1 Aralık 2020 Salı

01 Aralık 2020 Salı 12:30 CORONA GÜNLERİ.......................................Göreceli haller

İmtihan dünyası

Biz insanlar olayların sadece görünen kısmını görür ve öyle zannederiz.  Halbuki o şeyin hakikatinde belki de bizim bilmediğimiz nice farklı hikmetler olabilir. Kur’an bu göreceli hali bize şöyle açıklıyor: “..hoşlanmadığınız bir şey sizin için hayırlı, hoşlandığınız bir şey ise sizin için şer olabilir. Allah hakkınızda hayırlı olanı bilir, ama siz bilemeyebilirsiniz”(Bakara Suresi 216. Ayet)

Bize düşen her hoşlandığımız şeyi abartmadan, şer durumlarda da umutsuzluğa ve üzüntüye kapılmadan; “Bunda da bir hayır vardır İnşallah” diyerek istikametimizi bozmamaktır. Böyle yapmazsak hem Allah’ın bu ayetini anlamamış, hem de kendimize zarar vermiş oluruz.

Neden? Çünkü başımıza bir musibet geldiğinde. Mesela corona virüs gibi bir illetle uğraşırken isyan etmenin, tedbirlere uymayıp ona buna sataşmanın, ortalığı karıştırmanın ne faydası var ki. O belayı savamadığımız gibi hem çevremize zarar vermiş hem de kendimize ve imanımıza da keder getirmiş oluruz. O yüzden böyle göreceli hallerde en iyisi “..Allah bilir, siz bilmezsiniz” ayetini hatırda tutmak ve daima Rabbimizden hakkımızda hayırlı olanı dilemeli sebat etmeliyiz.

Maden bir Kur’an ayetiyle başladık yine kitabın ortasından devam edelim. Diyor ki Kur’an bir başka ayette: ‘’Onlar; başlarına bir musibet gelince, “Biz şüphesiz her şeyimizle Allaha aidiz ve şüphesiz O’na döneceğiz” derler.’’ (Bakara -156). Bizler Kur’anı ölülerimize okumakta özenli ve ısrarcıyız. “İnna lillahi veinna ilyhi raciun)’’ yani “Allahtan geldik ona döneceğiz’’ayetini de  sadece ölüm haberi aldığımızda söylüyoruz. Halbuki bu ayet her sıkıntı halinde söylenebilmeli.

Bu minvalde bir başka ayet de şöyle: “Her nefis ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak hayır ile de şer ile de deniyoruz. Ancak bize döndürüleceksiniz.’’ (Enbiya -35) Evet elbette herkes bir bahane ile ölecek; kimi kanserden, kimi kalp krizinden, kimi de corona vs. hastalıklardan. Kimi de trafik kazası, deprem ya da terör olaylarından. Bunların herbiri insanın başına gelebilecek musibetler. Sonunda elbet ona dönmüş olacağız. Ama dikkat! Bir başka önemli şey da söyleniyor bu ayette:  “..Sizi bir imtihan olarak hayır ile de şer ile de deniyoruz..” Sabredip tedbir alarak direniyor muyuz, belalardan korktuğumuz Allah’a sığındığımız kadar nimetleri dolayısıyla da ona hamd edip şükredebiliyor muyuz?

Bu imtihan meselesi önemli yüce Allah bir başka ayet i kerimesinde bakın ne diyor: “Andolsun, mallarınız ve canlarınız konusunda imtihana çekileceksiniz. … Eğer sabreder ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız bilin ki, bunlar yapmaya değer azmi gerektiren işlerdendir.’’ (Ali imran -186) Her insanoğlu ömrüne denk gelen zamanda bazı sınama vesileleri yaşayabilir. Allah bildiği için önceden bizi uyarmış:  “..İşte orada mü’minler denendiler ve şiddetli bir şekilde sarsıldılar..’’(Ahzab -11)

Bu ayetlerde hastalık ve ölüm acısı dahil çekeceğimiz tüm acılarda bir imtihan bilinci taşımamız gerektiği açıklanıyor. Savaş, terör, yangın, sel, kasırga, deprem, salgın hastalık v.b tüm felaketlerle veya başka nedenlerle malımızın, mülkümüzün kaybedilebileceği, hatta sevdiklerimize ve bize dokunan pek çok acılarla sarsılabileceğimiz bildiriliyor.

İnsanoğlu bütün kibrine rağmen zayıf da bir varlık. Bütün bu musibetler karşısında düştüğü acziyeti yaratıcımız bizzat önceden haber vermiş: “İnsana bir zarar dokunduğunda bize yalvarır. Sonra ona tarafımızdan bir nimet verdiğimizde, ‘Bu, bana ancak bilgim sayesinde verilmiştir’ der. Hayır, o bir imtihandır. Fakat onların çoğu bilmezler." (Zümer,49) Rabbim bizi böyle nankörlerden eylemesin.  Nimet verilince Allahı hamd eden, bela ve musibet karşısında da Allahı hatırlayıp, ona dayanıp dua ve tedbir ile sebat eden kullarından eylesin.

Rabbim bizi böyle nankörlerden eylemesin.  Nimet verilince Allahı hamd eden, bela ve musibet karşısında da Allahı hatırlayıp, ona dayanıp dua ve tedbir ile sebat eden kullarından eylesin.

Ayetlerdeki dersler

Corona salgınının 265.nci günündeyiz. Virüs maalesef tüm dünyada 65 milyona (63,2) yakın insana bulaşıp 1,5 milyon (1,47) insanın ölümüne yol açtı. Her ne kadar %65’ler civarında iyileşen (40,5) varsa da sağlık sistemlerini felç eden sayıda aktif hasta ve yoğun bakım yükü var. 

Vaka sayıları her gün 500 bin, ölümler de 10 bin dolayında artıyor. Özellikle başta Amerika kıtası ve Avrupa’da, Brezilya, Hindistan ve Rusya’da tırmanış durdurulamıyor.  

30 Kasım itibariyle ülkemizde de son 24 saatte 176 bin 656 Kovid-19 testi yapılmış. Bunlardan %17,6’sı yani 31 bin 219 kişinin testi pozitif. Maalesef 188 kişi de vefat etmiş. 31.219 vakanın 6.514’ü yani %20,8’i aktif hasta. Tabloya göre, ağır hasta sayısı ise 5 bin 190 olmuş. Başından beri toplam hasta sayımız 500 bini aşmış (500.865) bulunuyor. Her ne kadar bunların 404 bin 727’si (%80,8)  iyileşip taburcu olmuş ise de vefat edenler de 13.746’yı (%2,7), hastanede tedavi gören aktif hastalarımız da 82.392’yi (%16,5) bulmuş durumda.  Bunlar son derece ciddi rakamlar.  

İşte böyle bir tabloda bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de yeni tedbirler devreye girdi. Sokağa çıkma kısıtlaması gibi ve daha önce alınmış bazı tedbirlerin genişletildiğini gördük. Çok şükür ki insanlarımız devletin aldığı tedbirlere genellikle uyuyor. Bazı aymazlar hala varsa da neticede bu mücadele, inşallah da bir seferberlik ruhuyla hep birlikte muvaffak olunacak. Bu arada aşı çalışmalarına dair haberler de yoğunlaştı. Sanırım yeni yılın ilk ayları yoğun bir aşılama göreceğiz.

Başımıza gelen şey ne olursa olsun ona karşı tedbir almayı, sebebe tevessül etmeyi, ye’se düşmeden sabredip direnmeye devam etmemiz gerekiyor. Hoşumuza gitmese de, acıya da sebep olsa olup bitenlerin sadece gördüğümüz değil göremediğimiz yüzleri de var. İnsanoğlu için içinde bulunduğumuz, baktığımız her şey; varlıklar, olaylar aslında birer ayet. Bizatihi insan bedeni ve ruhu da böyle. Aklımız gibi gönül gözümüzün de daim açık olması, işin özünü, hakikatini görebilmemiz lazım.

Kehf suresi 60 ile 82.nci ayetler arasındaki Hz. Musa ve (Allah u alem ) Hızır (as) arasında geçen olaylar da bu konuda ders alınması gereken bir kıssa. Söz konusu ayetlerde son derece çarpıcı bazı olaylar anlatıldıktan sonra “…Bunları ben kendi görüşüme göre yapmadım. İşte senin, sabredemediğin şeylerin içyüzü budur.”(82.ayet) denilerek Hz. Musa’ya bir ders verilir.

Şüphesiz Allah(cc) sonsuz akıl ve hikmet sahibidir. En nihayetinde hakkımızda neyin şer, neyin hayırlı olduğunu ancak Allah(cc) bilir. İşte ..Allah(cc) bilir siz bilmezsiniz“(Bakara-216) ayeti bu hakikati ifade ediyor. Dünya hayatında meydana gelen her olay onun ilmi dahilinde hayır ve hikmetle yaratılmış. İnsan ancak olayları görebildiği, anlayabildiği kadarıyla onlara muhatap. Her şey göreceli. İnsan ancak kendi kavrayışı ile bu olayları değerlendirebiliyor.  

Bu sınırlılık kimi zaman aslında iyilik ve güzellik olan bir şeyi olumsuz, şer; kötülük ile dolu olan bir olayı da olumlu ve hayırlı olarak nitelendirebiliyor. Sahip olduğu kısıtlı bilgi ve anlayış ile yanlış sonuçlara varabiliyor. Bu durumda hakkı ve doğruyu görebilmek; öncelikle iman etmiş olmayı gerektiriyor. O zaman Allah'ın sonsuz kudretine dayanmak ve başa gelen her olayın hayra çıkmasını dilemek kolaylaşır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder