Gelecek vizyonu
Allaha hamd olsun Susurluğun artık herkesi derleyip toplayarak yönlendireceği ortak bir misyonu var. “Susurluk için ne yapılabilir?” sorusu için bizim verdiğimiz cevap: “Geleceğin Susurluğu için bir Stratejik Plan uygulaması” gerçekleştirmek. Önerdiğimiz şey Güney Marmara Kalkınma Bölgesi içinde Susurluğun orta vadeli bir alt planının yapılması.
Şu anda geldiğimiz aşamada 2023-28 Stratejik Plan dönemi için Misyon bildirimimiz: “Susurluğun gelecek vizyonu için bir Stratejik Plan çerçevesinde; içerde etkin iş ve güç birliğini, dışarıdan da gerekli desteği sağlamak suretiyle; kalkınma, sürekli değişim-dönüşüm ve gelişimi için çalışmak ve uygulama performansını izleyip gereken güncellemeleri yapmak”şeklinde netleşmiş oldu.
Kuşkusuz nihayetinde bu bir öneridir. Katılımcı bir stratejik plan çalışması her aşamada ve her konuda güncellemelere açık olmalıdır. Şimdi sıra Susurluğun geleceği için bir "vizyon" öngörüsü ortaya koymaya geldi. Biz yürümeye devam ediyoruz. Katkılarınızla inşallah iki hafta sonra bu menzile de ulaşabileceğimizi düşünüyorum.
Bugün görmekte
olduğumuz gerileme işaretleri nedeniyle yaşanan olumsuzluk Susurluk’ta yaygın
bir karamsarlık havası oluşturmuş durumda. Herkes “Bir şeyler yapılması gerektiğini söylüyor”, “içinde bulunan fasit daireden bir şekilde çıkılması lazım geldiğini
düşünüyor” ancak “Ayağa kalkıp
harekete geçen yok”. Bunu yapması gereken hatta yapabilecek kişiler ya
küskün ya da kendi hayat gailelerinin içinde kaybolmuşlar. Duymayan kulaklara,
görmeyen gözlere, akletmeyen akıllara ve hissetmeyen gönüllere tekrar bütün
gücümüzle çağrıda bulunmak istiyoruz: “Ayağa
kalk Susurluk! Kalk ve yürümeye başla. Gelecek ellerinde!” Unutma ki zaman
aleyhine işliyor. Artık anla ki, karşındaki tablo kaybettiğin yılların eseri. Hep
başkalarından “yapmadılar, etmediler”
sızlanması sana ne kazandırıyor? Harekete geçmezsen daha da kötüsü olacak. Gelecekte
çocuklarının, torunlarının da sana aynı şikâyeti yapmasını ister misin? Şimdi bir düşünün bakalım: 50’li yıllarda genç
bir adamın ileri çıkıp “Susurluğa Fabrika istiyoruz Sayın
Cumhurbaşkanım!” haykırışı olmasaydı 60’lı 70’li 80’li yıllardaki
kazanımlarınız olabilir miydi? Rahmetli Nuri Eroğlu belki bilmeden Susurluk
için iyi bir “Vizyon” örneği olmuştu. O bir hayalin peşine düştü, ısrar etti ve
o rüya gerçek oldu. İlerleyen fabrika inşaatı için “Orada samanlık mı yapacaksınız?”diye alay eden çapsız ve vizyonsuzlara
karşı Susurluğa bir gelecek kazandırılmasına öncülük etti. Bunu anlamak için
Susurluk kabristanına gittiğinizde etrafınıza bakmak yeter. “Susurluk Şeker Fabrikasından emekli”
pek çok yakınınızı, tanıdığınızı göreceksiniz. Onlar bu ünvanı bir şükran
ifadesi, bir şeref nişanesi olarak mezar taşlarına yazdırmışlardı. Siz nasıl
bir şey yazılsın istersiniz? “Doğdu,
yaşadı ve öldü” nasıl mesela? Ne olacaksa olacak o belli zaten. Kazanmaktan
değil, nasıl bir yolun yolcusu olduğumuzdan, ne yaptığımızdan sorumluyuz.
Bahsedilmeye değer bir gayretiniz, amaç ve hedefleriniz yoksa hiç başkalarını
suçlamayın. İşaret parmağınız hiddetle birilerine sallanıyorsa hiç kuşkunuz
olmasın diğer dördü de sizi gösteriyor.
Tek tek her insanın bir varoluşu, bir duruşu, bir vizyonu
olmalı şu üç günlük dünyada. “Kim var?”
denildiğinde, sağına soluna bakmadan “Ben
varım!” diyebilmek lazım. “Ben ne
yapabilirim ki?” diyerek kafayı yorgan altına gömmek kadar saçma bir
davranış olamaz. Hâlbuki olması gereken şey basit; aynen her sabah yaptığınız
gibi “Bismillah” deyip ayağa
kalkmak. Ayağa kalktığınızda sizin gibi
doğrulup yekinenleri, “İnşallah” diye
yola düşenleri görecek, yalnız olmadığınızı anlayacaksınız. Bu durum insanda
olduğu gibi kurumlar, şehirler hatta ülkeler için de geçerli. Bu noktada herkesi
kucaklayan ve bütün olarak geleceğe yönelten bir vizyon elbette çok önemli. Stratejik
plan yöntemi de paket hizmet sunuyor bu konuda talep edenlere. Ülkemizde hatta
yakın çevremizde böyle örnekler görmek mümkün. Bu yaklaşımla “mevcut
durum, değer ve temel ilkelerden hareketle gelecek vizyonuna uygun amaçlar
belirlemek, bunlara ulaşmayı mümkün kılacak strateji ve hedefler koymak, ölçülebilir
kriterlerle performans izleme, değerlendirme ve güncelleme” yapmak
kolay. İkinci aşama “Nereye ulaşmak istiyoruz?” sorusu zaten bugünden geleceğe
bir bakış açısı geliştiriyor. Böylelikle Misyon, Temel Değer ve İlkeler,
Vizyon, Stratejik Amaçlar ve Hedefler netleştirilebiliyor. Misyon; bugünden
hareket alan ama gelecekteki “temel görev”i açıklarken, Vizyon; değerlere
dayalı “gelecek öngörümüz”ü, yani yarınımızın neye benzeyeceğini tasvir ediyor. Yerine getirilmesi gereken görev netleşince ulaşılması
arzu edilen geleceğin yani ‘Vizyon’un kavramsal, gerçekçi ve öz bir ifade ile
tasarlanıp yazılmasına sıra geliyor. İşte tıpkı bugün olduğumuz nokta gibi.
“VİZYON” sanki oradaymışız gibi, ulaşmak istediğimiz
durumu tanımlayan ideal gelecek tasviri. Kendimiz ve şehrimiz için nasıl bir
gelecek öngördüğümüzü özgün bir ifadeyle ortaya koymuş oluyoruz. İçinde
bulunduğumuz mevcut sorunların üstesinden gelinebildiği takdirde ideal
geleceğimizin neye benzeyeceğini anlatıyor. Geleceğe dair şimdiden paylaşılan
bir resim gibi. Orta ve uzun vadede ne
yapılmak istendiğinin de güçlü bir anlatımı. Neleri yapmak istediğimizi,
gelecekte nerede olmak istediğimizi dile getiriyor. Ulaşılmak istenen yer ve
durumu, bunun için ilerlenecek yönü tarif ediyor. Böylece neticede “Nereye
ulaşmak istiyoruz?” sorusunun cevabını özetlemiş oluyor. Misyon bugünden hareket alırken, Vizyon da yarınımızı
gösterecek. Unutulmamalı ki geleceği hayal edemeyenler onu inşa edemezler.
Gelecek vizyonu bir tür kutup yıldızı gibidir, hem bahtınızı hem yönünüzü
görürsünüz. Yalnız bu tasarımın içi değerlerle dolu, çevresindeki yol
işaretleri ise ilkelerle bezeli olmalı. Zira başarıya götürecek yol; değerler
ışığında ve ilkelere uyularak misyon’un yerine getirilmesi suretiyle yürünecek.
Amaç ve hedeflere ancak böyle varılabilir. Orta vadede öngörülen, arzu edilen
gelecek vizyonuna da ancak bu şekilde ulaşılabilir. Arzu edilen başarılı
gelecek de vizyonumuzda dile gelir. “Nereye
gitmek istiyoruz?” sorusunun cevabını ararken bir kere daha göreceğiz ki sahip
olunan değerler ve uyulması beklenen ilkelerin gelecek yolculuğu için anlamı
büyük. Değerlerle bezeli bir ‘Vizyonu’ olmayan hiçbir yolculuğun amaç ve
hedefleri de anlamlı olmaz. Bu yolculuk bizi değerler ışığında, misyon
ve ilkeler’e uyarak Orta vade için
öngörülen spesifik, ölçülebilir hedef’
ve amaçlar’a ulaştıracaktır. Özetle bu
tasarım cümlesi; kısa, öz, geleceğe dönük ve değerlere dayalı olmalı, yol
işaretleri ve ilkelerden ışık almalıdır.
Böylelikle Vizyon İfadesi; belirlenmiş misyona ve faaliyetlere anlam kazandıran, enerjilerin temel hedeflere odaklanmasına yardımcı olan, dikkatimizi günün üzerine çıkarıp gidiş yönümüzün doğru olduğunu görmemizi sağlayan, değişim için bir gerekçe ve zorunluluk sunan, mevcutla yetinmeyip daha ileriye ve yukarıya bakmamızı sağlayan bir mahiyet kazanmış oluyor.
İyi ifade edilmiş bir vizyon kısa ve akılda kalıcı olmalı, ilham
vermeli, gelecek idealini tanımlamalı ve heyecan verici bulunmalıdır. Bugünü
anlamadan gelecekteki misyonunuzu kavrayamazsınız, geleceği hayal etmeden de Vizyonunuzun
anlaşılması zordur. Geleceği ancak Allah bilir. Düşünceler gerçekleşmeyebilir ama
eyleme geçmemişseniz ne kadar pırıltılı da olsa o vizyon sadece bir hayaldir. Kuşkusuz
vizyon bildirimi; bir yandan ilerlemeye teşvik etmeli, diğer yandan da
ulaşılabilir olmalıdır. Bu yüzden iddialı ve aynı zamanda ulaşılabilir,
gerçekçi bir ifade olmak zorunda. Şayet bir vizyonunuz yoksa eylemleriniz de sadece
bir koşuşturmaca, hareketiniz “Rotası belli olmayan bir gemi” gibidir.
Vizyonumuz ona ulaşıldığında; Paydaşların kimler olacağını, ortaya çıkacak
değerleri ve neler üretileceğini hatırlatır bize. Rekabet üstünlüğümüzü, nasıl
algılanacağımızı, bölgesel/ulusal rolümüzü ve katkımızı aydınlatır. Güçlü bir
vizyon öncelikle idealist olmalı, yürekten gelmeli ve hissedilebilmelidir.
Aidiyet duygusu için özgün ve çekici olması şart. Ayrıca ayırt edilebilmesi
için de benzerlerinden farklı olmalı. İçinden olan/olmayan herkesin ilgisini
çekebilmeli.
Şimdi, Susurluğumuzun gelecekte ulaşmasını arzu ettiğimiz
“Vizyon” tasarımı için birkaç öneride bulunalım. Birinci önerimiz; “Sosyal ve ekonomik kalkınmasını sağlamış; BÖLGENİN
YÜKSELEN YILDIZI SUSURLUK” cümlesi. İkinci vizyon cümlesi önerimiz: “Bölgesinde cazibe merkezi olmayı başaran; özgün,
öncü ve GELİŞMİŞ BİR SUSURLUK”. Üçüncü önerimiz; “Büyümüş; İnsanları mutlu, huzurlu ve umutlu; müreffeh, itibarlı YAŞANABİLİR
BİR SUSURLUK”. Dördüncü önerimiz:
“Sağlık, huzur ve refah içinde yaşam kalitesini arttırmış; çevreye duyarlı YEŞİL
BİR SUSURLUK”. Beşinci önerimiz:
"Daha fazla değer üreten, daha adil paylaşan; daha ileri GÜÇLÜ BİR
SUSURLUK". Altıncı önerimiz: “Değerlerini
koruyup geliştirerek her alanda güçlenen, nitelikli insan yetiştirebilen; rekabetçi
ve ÜRETKEN BİR SUSURLUK”. Yedinci önerimiz: “İnsan odaklı, gençlerini ve çocuklarını önemseyen; sürdürülebilir KALKINMAYI
BAŞARMIŞ BİR SUSURLUK”. Sekizinci önerimiz: “Amaç ve güç birliği yaparak kalkınmasını başarmış, sürekli
değişim-dönüşüm ve gelişimle yaşam kalitesini arttıran, huzur içerisinde
yaşanabilen; çevreye duyarlı İYİ İNSANLAR ŞEHRİ SUSURLUK”. Dokuzuncu
önerimiz: “Güçlü yanlarını ve fırsatları
kullanarak üretim tesislerini çoğaltan; OSB ve Lojistik bölge kurulmasını
sağlayarak istihdamı arttıran; konum, doğal kaynak ve çevre imkânlarını değerlendirerek
BÖLGESİNDE ÖNE ÇIKAN BİR SUSURLUK”.
Önerileri nasıl buldunuz? Konunun netleşebilmesi için
birkaç hafta bu konu gündemimizde kalacak. Şu ana kadar yazılanlardan yeterli
ipuçları alabileceğinizi düşünüyorum. Şimdi başınızı arkaya yaslayın,
gözlerinizi kapatın ve Susurluğu beş yıl sonra nasıl görmek istiyorsanız öyle
hayal edin. Ve bana Whatsapp'tan birer cümlelik mesajlar atın ki Susurluğun
gelecek vizyonunda bir tuzunuz olsun. “O” yukardakilerden herhangi biri ya da
sizlerin katkısıyla oluşacak çok daha etkileyici bir cümle niye olmasın ki? Bir
an için gözümüzü yumup hissedelim o anı. Rüyalarımız olsun Susurluk üstüne,
hayallerimiz olsun umutla dolu ve dualarımız olsun gelecek için.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder