Lojistik
‘GZFT.05-LOJİSTİK’ başlığı üzerinde yapılan tarama
ve durum analizi çalışmasında bu sektörde
Susurluk için ’Güçlü yön’: ‘GY.05.1-Üretim
merkezleri ve büyük pazarlara geçiş noktasında yer alması’ olarak belirlenmişti. Bu başlık altında önümüze gelecek
‘Fırsatlar’ise: ‘FRS.05.1-Bölgede Lojistik ağını güçlendirmeye yönelik altyapı projeleri’ ile ‘FRS.05.2-ilçemiz sınırlarında bir Lojistik merkez
kurulmasıyla ilgili çalışmalar’ olarak görülüyordu. Öte yandan aynı sektörde
tespit edilen ‘Zayıf yan’ımız; ’ZY.05.1-Ulaşım dışında gerekli
Lojistik altyapısının bulunmaması’, karşımıza çıkacak ‘Tehdit’ ise: ‘THD.05.1-Bölgede öngörülen bazı
lojistik merkezlerinin öncelikle Balıkesir ve Bandırma için planlanması’ şeklinde öngörülmüştü.
Bildiğiniz
gibi ‘AMAÇ.1-BÖLGESİNDE YÜKSELEN, ÖNE ÇIKAN GELİŞMİŞ BİR
SUSURLUK’ ise bunun
için ‘StrA.1.1-Sosyal
ve ekonomik kalkınma’ başlıklı
bir Stratejik amacımız var. Bu amacın ilk Stratejisi de ‘Str.1.1.1-Güçlü
yanları ve fırsatları kullanmak’ oluyor. O halde öncelikle bu
konuda avantajlı olduğumuz hususları ele alarak güçlü yönlerimizi daha da
güçlendirecek, fırsatlardan yararlanmayı sağlayacak ne gibi hedefler
koyabileceğimizi düşünelim. Meselâ; halen mevcut bulunan ‘GY.05.1-Üretim merkezleri ve
büyük pazarlara geçiş noktasında yer alması’ Susurluğun Lojistik açısından konumundan
kaynaklanan güçlü yönü. Ayrıca netleşmemekle birlikte bölge bazlı bazı
plan ve toplantılarda ifade edilen ‘FRS.05.2-ilçemiz sınırlarında
bir Lojistik merkez kurulmasıyla ilgili çalışmalar’ ilçemiz için orta vadede çok önemli bir fırsat. Bu
nedenle söz konusu faktörler değerlendirilebildiği takdirde Susurluğun gelişmesine katkı sağlayabileceği anlaşılıyor. Zira İstanbul ve Bursa
illeriyle İzmir arasındaki bağlantıyı sağlayan devlet yolu ile yeni otoyol
ilçemizden geçiyor. İlaveten Bandırma’yı İzmir’e bağlayan demiryolu
üzerindeyiz. Bu bağlamda ilçemizin konumu
itibariyle Manisa ve Balıkesir illerinin üretim bölgeleri ile İstanbul, İzmir
ve Bursa gibi büyük pazar ve tüketim merkezleri arasında bulunması önemli bir artı. Özellikle de ilçemizin tarım ve
hayvancılık konusundaki potansiyeli göz önüne alındığında İstanbul’a yakınlık
lojistik alanında stratejik bir avantaja dönüşüyor. Çünkü çok yakınımızdaki Bandırma bir Anadolu yük birleştirme
merkezi konumunda. Burada toplanan yükler limandan Tekirdağ’a denizyoluyla ulaşarak
Avrupa’ya ve diğer dış pazarlara yol alacak. Bu kapsamda Tekirdağ-Bandırma
Trenferi Projesi ile trenlerin feribotla deniz üzerinde bir yerden başka yere
taşınması planlanmış durumda. Ayrıca Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Projesi ile
bütünleşme hedeflenmiş. Böylece bölgemizden yüklenen ürünler, Avrupa ve Orta
Asya’ya kadar kesintisiz ulaştırılabilecek. Bölgenin sanayi mallarının yanı
sıra yöremizin tarımsal ürünleri; et, süt, kuru gıda, konserve gibi maddeleri
de oluşan lojistik merkezlerden yüklenip yurtiçi ve yurtdışına taşınabilecek.
Bu projelerin hayata geçmesiyle Bandırma ilçesi başta olmak üzere bölgemizin stratejik
anlamda daha fazla önem kazanacağı gün gibi aşikâr. Bu bağlamda konumu
itibariyle İstanbul İzmir Bursa gibi büyük Pazar ve tüketim merkezlerine
yakınlığımız ve ulaşım imkânlarımız bizim için çok değerli bir avantaj. Tarım ve Hayvancılık, Hizmetler ve Sanayi
sektörlerinde uzmanlaşmış farklı bölgeleri birbirine bağlayan konumuyla ilçemiz
özellikle lojistik sektörü için son derece cazip bir nokta. Buna bağlı olarak,
mal ve hizmet akımlarının geçiş yaptığı, yönetildiği ve yönlendirildiği
muhtemel bir altyapıya da aday. O halde bu pozisyonumuzu değerlendirmek,
kazanca ve istihdama dönüştürmek bir an evvel Susurluk’ta bir Lojistik Bölge
teşekkül etmesine bağlı. Bunun için öncelik elbette daha önce ‘GZFT.03-KALKINMA VE TEŞVİKLER’ başlığı kapsamında belirlenmiş ‘HDF.1.3.1.2-
Lojistik bölge alanını belirlemek, tesisini kolaylaştırmak’ hedefinde. Ancak
bununla beraber önümüze onu tamamlayıcı mahiyette ‘HDF.1.1.1.12-Lojistik bölge alt yapı ve bağlantı yollarını ikmal etmek’ şeklinde bir hedef daha koymamız mümkün. Zira seçilecek alanın alt
yapısının mutlaka önceden yapılması gerekiyor. Kaldı ki bölgenin üretim,
ticaret ve pazarlama faaliyetlerini sürdürebilmesi için demiryoluna ve otoyola
bağlantılarının gözden geçirilip güçlendirilmesi de olmazsa olmaz bir konu.
Daha sonrasında sıra lojistik bölgemizin Bursa, İzmir ve İstanbul gibi yakın
ticaret merkezleri ile Bandırma ve Tekirdağ limanı yoluyla dış pazarlara
entegre edilmesine gelecek. Bunun için ‘HDF.1.1.1.13-Lojistik bölgenin iç ve dış pazarlara entegrasyonunu sağlamak’ şeklinde bir hedef koymamızı gerektiriyor. Bütün bu çabalar neticede Susurluğun ‘GY.05.1-Üretim merkezleri ve
büyük pazarlara geçiş noktasında yer alması’ şeklindeki güçlü yönünü daha da
güçlendirmiş olacaktır.

İçinde
bulunduğumuz bölge zaten coğrafi konum ve ulaşım ağları açısından tartışmasız
stratejik bir öneme sahip. İlçemiz de bu bölgede oldukça avantajlı bir konumda.
Bu sebeple ‘FRS.05.1-Bölgede Lojistik ağını
güçlendirmeye yönelik altyapı projeleri’ bizi çok yakından
ilgilendiriyor. Örneğin ilçemizden
geçen demiryolu hattı Bandırma limanı
ile bütünleşmiş bir şekilde Susurluk üzerinden Balıkesir-Soma-Manisa-İzmir’e
kadar uzanıyor. Bu arada 2023 yılına kadar yapımı planlanan yüksek hızlı
demiryolu hatlarından biri de Bölgeyi ilgilendiren Bursa-Balıkesir-İzmir hattı.
Gerek yolcu taşımacılığı gerekse Bölge ekonomisinin girdileri ile üretilen
mamullerin iç ve dış pazarlara ulaştırılması açısından söz konusu proje de büyük
önem arz ediyor. Zira çift yönlü toplam 245 km uzunluğundaki demiryolu hattının
Bandırma-Susurluk-Balıkesir-Soma-Bergama hattı üzerinden Çandarlı Limanı ve
Aliağa’ya ulaşması planlanıyor. İlaveten bu hatta Bandırma-Biga-Çanakkale
bağlantısının sağlanması da düşünülmüş. İlçemiz Balıkesir’deki Gökköy Lojistik
Köyü gibi bir TCDD projesi ya da özel sektör girişimiyle oluşacak lojistik
merkezler için son derece uygun alanlara sahip. Ki bu tercihler aynı zamanda
kurulması öngörülen OSB ile Bandırma limanına da yakın olmuş olacak. Geleceğe baktığımızda orta vadede bölgemizde dört
önemli gelişmenin şekillenmekte olduğu anlaşılıyor. Biri Çanakkale 18 Mart
köprüsü ve bağlantı yolları, diğeri Balıkesir havaalanı, üçüncüsü uluslararası
Tekirdağ ihraç limanı, dördüncüsü de Bursa-Bandırma-İzmir yüksek hızlı tren
projesi. İşte bu gelişmeler inşallah zaten mevcut olan güçlü ulaşım ağlarımızı,
dolayısıyla da pozisyonumuzu çok daha güçlendirmiş olacak. O halde ‘StrA.1.3-Cazibe merkezi olma’ şeklindeki Stratejik amacımız doğrultusunda
‘Str.1.3.1-OSB ve Lojistik bölge
kurulmasını sağlamak’ stratejisi
izleyeceksek ki doğru olan da budur. O zaman odaklanmamız gereken ilk hedef; ‘HDF.-1.3.1.03-Yahyaköy
istasyonunda bir TCDD Lojistik Köyü kurulmasını sağlamak’ olmalı. Çünkü bu
konu zaten TCDD’nin planlarında olan, onun harekete geçirilmesiyle hayata
geçirilebilecek bir devlet yatırımı. Doğal olarak orada başlayan ilk adım ‘HDF.1.3.1.04-Özel Sektör Lojistik Bölgesinin
teşekkülüne katkı sağlamak’ suretiyle büyüyecektir.
Bu konuda önerimiz; Yahyaköy Göbel Okçugöl istikametinde belirlenecek bir
alanda özel sektör lojistik firmalarının konumlandırılmasıdır. Zira lojistik
bölgesinin bir liman çevresinde, tren yolu ile otoyol ve karayollarının
birbirlerine en yakın bulunduğu alanda temerküz etmesi işin tabiatında var.
Rekabet edebilir bir fiyat için ulaştırma ve lojistiğin önemi büyük. Zira
işletme faaliyetlerinin yüksek maliyete sahip olan kalemlerinden biri bu. Uygun
kazancın elde edilebilmesi için lojistik yöntemi ve tedarik zinciri kısmının da
başlı başına iyi yönetilmesi gerekiyor. Bu nedenle ülkemizde lojistik
merkezlerin öncelikle, OSB’ler ile bağlantılı olarak yük taşıma potansiyelinin
yoğun olduğu toplam 19 merkezde inşa edilmesi planlanmış. Bu istikamette bölge
ulaşım ağı açısından önem taşıyan projelerden biri TOBB’un öncülüğünde ve
Ulaştırma Bakanlığı’nın desteğiyle yürütülen Büyük Anadolu Lojistik
Organizasyonlar (BALO) projesi. Proje ile yurtiçindeki toplama
merkezlerinden konteynerlerle alınan yüklerin tren seferleriyle Anadolu ve
Avrupa yakasındaki yük birleştirme merkezlerinde toplanacağı ve gideceği
şehirlere göre ayrıştırıldıktan sonra Avrupa’daki lojistik kentlere
ulaştırılacağı öngörülmüş. Meselâ bu bağlamda Bandırma ilçesi de bir Anadolu
yük birleştirme merkezi. Toplanan yükler limandan Tekirdağ’a denizyoluyla
ulaşarak Avrupa’ya yol alacak. Bu kapsamda Tekirdağ-Bandırma Trenferi Projesi
ile trenlerin feribotla deniz üzerinde bir yerden başka yere taşınması
planlanıyor. Ayrıca Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Projesi ile bütünleşme
hedeflenmiş. Böylece bölgemizden yüklenen ürünler, Avrupa ve Orta Asya’ya kadar
kesintisiz ulaştırılabilecek. Bölgenin sanayi mallarının yanı sıra yöremizin
tarımsal ürünleri; et, süt, kuru gıda, konserve gibi maddeleri de oluşan
lojistik Bölge/Merkez ve Köylerden yüklenip yurtiçi ve yurtdışına
taşınabilecek. Böylece Avrupa ve dış pazarlara gönderilen ihraç mallarının
ulaşım süresi ile maliyetlerinin yarıya düşürülerek İstanbul’un yükünün
hafifletilebileceği öngörülüyor. Bu projelerin hayata geçmesiyle Bandırma
ilçesi başta olmak üzere bölgemizin stratejik anlamda daha fazla önem
kazanacağı gün gibi ortada. Demir yolu ve otoyola sahip, boydan boya karayolu
üzerinde yer alan, limana çok yakın, yeni otoyol ve hızlı tren projeleriyle
bağlantılandırılmış bir Susurluğun bu fırsatı iyi değerlendireceğini umut
ediyorum. Çünkü giderek bölgemizdeki ulaşım; dış ve iç ticaret açısından daha
kapsamlı, daha ekonomik hale geliyor. En azından bu sayede Susurluğun
ürünlerinin de kolay, ucuz ve hızlı biçimde çevresindeki büyük kent pazarlarına
ulaşabileceğini bekleyebiliriz. Ayrıca Susurluk bu avantajını iyi
kullanabilirse; tarımsal üretime dayalı işletmeler, kendisine yer arayan bazı
sanayi kuruluşları ve lojistik şirketleri için de yeni bir cazibe merkezi olacaktır.
Bu nedenlerle ‘Bölgede Lojistik ağını güçlendirmeye yönelik altyapı projeleri’
ile ‘ilçemiz sınırlarında bir Lojistik merkez kurulmasıyla ilgili çalışmalar’
çok kıymetli birer fırsat olarak önümüzde duruyorlar.
Daha önce
yapılan tarama çalışması ve katkılar sonucunda ’LOJİSTİK’ sektöründe
tespit edilen ‘Zayıf yan’ımız; ’ZY.05-Ulaşım
dışında gerekli Lojistik altyapısının bulunmaması’ olarak
belirlenmişti. Lojistik merkezler; farklı işletici ve taşıyıcılarla ulusal
ve uluslararası, yük taşımacılığı, dağıtımı, depolama ve diğer tüm hizmetlerin
yapıldığı alan olarak tanımlanıyor. Lojistik ve taşımacılık şirketleri ile
ilgili resmi kurumların içinde yer aldığı, her türlü ulaştırma moduna
(karayolu, demiryolu, havayolu, denizyolu vb.) etkin bağlantıları olan,
depolama, bakım-onarım, yükleme-boşaltma, elleçleme, tartı, yükleri bölme,
birleştirme, paketleme vb. faaliyetlerini gerçekleştirme imkânları olan ve
taşıma modları arasında düşük maliyetli, hızlı, güvenli, aktarma alan ve
donanımlarına sahip bölgeler. Karayolu, demiryolu, denizyolu ve yerine göre
havayolu erişimi ile kombine taşımacılık imkânlarının olduğu depolama ve
ulaştırma hizmetlerinin birlikte sunulduğu merkezler. Yapılması planlanan 16
adet lojistik merkeze bakıldığında ülkemizin her bölgesinde, öncelikle
organize sanayi bölgeleriyle bağlantılı olarak, yük taşıma potansiyelinin yoğun
olduğu bölgelerde yapıldığı gözleniyor. İlçemizde şu an için herhangi bir
lojistik merkez oluşumunun bulunmaması bir zafiyet. Ancak orta vadede bu alanda
güçlü hale gelmemiz şaşırtıcı olmaz. Zira TCDD tarafından yapılan lojistik
merkezler, iltisak hatları, Marmaray, Kars-Tiflis-Bakü, Kars-Nahcivan-İran,
Nusaybin-Musul-Basra Demiryolu Projesi, Van Gölü Feribot Geçişi, Kavkaz-Samsun
ve Derince-Tekirdağ, Bandırma-Tekirdağ Feribot Projesi vb. projelerin yapım
çalışmaları sürüyor. Ancak Lojistik sektöründe sadece güçlü ulaşım ağlarında
bulunmamızın yeterli olmadığı, bu alanda güçlü firmalara ve bağlantılara da
sahip olmamız gerektiği de açık. Ama çok daha önemlisi bu faaliyetlerin ancak mümbit
bir üretim alt yapısı üzerine bina edilebileceği. O halde ‘StrA.1.3-Cazibe merkezi
olma’ şeklindeki Stratejik amacımızı gerçekleştirmek
üzere ‘Str.1.3.2-Konum,
doğal kaynak ve çevre imkânlarını değerlendirmek’ stratejisi izlememiz gerekiyor. Bu
noktada öncelikle en güçlü bulunduğumuz Tarım ve hayvancılığa dayalı ürünlerin
sevkiyatına ve pazarlanmasına dayalı hedeflerimiz olmalı. ‘HDF.1.3.2.11-Entegre et,
süt ürünleri, konserve ve dondurulmuş gıda üretim tesislerine sahip çıkmak’ bunlardan biri. Fakat bunu sözde değil fiiliyatta
somut adımlarla yapmamız gerek. Hemen beraberinde ‘HDF.1.3.2.12-Soğuk hava depoları,
paketleme ve pazarlama tesislerini teşvik etmek’ gibi bir hedef koymamız yerinde olur. Böylece söz
konusu hedeflerle Lojistik alt yapımızın sağlam temellere dayalı olarak güçlenmesi
mümkün olabilecektir. Ayrıca ‘AMAÇ.2-KALKINMAYI
BAŞARMIŞ ÜRETKEN BİR SUSURLUK’’ için ‘StrA.2.4-Özgün, ileri ve Güçlü olma’ Stratejik Amacımız da çok
önemli. Bu yolda ‘Str.2.4.3-Güçlenme’
stratejisi izlemek aynı zamanda
zayıf taraflarımızı da telafi etmemize yarayabilir. Bu istikamette mesela; öncelikle
‘HDF.2.4.3.04-Mevcut
lojistik firmalarımızı güçlenmesi için kollamak’, süreç
ilerledikçe arzu edenler için eskiden çok başarılı ve özgün bir örnek olan ‘HDF.2.4.3.05-Taşıyıcılar
kooperatifi benzeri örgütlenmeleri teşvik etmek’ de zayıf olan lojistik alt yapımızı
güçlendirecektir.
‘GZFT.05-LOJİSTİK’ başlığı altında karşımıza çıkması
muhtemel bir tehdit: ‘THD.05.1-Bölgede öngörülen bazı
lojistik merkezlerinin öncelikle Balıkesir ve Bandırma için planlanması’ olabilir. Bu tür yatırımların öncelikle Balıkesir ve
Bandırma için planlanması bir vakıa. Ayrıca tarihsel süreç içinde pek çok
örneği de var. Ancak lojistik sektörü hareketli ve akışkan bir sektör. Biz
güçlendikçe ve ne yaptığımızı bilerek ilerledikçe onlar da orta vadede
Balıkesir ve Bandırma’ya sıkışmak istemeyeceklerdir. Üretimin ve kazancın arttığı
noktaya yönelmeleri şaşırtıcı olmaz. Kuşkusuz inşallah Ömerköy’de özel bir OSB
kurulması pek çok şeyi etkileyecek ve tetikleyecektir. O bölge gibi, Susurluğun
özellikle Yahyaköy mahallesi de tren yolu, otoyol ve karayolunun neredeyse
birbirine kenetlendiği çok stratejik bir nokta. Oluşturduğu çemberin içinde
M.Kemal Paşa OSB’si, Seker Fabrikası, et ve süt ürünleri tesisleri, muhtelif
konserve ve gıda firmaları bulunuyor. Ayrıca Bandırma’ya ve limana yakın olma
avantajı var. Neticede Susurluğun hiç de azımsanmayacak bir ürün potansiyeli
olduğunu da biliyoruz. Bu yüzden lojistik sektörünün kısa süre içinde ilçemizde
de konuşlanacağını beklemek yanlış olmaz. Bu sektörün ulaşımla ilgisi olduğu
kadar pek çok başka sektörle de yakın alakası var. Ayrıca bir lojistik
merkezinin depolar, entegre depolama satış dağıtım tesisleri, soğuk hava
depoları, paketleme ve pazarlama tesisleri ile daha birçok destek ünitelerini
de içerdiğini unutmayalım. Böyle bir oluşum elbette üretim, kazanç ve istihdam
demek. İşte bu nedenlerle ilçemizin bir lojistik merkezine sahip olmasını
ısrarla talep etmeli ve takipçisi olmalıyız. Böyle bir talep ‘StrA.2.3-Üretkenlik ve
Rekabetçilik’ şeklinde ifadesini bulan Stratejik Amacımızın
da gereği. Dahası çevremizden kaynaklanan tehdit mahiyetindeki bu gibi plan,
oluşum ve gerçeklikler bizi daha fazla ‘Str.2.3.2-Rekabetçiliği benimseme’ stratejimize yaklaştırmaktadır. Bu sebeple
‘HDF.2.3.2.01-Lojistikte
rekabetçi bir yaklaşımla hareket etmek’ bir tercih değil aksine bir zorunluluk gibi görünüyor.
yyalcin3@gmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder