLUK’’ için ‘StrA.2.4-Özgün, ileri ve Güçlü olma’ Stratejik Amacımız da çok önemli. Bu yoldaStr.2.4.3-Güçlenme’ stratejisi izlemek aynı zamanda zayıf taraflarımızı da telafi etmemize yarayabilir. Bu istikamette mesela; öncelikle ‘HDF.2.4.3.04-Mevcut lojistik firmalarımızı güçlenmesi için kollamak’, süreç ilerledikçe arzu edenler için eskiden çok başarılı ve özgün bir örnek olan ‘HDF.2.4.3.05-Taşıyıcılar kooperatifi benzeri örgütlenmeleri teşvik etmek’ de zayıf olan lojistik alt yapımızı güçlendirecektir.

‘GZFT.05-LOJİSTİK’ başlığı altında karşımıza çıkması muhtemel bir tehdit: THD.05.1-Bölgede öngörülen bazı lojistik merkezlerinin öncelikle Balıkesir ve Bandırma için planlanması’ olabilir. Bu tür yatırımların öncelikle Balıkesir ve Bandırma için planlanması bir vakıa. Ayrıca tarihsel süreç içinde pek çok örneği de var. Ancak lojistik sektörü hareketli ve akışkan bir sektör. Biz güçlendikçe ve ne yaptığımızı bilerek ilerledikçe onlar da orta vadede Balıkesir ve Bandırma’ya sıkışmak istemeyeceklerdir. Üretimin ve kazancın arttığı noktaya yönelmeleri şaşırtıcı olmaz. Kuşkusuz inşallah Ömerköy’de özel bir OSB kurulması pek çok şeyi etkileyecek ve tetikleyecektir. O bölge gibi, Susurluğun özellikle Yahyaköy mahallesi de tren yolu, otoyol ve karayolunun neredeyse birbirine kenetlendiği çok stratejik bir nokta. Oluşturduğu çemberin içinde M.Kemal Paşa OSB’si, Seker Fabrikası, et ve süt ürünleri tesisleri, muhtelif konserve ve gıda firmaları bulunuyor. Ayrıca Bandırma’ya ve limana yakın olma avantajı var. Neticede Susurluğun hiç de azımsanmayacak bir ürün potansiyeli olduğunu da biliyoruz. Bu yüzden lojistik sektörünün kısa süre içinde ilçemizde de konuşlanacağını beklemek yanlış olmaz. Bu sektörün ulaşımla ilgisi olduğu kadar pek çok başka sektörle de yakın alakası var. Ayrıca bir lojistik merkezinin depolar, entegre depolama satış dağıtım tesisleri, soğuk hava depoları, paketleme ve pazarlama tesisleri ile daha birçok destek ünitelerini de içerdiğini unutmayalım. Böyle bir oluşum elbette üretim, kazanç ve istihdam demek. İşte bu nedenlerle ilçemizin bir lojistik merkezine sahip olmasını ısrarla talep etmeli ve takipçisi olmalıyız. Böyle bir talep ‘StrA.2.3-Üretkenlik ve Rekabetçilik’ şeklinde ifadesini bulan Stratejik Amacımızın da gereği. Dahası çevremizden kaynaklanan tehdit mahiyetindeki bu gibi plan, oluşum ve gerçeklikler bizi daha fazla ‘Str.2.3.2-Rekabetçiliği benimseme’ stratejimize yaklaştırmaktadır. Bu sebeple  HDF.2.3.2.01-Lojistikte rekabetçi bir yaklaşımla hareket etmek’ bir tercih değil aksine bir zorunluluk gibi görünüyor.

yyalcin3@gmail.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder