11 Kasım 2020 Çarşamba

11 Kasım 2020 Çarşamba REİS Gazetesi/sayı187...............................Konum

Konum

İlçemiz coğrafi konum olarak Türkiye’nin ekonomik hareketliliğinin en yüksek olduğu Marmara Bölgesi’nde yer aldığı gibi İstanbul, İzmir ve Bursa gibi büyük şehirlere oldukça yakın. Aynı zamanda Çanakkale-Bursa-Bandırma-Balıkesir gibi gelişmiş merkezler ortasında yer alıyor. İlaveten yol üstü ve güçlü bir ulaşım ağı arasında. İşte bu konumundan dolayı öncelikle GY.02.1-İstanbul, İzmir, Bursa gibi büyük merkezlere yakınlık’ açısından avantajlı bir noktada. Kendi bölgesini olduğu kadar Ege bölgesini ve İç Anadolu’yu da Marmara denizine, böylece İstanbul’a, Tekirdağ’a ve dış dünyaya bağlayan bir geçiş koridorunda bulunuyor. Çok yakınımızda, Bandırma’daki deniz ulaşımı ve ulaşıma bağlı taşımacılık ile bu ulaşımın tetiklediği sektörler zaten bölgemizin mekânsal gelişim eğilimlerini önemli ölçüde etkilemekte. İlçemiz bu ortamda Marmara Bölgesi’ni Ege ve İç Anadolu Bölgelerine bağlayan kara ve demir yollarına sahip. Karayolu, otoyol ve demiryolundan oluşan bu kombine ulaşım altyapısı Susurluk topraklarında güçlü bir ağ oluşturuyor. Mevcut ağ bir bakıma mal ve hizmet akımlarının geçiş yaptığı, yönetildiği ve yönlendirildiği bir altyapı anlamına da geliyor. Böylece İstanbul, İzmir ve Bursa gibi önemli merkezlerin karşılıklı etkileşimi Susurluk üzerinde hissediliyor diyebiliriz. Çevresindeki önemli turizm, ticaret ve sanayi merkezlerini birbirine bağlayan konum kendisine çok güçlü bir pozisyon sağlıyor. Söz konusu merkezler tarım ve hayvancılık ürünlerimiz için büyük pazarlar olduğu kadar, aynı zamanda hizmetler ve sanayi sektörlerinde de uzmanlaşmış bölgeler. Bu yüzden ilçemizin sahip olduğu konum lojistik sektörü için de büyük bir önem taşıyor ve bu avantaj orta vadede de devam edecek. Öte yandan FRS.02.4-Büyük merkezler ortasındaki konumu’ ve ‘FRS.02.1-Balıkesir’in büyükşehir olması’ gelecekte de konumumuz için önemli fırsatlar.  ‘İstanbul, İzmir, Bursa gibi büyük merkezlere yakınlık’ avantajımızın daha da güçlü hale gelebilmesi orta vadede Bursa-Bandırma Yüksek Hızlı Tren projesi’nin, uzun vadede de ‘Bandırma-İzmir Yüksek Hızlı Tren projesinin gerçekleşmesine bağlı. Çanakkale köprüsü ve bağlantılı otoyolların tamamlanmasıyla Susurluk bütün bu yüksek kapasiteli ulaşım can damarlarının tam ortasında kalacak. Bu da bizim üç büyük şehre yakınlığımızı daha da güçlendirmiş olacak. Yakın çevremizde Bandırma, M.Kemal Paşa ve Balıkesir gibi nispeten gelişmiş, daha geniş bir çevrede ise Bursa, İstanbul ve İzmir gibi büyük merkezler bulunuyor. Bu çemberin ortasındaki konumu ilçemiz için hem bir tehdit hem de bir fırsat durumunda. Mevcut ulaşım altyapısı bağlamında İstanbul, İzmir ve Bursa gibi önemli merkezlerin arasında yer almak, üç yöne de kolay erişim imkânı sağlıyor.  Aynı şekilde sosyo-kültürel-ekonomik açılardan gelişmiş bir bölge içinde bulunulması ve bu illerle yakın etkileşim içinde olunması önemli bir avantaj. Gelecekte de bu konumumuz bir fırsat olarak bizi olumlu etkilemeye devam edecek. Öte yandan 2014 yılında Balıkesir ilinin büyükşehir olması ile ilçedeki 44 köy ve 2 kasaba mahalle statüsüne dönüştü. Böylece merkez ilçede bulunan belediye ile toplam 54 mahalle Büyükşehir hizmetlerinden doğrudan faydalanma imkânına kavuşmuş oldu. Artık Büyükşehir’e geçişin başlangıç sıkıntıları da arkada kalmış durumda. Bu, önümüzdeki süreçte bütünüyle Balıkesir ilini yetki ve sorumluluk alanında gören daha aktif bir Büyükşehir göreceğiz anlamına geliyor. Siyasi destek, yatırım planlama, altyapı ve üst yapı hizmetlerinde farkın fark edileceği bir aşamaya geldik.  Özellikle Büyükşehir sınırları içindeki tüm köy-mahallelerine kentsel hizmetlerin ulaştırılması ve mekânsal kalitenin artırılmasını görebileceğimiz bir süreçteyiz. Bu durumun ilçemiz için bir fırsat olarak değerlendirileceğini ümit ediyoruz. ‘AMAÇ.1-BÖLGESİNDE YÜKSELEN, ÖNE ÇIKAN GELİŞMİŞ BİR SUSURLUK’ görmek ve ‘StrA.1.1-Sosyal ve ekonomik kalkınma’ Stratejik Amacımıza varmak istiyorsak ‘Str.1.1.1-Güçlü yanları ve fırsatları kullanma’ stratejimiz çerçevesinde ‘HDF.1.1.1.03-Büyük kentlere yakınlığımızı avantaja dönüştürmek’ ve ‘HDF.1.1.1.04-Büyük şehir kapsamında alt ve üstyapı projelerinden maksimum oranda yararlanmak’ hedefleri bize yardımcı olacaktır.

Kuşkusuz “THD.02.1-Bursa-İzmir-İstanbul gibi büyük şehirlerin bölgemizde var olan çekim gücü ve yakınlığının ilçe üzerinde olumsuz etkileri’ ile ‘THD.02.2-Bandırma, Gönen, Kemalpaşa ve Karacabey gibi daha fazla yatırım çeken ilçelere yakınlık’ gibi tehditlerle de karşı karşıyayız. Bu çekim gücü ve yakınlık nedeniyle gelişemiyor, daha fazla yatırım çeken ilçelere nazaran sürekli geri planda kalıyoruz. Bulunduğumuz konum ve coğrafi özellikler elbette ki ilçemizin ekonomisinden kültürüne, ulaşımından geçim kaynaklarına kadar birçok unsuru etkilemiş durumda. Örneğin Tarım ve hayvancılık bölgemiz genelinde ağırlıklı iken, sanayi sektörü Bölgenin kuzeyinde yer alan Bandırma, Gönen ve Biga çevresinde gelişmiş durumda. Edremit Körfezi turizm alanında ön plana çıkarken, iç kesimlerde madencilik ve ormancılık önemli bir geçim kaynağı. Kuşkusuz bu bölgede olmamızın ve yakınlıklarımızın avantajları gibi dezavantajları gelecekte de üzerimizdeki etkisini sürdürmeye devam edecek. Önemli olan fırsatlardan daha fazla yararlanabilmek, oluşan olumsuzlukları ise en aza indirebilmek. Bu risklerin etkisini sınırlamak, Susurluğun bölgesinde yükselen, öne çıkan gelişmiş bir Susurluk’la mümkün. Sosyal ve ekonomik kalkınmayı sağlamak, İstihdamı arttırmak, Üretimi ve Üretim tesislerini çoğaltmak Stratejik Amaçlarımız bu tehditlerin olumsuz etkilerinden de bizi koruyacaktır. Pek çok açıdan bölgede giderek bir cazibe merkezi konumuna ulaşmak zorundayız. O halde yine‘Str.1.1.1-Güçlü yanları ve fırsatları kullanma’ stratejimiz istikametinde HDF.1.1.1.05-Susurluğun kendine özgü, cazip ve mukayeseli üstünlüklerini öne çıkaracak projeler üretmek’ le işe başlayabiliriz.

 Ancak Susurluğun ne yazık ki fark atacak tarihi, turistik ve kültürel manada renkli bir geçmişi yok. Arkeolojik yada sanatsal eserlere de malik değil, bu nedenle Turizm yok gibi. Ayrıca büyük sanayi tesisleri ve ticari yatırımlar da bulunmuyor. Ekonomik olarak bazı sanayi tesislerine sahipse de bunlar daha ziyade orta ve küçük ölçekte işletmeler. Nüfus açısından da Susurluğun durumu pek iç açıcı değil. 1970’de nüfus 39.951 iken 2000’e kadar artarak 43.107’ye ulaşmış. Ancak, sonrasında sürekli azalarak 39 binin altına düşmüş. Yani bir anlamda bugün Susurluk 1965’de 39.763 olan nüfusunun da altına inmiş görünüyor. Susurluk’ta kilometre kare başına 36,6 kişi yaşıyor. Karşılaştırmak için bu yoğunluğun Türkiye ortalamasının 104, Balıkesir ili ortalamasının da 84 kişi olduğunu not edelim. Bütün bunlar bazıları olumsuz, bazıları ikaz işaretleri veren göstergeler. Bu durumda ’GY.02.2-Beldemizin diğer ilçelerle karşılaştırıldığında nispeten daha bakir olması’ acaba orta vadede bir avantaja dönüşebilir mi? Bir başka açıdan daha ‘el değmemiş, kapağı açılmamış bir Susurluk’ tan söz ediyor olabilir miyiz? Arada-derede kalmış olmamız aslında ‘güçlü’ bir avantaj mıdır? Sahip olduğumuz değerler, el değmemiş bir doğa, sanayi ve lojistik yatırımlarına uygun araziler, jeotermal, rüzgâr ve biyoenerji potansiyelimizle ‘cazip’ bir konuma yükselmek ilçemiz için hayal sayılmaz. En azından daha yolun başında olmak bundan sonrası için akıllıca değerlendirebileceğimiz pek çok seçim şansımızın olduğunu gösteriyor. Yeşilelma amaç ve stratejileri uygulandığı takdirde bugün için güçlü görünen bu yönümüzün epey işe yarayacağı açık. Ancak paradoks şu ki gelişme ve büyüme gerçekleştikçe bu özelliğimizin kalmayacağını da anlamamız gerekiyor. Hiç değilse en güçlü yönümüz tarım ve hayvancılık için gerekli alanlara ilişilmesin. Bugün için öğündüğümüz doğal kaynak ve güzelliklerimiz hoyratça tüketilmeyip gelecek nesillerimiz için korunabilsin.  İşte stratejik Plan önerimiz tam da bunun içindir. ‘StrA.1.3-Cazibe merkezi olma’ stratejik amacımızın gerçekleşebilmesi için ‘Str.1.3.2-Konum, doğal kaynak ve çevre imkânlarını değerlendirme’ stratejimizi uygulanmasında ‘HDF.1.3.2.02-Uygun yatırım alanlarını belirlemek’ ve ‘HDF.1.3.2.03-Koruma alanlarını ilan etmek’ hedefleriyle başlayabiliriz. Öte yandan ‘AMAÇ.3-İYİ İNSANLARIN YAŞANABİLİR ŞEHRİ YEŞİL SUSURLUK’ da istiyoruz. Yani bu konuyla alakalı ‘StrA.3.3-Yeşil ve yaşanabilir bir Susurluk’ Stratejik Amacımız ‘Str.3.3.2- Huzur içerisinde yaşanabilen, çevreye duyarlı iyi insanlar şehri olma’ stratejimiz var değil mi? Bu sebeple gelişme, güçlenme ve büyüme arzumuza dengeli olarak ‘HDF.3.3.2.02-Huzuru, çevreyi ve iyiliği yaşatmak’ hedefimiz de olmak zorunda.    
İlçemiz İstanbul, Bursa, İzmir üçgeninin içinde. Özellikle Çanakkale-Balıkesir Bölgesel Planı kapsamında ve iki ana aksta gelişen otoyolların odağında yer alıyor. Buna hızlı tren projesi ve demiryolu aksı da ilave edildiğinde Susurluğun çok önemli bir stratejik konuma sahip olduğu açık. Ancak maalesef ki ilçe sınırları dahilinde uluslararası çapta büyük sanayi tesisleri ve ticari yatırım bulunmuyor. Ekonomik olarak bazı sanayi tesislerine sahipse de bunlar daha ziyade ulusal çapta ve orta-küçük ölçekte işletmeler. Buna karşılık her sektörden yatırıma müsait geniş bir arazi varlığımız var. Söz konusu avantajlar yöremizi GY.02.3-İstanbul sanayisinden ilçemize kayacak olanlar için oldukça uygun bir konum’a yükseltiyor. Diğer yandan ‘FRS.02.2-Yol üstü konum’ ve ‘FRS.02.3-Ulaşım ağlarının güçlendirilecek olması’ gibi fırsatlar ilçemiz için orta vadede etkisini göstermeye devam edecek. Nitekim Susurluk İlçemiz geçmişten bu yana mevcut ulaşım hattı üzerinde önemli bir konumda yer aldığı gibi yeni yapılan İstanbul-İzmir Otoban yolu da içinden geçiyor. Önemli ulaşım güzergâhları üzerinde yer alması, İstanbul, Bursa ve İzmir gibi metropollerin kesişim noktasında bulunması, gelişmiş iç pazarlara ve Bandırma limanı üzerinden de Avrupa’ya ulaşım imkânı bulunması ilçemizi tercih edecek sanayi kuruluşları için değerlendirilmesi gereken son derece cazip bir ortam haline getiriyor.  Kaldı ki otoyolla birlikte birçok tarlanın birileri tarafından satın alınması, İstanbul’u terk etmeyi düşünen bazı sanayicilerin Susurluk OSB’si için girişimde bulunmaları tesadüf değil. Alternatif lojistik bir merkez olması ile ilgili düşünceler de bu yüzden. Kaldı ki içinde bulunduğumuz Güney Marmara bölgesindeki ‘Ulaşım ağlarının güçlendirilmekte olması’ hiç kuşku yok ki bize ilave artılar sağlayacak. Zira yakın civarımızda önemli sanayi, tarımsal ürün potansiyeli ve turizm merkezleri bulunuyor. Özellikle İstanbul ile başlayıp güneye doğru devam eden ve Edremit Körfezi ile İzmir’e bağlanan, oradan da Akdeniz’e doğru devam eden kıyı şeridinde yer alan doğa ve tarih turizminin önemli merkezlerine kara ulaşımı hala ilçemiz üzerinden geçiyor. Aynı şekilde İç Anadolu Bölgesi’nden Batı Anadolu’ya olan kara yolu ulaşım aksları yine bizden geçip Balıkesir’de kıyı kesimlere doğru dağılmakta. Bu da bize bir geçiş güzergâhı olarak ilçemizin ulaşım konusunda geçmişten gelen değerinin canlı kalacağını gösteriyor. Bu nedenle bölgemizde ulaşım konusunda sürdürülen yatırımların yakın gelecekte bir tehdit değil aksine fırsat olarak görülmesi vizyonumuzu aydınlatabilir.  
İlçenin ‘Yol üstü konum’zaten geçmişten beri bize güç ve kaynak sağlayan bir avantajdı. Belki de Susurluğun var oluşunun temel nedeniydi. Bu konumumuz otobanla da devam edecek. İlçemiz halâ İzmir İstanbul, Ankara Körfez bölgesi arası dinlenme noktalarından biri olma özelliğini koruyor. Herkesin bildiği gibi Susurluk, güzel ve lezzetli ayranı ile meşhur. Bugüne kadar Bursa-Balıkesir-Körfez ve İzmir geçişi üzerinde yer alması sebebiyle, pek çok yol üstü dinlenme tesisimiz oldu. Bu konuda tecrübemiz, tanınmışlığımız var. Dinlenme tesisleri ve fabrika satış mağazaları ilçe ekonomisine ve istihdama çok büyük katkılar sağladılar. Görüşümüze göre; hem otoban hem de karayolu bu ilçenin içinden geçtiği sürece bize bu stratejik faydayı sunmaya da devam edecekler. Ancak, ilişkimizin farklı bir şekle gireceği, bizi alıştığımız düzenden farklı bir pozisyona sokacağı kesin. Şu an bu avantajımız biraz zayıflamış gibi görünse de halen devam ediyor. Bu konumumuzu gelecek için bir fırsat olarak görmek ve uyum sağlayarak yolumuza devam etmeyi sürdürmemiz gerekiyor. O halde ‘StrA.1.3-Cazibe merkezi olma’ Stratejik Amacımız ve ‘Str.1.3.2-Konum, doğal kaynak ve çevre imkânlarını değerlendirme’ stratejimiz kapsamında adım atmak ‘HDF.1.3.2.04-Otoyol ve demiryolu bağlantılı üretim pazarlama projeleri geliştirmek’ , ‘HDF.1.3.2.05-Çift taraflı yöresel ürün ve el sanatları standları açmak’ ve ‘HDF.1.3.2.06-Dinlenme tesis geleneğimizi yenileyerek sürdürmek’ hedeflerimize yol almamızın vaktidir.   
            Son olarak yapılan tarama çalışması sonucu ’KONUM’ bahsinde tespit edilen ‘Zayıf yan’ımız; ’ZY.02.1-Deniz ve sahil sınırının olmaması’ olarak belirlenmişti. Susurluğumuz bu açıdan pek talihli değil. Ancak, bölgemizin denize açılan kapısı durumundaki Bandırma limanına olan uzaklığının sadece 55 km. olması, bölge ulaşımının karayolu, otoyol ve demir yolu ile ilçemiz üzerinden sağlanması bu zayıf yönümüzü hafifletiyor. Stratejik bakış açısıyla zayıf yönlerin güçlü hale dönüşüp dönüşmeyeceğine bakmak gerekir. Bu açıdan deniz ve sahil sınırı konusunda çözümü olmayana takılmamak,  mümkün olana yani alternatif avantajlarımıza odaklanmak daha akıllıca olacaktır. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder